• Sonuç bulunamadı

Ocak 2004 ile Mayıs 2008 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Hastanesi Acil Servisinde tedavi edilen 531 yaşlı (55 yaş ve üstü) travmalı hastaya ait veri geriye dönük olarak analiz edildi ve ardışık olarak çalışmaya alındı. Tüm hastalar acil serviste görüldü. Tüm hastalar ATLS (Adva nced Trauma Life Support) programına göre resüsite edildi ve var olan protokollere göre teşhis ve tedavi işlemlerinden geçtiler. Hasta verileri hazırlanan standart formlara kaydedildi. Bu formda bulunan parametreler: hastaların yaşı, cinsiyeti, özgeçmişi, hangi ilaçları kullandığı, olayın oluş şekli, başvuru zamanı, hangi mevsimde olduğu, ilk başvuru anındaki hemotok rit değeri, nabız sayısı, solunum sayısı, şuur durumu, yapılan tedavi (medikal, cerrahi müdahale), yaralanan organlar ve derecesi , yaralanma bölgeleri, hastanede kalış süresi, yaralanmanın izole veya multiple travma oluşu, yattığı klinik ve tedavi sonuçları, exitus olmuşsa oluş sebebi idi. Travma skorlarından GKS ve RTS her hasta için ayrı ayrı hesaplandı.

Hastalar sağ kalanlar (n=451) ve ölenler (n=80) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Sağ kalanlar Grup 1 ve ölenler Grup 2 olarak adlandırıldı. Sağ kalanlar ve ölenler arasında mortalite üzerinde etkili olabileceğini düşündüğümüz yaş, cinsiyet, hastanın mevcut yandaş hastalıkları ve kullanmakta olduğu ilaçlar, olayın meydana geldiği yer, travmanın oluş şekli, travmanın izole veya multiple oluşu, yaralanmanın meydana geldiği vücut bölgesi , travma sonrası ortaya çıkan yaralanmanın tipi, hastaneye ilk gelişteki hemotokrit değeri, hastanede kalış süreleri ve tedavileri ile travma skorlamaları (glasgow koma skoru ve revize travma skoru ) araştırıldı. Çalışmaya dosya notlarına ulaşılamayan, dosya bilgileri eksik ve ex duhul olarak başvuran hastalar alınmadı

Univariate analizler, kategorik değişkenler için K i-kare testi (2), sürekli değişkenler için Student’s t testi kullanılarak yapıldı. Mortalite için risk faktörlerini tespit etmede, multivariate analizler logistic regression (Backward Wald) metodu kullanılarak yapıldı. Ortalama değerler, Mean ± SEM (Stand art Error Mean) olarak hesaplandı. P<0, 05 değerler istatistiksel olarak önemli kabul edildi

4.BULGULAR

Çalışmaya alınan 531 yaşlı travmalı hastanın 324 (%61,1) ‘ü erkek, 207 (%38,9)’ si kadındı. Hastaların 80 (%15,1) ’i öldü. Ölen bu hastaların %67,5 (n=54) ‘u erkek, % 32,5 (n=26)’u kadındı. Mortalite oranları açısından cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı ( p=0.215) ( Tablo 5). Hastaların yaş ortalaması; 65,59±0,39 (55–95)’ du. Sağ kalanlarda yaş ortalaması 65,43± 0,42 (55-95) olup ölenlerde yaş ortalaması 66,44±1,03 (55-95)’ idi ( Tablo 6).

Tablo 5:Hastaların cinsiyetine göre dağılımı

Cinsiyet Grup 1 N(%) N=451 Grup 2 N(%) N=80 Toplam N(%) N=531 P Erkek 270(59,9) 54(67,5) 324(61,1) Kadın 181(40,1) 26(32,5) 207(38,9) 0,215

Tablo 6:Hastaların ortalama yaşları

N Min. Max. Mean SEM*

0,42 Grup 1 Grup 2 451 80 55,00 55,00 95,00 95,00 65,43 66,44 1,03

* Standart Error Mean

Olgular geliş aylarına göre değerlendirildiğinde hastalar daha çok sonbahar (n=179) ve yaz (n=161) aylarında gelmişti (Grafik 1)

Grafik 1: Başvuran hastaların mevsimlere göre dağılımı

104 87 161 179 0 50 100 150 200

Olayların oluş yeri açısından bakıldığında olayların çoğunluğu ev dışında (n=293, %55,2) olmuştu. Ev dışında meydana gelmiş olaylarda hastaların 238 (%81,3)’i yaşarken, 55 (%18,7)’i öldü. Evde (n=238, %44,8) olmuş olaylarda hastaların 215 (%90,3)’i yaşarken, 23 (%9,7)’ü öldü. Olay yerinin ev dışında olması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0,002). (Grafik 2).

