• Sonuç bulunamadı

3. KIRAÇ ATA’NIN ġĠĠRLERĠNDE ĠġLEDĠĞĠ KONULAR

3.4. Tarihî Olaylar

3.4.2. MaraĢ‟ın Kahramanlık Destanı

Antep, Maraş, Adana‟yı, Mersin‟i Sütçü İmam vermedi mi dersini

99 Tövbelere doymadın mı Fransız (131)

ÂĢık Kıraç Ata‟nın bu dörtlüğünde geçen ve Türk tarihi açısından çok önemli bir kahraman olan Sütçü Ġmam 31 Ekim 1919'da düĢmana ilk kurĢunu atan kiĢidir. Bu kurĢunla beraber MaraĢ‟ta KurtuluĢ hareketini baĢlatmıĢtır. Geçimini temin etmek için süt sattığından adı Sütçü Ġmam olarak anılmaktadır. MaraĢ‟ta gerek Sütçü Ġmam‟ın gerekse de millî kuvvetlerin Fransızlarla çarpıĢması sonucu her daim gögüs kabartıcı haberler (Toros 2001: 116) gelmiĢtir.

ÂĢık Kıraç Ata da dörtlüğünde bu kahraman Sütçü Ġmam‟a yer vererek Türk direniĢ ruhunu adeta haykırmıĢtır.

3.4.3. Antep’in KurtuluĢu İtleriniz yurdumuza dolunca Sürü sürü geldi Antep yolunca Her Antepli, bir Şahin Bey olunca Zoru görüp tüymedin mi Fransız (131)

Asıl adı Mehmed Said olan ġahin Bey, 1890 yılında Antep'te doğdu. KurtuluĢ SavaĢı'nda Fransızlara karĢı giriĢilen Antep direniĢinde ünlendi. Ġlköğrenimini Antep'te gördü. RüĢtiye'yi yarıda bırakarak derici amcasının yanında çalıĢtı. I. Dünya SavaĢı sırasında Yemen'de savaĢtı. Ali Said PaĢa'nın yanında gösterdiği yararlıktan ötürü erlikten subaylığa yükseltildi. Mondros Mütarekesi sonrasında Antep'e döndü ve Kilis'te askerlik Ģubesinde görevlendirildi. Antep'in 5 Kasım 1918'de Fransızlarca iĢgalinden sonra oluĢturulan direniĢ örgütlenmesi sırasında Kilis Kuvayımilliye komutanlığına getirildi. Kilis-Antep karayolunda oluĢturduğu üç savunma hattıyla, uzun süre Fransız alayına karĢı Kızılburun ve Kertil tepelerini iki gün savundu sonunda Bostancık yakınlarına çekildi. Bir yarma harekâtı düzenlemeye çalıĢırken 28 Mart 1920'de makineli tüfek ateĢiyle öldürüldü. Adına ağıtlar yakılan ġahin Bey'in kahramanlıkları türkü ve uzun havalara da konu olmuĢtur. 17 Aralık 1918‟de Antep‟e giren Ġngiliz askerleri bölge halkına olumsuz giriĢimde bulunmadığından Antep‟teki halk da Ġngilizlere karĢı sert bir tutum (Kurtcephe 2006: 282) sergilememiĢlerdir.

Gerek Türk tarihi gerekse de Gaziantep için önemli isimlerden biri olan ġahin Bey‟e Kıraç Ata yukarıdaki dörtlüğünde yer vererek tarih Ģuurunu da ortaya koymuĢtur.

100 3.5. Gurbet

ÂĢıklık geleneğinde iĢlenen konulardan biri de gurbettir. ÂĢıklarımız hayatını kazanmak için gurbete giden ve sıla hasretiyle yanıp tutuĢan insanların duygularını dile getirmiĢlerdir. Kıraç Ata da bu düĢünceyle hem kendi hayatından hem de sıla hasreti çekenlerin hayatından yola çıkarak gurbet kavramını Ģiirlerinde iĢlemiĢtir.

