• Sonuç bulunamadı

2.1. Sanat-El Sanatları ve İşleme

2.1.4. Maraş İşi (Dival İşi)

Maraş (dival) işinin anlatıldığı kaynaklarda çeşitli tanımlar yapılmıştır. Bu tanımlar tekniğin yapılışı hakkında da bilgi vermektedir. Bu tanımlardan bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

“Maraş işinde desen özel yöntemlerle hazırlanır. İşlenecek olan desen ince bir kağıda çizilerek, çirişlenmiş karton üzerine yapıştırılır ve oyularak çıkan desen kumaşa yapıştırılır. Zahmetli aşamaları olan bu tekniği genellikle erkekler işlemişlerdir. Maraş ta yaygın biçimde uygulandığından bunlara Maraş işi denilmektedir” (Sürür,1976, s:41).

Dival işi “altı mukavva veya kösele ile kaplanıp, üstü sırma ile işlenen bir işleme türüdür” (Eronç,1984 s:339).

Anadolu’da yapılan dival işi tekniğinin halk arasında “mukavva işi” veya “basdırma” adları ile anıldığı belirtilmektedir. Daha eski işlemelerin altında karton kalıplardan çok pamuklardan yapılan örneklerin çokluğu dikkati çekmektedir.(Ögel, 1991, s:64)

“Tersi ile yüzü farklı görüntüde olan ,deseni kartondan özel bıçağı ile oyularak hazırlanıp, kumaşa yapıştırılan ve kartona gerilen, cülde denilen özel tezgahta üstten, çok katlı sırma veya sim ile alttan mumlanmış iplikle karşılıklı tutturularak yapılan bir işleme türüdür”(Markaloğlu,1996,s:6).

“Dival işinin, düz sarma, görünümünü veren türü yanı sıra balıksırtı ve hasır iğne vb. gibi çeşitlemeleri de bulunmaktadır. Genellikle ıhlamur ağacından yapılmış kalıpların üstüne işlenen bu iğnenin bazen ya kalın çuha ya da karton kalıpların üstüne işlenmiş örnekleri de vardır”(Barışta,1999,s:204).

“Dival işi tersi ile yüzü farklı görüntüde olan tek yüzlü bir işleme tekniğidir. Desen kartonu, işleme kartonu ve kabartma kartonu çiriş yardımı ile yapıştırılarak hazırlanmakta, hazırlanan desen ve işleme kartonu birbirine teyelledikten sonra desen möhlüke yardımı ile oyulmakta, oyulan desenin arkasındaki çirişli kısım ıslatılarak kumaş üzerine yapıştırılmakta, kumaş kartona teyellenerek gerilmekte, daha sonra ise cüldeye sıkıştırılarak işlemeye hazır hale getirilmektedir”(Köklü, 2003 s:211).

“Maraş işi tekniği yüzden sarma görünümünde, tersten ise hiristo teyeli görünümünde olan bir işleme tekniğidir. Alt iplik üstten üst iplik alttan görünmez, düğüm kumaş arasında kalır.Biz yardımı ile kumaş ve mukavva delinerek iğne alttan üste,üstten alta rahatça geçirilebilir” (Köklü,2002,s:124).

2.1.4.1. Maraş (Dival) İşinin Tarihçesi

Bugün “Dival işi ve Maraş işi ” olarak adlandırılan sırma işlemeciliği orjinal bir Türk sanatı olarak geçmişten günümüze kadar gelmiştir.

Anadolu Selçukluların dağılmasıyla başlayan beylikler döneminde kurulan Dulkadiroğluları Beyliği Mısır, Osmanlı ve İran arasında 200 yıl varlığını sürdürmüştür. Dulkadiroğluları' na bağlı olan ve büyük kervan yollan üzerinde bulunan, nüfus ve ekonomik yönden komşu yerleşim yerlerinden üstün bir konuma sahip olan Maraş ilinde, zengin bir iktisadi hayat sonucunda her türlü sanat dalında büyük ilerlemeler kaydedildiği görülmüştür.Bu devirde Maraş işi sırmacılık işlemeleri şehirdeki saraçhanelerde erkek ustalar tarafından yapıldığı kaynaklarda ifade edilmektedir(Maraş il yıllığı,1967 s:171).

İncelenen kaynaklarda Osmanlı sarayına Çelebi Mehmet’e gelin giden Emine hatunun çeyizi arasında bulunan sırma işleri ilk defa Osmanlı sarayına girmiş, bu şekilde saraya giren sırma saray ve çevresinde büyük dikkat çektiği ve beğenildiği belirtilmektedir.Fatih Sultan Mehmet’e gelin giderken götürdüğü Dulkadirli sultanlarından Sitti Hatun’un çeyizleri arasında bulunan kırk katır yükü sırma işi bu ince sanatın Osmanlı sarayına iyice yerleşmesine sebep olduğu tahmin edilmektedir (Meriç, 1991 s:24).