Grafik 2: Olay yeri ile mortalite ilişkisi

215 23 238 55 0 50 100 150 200 250 EV EV DIŞI Şifa Ölen

Yandaş hastalığı olan 159 (%29,9) hasta vardı. HT ‘u olan ( n=60 , %37,7) hastalardan 53 (%37,6) ‘ü sağ kalırken, 7 (%11,7) hasta öldü. DM ‘u olan (n=40 , %25,2) hastalardan 36 (%25,5) ‘sı sağ kalırken, 4 (%10) hasta öldü. Geçirilmiş SVO ‘su olan (n=10 , %6,3) hastalardan 9 (%6,4)‘u sağ kalırken, 1 (%5,5) hasta öldü. KKY‘si olan (n=14 , %8,8 ) hastalardan 13 (%9,2)‘ü sağ kalırken, 1 (%5,5) hasta öldü. IKH ‘ı olan ( n=19 , %11,9) hastalardan 16 (%11,4)‘sı sağ kalırken, 3 (%16,6)’ü öldü ve diğer (malignite, hipotroidi vb.) yandaş hastalığı olan 16 (%10,1) hastanın 2 (%12,5)’si öldü. Mortalite açısından bakıldığında yandaş hastalıkların hiçbiri mortaliteyi etk ileyen bir faktör olarak ortaya çıkmadı. (p>0,05) (Tablo 7).

Tablo 7: Grupların yandaş hastalıklar ve mortalite oranları

Yandaş hastalıklar Grup 1

N(%) N=141 Grup 2 N(%) N=18 Toplam N(%) N=159 P Hipertansiyon 53(37,6) 7(38,8) 60(37,7) 0,566 Diyabetes Mellitus 36(25,5) 4(22,2) 40(25,2) 0,491 Geçirilmiş SVO* 9(6,4) 1(5,5) 10(6,3) 1,000

Konjestif kalp yetmezliği 13(9,2) 1(5,5) 14(8,8) 0,705

İskemik kalp hastalığı 16(11,4) 3(16,6) 19(11,9) 1,000

Diğer 14(9,9) 2(12,5) 16(10,1) 1,000

*Serebrovasküler olay

İlaç kullanan 160 (%30,1) hasta vardı. Grup 1’de 55 (%39,2) hasta ve grup 2’de 7 (%36,7) hasta antihipertansif ilaç, grup 1’de 18 (%12,8) ve grup 2’de 4 (%21,1) hasta antikoagulan ilaç, grup 1’de 26 (%18,4) hasta ve grup 2’de 4 (%21,1) hasta kardiyak ilaç ve grup 1’de 35 (%24,9) hasta ile grup 2’de 4 (%21,1) hasta antidiyabetik ilaç kullanıyordu. Diğer (Kemoterapotik, antitroidal vb.) ilaçlardan kullanan 7 (%4,7) hastada n ölen hiç olmadı. Mortalite açısından bakıldığında kullanılan ilaçlardan hiçbiri mortaliteyi etkileyen bir faktör olarak ortaya çıkmadı (p>0,05) (Tablo 8).

Tablo 8: Grupların kullandığı ilaçlar ve mortalite oranları Kullandığı ilaçlar Grup 1

N(%) N=141 Grup 2 N(%) N= 19 Toplam N(%) N=160 P Antihipertansif 55(39,2) 7(36,7) 62(38,8) 0,453 Antikoagülan 18(12,8) 4(21,1) 22(13,8) 0,759 Kardiyak ilaçlar 26(18,4) 4(21,1) 30(18,8) 1,000 Antidiyabetik 35(24,9) 4(21,1) 39(24,4) 0,490 Diğer 7(4,7) 0 7(4,2) 0,602

İzole travması olan 453 hastadan 401 (%88,5)’i sağ kalırken 52 (%11,5)’si öldü. Multiple travması olan 78 hastadan 50 (%64,1) hasta sağ kalırken 28 (%35,9)‘i öldü (Grafik3).