Sergen dedikleri bir dölek yazı Kirmen mi eğirir gelini gızı

Burnumda tütersiñ hey Pölük Mazı Neydim ataşıña yansam külüm yok (57)

Yukarıdaki dörtlükte ÂĢığımız, doğduğu köy olan Sergen‟e özlem duyduğunu ve köyünün burnunda tüttüğünü ifade etmiĢtir.

Dumandır Çavundur dağınıñ başı Şu sinemde yanan gürgen ataşı Çoktan terk etmişim gavim gardaşı Rüzgârınan gürleyen bir dalım yok (57)

ÂĢık Kıraç Ata bu dörtlüğünde sıla özlemi çeken bir kiĢi olduğundan, doğup büyüdüğü coğrafyanın dağına bile özlem duymakta ve bu durumu “Dumandır Çavundur dağınıñ başı / Şu sinemde yanan gürgen ataşı“ ifadesiyle dile getirmektedir.

ÂĢık Kıraç Ata, ömrünü gurbet ellerde tükettiğini, düğününü bile gurbette yad elinde yaptığını Ģu dizelerde dile getirmiĢtir:

Gurbet elde ömrümü pay eyledim Yâd elinen düğünü toy eyledim Nice emeklerimi zay eyledim

Boşa geçen günü sayar halım yok (57)

ÂĢık, sılaya o kadar hasrettir ki gözyaĢları sel olup ırmağa dönüĢmüĢtür. Yol vermez gideyim şu yüce dağlar

Yurdundan ayrılan ah edip ağlar Çaylar ırmak olur, kabarıp çağlar Gözümün yaşından Kızılcabölük (58)

101

Hayat savaĢında amansız bir mücadeleye giren âĢığımız gurbete düĢmüĢ, ne gurbet onu sevmiĢ ne de o gurbeti sevmiĢtir. Birbirlerini sevmemelerine rağmen gurbetten de kopamamıĢtır.

Biz gurbeti, gurbet bizi sevmedi Meyveler yüksekte, dalın eğmedi Yurda kavuşmaya elim değmedi Ekmek savaşından Kızılcabölük (58)

3.6. Terör

Otuz yıldır terörle mücadele eden Türkiye, kırk bine yakın vatandaĢını bu yolda kaybetmiĢtir. Ġçimizdeki iĢbirlikçilerin dıĢ güçlerle omuz omuza vererek bu ülkeye ihanet etmeye devam etmelerini ÂĢık Kıraç Ata hazmedememiĢtir. Hatta bölücü baĢının krallar gibi bakılması onu derinden etkilemiĢtir. Bu sebeple Ģiirlerinde bu konuyu da dile getirmiĢtir.

AB‟ye şımarıp bizlere üren Çol çocuğu tutup ön safa süren Hain pusularla asker öldüren

Mürde tahammülüm kalmadı benim (69)

Yukarıdaki dörtlükte Kıraç Ata, ABD ve AB‟nin desteğiyle cana ve mala kasteden terör yandaĢlarına artık bu milletin tahammülünün kalmadığını belirtmiĢtir.

Kırk bin vatan evlâdının katili olan bölücü baĢının beslenmesi de onu derinden üzmüĢ ve bu durumdan rahatsız olduğunu aĢağıdaki dörtlükte ifade etmiĢtir.

Besleyin domuzu, siz harıl harıl Ense kütük oldu, göbeği varil Babası maymun da anası goril

Ferde tahammülüm kalmadı benim (69)

Hem siyasî hem de hukukî olarak Cumhuriyet tarihine kara leke olarak geçen Habur rezaleti hafızalara not edilmiĢtir. Bu rezalet hem Ģehit yakınlarını hem de bu terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizi derinden üzmüĢtür. ÂĢık Kıraç Ata da aĢağıdaki dizelerde bu olaydan üzüntü duyanların duygularına tercüman olmuĢtur:

