• Sonuç bulunamadı

Marshall Planı’nın Avrupa’ya Etkiler

Marshall Planı 1951 yılında planlandığı gibi sona erdi. Devam etmesi yönünde, bir takım çabalar olduysa da Kore Savaşı’nın artan maliyeti nedeniyle sonuçsuz kaldı. Ayrıca, 1950 Kongre seçimlerinde, Marshall Planını’nın uygulanmasına başından itibaren karşı olan Cumhuriyetçiler fazladan sandalye kazanınca, plana karşı eleştiriler de tekrar başladı.Marshall Planı bu sebeplerle 1951 yılı sonunda sona erdiyse de, Avrupa’ya yapılan Amerikan yardımı çeşitli şekillerde devam etti.

Marshall Planı müşterek bir teşebbüstü. Amerikan yardımı, Avrupa’daki veya denizaşırı bölgelerdeki ihtiyaç duyulan hammadde veya üretilmiş mal halini alıyordu. Yardımın yaklaşık olarak 12 milyon doları, 1951 yılının ortalarına kadar harcanmıştı. Bunun 1,567 milyon dolarıyla yakıt ithal edilmiş, 3,430 milyon dolarıyla gıda, gübre ve yem, ve 1,853 milyon dolarıyla makine, araç ve malzeme alınmıştı.56

İthal edilen bu malzemeler diğer Amerikan yardımlarıyla birleşince Batı Avrupa’da ekonomik açıdan büyük bir ilerleme kaydedildi. 1950 yılı itibarıyle bir çok

54 Ayın Tarihi, 31 Temmuz, Ankara 55 Michael J. Hogan, a.g.m.,s.4-15 56 Michael J. Hogan, a.g.m., s.4-15

ülkede enflasyon kontrol altına alındı ve hem Avrupa’da hem de Avrupa dışında ticarette, beklenenden daha fazla bir düzelme görüldü.

1948-1952 yılları arasında, Avrupa’da, tarihinin en hızlı büyümesi görüldü. Yardım süresince Batı Avrupa’nın tüm ulusal üretimi, %32 oranında artarak, 120 milyon dolardan 159 milyon dolara çıktı. Savaş öncesine göre üretim, tarımda %11, endüstride %40 artış göstermiştir. Savaşın hemen sonrasında görülen fakirlik ve açlık yerini yükselen hayat standartlarına bırakırken, Batı Avrupa görülmemiş bir yükselişe geçti. Bir çok tesis kuruldu, savaş sonrası üretimi durdurulan fabrikalar tekrar faaliyete başladı ve Avrupa savaşın etkilerinden ve ekonomik darboğazdan kurtulmaya başladı.

Avrupa’nın tümünde Marshall Planı’nın izleri hala görülmektedir. Almanya’da tekrar sanayileşmesinin başlaması Marshall Planıyla gerçekleşti. Örneğin 1949-50 yılları arasındaki kömür üretimi yatırımlarının %40’ı bu yardımlardan finanse edildi. Savaş tazminatı olarak devre dışı bırakılan bir güç santrali tekrar faaliyete geçirildi.57

Avusturya’da büyük hidroelektrik projesinin hayata geçirilmesi kapsamında Limberg Barajı ve barajın diğer tesisleri yapıldı. Yunanistan’da Corinth Kanalı yeniden açıldı ve Yunanistan’ı Batı Avrupa’ya bağlayan meşhur Doğu Ekspresi faaliyete geçti. Diğer Avrupa ülkelerinde de üretimi, ulaşımı, madenciliği ve haberleşme teknolojisinin geliştirilmesinde kullanıldı. En büyük yatırımlar, Fransa’daki Usinor çelik işletmeleri ve Genisiat Hidroelektrik Projesi, İtalya’daki Finsider ve Falck Çelik İşletmeleri, İngiltere’deki Margram Demir Çelik Fabrikası ve Avusturya’daki Donawitz ve Linz Çelik İşletmeleridir.58

Marshall Planı’nın Avrupa üzerindeki en önemli ekonomik etkilerinden biri de, Avrupa’nın ekonomik açıdan Amerika’ya bağlı hale gelmesiydi. Çok düşük faizle ve uygun ödeme koşullarıyla krediyi alan devlet, ülkesindeki Amerikan Yardım Heyetine isteklerini bildiriyor, bu istekler ECA’ya iletiliyordu. ECA uygun gördüğü talepleri Amerikan piyasasından satın alıyor ve genellikle kendi gemileriyle sevk ediyordu. Yardımı alan ülke bunu kullanacağı yerleri Amerika’ya danışmak zorundaydı. Amerika bu şekilde ülkelerin iktisadi politikalarına karışabiliyordu. Diğer yandan daha önce de bahsettiğimiz gibi kredilerin bankaya karşılıklı fon hesabına yatırılması ve bu paranın

