• Sonuç bulunamadı

Bu konuya geçmeden önce edebî sanatın tanımına kısaca değinmenin yararlı olacağı düĢüncesindeyim.

Türkçe sözlüğe göre edebî sanat; edebiyatta anlatımı zenginleĢtirmek, renklendirmek ve daha çarpıcı bir duruma getirmek için temelde benzetme esasına dayalı söz ve manaya bağlı anlatım inceliği ve özelliğidir (Türkçe Sözlük 2009: 599- 600).

ÂĢık Kıraç Ata‟nın Ģiirlerinde edebî sanatlara sıkça yer verildiğini görmekteyiz. Kıraç Ata‟nın sağlam ve profesyonel bir dil özelliği olması hasebiyle Ģiirlerinde kullandığı belli baĢlı sanatları Ģu Ģekilde inceleyebiliriz:

1.1. Hüsnütalil

Herhangi bir olgu ya da olayın gerçek etkisini bir yana bırakıp onu hoĢa gidecek bir nedenle açıklamaya denir. ġayet Ģair, Ģiirinde yer alan olguyu gerçek nedeni ile açıklıyorsa bu sanatın olmayacağı bilinmelidir. Hüsnitalil‟in heyecana bağlı bir sanat olduğu unutulmamalıdır (Kocakaplan 1992: 41)

Azrail kıyar mı yâr sinesinde

Al beni koynunda sakla sevdiğim (66)

Yârin koynunda Azrail dokunmazmıĢ da onun için koynuna girmek istiyormuĢ! BaĢka güzel bir sebebe bağlama var.

Benim evim yukarıda

Bu yüzden mi kaldık darda (27)

“Benim evim yukarıda olduğu için su çıkmıyor da bu yüzden mi su sıkıntısı yaĢıyoruz?” diyor. Hâlbuki asıl sebep baĢka! Muhtar‟ın rakibi aynı hattan su aldığı için muhtar suyu kesiyor. Bu nedenle bu beyitte hüsnitalil yapılmıĢtır.

Nerde şehit verdiysem Kıraç Ata‟m oralı (135)

ÂĢık, asıl memleketinden baĢka memleketleri de kendi memleketi saymasına sebep olarak oralarda Ģehit verilmiĢ olmasını gösteriyor.

Dervişin elinde âsâ Bu yüzden eylerim tasa

127 Tehdit için kullanmasa

Sırtımızda kırar mı hiç (9)

Burada da memleketin geleceğine duyulan tasa ve endiĢenin sebebi, DerviĢ‟in elinde âsâ (sopa) olmasına bağlanarak hüsnitalil yapılmıĢtır.

Kıraç Ata‟m görüp yaşıyor işte Nice bereketler gördü her işte Bu sebepten kalıp oldu enişte Tuttuğun elleri boş bulamazsın (85)

Burada da âĢık, Denizli‟den evlenmiĢ olmasını baĢka güzel sebeplere bağlıyor; hâlbuki o, evlendikten uzun yıllar sonra Denizli‟yi tanımıĢ ve gelip oraya yerleĢmiĢtir.

1.2. Ġrsalimesel

Herhangi bir söze güç katmak ve sözü pekiĢtirmek amacıyla konuyla ilgili atasözü, özdeyiĢ ya da bu değerde bir söz (Soysal 1998: 51) söylemeye denir. Ġrsalimesel sanatının kullanıldığı mısralar aĢağıda sıralanmıĢtır:

“Kırk düşün bir söyle” demiş erenler İflah olmaz sırrı ele verenler (102)

Eşşek hoşaftan ne anlar O da olmuş Avrupalı (11)

Herkes mayasını ortaya döker Katran kaynamayla olur mu şeker Cinsini sevdiğim cinsine çeker Bozuk irsiyete, gene karışma (37)

At da sahibine göre kişnermiş At binenin kılıç kuşananındır (109)

Kendini bil gafil olma

Dip görünmez suya dalma (30)

128 İş işten geçince de ok durmaz yayda (133)

Elin yumruğunu yemeyen biri

Kendi yumruğunu balyoz sanarmış (122)

Bizden ne kaçarsın bırakmadan not Sakınan göze çöp batar mı batar Bakarsın yılanın sevmediği ot Deliği ağzında biter mi biter (106)

Köyde hazineydi eşim yoldaşım Azıcık aşımla kaygısız başım (52)

Namaz mı dayanır abdestsiz kula (52)

Yenilen pehlivan güreşe doymaz

Kırk yıl kendisini yorsa çok mudur (117)

Ne meyve devşirmek ne üzüm yemek Sizin niyetiniz bağcıyı dövmek (104)

Kancık yalanmazsa erkek dolanmaz Şu kuyruk sallayan ite bak ite (38)

Ateşler düştüğü yeri yakıyor Alev bizim için, kor bizim için (86)

İster dokuz köyden, diyardan kovul Sen doğruyu söyle, yalandan sakın (83)

129 Üç gün yaşasan da bey gibi yaşa (72)

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı Vardır diye saydık huysuz katırı (113)

Kelin neresine vursan kanarmış (122)

Kendi eğrisini bilmezmiş yılan

Deve boynun eğri der de kınarmış (122)

Ayağını sıcak, başını serin

Tutmayan adam da erken bunarmış (122)

Ağzını da yakmayasın Üfürerek iç ayranı (12)

El deliye hasret, biz akıllıya (96)

Armut piş, ağzıma düş dedim durdum (117)

Yenilen pehlivan güreşe doymaz (117)

Binen tez inermiş emanet ata (45)

Beylik parayınan satın alınmaz (54)

Doğru dedik, dokuz köyden kovulduk (40)

Beslediğim kargaların gözümü Oymaları gücümüze gidiyor (116)

130 1.3. Ġstiare

TeĢbihin ana unsurlarından (benzeyen-kendisine benzetilen) sadece birisinin kullanılması ile yapılan sanata “Ġstiare” denir. Farklı bir ifade ile istiare bir sözün benzetme amacıyla farklı bir söz yerine kullanılması olarak da ifade edilebilir. Yani teĢbihle yakınlık gösteren bir sanattır (Kocakaplan 1992: 63).