Terörist sürüsü girdi Habur‟dan Asker alayından, baktı taburdan

102 Gazilerim isyan etti ta burdan

Takma bacağını geri söküyor Ateşler düştüğü yeri yakıyor (114)

ÂĢığımız, terör örgütünün kimler tarafından desteklendiğini Ģu dizelerle dile getirir:

En zayıf ânımda vurmayı bekler Amerika, AB, sırtını pekler Nankör şerefsizler, hain köpekler Benim vergim ile kurşun sıkıyor Ateşler düştüğü yeri yakıyor (114)

ÂĢık Kıraç Ata Ģu dörtlüğünde vatan ve bayrak uğruna canını korkmadan seve seve veren aziz Ģehitlerimizin yüreği yanık olan annelerinin feryatlarını, yöneticilerin göz ardı etmesinden yakınmaktadır.

Tepegöz içtiği kana doymuyor Devlet kızgın şişle gözün oymuyor Şehit annesini kimse duymuyor Sağır bizim için, kör bizim için (86)

3.7. Toplumsal EleĢtiri

3.7.1. Sonradan Görme

Günümüzde tedavisi olmayan tek hastalık sonradan görme hastalığıdır. Bu hastalık insanların geldikleri yerleri, gördüklerini, yaĢadıklarını, çektiklerini, ne olduklarını, kim olduklarını, nereden gelip, nereye gittiğini bir anda unutturur. Yani kiĢiyi farklı bir kiĢiliğe sokar. Tabiî ki; sonradan görme hastalığı aileden asil olan insanlara kolay bulaĢmaz. Sonradan görenlerin en yakınları bile büyük değiĢimlerden dolayı hayrete düĢerler, yıllardır tanıdığı bir kiĢiyi tanıyamayacak hale gelirler. Görenler çok değiĢtiğini söyleseler de sonradan görme hastalığı bünyeye göre bulaĢıcı olabilir. Sonradan görme hastalığı sadece maddi olarak algılanmasın, manevi değerlerin de bir anda kiĢiye fazla gelmesiyle de bu virüs bulaĢabilir. Sonradan görmek, kiĢileri ”Küçük dağları ben yarattım”,”Ali kıran baĢ kesen” moduna sokarak bardağı taĢırabilir. ÂĢığımız bu durumu da Ģu dizelerde dile getirmiĢtir.

103 Köye gelmiş çalım satar

Akrabaya hava atar

Şu sevimsiz gıcığa bak (16)

3.7.2. Açgözlülük

Toplumumuzda birçok olumsuz vasıfları kiĢiliğinde barındıranların sayısı oldukça fazladır. Bu tür olumsuz sıfatlara sahip olanlar her zaman tenkit konusu olmuĢtur. Kıraç Ata da çevresinde bulunan olumsuz vasıfları olanları acımadan eleĢtirmiĢtir.

Ekmek davasına bir işe girdik Çok şükür birazcık rahata erdik Lokmamızdan bölüp bu ite verdik Nimetten anlamaz, aştan anlamaz (128)

3.7.3. Rektörlük Seçimleri Oyumuz yok diye ayrı tuttular Şöyle bir kenara çekip attılar Haysiyetimizi alıp sattılar

Arasak ne fayda, bulsak ne fayda (35)

Pamukkale Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak hizmet veren ÂĢık Kıraç Ata, özellikle rektörlük seçiminde kendilerinin oy hakkı olmadığından dolayı birileri tarafından saf dıĢı bırakılmalarını bir türlü hazmedememiĢtir. Akademisyen olan âĢığımız rektörlük seçimlerinde oy hakkı olan öğretim üyelerine yağ çekmek adına takınılan tavırların yanında oy hakkı olmayan öğretim görevlilerinin göz ardı edilmesini adaletli bulmadığı için bu durumu yukarıdaki dörtlüğünde eleĢtirmiĢtir.