Maraş’tan Osmanlı sarayına gelin giden sultanların beraberinde götürdükleri yöresel motifler ve işlemeler Osmanlı sanatına yeni değerler katarken, bu şehrin sanatına da büyük yenilikler getirmiştir.Kaynaklarda Maraş’ta bu tarihlerden sonra zengin ailelerinin kızlarının çeyizleri arasında sırma ile işlenmiş işler bulunması adet haline geldiği, köylere, aşiretlere kadar yayıldığı ifade edilmektedir(Maraş İl Yıllığı, 1967 s: 172).

17. yüzyılda çeşitli sebeplerle eski ticari önemini kaybeden Maraş’ın ikinci merkez haline gelmesiyle şehirde bulunan sanatkarlar ve tüccarlar başka merkezlere göç etmek zorunda kalmışlardır. (Maraş il Yıllığı,1967, s:105) “17. yüzyıldan itibaren 18 ve 19. yüzyıllarda Osmanlı sarayında Maraş işi çeşitlemelerinin giderek yaygınlaştığı görülür”(Barışta, 1984 s:37).

Bu teknik ; "Türk işlemelerinde her yüzyılda uygulanmış ancak 19 yy.dan sonra daha yaygınlaşmış bir iğnedir"(Barışta,1997,s:54).

20. yüzyıl başlarında işleme sanatında bir duraklama yaşandığı görülmektedir. Uygulanan iğne tekniklerinde daha kolay veya az iplik kullanılarak yapılanların çoğaldığı ve kullanılan gereçlerde pamuğun, değeri düşürülmüş metal ipliklerin hazır kordonların kullanıldığı dikkat çekmektedir (Barışta, 1995 s:90).

El sanatlarının eğitim kurumları aracılığıyla öğretilmesi için 1934 yılında Kız Enstitüleri ile Akşam Kız Sanat Okulları’na atölye ve meslek dersleri öğretmeni yetiştirmek amacıyla Kız Meslek Öğretmen Okulu adıyla açılmıştır.Dival işleme tekniği el sanatları bölümünde ders olarak öğretilmeye başlamıştır.

1947 yılında Maraş Kız Enstitüsü Müdürlerinden Hanife Kurukahvecinin gayretleri neticesinde yapılan çalışmalarla işleme sanatına resmi bir hüviyet kazandırmış, enstitü bünyesinde sırma işleri bölümü açılmıştır.Maraş’ta o tarihlerde hayatta olan usta sanatçılardan bu Türk işleme sanatı öğrenilerek yok olmaktan kurtarılmıştır.Ayrıca Kız Teknik Öğretmen Okulu, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü gibi eğitim ve öğretim kurumlarına gönderilen usta sanatkarlar vasıtasıyla bu işleme tekniği yurdun diğer bölgelerine de ulaştırılmıştır. Zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, İstanbul Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsüne yaptığı bir ziyarette gördüğü Maraş işi işlemeleri çok beğenerek, İran Şahı Rıza Pehlevi’nin evlenişi sırasında Türk hükümetinin düğün hediyesi olarak gönderilecek olan armağanlardan sofra takımı, bavul kılıfı gibi türler üzerine bu tekniğin uygulanmasını istemiştir.(Maraş İl Yıllığı, 1967 s:173)

Böylelikle Maraş işi milli bir işleme hüviyetine kavuşmuş, çeşitli vesilelerle bu tür hediyeler uluslar arası dostluk ilişkilerinde kullanılmaya başlanmıştır. “Maraş Kız Enstitüsü tarafından Ankara’da Milli Eğitim Yayınevi vitrinlerinde, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü tarafından Belçika’nın başkenti Brüksel’de ve 1954’de

Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsünün “Tarsus” gemisi ile gerçekleştirilen seyyar Amerika turnesi sergisi bu tekniğin yurtiçi ve yurt dışında büyük bir ilgi görmesini sağlamıştır” (Maraş il yıllığı, 1967 s: 174-175).

Eski yaygılığını kaybetmiş ama eski değerini kaybetmemiş olan dival işi, günümüzde Gazi üniversitesi ve Selçuk üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültelerinin nakış öğretmenliği programlarında, Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Sırma Atölyesi’nde ve diğer Olgunlaşma Enstitülerinde, Kız Meslek Liselerinde ders olarak, Halk Eğitim Merkezleri ve Pratik Kız sanat Okullarında ise kurslarda öğretilerek yaşatılmaya devam edilmektedir.

2.1.5. Maraş (Dival) İşi Yapımında Kullanılan Araç Ve Gereçler

Benzer Belgeler