Grafik 3: İzole ve multiple travmanın mortalite ile ilişkisi

Travmanın oluş şekline göre hastalarımızın 103 (%19,4)’ü ADTK, 96 (%18,1)’sı AİTK idi. 118 (%22,2)’i Yüksekten düşme, 107 (%20,1)’si basit düşme sonrası olmuştu. Diğer olay şekilleri 16 (%3,1)’sı Ateşli silah yaralanması, 36 (%6,8)’sı Kesici delici alet yaralanması, 24 (%4,5) ‘ü Darp ve 31 (%5,8)’i Yanık idi. Olguların çoğu basit düşme (n=107 , %20,1) ve yüksekten düşme (n=118 , %22,2) olmak üzere düşme vakalarıydı. Basit düşme (n=107, %20) vakalarının 104 (%23,2)’ü şifa buldu ve sadece 3 (%3,8) hasta öldü. Oluş şekline göre grublar kendi içinde incelendiğinde şifa bulma oranı en çok basit düşme (n=104 ,%23,2) sonrası gelen vakalardaydı (p=0,000). Ölen 80 (%15,1) hastanın 34 (%43,1)’ü ADTK ile gelen hastalardı ve en yüksek mortalite oranına sahipti (p=0,000). Hastalarımızın yaralanma şekline göre mortalite oranları Tablo 9’da gösterilmiştir.

Tablo 9: Travmanın oluş şekline göre mortalite oranları

Yaralanma Şekli Şifa

N(%) N=451 Ölen N(%) N=80 Toplam N N=531 P ADTK* 69(15,3) 34(43,1) 103(19,4) 0,000 AİTK** 85(18,9) 11(13,7) 96(18,1) 0,207 Yüksekten düşme 97(21,5) 21(26,6) 118(22,2) 0,381 Basit düşme 104(23,2) 3(3,8) 107(20,1) 0,000

Ateşli silah yaralanmaları 12(2,7) 4(5,7) 16(3,1) 0,280

Kesici-delici alet yaralanması 35(7,7) 1(1,3) 36(6,8) 0,129

Darp 23(4,9) 1(1,3) 24(4,5) 0,153

Yanık 26(5,8) 5(6,3) 31(5,8) 0,594

*ADTK: Araç dışı trafik kaz ası, ** AİTK: Araç içi trafik kazası

401 52 50 28 0 100 200 300 400 500

İzole Travma Multiple Travma

Yaralanma bölgelerine göre dağılımda 358 (%67,4) olguda extremite travması, 174 (%44,3) olguda kafa travması, 112 (%21,5) olguda toraks travması, 41 (%5,1) olguda vertebra travması, 39 (%4,9) olguda batın travması, 84 (%10,3) olguda diğer bölge travmaları (pelvik, maksilofasiyel bölge vb) olduğu saptanmıştır (Tablo 10).

Tablo 10:Yaralanma bölgelerinin dağılımı

358 174 112 41 39 84 0 50 100 150 200 250 300 350 400

Extremite Kafa Toraks Vertebra Batın Diğer

Grup 1 hastaların 106 (%23,5)’sında, grup 2 hastalarda ise 54 (%67,5)’ünde kafa travması mevcuttu ve kafa travmasının bulunması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 11).

Grup 1 hastaların 84 (%18,6)’ünde, Grup 2 hastalarda ise 21 (%26,3)’inde torax travması mevcuttu ve torax travmasının bulunması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 11).

Grup 1 hastaların 18 (%3,9)’inde, Grup 2 hastalarda ise 9 (%11,2)’unda batın travması mevcuttu ve batın travmasının bulunması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 11).

Grup 1 hastaların 206 (%45,7)’sında, Grup 2 hastalarda ise 17 (%21,2)’sinde extremite travması mevcuttu ve extremite travmasının bulunması sağ kalma üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 11).

Diğer travma bölgeleri değerlendiğinde ise hastalarda bulunan vertebra travması ve yanık mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı ( p>0,05 ) (Tablo 11).

Tablo 11: Grupların yaralanma bölgelerine göre karşılaştırılması GRUP 1 N(%) N=451 GRUP 2 N(%) N=80 TRAVMA TÜRÜ

Var Yok Var Yok

P Kafa Travması 106(23,5) 345(76,5) 54(67,5) 26(32,5) 0,000 Vertebra Travması 34(7,5) 417(82,5) 7(8,8) 73(90,2) 1,000 Torax Travması 84(18,6) 367(81,4) 21(26,3) 59(73,7) 0,038 Batın Travması 18(3,9) 433(96,1) 9(11,2) 71(88,8) 0,012 Extremite Travması 206(45,7) 245(54,3) 17(21,2) 63(78,8) 0,000 Yanık 26(5,8) 425(94,2) 5(6,2) 75(93,8) 1,000

Travma sonrası ortaya çıkan yaralanmalara bakıldığında femur fraktür ü(n=78), Kafa- yüz kemiklerinde fraktür (n=78), Kot/sternum fraktürü (n=78) ile dermal abrazyon, ekimoz, cilt kesisi vb. içeren minör yaralanmalar (n=78) en çok görülen yaralanma şekil leriydi (Tablo 12).

