• Sonuç bulunamadı

İSLAM DÜŞÜNCESİNDE KÖTÜLÜK SORUNU

10. Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette

2.3. KELÂMDA KÖTÜLÜK SORUNU

2.3.1. TEMEL İTİKADİ YAKLAŞIMLAR

2.3.1.1. MATURİDİLİĞİN YAKLAŞIMI

Kelâm ilminde önemli bir yere sahip olan Maturidiler akla uygunluğu göz önünde bulundurmaları açısından Mu’tezileye; Ehl-i Sünnet’ten gelen esasları muhafaza

etmedeki ısrarlı tutumları açısından da Eş’arilere yakın bir tutum takınarak orta bir yol izlemişlerdir. Bu konuda başarılı da olmuşlardır.35

Türk bilgini Matüridi tarafından kurulan Matüridiliğin insan merkezli teolojisinin dayandırdığı ana fikirlerden birisi, Tanrı'nın engin rahmet ve merhametini esas alan bir düşüncedir. Gerçi bu husus, öncelikle günahkâr Müslümanların durumuyla ilgiliydi. Ancak daha sonra Matüridiliğin Tanrı'nın rahmeti ve bağışlaması üzerindeki vurgusu, sufiler tarafından bütün insanlığı kuşatan engin bir rahmet şeklinde yorumlanacak ve Müslüman olmayanların da bu rahmetten nasipleneceklerinden söz edilecektir. Bu görüşün en önemli yansımalarından birisi, varisi olduğumuz bu topraklardaki tasavvuf kültürünün kurucu isimlerinden birisi olan Yunus Emre tarafından 'Yaratılanı yaratandan dolayı sevmek' şeklinde kalıplaştırılacaktır. Mevlana, Sadreddin Konevi, Hacı Bektaş-ı Veli gibi büyük sufiler sürekli bu fikri geliştirmiş, farklı inançtan insanları düşüncelerinin etrafında toplamaya çalışmışlardır.36

Maturidiler, Mutezile’nin aksine, Allah’ın çirkini ve kötüyü yarattığını ifade ederler. Bu konuda onların taşıdığı endişeyi taşımazlar. Onlara göre Allah’ın küfrü ve ma’siyeti yaratmasında sayılamayacak kadar çok hikmet vardır. Mesela, Allah’ın fiillerinin güzel ve çirkin olanı yaratması kudretinin tamlığını ve güç getirmesi bakımından iradesini zıtları ve karşıtları yaratması yönünde kullandığını gösterir. Bu, kudretin tamlığına işarettir.37 Maturidi düşüncesinde Allah’ın iradesinin iyi ve kötü bütün fiilere taaluk etmesi, hikmete aykırı ve adaletsizlik sayılmaz. Her ne kadar fiiller Allah’ın iradesiyle oluşmakta ise de, bu fiillerin iyi ya da kötü vasfını kazanması, insanın bu fiillerden sorumlu olmasına bağlıdır.

Maturidiye ait olan görüşlerden birisi de, “eşyada esas olan mubahlıktır” diye bilinen bir düşüncedir ki, bu düşünce özellikle Matüridi bilginlerinin eşya hakkındaki yargılarında, iyi ve kötünün tanımlanmasında çokça yararlandıkları bir ana fikirdir.

35 ÖZDEMİR, Metin: a.g.e.(2), s. 123

36DALKILIÇ, Mehmet : a.g.m., (5/6/2007)

37 ÖZDEMİR, Metin: a.g.e.(2), s. 125

Eşyada aslolan mubahlıktır fikri, yasağın ve kötülüğün geçici ve arıziliğine işaret eder. Din bu davranışların bir kısmını onaylamasa bile, genel olarak insanın bütün davranışlarını reddetmesi ve hayatının her alanında yeni hükümler koyması gerekmez. Dolayısıyla din, ancak belirli konularda düzenlemeler yapar ve geniş bir alanı insana ve onun özgür iradesine bırakır. Matüridilik iyi ve kötünün akıl tarafından bir şekilde bilinebileceğini kabul eder. Gerçi bu noktada Mutezile kadar İleri gitmez ve Sünnilik hudutlarında bir akılcılık geliştirir.38

Yukarıdaki bilgiler ışığı altında görüleceği gibi Maturidilere göre faydalı olan iyi, zararlı olan ise kötüdür. Ancak, zararlı unsurları anlamsız ve boş yere değil, Allah’n yüceliğinin, kudretin ve sonsuz ilgisinin kavranması; insanların eğitimdeki yararları ve meydana getirdikleri psikolojik etkilerin doğurduğu olumlu sonuçları açısından anlamak gerekir.39

Kısacası Ehl-i Sünnet düşüncesine göre, her şeye kadir, her şeyi bilen, her şeyi yaratan ve hâkim olan Allah’ın zulmettiğine dair bir delil getirilemez. Şer olarak adlandırılan fenomenler, eğer en güzel ve en yararlı düzene aykırı olsalardı yaratılmazlardı. Bu durumda bazı şer gibi görünen şeyler açıklanamaz iseler de bu, hikmetlerle dolu bir evrende ise açıklanamayan bir iki şeyden dolayı insan işin esasından şüpheye düşmemelidir.40

Maturidilik'te hayır ve şerrin takdiri Allah'tandır. Onlar, "şerrin takdiri şer değildir."

görüşünü ileri sürerek bu konuya işaret etmişlerdir. "Sana ne iyilik gelirse sana ne kötülük dokunursa kendindendir”41 buyrulmaktadır. İyinin Allah'tan kötünün ise nefisten olması, esasında klasik kaza ve kader anlayışına aykırıdır. İyiliğin de kötülüğün de yaratıcısı Allah'tır. Allah'ın izni olmadan hiçbir şeyin mevcut olmayacağını Kur'an ayetleri açık olarak belirtmektedir.

