• Sonuç bulunamadı

Bloom ve arkadaĢları insan davranıĢlarını biliĢsel, duyuĢsal ve deviniĢsel olmak üzere üçe ayırmıĢlardır. Bunlardan duyuĢsal davranıĢlar, ilgiler, tutumlar ve kendi görüĢlerinin karmaĢık bir bileĢkesidir (Bloom, 1998, s.87).

Öğrenme–öğretme sürecinde, öğrencilerin öğrenme düzeylerini etkileyen etmenlerden biri de öğrencinin duyuĢsal giriĢ özellikleridir. DuyuĢsal giriĢ özelliklerinden biri öğrencinin genel olarak öğrenmeye, okula, derse ya da dersin öğrenme birimine dönük ilgi ve tutumudur (Sağlam,2001,s.83).

Yapılan çalıĢmalar (Bloom, 1979), bireylerin öğrenmeleri arasındaki farklılıkların yaklaĢık dörtte birinin kaynağının duyuĢsal özelliklerden geldiğini göstermektedir. DuyuĢsal özellikler arasında, öz güven, kaygı ve tutum önemli bir yer tutar (Baykul,2006).

Matematik eğitimin bir önemli amacı öğrencilerin kendilerinin de matematik yapabileceklerine, kendi baĢarı ve baĢarısızlıkları üzerinde kontrol sahibi olduklarına inanmalarını sağlamaktır. Bu nedenle, matematik eğitiminde, öğrencilerin özdüzenleme ile ilgili özelliklerinin geliĢimi önemli bir yer tutmaktadır (Pesen, 2008).

Matematiğe olan kaygı, korku ve ondan çekinme davranıĢlarını kapsar. Ġlerlemesi halinde o kimsenin kaygılandığı durumu baĢaramayacağı inancına kapılmasına yol açar. Tutum ise belli bir objeye karĢı bireylerin olumlu veya olumsuz tepki gösterme eğilimi olarak tanımlanmaktadır. Birey olumsuz tutum geliĢtirdiği objeye karĢı ilgisiz kalır, onu sevmez, takdir etmez ve onunla uğraĢmaz, hatta kendisine göre bir iĢ olmadığını düĢünür (Baykul ,2006).

Öğrencilerin birçoğu hata yapma korkusuyla matematik etkinliklerinden uzak durmakta ve baĢarısız olmaktadır. Matematik korkusu ve kaygısı üzerine yapılmıĢ olan araĢtırmalar, öğrencilerin matematikle ilgili yaĢantıları arttıkça, matematiğe karĢı olumlu

tutumlarında azalmalar gözlendiğini ortaya koymuĢtur. Öğrencinin matematiğe karĢı tutumunda, öğretmenin rolü büyüktür. En büyük kaygı kaynağı öğretmenin otoriter olması durumudur (Altun, 2008, s.12).

Ülkemizde pek çok öğrenci matematiğin zor olduğunu ve matematiği baĢaramayacağını düĢünerek kaygılanmakta ve matematiğe karĢı olumsuz tutum geliĢtirmektedir. Bu durum ilköğretimde baĢlamakta, okul yıllarlı ilerledikçe maalesef artarak devam etmektedir. Sonuçta öğrenciler bu önemli araca karĢı olumsuz tutum ve kendilerine güvensizlik geliĢtirmektedir. Daha da kötüsü; kendilerinin matematiği öğrenecek kadar zeki olmadıklarını, matematiğin onların uğraĢacağı konular arsında bulunmadığı kanaatine varmaktadırlar. Bu yanlıĢlıkta, öğretimin, öğretmenin yaklaĢımının önemli rolü vardır (Baykul, 2006).

Geleneksel öğretim yöntemlerinde, disiplini öne çıkaran öğretmenler, konunun öğrenilmemesi durumunda ceza verecekleri için kaygı yaratmakta ve ezberlemeyi öne çıkaran yani çocuğun bilgiyi kavramasına ve zihninde ĢemalaĢtırmasına fırsat sunmadan bilginin doğrudan verilmesi ve öğrencinin pasif konumda bilgiyi aynen alması Ģeklinde uygulamalara yol açmıĢtı.

Öğrenciler büyüklerinden zaman zaman “Matematik sıkıcıdır” , “ Matematik benim için en zor dersti” , “Matematik dersi sadece erkekler içindir” gibi sözler duymaktadır. Bu durum öğrencilerin, matematikle ilgili olumsuz düĢüncelerle okula gelmelerine yok açmaktadır. Öğretmenler öğrencilerin bu ön yargılarını yenmelerine yardımcı olmalıdır (Kellough ve Roberts, 1991, s.263).

Yapılacak çalıĢmalarda öğrencilerin matematiği değerli bulmalarını sağlayacak etkinliklere yer vermek çok önemlidir. Bu temel tedbirlerin yanı sıra, öğretmenin aĢağıdaki noktalara dikkat etmesi gerekir (Altun, 2008):

 Öğretimin ilk yıllarından itibaren öğrenciler geliĢmiĢlik düzeylerine uygun matematik etkinliklerle karĢı karĢıya getirilmeli, onların kapasitelerini zorlayacak etkinliklerden kaçınılmalıdır.