Femur fraktürü grup 1’de 69 hasta, grup 2 de ise 9 hastada vardı. Extremitede meydana gelen diğer yaralanmalar kol -ön kol kemiklerinde fraktür/dislokasyon (n=62), cruris-ayak kemiklerinde fraktür (n=53), pelvis fraktürü (n=31) olarak gözlendi ve hiçbirinin mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunmadı (p>0,05) (Tablo 12).

En çok ölüm subdural hemoto mu olan hastalarda gerçekleşti. Subdural hematomu olan 40 (%7,5) hastanın 35 (%87,5)’i öldü. Subdural hematomun bulunması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05 ). Kafa veya yüz kemiklerinde fraktürü olup grup 1 de 47 hasta, grup 2’ de 31 hasta vardı. Epidural hematomu olan 5 hastadan 1’i öldü. Subaraknoid kanaması olan 18 hastanın 14’ü öl dü. Kafa veya yüz kemiklerinde f raktür, epidural hemotom, SAK ve kontüzyo serebri/intraparankimal kanama olması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 12).

Kot veya sternum fraktürü olup grup 1’de 61 hasta, grup 2’de 17 hasta vardı. Pnemotoraxı olup grup 1’de 21 hasta, grup 2’de 14 hasta vardı. Hemotoraxı olup grup 1’de 28 hasta, grup 2’de 16 hasta vardı. Akciğer kontüzyonlu 33 hastadan 17’si öldü.

Kot veya sternum fraktürü, pnemotor ax, hemotorax ve akciğer kontüzyonu olması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05) (Tablo 12). Hastalarımızda travma sonrası ortaya çıkan yaralanmaların gruplara g öre dağılımı tablo 12’de gösterilmiştir. Tablo 12: Travma sonrası ortaya çıkan yaralanmaların gruplara göre dağılımı

Yaralanma Tipi Grup 1

N Grup 2 N Toplam N P Femur Fraktürü 69 9 78 0,396

Kol-Ön kol kemiklerinde Fraktür/dislokasyon 55 7 62 0,453

Cruris-ayak kemiklerinde Fraktür 46 7 53 0,840

Pelvis Fraktürü 26 5 31 0,798

Kafa-yüz kemiklerinde Fraktür 47 31 78 0,000

Epidural hematom 1 4 5 0,002

Subdural hematom 5 35 40 0,000

SAK* 4 14 18 0,000

Kontüzyo serebri/intraparankimal kanama 15 18 33 0,000

Vertebra fraktürü/dislokasyon 34 7 41 0,494 Kot/sternum fraktürü 61 17 78 0,000 Pnemotorax 21 14 35 0,000 Hemotorax 28 16 44 0,000 Akciğer Kontüzyonu 16 17 33 0,000 Karaciğer yaralanması 5 1 6 1,000 Dalak yaralanması 3 2 5 0,165 Renal yaralanma 0 2 2 1,000

İçi boş organ yaralanması 16 8 24 0,018

Arter-ven/tendon kesisi 28 0 28 0,014

Kornea perforasyonu 5 0 5 1,000

Minör yaralanmalar 78 0 78 1,000

Yanık 26 5 31 0,445

*SAK: Subaraknoid kanama

Hastaların ortalama yatış süresi; 5,53 ± 0,33 (1-65) gün idi. Grup 1 hastaların ortalama yatış süresi 5,51+0,33 gün, Grup 2 hastaların ise 5,64+1,20 gün idi ve yatış süresinin mortalite üzerinde anlamlı bir etkisi yoktu (P> 0,05) (Tablo13).

Yatan hastaların 223 (%41,9)’ü acil serviste, 71 (%13,4)’ü beyin cerrahisinde, 136 (%25,6)’sı ortopedide, 19 (%3,6)’u genel cerrahide, 55 (%10,4)’i göğüs cerrahisinde, 5(%0,9)’i yanık ünitesinde , 3 (%0,6)’ü kalp damar cerrahisinde, 12 (%2,3)’si çene cerrahisinde, 2 (%0,4)’si plastik cerrahisinde ve 5 (%0,9)’i göz kliniğinde yatırılarak tedavi edildi. Hastaların büyük bir çoğunluğunun (n=223, %41,9) takip ve tedavisi acil servisten yapılmıştı (Grafik 4). Hastaların 352 (%66,3)’sine medikal tedavi ve 179 (%33,7)’ una cerrahi operasyon uygulandı.