38DALKILIÇ, Mehmet: a.g.m., (5/6/2007)

39 ÖZDEMİR, Metin: a.g.e.(2), s. 127

40 YARAN, Cafer Sadık: a.g.e, s. 175

41 Nisa 4/79

Âlemde iyi ve kötünün olması hür iradenin, sorumluluğun ve imtihanın gereğidir. O halde Allah iyiliğin de kötülüğün de kanunlarını koymuş. Hayra gidecek yolu da şerre gidecek yolu da belirtmiş, İyiliğe gidecek yolu insanlara tavsiye etmiştir. İnsanlardan hür iradesi ile hidayeti seçmesi istenmiştir.42

Maturudi de bu meselede güzellik ve çirkinliğin zati oluşu hususunda Mutezile gibi düşünmektedir. Onlara göre akıl eşyadaki güzellik ve çirkinliği anlamaya güç yetirebilir. Çünkü güzellik ve çirkinlik eşyada zatidir. Buna bir misal vermek gerekirse doğru sözlü olmak gibi bazı fiillerin dünyada övgüyü ve Ahirette sevabı; yalan söyleme gibi bazı fiillerinde dünyada yergiyi Ahirette ise azabı gerektirdiğini insan aklıyla anlayabilir.9 2.3.1.2. EŞ'ARİLİĞİN YAKLAŞIMI

Ehli Sünnet kelâmcıları ise, bakışlarını Mutezile’deki insan iradesi ve nedensellikten, Allah’ın mutlak kudreti yönüne çevirmişlerdir. Eş’arilerde dikkat çeken kavramlar ve vurgulanan düşünceler özetle, kadere yapılan vurgu ve iyinin de kötünün de Allah’ın yaratığı olduğu iddiası etrafındadır. Bununla birlikte onlar, Allah’ın kötülükle ilişkisinin, insanın kötülükle ilişkisine benzer olmadığının, Allah’ın fiillerindeki hikmetlerin de tam olarak bilinemeyeceğinin altını çiziyorlardı.43

Eş’ari kelâmcılarına göre, Allah iyiyi de kötüyü de direkt olarak yaratır. Ancak ne var ki, kötüyü yasaklar, iyiyi de emreder. Bunun için de belirli güç ve ihtiyar verilmiştir.

Onlara göre, kötüyü yaratmak kötü değildir ve onunla muttasıf olmak kötüdür.44

Selef inancını sürdürerek kötülüğün de Allah tarafından yaratıldığını ittifakla kabul eden Eş’arilere göre “Şer, yüce Allah’tandır. Fakat Allah şerri kendisi için değil de başkası için yaratmıştır.” Bu ifadeleriyle Eş’ariler kötülüğün Allah tarafından

42 AKBULUT, Ahmed: Sahabe Dönemi Siyasi Hadiselerinin Kelâmi Problemlere Etkileri, Birleşik Yay., İstanbul-1992., s. 331

43 YARAN, Cafer Sadık: a.g.e., s. 154

44 KILIÇ, Sadık: a.g.e., s. 50

yaratılmasının bir zulüm olmadığını vurgulamışlardır. Yine Eş’arilere göre, değerler fiillerin değişmez nitelikleri değildir. İyi ve kötü kavramı Allah’ın emir ve yasaklarıyla şekillenmektedir.45

Eş’ariler Allah’ın umumi iradesinin bütün mevcudata şâmil olduğunda ittifak etmişlerdir. Hayır ve şer aynı seviyede olarak Allah'ın iradesinin şümulü içindedir. Lâkin Eş’ariler, emir ile iradeyi birbirinden farklı mütalaa etmişlerdir. Şerre ait irade şerri emretmeyi tazammun etmez. Yine aynı şekilde Allah'ın iradesi ilmine muvafıktır.

Allah'ın ezelde olacağını, bildiği her şey, onun iradesi dahilindedir ve yine ezelde kesinlikle olmayacağını bildiği her şeyde onun için irade edilmiş değildir.46

Netice olarak Eş’ariye’ye göre hayır ve şer Allah tarafındandır. Kulların fiilleri Allah tarafından yaratılır, kul tarafından kazanılır. Yani kulların fiillerini Allah yaratır, kul kesbeder. Kulların hadis olan kudretlerinin fiillerin vukuunda hiçbir tesiri yoktur. Bu fikirlerinden dolayı Eş’ariye'ye "Cebr-i Mutavassıt" denilmektedir.