 Matematik derslerinde uzun ve can sıkıcı ödevlerden kaçınılmalı, alıĢılmıĢ alıĢtırmaların yanı sıra öğrencilerin ölçme yapmalarını gerektiren, onları araĢtırmalara yönelten ödevlerde verilmelidir.

 ĠĢlem kavramları ve bu iĢlemlerin teknikleri öğretilirken ezberleme yerine bunların anlamları üzerinde durulmalı, iĢlemlerin tekniklerini açıklayıcı ders materyali, kavram ve algoritmalar pekiĢinceye kadar öğrencilerin görebilecekleri mekânlarda bulundurulmalıdır.

 Öğretmen, matematikte aynı sonuca ulaĢan yöntemlerin çokluğunu sezdirmeli ve öğrencilerin bulduğu farklı çözümleri önemsemelidir.

 Çocuklar gerek iĢlem ve çizim yaparken, gerek problem çözerken yeterli zaman kullanabilmeli, yetiĢtirememe kaygısı içinde bırakılmamalıdır. Ayrıca öğrencilerin problem çözme ve iĢlem yapma sırasında düĢtükleri hatalar hoĢgörü ile karĢılanmalı, bu hataları giderici, onarıcı ve yol gösterici çalıĢmalar yapılmalıdır.

 Matematiğin eğlendirici, dinlendirici yanı öğrencilere tanıtılmalı, matematik öğretiminde oyunlaĢtırılmıĢ etkinliklere yer verilmelidir.

 Matematiksel etkinlikler sırasında öğrencilerin kendi düĢüncelerini açıklamaları için fırsatlar verilmeli, baĢarılı öğrencilerin hızlı çözümlerinin yavaĢ olan öğrencileri bloke etmesi önlenmelidir.

Tutumlar kendileri gözlenemeyen fakat gözlenebilen davranıĢlara yol açtığı bazı eğilimlerdir (KağıtçıbaĢı, 1992, s.86). Eğitim, tutumları değiĢtirmede önemli bir araç olduğundan, öğretmenlerin kendi derslerine yönelik öğrenci tutumlarının ne olduğu, nasıl ölçüleceğini bilmelidir. Bu durum eğitimin niteliğini arttırmada önemli bir etken olabilir (Pesen ve diğerleri, 2000, s.65).

Ġlköğretim Matematik Programında matematiksel kavram ve beceriler geliĢtirilirken öğrencilerin duyuĢsal geliĢimleri de göz önüne alınmıĢ ve duyuĢsal boyutla ilgili aĢağıdaki maddeler hedeflenmiĢtir:

 Matematikle uğraĢmaktan zevk alma

 Matematiğin gücünü ve güzelliğini takdir etme  Matematikte özgüven duyma

 Bir problemi çözerken sabırlı olma  Matematiği öğrenebileceğine inanma

 Matematikle ilgili olumlu tutum ve baĢarısını etkileyecek kaygılara kapılmama

 Gerçek hayatta matematiğin öneminin farkında olma

 Matematiğin bilimsel ve teknolojik geliĢmeye katkısının farkında olma  Matematiğin kiĢinin yaratıcılığını ve estetik anlayıĢını geliĢtirdiğine inanma

 Matematiğin, mantıksal kararlar vermeye katkıda bulunduğuna inanma  Matematiğin, zihinsel geliĢime olumlu etkisi olduğunu düĢünme (MEB, 2004).

Matematik derslerinde öğrenciler, genellikle hata yaparım düĢüncesiyle matematik etkinliklerinden uzak durmaktadır. Bu öğrencilerde birkaç baĢarısızlıktan sonra “ben matematiği yapamam” düĢüncesi oluĢmakta, hata yapma korkusu, matematiği baĢaramayanların sınıf içerisinde aptal gibi görülmesi ve buna benzer geleneksel matematik öğretimi esnasında sıkça karĢılaĢılan olumsuzluklar, çoğunlukla matematik dersine karĢı öğrencinin ilgisiz kalmasına ve ona karĢı olumsuz tutum sergilemesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, sınıflarındaki matematiksel etkinlikler arttıkça öğrenciler olumsuz tutum geliĢtirmektedir. Burada öğretmene ve aileye büyük görevler düĢmektedir. Matematik baĢarısının yükselmesi, ancak bu olumsuz tutumun yıkılmasıyla mümkündür. Matematik eğitiminin en önemli unsurlarından biri olan matematiğe karĢı olumlu tutum geliĢtirmek için öğrencilere matematiğin günlük

hayattaki önemi kavratılarak sevdirmek ve öğretmenlerin matematik öğretimi sırasında yeni yöntem ve yaklaĢımları kullanarak öğrenciyi etkin kılacak, matematiği yaĢamın kendisi olacak Ģekilde görmelerini sağlayan etkinlikler sunulmalıdır.