57 Economic Growth in Europe Since 1945. edited by Nicholas Crafts and Gianni Toniolo, p.464 58 Michael J. Hogan, a.g.m.,s.4-15

kullanılabilmesinin tamamen Amerika’nın iznine bağlı olması nedeniyle Amerika ikinci bir müdahalede daha bulunabiliyordu.59 Daha önce de bahsettiğimiz gibi bu zaten

Marshall Planı’nın başlatılmasının en büyük sebeplerinden de biri olarak ta gösterilebilir.

Marshall Planı’nın politik etkileri de ekonomik etkileri kadar önemlidir. Marshall Planı Batı Avrupa’nın, kemer sıkma politikalarından, hükümetin ürünler üzerinde uyguladığı kısıtlamalardan kurtulmasını sağlarken, halkın hükümetlerden duyduğu memnuniyetsizliği azaltarak yönetimdeki dengenin tekrar kazanılmasını sağlamıştır.

Batı Avrupa üzerindeki, komünist etki azalırken bölgedeki komünist partiler de taraftarlarını ve popülaritesini kaybetmiştir. Marshall Planı tarafından oluşturulan, ticari ilişkiler, soğuk savaş süresince mücadele edecek olan Kuzey Atlantik Paktı (North Atlantic Treaty Organization-NATO)’nın kurulmasını hızlandırmıştır. Doğu Bloku ülkelerinin bu yardım planı içinde bulunmayışı da kıtanın bölündüğünün sinyallerini veriyordu.

Marshall Planı, Avrupa’nın entegrasyonu üzerinde de etkili olmuştur. Planın başlangıcından itibaren ve uygulanması süresince, Amerika’nın, Avrupa’nın zenginleşmesi ve güvenliği açısından en önemli şart olarak ısrarla üzerinde durduğu bu düşünce, Avrupa liderlerine de benimsetilmiştir.

Bu düşüncenin bir sonucu olarak, Marshall Planının kurucuları, OECC’yi güçlendirmek ve Avrupa’nın iç ticaretini liberalleştirerek ayrı ekonomileri üreten tek bir birim haline getirmek için çalışmıştır. Bu çabalar, bazı konularda tam başarıya ulaşamamıştır. Örneğin OECC, kendisini geliştirerek tam bir ekonomik örgüt haline gelememiş, ya da daha sonra Avrupa Birliği(European Union)’ne dönüşecek olan, Avrupa Demir Çelik Birliği (European Coal and Steel Community) kurulurken, İngiltere’nin dışarıda bırakılmasına engel olamamıştır. Fakat yine de, OECC Avrupa Konseyi’ni desteklemiş ve Avrupa Para Sistemi (European Monetary System)’nin habercisi niteliğindeki Avrupa Tediye Birliği (European Payments Union)’nin kurulmasını sağlamış ve OECC sürecinde, edinilen eğitim ve kazanılan tecrübe, Avrupa Ekonomik Topluluğu (European Economic Community)’nun kurulmasında yardımcı

olmuştur. Ayrıca, Marshall Planı’nın Bretton Woods sistemini desteklemesi itibarıyla da bölgede serbest ticaretin yapılmasını yaygınlaştırmıştır.

Sonuç olarak, bu konuda Avrupa’nın zaten kendi kendine de başarılı olabileceği, Marshall Planı’nın bunu başlatan değil hızlandıran bir faktör olduğu yönünde bir takım tartışmalar hala sürüyor olsa da, Marshall Planı, Avrupa’nın tekrar dünya platformuna çıkmasına yardım etmiş, Sovyet Rusya’nın yayılımcı politikası Amerikan müdahalesiyle engellenmiştir. Sovyetler kazanma yolunda emin adımlarla ilerlerken, Amerika Avrupa’yı ekonomik yönden hem güçlendirip hem de kendine mecbur ederek santranç mücadelesinde, Sovyetler’e karşı bir daha kaptırmamak üzere, bariz bir üstünlük elde etmiştir.

2. BÖLÜM