Grafik 4: hastaların tedavi gördükleri kliniklerin dağılımı 223 71 136 19 55 5 3 12 2 5 0 50 100 150 200 250

Acil Beyin C Ortopedi Genel C Göğüs C. Yanık KVC Çene C Plastik Göz

Grup 1 hastaların GKS ortalaması 14.78+ 0,05, RTS ortalaması 11.85+ 0,01 gelişteki hemotokrit değeri 35,52 ± 0,24 idi. Grup 2 hastaların GKS ortalaması 9,71 ± 0,54, RTS ortalaması 7,89 ± 0,41 ve gelişteki hemotokrit değeri 32,30 ± 0,85 ‘ti. GKS ve RTS’nin mortalite üzerindeki etkileri ista tistiksel olarak anlamlıydı (p=0,000). Ancak hastanın gelişteki hemotokrit değeri açısından ista tistiksel olarak anlamlı bulunmadı (P<0,05) (Tablo 13). Tablo 13: Grupların yaş, GKS, RTS ve Gelişteki Hemotokrit değeri açısından karşılaştırılması

Grup 1 Grup 2

ORT. SEM* ORT. SEM*

P GKS 14,78 0,05 9,71 0,54 0,000 RTS 11,85 0,03 7,89 0,41 0,000 Gelişteki HCT değeri 35,52 0,54 32,30 0,85 0,623 Hastanede kalış süresi(gün) 5,51 0,33 5,64 1,20 0,889

Olayın ADTK sonrası meydana gelmesi (odds ratio OR=0,471, Confidence İnterval CI=0,215-1,032), subdural hematomun olması (OR=0,113, CI=0,038-0,338), SAK’nın olması (OR=0,204, CI=0,054-0,763), akciğer kontüzyonu olması (OR=0,170, 95 CI=0,063-0,456), kontüzyo serebri/intraparankimal kanama varlığı (OR=0,085, CI= 0,085-0,751) ve düşük RTS skoru (OR=0,525, CI=0,420-0,656) mortaliteyi etkileyen en önemli bağımsız değişkenle r olarak bulundu (Tablo14).

Tablo 14: Risk faktörlerinin kendi içinde lojistik regresyon analiz sonuçları

Faktörler P

değeri

Odds Ratio* %95Confidence İnterval

ADTK**

Subdural hematom Subaraknoid Kanama Akciğer Kontüzyonu

K.serebri***/intraparankimal kanama Revize Travma Skoru

0,000 0,000 0,000 0,000 0,000 0,000 0,471 0,113 0,204 0,170 0,252 0,525 0.215-1,032 0,038-0,338 0,054-0,763 0,063-0,456 0,085-0,751 0,420-0,656

5.TARTIŞMA

Travma yaşlılarda belirgin morbidite ve mortaliteye neden olur (61-63). Yaşlılık fizyolojisine bağlı olarak; algılama bozukluğu, kuvvetsizlik, görme ve işitme fonksiyonlarında azalma, reflekslerde yavaşlama ve hareketlerin koordi nasyonu ile denge kontrol ündeki bozulmanın travma riskini arttırdığı bildirilmiş tir (42,43,64)

Bu yaş grubunda özellikle inflamasyon evresinde olmak üzere yara iyileşme evrelerinde değişiklikler, immün sistem yanıtlarında zayıflama nedeniyle yaraların daha geç iyileştiği, infeksiyona karşı daha duyarlı oldukları bu nedenle, komplikasyonların ölüme neden olabildiği bilinmektedir (65,66).

Yaşlı bireylerin temel fiziksel durumları , mental durumları, yaralanmalar ve sonrasında ortaya çıkan sekeller için birer ri sk faktörleridir. İleri yaştaki bireylerin travmaya verdikleri cevap sınırlı fizyolojik re zervleri ile ilişkilidir (67). Yaşlanma ile birlikte kardiyak debide azalma, stres sırası nda yeterli doku oksijenasy onunun temininde azalma ortaya çıkmaktadır. Kas atrofisi, osteoporoz ve azalmış ciltaltı dokusu ileri yaştaki bireylerde travma sonucu daha ciddi yaralanmaların ortaya çıkması na neden olur (68).

