• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

2.2. Tükenmişlik Düzeyi

2.2.5. Tükenmişlik Modelleri

2.2.5.7. Maslach Tükenmişlik Modeli

Literatürde “Maslach Tükenmişlik Ölçeği” (Maslach Burnout Scale), “Çok

Boyutlu Tükenmişlik Modeli” (Maslach 1993), “Üç Boyutlu Tükenmişlik Modeli”

(Leiter, 1993) gibi değişik isimlerle anılan bu model, şimdiye kadar gözden geçirilen modellerden farklı olarak; tükenmişliği tek boyutlu bir durum olarak değil, üç bileşenli (component) bir psikolojik belirtiler grubu (syndrome) olarak ele almaktadır (Yıldırım, 1996, s.9).

Tükenmişlik bir sendrom olarak ortaya çıkmadan önce alt boyutlarda gelişir. Modele göre tükenmişlik üç alt boyutta başlar ve gelişir. Bu boyutlar;

• Duygusal Tükenmişlik (Emotionel Exhaustion) • Duyarsızlaşma (Depersonalization, Cinism) • Kişisel Başarısızlık. (Personal Accopmlishment)

a) Duygusal Tükenmişlik: Tükenmişliğin bireysel stres boyutunu belirtmekte ve “Bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarında azalmayı” ifade etmektedir (Maslach, Schaufeli, Leiter, 2001, s.402; Wright ve Douglas, 1997, s.492; akt.: Budak vd., 2005, s.96).

Yoğun bir çalışma temposu içinde bulunan çalışanların, kendilerini yorgun ve duygusal yönden aşırı yıpranmış hissetmeleri, diğer bir deyişle kişinin işinde aşırı yüklenmiş olma duygularını tanımlar (Özer, 1998, s.22). Bu duygusal yorgunluğu yaşayan kişi, hizmet verdiği kişilere geçmişte olduğu kadar verici ve sorumlu davranmadığı düşünür. Gerginlik ve engellenmişlik duygularıyla yüklü olan birey için ertesi gün işe gitme zorunluluğu büyük bir endişe kaynağıdır (Cordes ve Dougherty, 1993; Akt.:Torun, 1995, s:45).

Đş stresi ile duygusal yönden yoğun bir çalışma temposu içinde bulunan birey, kendisini zorlamakta ve diğer insanların duygusal talepleri altında ezilmektedir. Bu duruma yakalananlar kendilerini, yeni bir güne başlayabilmek için örneğin kendini dinamik hissetme işe motive olma gibi gerekli enerjiden yoksun hissederler. Duygusal kaynakları tamamen tükenmiştir. Tazelenmek için yeni kaynak bulamazlar. Duygusal tükenmişlikte bireyin artık duygusal anlamda birçok duyguya kayıtsız kaldığı gözlenir.

b) Duyarsızlaşma: Tükenmişliğin kişiler arası boyutunu temsil etmekte ve müşterilere yönelik negatif, katı tutumları ve işe karşı tepkisizleşmeyi belirtmektedir (Maslach, Schaufeli, Leiter, 2001, s.403; Wright ve Douglas, 1997, s.492; akt.: Budak vd., 2005, s.96).

Bu boyutta, başkalarına karşı tutum ve yanıt vermede olumsuz bir değişme vardır. Özellikle bu durum, iş yerlerinde hizmet verilen kişilere yöneliktir. Kişi karşısındakine aşağılayıcı ve kaba davranabilir; onların rica ve isteklerini göz ardı edebilir veya gerekli yardım ve servisi sağlamada başarısız kalabilir. Diğer insanların hayatından çıkıp, kendisini yalnız bırakmasını içten arzu eder (Örmen, 1993, s.2). Küçültücü dil kullanma, insanları kategorize etme, katı kurallara göre iş yapma ve başkalarından sürekli kötülük geleceğini sanma duyarsızlaşmanın diğer belirtileri arasındadır (Torun, 1995, s.48). Kişi örgüt ve işi gereği muhatap olduğu kişilere

özellikle astlarına karşı onların değersiz olduğu kanaati ile bayağı tavır ve tutumlar sergilerken, üstlerine de koşulsuz nefret besler. Aynı zamanda sosyal ve aile hayatındaki kişilere de tahammülsüz, mesafeli, alaycı, umursamaz bir tavır takınarak diğer insanlarla arasına duygusal bir set çeker.