3.7.4. Ġhtiras

İhtiras atına binmiş de gider Gözü gönlü doymaz aça bak aça Dalkavuk baş olmuş sultanlık eder

“Ben her şeyim” diyen hiçe bak hiçe ( 40 )

ġiddetli arzu, aĢırı heves, istek, gözün ve gönlün doymaması anlamına gelen ve aynı zamanda günümüzde yaygın bir hastalık olarak görülen ihtirasın özelliklerini âĢığımız yukarıdaki dörtlüğüyle gözler önüne sermiĢtir.

104 3.7.5. YozlaĢma

Günümüzde önemli bir sorun olarak algılanan yabancı kültüre özenmeyi ve tıpkı onlar gibi olmak istemeyi düĢünen insanları âĢığımız eleĢtirmek amacıyla aĢağıdaki dörtlüğü yazmıĢtır. Ayrıca ÂĢık Kıraç Ata bu dörtlüğünde millî dilimize önem göstermediğimiz için de yakınmıĢtır.

İngilizce çok muteber

Türkçe dersen, yok bir haber İster çatla, ister geber Herkes olmuş Amerikalı (11)

Milletin içinde bir nifak oldu Kültür âdileşti, yoza benzedi Birlik beraberlik un ufak oldu Havaya savrulan toza benzedi (48)

ÂĢık Kıraç Ata yukardaki dörtlüğünde günümüzde yaygın olarak görülen asimile olmaya dikkat çekerek gelenek, görenek ve âdetlerimizin bazı kirli ellerin de dayatmasıyla kaybolmaya yüz tuttuğunu anlatmaya çalıĢmıĢtır.

Kıraç Ata Ģu dörtlüğünde ise kültürel yozlaĢmayla beraber ahlâk yapımızın derin yaralar aldığına dikkat çekerek bunun sonucunda gerek cinsiyette gerekse de toplum yapımızda kaygılandırıcı ve tehlikeli değiĢikler olduğuna değinmiĢtir.

Ahlâkı namusu teptik tepeli Cinsiyet bozuldu iki cepheli Oğlanlar türedi saçlı küpeli

Oynatmalık oldu, kıza benzedi (48)

ÂĢık Kıraç Ata kültürel yozlaĢmanın bir ürünü olan dildeki yabancılaĢmaya dikkat çekip özellikle ahlâk yapımızın dejenere olduğunu aĢağıdaki dizelerde ifade etmiĢtir.

Ahlâksız popçudan, topçudan bıktık Yakalarsa cuk cuk, tutsaymış tık tık Kör de tuttuğunu neylermiş artık Haddini bilmeyen körü taşlarım (76)

105 3.7.6. Adam Kayırma

Toplumun kanayan yaralarından birisi de adam kayırmadır. Ġnsanı insan olarak değil de sıfatlarına veya unvanlarına göre değerlendirilip kayırılması âĢığımızı da rahatsız ettiği için aĢağıdaki mısralarda bu konuyu eleĢtirmiĢtir.

Etiketten değer biçme Unvan ile adam seçme Her kadehten bâde içme Sarhoş ederler adamı (12)

3.7.7. Vurdumduymazlık

Türk milletinin en önemli özelliğinden biri yardımseverliğidir. “KomĢusu açken, tok yatan bizden değildir” düsturu gereği aç ve yoksulların her zaman yanında olmuĢ ve toplumsal dayanıĢmayı sağlamıĢtır. Ancak son yıllarda bu güzel hasletin yok olduğu âĢığımızın gözünden kaçmamıĢtır.

Günümüz Türkiyesinde bolluk ve refah içinde yaĢayan birilerinin kendinden baĢka hiç kimseyi düĢünmeyerek etrafındaki aç ve yoksul insanların durumlarını göz ardı edip yaĢaması âĢığımızın eleĢtiri konusu olmuĢtur.