Osler (69) ile Knudson ve arkadaşları (70) çalışmalarında mortalite üzerinde yaş önemli bir faktördür. Oreskovich ve arkadaşları (71) yaşın mortalite üzerinde önemli bir faktör olmadığını savunmuşlardı. Biz bu çalışmamızda sağ kalan ve ölen olguları yaş ortalaması açısından karşılaştırdığımızda istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit etmedik. Yapılan çalışmalarda genel vücut travmasına erkeklerin daha fazla maruz kaldıkları görülmüştür (1,2). Özdoğan ve arkadaşlarının (72) yaptıkları çalışmada yaşlı travmalarında erkeklerin kadınlara oranla daha fazla travmaya maruz kaldıkları nı tespit etmişler. Yaşlılarda travma sonucu serebral yaralanmalar daha fazla olduğu için erkeklerde mortalite daha yüksektir (73,74).

Çalışmamızda 55 yaş ve üstü yaşlı travma hastalarında cinsiyet, mortalite açısından önemli bir faktör değildi. Hastalarımızdaki erkek cinsiyet yoğunluğu yüksek olup, erkeklerde mortalitenin biraz daha yüksek olduğunu tespit ettik.

Olayın meydana geldiği mevsim olarak ulusal başka çalışmalarda, hastanelerin kendi bölgesel özelliklerine göre farklı zaman dilimlerinde yoğunlaşmalar gözlenmektedir. Ancak en sık hasta görülen aylar mayıs ve ekim ayları olmaktadır (75,76) . Bizim çalışmamızda hastalar geliş aylarına göre değerlendirildiğinde hastaların çoğu yaz ve sonbahar aylarında gelmişti. Yaz aylarında vakaların çok olmasının sebebi olarak b ölgemizin aşırı sıcak geçmesinden dolayı insanların damlarda yatması olduğunu düşünüyoruz.

Olayların oluş şekli açısından bakıldığında olayların çoğunluğu ev dışı nda meydana gelmiş olup mortaliteye etkili bir fa ktördü. Bize göre bunun sebebi, çalışmamızdaki çoğu ölümlerin ev dışında meydana gelen ADTK sonrası olmasıdır. Ayrıca insanlar zamanlarının çoğunu dışarıda geçirdikler i için yaralanma olayları sıklıkla ev dışında meydana gelmektedir.

Elli yaşın üzerinde kronik hastalık sıklığı artmaktadır. Bu hastalıkların yaşlı travm aya maruz kalan bireyler üzerinde nasıl bir etki yaptığına yönelik bazı çalışmalar bulunmaktadır. Milzman ve arkadaşları (77) çalışmalarında, yandaş hastalıkların varlığı yaşlı bireylerde mortalite üzerinde bağımsız bir risk faktörü olduğunu tespit etmişlerdi. Broos ve arkadaşları (78) yaptıkları çalışmada, travma öncesi var olan hastalıkların mortaliteyi etkilemediğini belirtmişlerdi. Bizim çalışmamızda travmaya maruz kalan hastalarda hipertansi f ve diyabetik hastalar sıklıktaydı ve en çok hipertansif ilaç kullanımı vardı. Ancak yandaş hastalık ve ilaç kullanımının mortalite üzerinde etkili faktör olmadığını tespit ettik.

Tüm dünyada genel vücut travmasının en önemli nedeni trafik kazalarıdır. Ülkemizde de travmaların en sık nedeni %60 -66 ile trafik kazalarıdır. Bunu %20 düşmeler, %8 darp, %6- 8 delici-kesici alet yaralanması ve %4 ateşli sila h yaralanması takip etmektedir (79,80). Yaşlı nüfus için travmanın oluş şekli genel popülasyona göre farklılık göstermektedir.

Yaşlı nüfusta travma nedeni olarak ilk s ırada düşmeler, ikinci sırada ise motorlu araç kazaları gelmektedir (81-83). Bizim çalışmamızda da yaşlı popülasyonda yaralanma nedeni olarak ilk sırada %42,3 oranında düşmeler (basit düşme, yüksekten düşme) , ikinci sırada da %37,5 oranında motorlu taşıt kazaları (ADTK, AİTK) görülmektedir. Çalışmamızda ayrıca düşme vakaları daha çok yüksekten düşme , motorlu taşıt kazaları ise daha çok ADTK şeklinde idi.