Duygusal tükenme yaşayan kişi, kendisini diğer insanların sorunlarını çözmede güçsüz hisseder ve duyarsızlaşmayı bir kaçış yolu olarak kullanır. Đnsanlarla olan ilişkilerini, işin yapılabilmesi için gerekli olan en az düzeye indirir. Karşılaştığı kişilere klişeleşmiş, rutin kalıplara göre davranır ve katı kural ile ilkelere göre hareket eden bir bürokrata dönüşür (Yıldırım, 1996, s.10). Ancak, hem işi gereği insanlarla yoğun bağlantı içinde olup, hem de mesafe koymak kolay değildir. Bunlar arasında bir denge kurmaktansa çoğu insan iki zıt kutuptan birisine kayar. Genelde başı dertte olan kişi, insanlarla arasına mesafe koymayı tercih eder. Dolayısıyla başkalarının hislerine ve duygularına, soğuk ve kayıtsız bir tarzda yaklaşır (Örmen, 1993, s.2).

c) Düşük Kişisel Başarı Hissi, Kişisel Başarıda Azalma: “Kişinin kendisini olumsuz değerlendirme eğiliminde olması”nı ifade etmektedir (Maslach, Schaufeli, Leiter, 2001, s.403; Maslach ve Zimbardo, 1982, s.5; Wright ve Douglas, 1997, s.492; akt.: Budak vd., 2005, s.96-97).

Kişinin başkaları hakkında geliştirdiği olumsuz düşünce tarzı, kişinin kendisi hakkında da negatif düşünmesine yol açar. Kendisini kimsenin sevmediğine dair bir duygu geliştirir. Kendisi hakkında başarısız hükmünü verir. Đşte bu noktada tükenmişliğin üçüncü aşaması olan düşük kişisel başarı hissi ortaya çıkar (Örmen, 1993, s.13). Sanki dünyadaki tüm olumsuzlukların sebebi kendisi imiş gibi algılamaya kadar gidebilecek bir ümitsizlik kişisel başarısızlıkta kendini gösterir.

Bireylerin, kendileriyle ilgili değerlendirmelerinin olumsuz bir nitelik kazanmasının sonucu olarak, işinde ve işi gereği karşılaştığı kişilerle ilişkilerinde,

başarısızlık ve yeterlilik duygularında azalma görülür. Kişinin benlik saygısının azalmasını içerir. Đşinde ilerleme kaydedemediğini, hatta gerilediğini düşünen bu kişiler kendilerini suçlu hisseder.

Çalışanlar, harcadıkları eforun karşılıksız kaldığını ve başarılarının değerlendirilmediğini algıladıklarında stres ve depresyon belirtileri göstermeye başlarlar. Faaliyetlerinin, bir değişikliğe yol açmayacağına inandıklarında ise uğraşmayı bırakırlar (Örmen, 1993, s.3).

Sonuç olarak modeldeki tükenmişlikte, enerji yerini duygusal tükenmeye, birlik duygusu yerini duyarsızlaşmaya, yeterlilik ise yerini yetersizliğe bırakır.

2.2.6. Araştırma Đçin Benimsenen Model

Maslach’ın geliştirdiği ölçek ve tükenmişlik tanımı zamanla tükenmişliğin değerlendirilmesinde herkes tarafından kabul gören evrensel bir ölçek olmuştur.

Tükenmişlik konusunda geliştirilmiş tanımlar incelendiğinde, Maslach’ın tükenmişlik konusunda otorite olarak kabul edilmesini sağlayan birçok araştırma yapılmış olduğu gözlemlenmiştir. Maslach Tükenmişlik Ölçeğinin oluşturucusu Christina Maslach, Susan E. Jackson ve Cary Cherniss ile birlikte, insanlarla ilişkileri fazla olan mesleklerin çalışanlarında görülen tükenmişlik ile ilgili çalışmalar yapmış ve tükenmişliğin semptomlarını listelemiştir. Bu çalışmaların sonucunda, deneysel olarak onay görmüş ve tükenmişliğin sadece bireyin sağlığını bozan bir durum değil aynı zamanda mesleki etkinliğini de negatif yönde etkileyen bir durum olduğunu gösteren Maslach Tükenmişlik Ölçeğini oluşturmuştur (Sheesley, 2001, 447; akt. Özdemir vd., 2003). Maslach, burnout sürecini bazı alt kavramlar oluşturarak ve bunlar için ayrı ölçekler geliştirerek, kavramı geleneksel iş teorilerinden uzaklaştırmış ve daha belirgin

hale getirmiştir (Maslach, 1976, s.16-22).

Đşgörenlerin tükenmişlik duygularını daha iyi kavrayabilmek için her üç tükenmişlik boyutunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir; çünkü bireyin bu boyutları aynı anda, farklı derecelerde yaşayabileceğini savunulmaktadırlar. Belirtilen değerlendirmeler çerçevesinde araştırma için “Maslach Tükenmişlik Ölçeği”nin kullanılması tercih edilmiştir.

Yukarıda belirtilen değerlendirmeler çerçevesinde “Allen ve Meyer’in üçlü bağlılık yaklaşım”ı temel alınarak araştırma yapılmıştır.