• Sonuç bulunamadı

TÜRKİYE İLE İLGİLİ KARARLARIN ANALİZİ

A. MÜLKİYET HAKKINA YAPILAN MÜDAHALENİN MEŞRULUĞU

7. Meşruluk Hususunda Genel Değerlendirme

Mülkiyet hakkına devletin müdahalesinin hangi durumlarda meşru olduğunu ve bunun şartlarını bu bölümde inceleme konusu yaptık. Mülkiyete müdahalenin meşru sayılabilmesi için öncelikle bu müdahalenin kamu yararı amacına matuf olması gerekir.

Yani burada yapılan müdahalenin keyfi bir müdahale değil toplumun iyiliği için ve toplumun yaşantısını geliştirmek için yapılan bir işlem olması gerekir. Ancak Mahkeme, kamu yararının ne olduğuna ve sınırlarının belirlenmesine karışmamış ve sözleşmeci devletlere geniş bir taktir marjı tanımıştır.

İkincisi, müdahalenin orantılı olması gerekir. Kamu yararına matuf bir müdahalede kamunun yararı ile kamunun lehine kendi yararından vazgeçen veya vazgeçmeye zorlanan kişilerin bireysel yararları arasında orantılılık ilişkisinin olması gereklidir. Toplumun iyiliğini temin etmek için kişilere aşırı ve orantısız yük yüklememek bu ilkenin temelini oluşturur.

Üçüncüsü, vergilerin yada başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamaktır. Devletin vergi toplama hususunda geniş takdir yetkisinin olduğunu kabul etmiş ve bu yetkiyi denetlemekten de ilke olarak kaçınmıştır. Çünkü devletlerin ayakta durabilmeleri için egemenlik haklarından doğan birtakım vergileri yürürlüğe koymaları ve buna uygun olarak da vergileri tahsil etmeleri doğaldır. Kişiler kendi istekleri ile ödememeleri halinde devlet zor kullanarak cebri icra yoluyla tahsil edecektir. İşte bu durumda kişilerin mal ve mülklerine 1 No’lu Protokolün 1. maddesi anlamında müdahale söz konusu olacaktır. AİHM bu müdahalenin devletin vergi önlemleri kapsamındaki işlem ve eyleminden kaynaklanması ve yukarıda bahsedildiği gibi orantılı olması halinde meşru olacağını ortaya koymuştur.

Dördüncüsü, tazminat ödenmesidir. Devletler kişilerin mülklerine müdahale ederek, örneğin onu kamulaştırıyorlarsa bunun karşılığında makul bir tazminat ödemeleri gerekmektedir. Bu tazminatın miktarını Sözleşmeci Devlet takdir edecektir.

This document was created with the trial version of Print2PDF!

Bu konuda devletlere geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Tazminat ödenmeksizin mülkün alımını prensip olarak Mahkeme kabul etmiş ise de Mahkemenin bu konuda içtihadı, örnek davası yoktur. Tazminat miktarı ise, olaydan olaya değişmektedir. Bazen tam piyasa değeri, bazen bu değerin altında bir miktar, bazen de sadece mülkün değeri değil mülkten elde edilen bir gelir var idiyse bu kaybolan gelirin de dahil edilmesi ile bulunacak miktarlar olmaktadır.

Beşincisi, hukuki kesinliktir. Burada Sözleşmeci Devletler bir kimsenin mülkiyetine müdahale edilecekse bunun prosedürünün ve kişilerin bu uygulamaya karşı başvurabilecekleri hukuk yollarının iç hukukta açık, kesin, herkesin anlayabileceği şekilde düzenlemeleri gerekmektedir. Eğer iç hukukta bu konuda düzenleme yapılmamışsa devletin müdahalesi meşru sayılamayacaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz şartlar altında devletler kişilerin mülklerine müdahale edebilirler. Ancak Mahkeme bu şartları uygularken davalardaki olaylara göre farklı içtihatlar geliştirmiştir. Mahkeme öncelikle sözleşmeci devletlere geniş takdir hakkı tanımış ancak kendi denetleme görevini yadsımamıştır.

1 No’lu protokolün 1. maddesinde korunan mülkiyet hakkı mutlak bir korumaya sahip değildir.287 Bu hakka bazı durumlarda müdahale edilebileceği, konvansiyon metni ve Mahkeme içtihatları ile kabul edilmiştir. Sözleşmeci Devletler meşru amaç doğrultusunda bu hakka müdahale edebilirler. Bununla birlikte 1 No’lu protokolün 1.

maddesindeki hakka etkili bir koruma sağlayabilmek için bu meşru müdahalenin sınırlarının iyi çizilmesi gerekmektedir. Bunun için ilk önce devletlerin mülkiyet hakkına yapabilecekleri müdahale türlerini kategorize etmek ve bu her bir kategoride ayrı ayrı meşru müdahale durumlarını belirlemek gerekmektedir.