Çeşitli çalışmalar yaşlı travma popülasyonunda mortalite oranının %10 ile %34 arasında değiştiğini göst ermektedir (84,85). Schwab (86) ile McCoy ve arkadaşlarının (87) yaptıkları çalışmalarda motorlu taşıt kazaları yaşlı travmatik yaralanmalar içinde ölüm lerin en önde gelen nedeni idi. Güneytepe ve arkadaşları nın (88) 9,5 yılı kapsayan 65 yaş ve üstü 481 hastada yaptıkları bir çalışmada ölen 46 (%9,5) hastanın 23 (%49)’ü olmak üzere en çok motorlu araç kazalarından dolayı öldüğü ve bunlardan da en sık ADTK sonrası ölümlerin (%43) görüldüğünü bulmuşlardı. Bizim çalışmamızda da 531 olgunun 80 (%15,1) ’i ölmüştü ve biz de motorlu taşıt kazalarına bağlı (%56,2) ölümleri en önde gelen ölüm sebebi olarak bulduk. Çalışmamızda motorlu taşıt kazaları içinde en çok ölüm ADTK sonrası (%43,1) gelen vakalardaydı. Basit düşme sonrası sadece üç hastamız öldü. Oluş şekline göre şifa bulma oranı en fazla basit düşme sonrası gelen vakalardı ve şifa bulma açısından basit düşme anlamlı bir faktördü.

Ghodsi ve ark(82) ile Liberman ve ark. (83) yaptıkları çalışmada yaşlı popülasyonda travma sonrası yaralanan bölgeler daha çok kafa bölgesi ve ekstremiteler olmaktadır . Bizim çalışmamızda da en çok yaralanmanın ekstremite travması (%67,4) ve kafa travması (%44,3) olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.

Day (84) ile Hukkelhoven arkadaşlarının (89) yaptıkları çalışmalarda olduğu gibi kafa travmasının olması mortaliteye etkili bir faktördür .

Bizim olgularımızın yaralanma bölgeleri incelendiğinde sağ kalan hastaların %23,5’inde, ölen hastaların ise %67,5’inde kafa travması mevcuttu ve kafa travmasının bulunması mortalite üzerinde is tatiksel olarak anlamlı idi. Hastalarımızdaki ölümün en sık nedeni kafa travmasıydı .

Aydın ve arkadaşlarının (90) 371 yaşlı hastada yaptıkları çalışmada; abdominal travmanın varlığını mortalite açısından anlamlı bir faktör olarak bulunurken, torax travmasının varlığı anlamlı bir faktör olarak ortaya çıkmamıştır. Sharma ve arkadaşları (91) toraks travması ve batın travması olmasının mortaliteyi 4.4 kat arttırdığını göstermişlerdi. Bizim çalışmamızda da toraks ve batın travmasının olması mortalite açısından anlam lı bir farklılık olduğu ortaya çıktı. Yaşlı hastaların görme, koku alma ve duyma gibi duysal yetilerinin zaman içinde azalması , hareket ve reaksiyon kabiliyetlerinin zayıflaması nedeniyle yanık riski, yanık yüzdesi ve derinliği gençlere göre daha yüksektir .

Yaşlı nüfusta basit bir düşmeye bağlı femur kırığı oluşması riski osteoporoz, osteoartroz gibi durumlardan d olayı gençlere göre yüksektir (44,45,92). Osteoporoz nedeniyle yine minör travmalarda omurga, pelvis ve ön kol kırıklarına sık rastlanır (90). Bizim çalışmamızda da femur fraktürü en çok görülen extremite fraktürü idi. İkinci sıklıkta yine kol- ön kol kemiklerinde f raktür görüldü. Pelvis fraktürü ve vertebra fraktürleri de az olmayan sıklıkta ortaya çıkan yaralanma lardı ve bunlardan hiçbirinin mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunmadı .

Kafa travmalarında mortalite yüksektir (31,39,40,93,94) ve subdural hematom başlıca ölüm nedenidir (7,38). Bizim çalışmamızda da kafa travması sonrası ortaya çıkan; k afa veya yüz kemiklerinde fraktür, kontüzyo serebri veya intraparankimal kanama, SAK, epidural hemotom ve subdural hematom olmasını mortalite üzerinde istat istiksel olarak anlamlı bulduk. Ayrıca çalışmamızda en fazla ölüm subdural hematomu ola n hastalarda meydana gelmişti ve mortalite açısından istatistiksel olarak anlamlı idi.

Torax travması geçiren yaşlı hastalarda akciğer kontüzyonu olmadan kaburga ve sternum kırıklarına gençlere göre daha sık rastlanır. Göğüs kafesinin esneme kapasitesinin düşük olması ve belki de osteoporozun d a beraberinde olması sonucu minör travmalarda dahi kaburga kırıkları ortaya çıkar (4,37,50). Bizim çalışmamızda da kot veya sternum fraktürü, pnemotorax, hemotorax ve a kciğer kontüzyonu olması mortalite üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bulundu.