Ağlaşırken aç bebekler İthal mama yer köpekler Zil takıp oynar göbekler Nasıl olsa tok değil mi (14)

3.7.8. Otlakçılık

BaĢkalarının sırtından geçinmek manasına gelen otlakçılık ÂĢık Kıraç Ata‟nın hiç hoĢlanmadığı tavırlardan birisidir. Bu durumdan rahatsız olan Kıraç Ata, etrafındaki otlakçılardan da olsa gerek yine dillere destan olan “Otlakçı Destanı”nı kaleme almıĢtır. Otlakçı bir insanın tüm özelliklerini mizahî bir biçimde ele aldığından ötürü Ģiirin tamamını burada vermeyi uygun görmekteyiz.

Bilmem onda mıdır, bizde mi hata Her gün sırtımıza biner otlakçı Binen tez inermiş emanet ata Ancak at ölünce iner otlakçı

106 Neyin varsa sayar, not alır fişler Takılır peşine dürtükler, şişler Alır tepe tepe kullanır, işler Sanki kendi malı sanır otlakçı

Kim ne satın almış, nerde, ne zaman Kokusunu alsa, hâlimiz duman Cebinden beş kuruş çıkmasın aman Sonra beş yıl ağlar, yanar otlakçı

Acil bir ihtiyaç alacak olsan Kullanmadan ister, yarına kalsan Söylemesi ayıp, don bile alsan Senden önce giyer, dener otlakçı

Sana gerekli mi, hiç sorulmadan Her şeyini ister, ver darılmadan Damla ter dökmeden, hiç yorulmadan Her zaman hazıra konar otlakçı

Kim ne yerse yesin, kendi yesin de Kurbanlar keseyim, “doydum” desin de Avanta verirken pek iyisin de

Bir kez “yok” deyince kınar otlakçı

Menfaati yoksa anmaz adını Yem var ise kırar kör inadını Duysun kokusunu, alsın tadını O zaman ismini anar otlakçı

Yularsız yayılır arpalık bolsa Ne de memnun olur herkesi yolsa

107 Elindeki ekmek kendinin olsa

İlla çorbamıza banar otlakçı

Elden gelen ile kursağı toktur Bir şey satın almaz, fiyatı çoktur Kim bilir altında don bile yoktur Kışın zemheride donar otlakçı

Fırsatını kollar aparmak için Eli kolu kapar, bir parmak için On kuruşluk kemik koparmak için On dokuz dombalak döner otlakçı

Elinde sineklik, zıplar havaya Nice emek verir iş bu davaya Sineği sıkıp da yağ çıkarmaya Kârdayım diyerek kanar otlakçı

Tek dişli tarağa kafa yorarken Son diş de kırıldı saçı tararken Kılı kırk yararken, beleş ararken Fazla düşünmekten bunar otlakçı

Her nereye baksam, yönüm döndürsem Hep karşıma çıkar, “iti an” dersem Rahat yemek için Ay‟a göndersem Ta ordan uzanır, süner otlakçı

Nereye bir adım atacak olsam Yorulup sırt üstü yatacak olsam Elimi cebime atacak olsam Ta yanı başımda tüner otlakçı

108 Kıraç Ata‟m evi barkı göçürsem İster ki yedirsem, ver ha içirsem Kafasına şöyle sazı geçirsem Vallahi sabrımı sınar otlakçı (45)

3.7.9. Moda

Moda genel kullanımıyla insanların, içinde bulunan belirli bir zaman periyodundaki, daha çok giyim ile ilgili tercihlerine referans eden populeritesi yükselen genel giyim tarzına verilen isimdir. Günümüzde tüketici toplumunun özenti merakı ,yaĢam tarzlarında da modayı yakalama çabası yaratmıĢtır. KiĢinin kendi olmasını bile engellemeye baĢlamıĢtır. Ozanımız bu kültürel yozlaĢmayı dörtlüğünde Ģu Ģekilde dile getirmiĢtir.

Moda buymuş diye terliyor davar Yaz günü giydiği bota bak bota Göğüs, baldır-bacak, ne ararsan var Ne faydaki aklı kıta bak kıta (38)

3.7.10. Akılsız Dosttan Akıllı DüĢman Ġyidir

Benzer Belgeler