Konvansiyon organları mülkiyete yapılan müdahalenin onun üzerinde yaptığı etkiye göre üç tür müdahale şekli belirlemişlerdir. Bunlar mülkiyetten mahrum bırakma, kullanımın kontrol edilmesi ve mülkiyet hakkının özüne müdahaledir. Meşru müdahale şartları ise ; ulaşılabilir, kesin ve tahmin edilebilir bir ulusal mevzuata dayanmalıdır.

Yasal temelden yoksun bir müdahale meşru olarak kabul edilemez. İkincisi, kamu

287 TATAR, Onur, a.g.e. s. 5.

This document was created with the trial version of Print2PDF!

otoriteleri meşru bir amaç doğrultusunda eylem ve işlemlerini yapmaları gerekir. Bu ise, kamu yararıdır. Yapılan müdahale orantısallık prensibi ile ilişkili olmalıdır. Yani kişilere aşırı yük yüklenmemelidir. Kişilerin bireysel yararı ile kamu yararı arasında adil bir denge kurulmalıdır. AİHM bu orantısallık testine önem vermektedir. Mahkeme bir işlemin yerinde ve gerekli olduğuna bakmamakta ancak orantılı olup olmadığını denetlemektedir. Yasallık (hukuki kesinlik), kamu yararı ve orantılılık ilkeleri her üs müdahale şekli için de geçerlidir. Bunların dışında tazminat ödenmesi de meşruiyetin gereklerindendir. Ancak bu sadece mülkten mahrum bırakılma durumu için söz konusudur.

8. 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin AİHS’nin 14. Maddesi ile Birlikte Okunması

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne gelen bazı davalarda kendi başına 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin ihlali söz konusu olmayabileceğini ve ancak bu Maddenin AİHS’nin hak ve özgürlüklerin kullanımında ayırımcılığın yasaklandığı 14.

Maddesiyle288 birlikte okunması sonucunda bir ihlal ortaya çıkabileceği görüşünü ortaya koymuştur. Ayrımcılık yasağı Sözleşme ve Ek Protokollerinde tanınan hakların tamamlayıcı parçasıdır.Sözleşmedeki diğer haklardan biri ile birlikte ileri sürülmesi ve o hak temelinde ayrımcılık yapıldığı tezine dayanması gerekmektedir.Ancak ayrımcılık yasağının ihlali için başka bir hakkın ihlalini gerektirmemektedir. Bu bağlamda ayrımcılık yasağının özerk bir yapısı da vardır.289

Marckx-Belçika davası290 bu ihtimalle ilgili bir örnek oluşturmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi, bu dava, diğer hususların yanı sıra annenin miras bırakma hakkı üzerine kısıtlamalar getirmesi nedeniyle gayri meşru çocuklara ayırımcılık uygulayan bir yasa ile ilgilidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tek başına okunduğunda 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin ihlali anlamına gelmese de bunun, AİHS’nin 14. Maddesi ile birlikte okunduğunda 1 No’lu Protokolün 1. Maddesi altında mülkiyet hakkına müdahale olduğuna karar vermiştir.

288 14. Madde şöyledir: “Bu Sözleşmede ortaya konulan hak ve özgürlüklerin dokunulmazlığı, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlıkla bağlantı, mülk, doğum veya diğer statüler gibi nedenlerle ayırımcılık yapılmasızın koruma altına alınacaktır.”

289 SARI, H. Gürbüz a.g.e. s.138.

290Marckx –Belçika Davası, Başvuru No: 6833/74 Seri A 31.

This document was created with the trial version of Print2PDF!

Inze-Avusturya davasında291 ise başvurucu, (en büyük çocuğu olarak) annesinin çiftliğini devralma hakkının kendisine verilmediğinden şikayet eden gayri meşru bir çocuktur. AİHS’nin 14. Maddesi ile birlikte okunduğunda 1 No’lu Protokolün 1.

Maddesinin ihlal edildiği iddiasını ortaya koymuştur. Devlet Marckx davasına292 dayanarak burada 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin geçerli olmadığını savunmuştur.

Ancak AİHM bu argümanı reddetmiştir. Marckx davasının miras yoluyla edinme hakkı konusunda olduğunu, halbuki bu davada zaten çiftliğin belli bir hissesinin başvurucuya miras kaldığını ve şikayetinin meşru bir çocuk olsa idi elde edeceğinden daha azının kendisine devredilmiş olması ile ilgili olduğunu vurgulamıştır. 293