Yapılan çalışmalar yaşlı travma hastaları için ortalama hastanede kalış süresinin 8 -11,5 gün olduğunu göstermiştir (85,95). Bizim çalışmamızda is e ortalama kalış süresi 5,5 gün (1-65 gün) olarak bulunmuştur. Hastanede kalış süresinin daha kısa çıkmasının seb ebini hastalarımızın çoğunluğunun acil servisten takip ve tedavisi yapılabilecek minör yaralanmalara maruz kaldığından dolayı olduğunu düşünüyoruz.

Literatürle benzer şekilde GKS ve RTS ortalaması açısından ölen olgular ile sağ kalan olgular arasında anlam lı bir fark olduğu görülmüştür. Ölen olgularda GKS ve RTS ortalamaları düşüktür. (88,89,96-98)

Multivarite analizlerle olayın ADTK sonrası meydana gelmesi , subdural hematom ile subaraknoid kanamanın olması, akciğer kontüzyonu, kontüzyo serebri/intraparankimal kanama varlığı ve düşük RTS skoru mortaliteyi etkileyen en önemli bağımsız değişkenler olarak bulundu.

6.SONUÇ

Çalışmamızda, 55 yaş ve üstü yaşlı travmalı hastalarda mortaliteye etkili olan faktörleri tespit ettik. Yaşlı travmalarının; erkeklerde daha fazla olmak üzere yaz ve sonbahar mevsimlerinde sık görüldüğünü , en fazla motorlu trafik kazası sonrası meydana geldiğini , hastaların çoğunlukla extremite ve kafa travmasına maruz kaldıklarını, ölümlerin sıklıkla ADTK nedeniyle olduğunu, en sık ölümün kafa travması sonrası ve subdural hematomlu hastalarda olduğunu, basit düşme sonrası ölümlerin çok az olduğunu ve hastaların büyük çoğunluğunun acil gözlemde tedavisinin yapıldığını tespit ettik.

Çalışmamızdaki yaralanmalar ünivar iate istatistiksel ana lizlerle; ev dışında ve ADTK sonrası olan olaylarda, kafa travması, batın ve göğüs travması mevcudiyetinde , yaralanma yeri olarak kafa veya yüz kemiklerinde fraktür, epidural hematom, subdural h ematom, SAK, kontüzyo serebri/intraparankimal kanama, kot/ sternum fraktürü, pnemotorax, hemotorax ve akciğer kontüzyonu olanlarda, GKS ve RTS’si düşük çıkanlarda olmak üzere mortaliteye etkili faktörler olarak tespit edildi .

Multivarite analiz sonucunda; ADTK, Subdural hematom, SAK, akciğer kontüzyonu , kontüzyo serebri/intraparankimal kanama ve düşük RTS ’u; yaşlı travmalı hastalarda mortaliteyi etkileyen en önemli bağımsız değişkenler olarak bulundu.

Yaşam standartlarının geli şmesiyle ülkemizde de yaşlı popülasyon giderek artmaktadır. Buna bağlı olarak yaşlı popülasyonun travmaya maruz kalma olasılığı da yükselmektedir. Yaşlı travma hastaları, ek hastalıkların varlığı, çoklu ilaç kullanımı, biyolojik ve fizyolojik rezervlerin yetersizliği gibi etkenlerinde katkısıyla multidisipliner bir yaklaşımı ve tedaviyi hak etmektedirler.

7. ÖZET

Travma, sosyoekonomik gelişmişliğe bakmaksızın her ülkede temel halk sağlığı problemlerinden biridir. Travma sorunu her yaştan insanı etkileyebilir. Ülkemizde yaşlı nüfustaki artma ile birlikte önümüzdeki yıllarda sorunun daha ciddi ola rak karşımıza çıkması beklenmektedir. Tıptaki gelişmeler ve yaşlılıktaki diyabet, artrit ve koroner arter hastalıkları gibi sorunlarla daha iyi baş edilebilir hale gelinmesi ile bu gruptaki hastaların hem yaşam kaliteleri hem de süreleri yükselmiştir. Buna bağlı olarak yaşlıların özellikle düşme ve trafik kazaları gibi travmalara maruz kalma olasılığı artmaktadır.

Ocak 2004 ile Mayıs 2008 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Hastanesi Acil Servisinde tedavi edilen 531 yaşlı (55 yaş ve üstü) travmalı hasta ya ait veri geriye dönük olarak analiz edildi ve ardışık olarak çalışmaya alındı. Tüm hastalar acil serviste görüldü .