Ġstiare kendi arasında açık (kendisine benzetilen) ve kapalı (benzeyen) istiare olmak üzere ikiye ayrılır.

Vatandaş tutarken daha dün yası Bu gün gene soldu gönül aynası Neylesin garibim umut dünyası

Seçim meydanında esip tozan var (101)

Yukarıdaki dörtlükte kapalı istiare yapılmıĢtır. Meydanlarda nutuk atanlar rüzgâra benzetilmiĢ, rüzgârın adı verilmemiĢtir.

O günneri unutuksuñ elleham

Böyüdüñ de adam molduñ vay babam Ne fayda ki çiğ galmışsın, hem de ham Sen kendiñi pir belleme bah hele (42)

Burada da kapalı istiare yapılarak insan çiğ yemeğe ya da ham meyveye benzetilmiĢtir.

Dillerden dökerek inci mercanlar Hatır soranların selâmı var ha (36)

Yukarıdaki dizelerde inci mercan söze benzetilerek açık istiare yapılmıĢtır. AĢağıdaki mısralarda ise âĢık, PKK terör örgütünün baĢını domuza benzeterek açık istiare yapmıĢtır.

Besleyip ahırda koca domuzu Asamayanlara yazıklar olsun (90) Namuslunun haysiyeti

Kuzgunlara leş değildir (30)

Bu mısralarda ise âĢık kötü niyetli insanları kuzguna benzeterek açık istiare yapmıĢtır. Kuzgun, yani kendisine benzetilenin adını vermiĢ benzeyen belirtilmemiĢtir.

ġiirlerde yer alan açık ve kapalı istiare ile ilgili mısralar sanatın daha iyi anlaĢılabilmesi için aĢağıda sıralanmıĢtır.

131 Aslı bozuk itin neden ürmesi

Kapımda yalanıp beni yermesi (113)

Tatmayı bilmezsin tuzu biberi

Leş yemiş de köpek doyumdan gelir (113) Analar kuzusun verdikten beri (52)

Ham iken pazara çıkan yemişi Ayvayı, turuncu, narı taşlarım (76)

Yaz günü giydiği bota bak bota (38)

Meyveleri oldurursun

Gül sinene doldurursun (17)

Çok yedin arpayı yular kırarsın (113)

Hocam dedim “gak” dedi (3)

İnsanca hakkımı arayım dedim

Çemkirdi havladı, ürdü bir zaman (80) ,

Deh deyince haydi yavrum ileri

Bilmem kimin eskimeyen nalı var (100)

İğneleyip durduk uyansın diye

Noduldan anlamaz, şişten anlamaz (128)

İşte gidiyorum, meydan boş kalır Gönlünce kişneyip az da görelim (67)

132 Çırpınır uçmaya can kafesinde

Azrail kıyar mı yâr sinesinde

Al beni koynunda sakla sevdiğim (66)

1.4. Ġstifham

Cevap bekleme amacı gütmeksizin anlam ve duyguyu güçlendirmek amacıyla soru yöneltmeye “Ġstifam” denir. ġair ifadeyi soru Ģeklinde düzenlemekle karĢısındakinden cevap beklemez (Kocakaplan 1992: 75). ÂĢık Kıraç Ata “Hiç” adlı Ģiirin tamamını Ġstifham sanatı ile oluĢturmuĢtur. ÂĢığın diğer Ģiirlerinde yer alan istifham örnekleri aĢağıda sıralanmıĢtır:

Sizlere bir sualim var Halkı sevmek hak değil mi Halka hizmet edenlerin Daim yüzü ak değil mi (14)

Halkı cahil bir şey bilmez Sananlar da çok değil mi (14)

Her insan halktan doğmaz mı Birliğe rahmet yağmaz mı Ayrılanı kurt boğmaz mı Anlayan yok pek değil mi (14)

Gene bize gurbet göründü diye Gâvur ellerine vardıñ mı edem Sermayeyi tutup kara kediye

Kürtünsüz palansız sardıñ mı edem (61)

Kasımlar beylik sürerdi Unuttun mu o günleri Memmetce yiğit bir erdi Unuttun mu o günleri (15)

133 Yiğit olan yiğit eyler mi telaş

Sahip çık aslına, yıkılma gardaş (113)

Yabancı dil için ölmeli miyim Ta ruhuna kadar bilmeli miyim Türkçeyi gönlümden silmeli miyim Buna sakın fırsat vermeyin beyler (104)

Eksiniz ne, artınız ne Elinizde kartınız ne Deyin hele, şartınız ne Soralım da kurtulalım (19)

Erdemsiz verilen yemin misin sen Soyundan sopundan emin misin sen Apo‟nun dölünden cenin misin sen Babalık davası dileseydin ya (39)

Seçilirken sözler vermediniz mi Yeminle Meclis‟e girmediniz mi Bağrımda kanıyor, görmediniz mi Azmadan yarayı sar bizim için (86)

Sergen dedikleri bir dölek yazı Kirmen mi eğirir gelini kızı (57)

Huylu da huyundan kalır mı ayrı (101)

1.5. Kinaye

Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlama gelebilecek Ģekilde kullanılmasına “Kinaye”denir. Kinayede asıl kastedilmek istenen mecaz anlamdır (Kocakaplan 1992:

134

87). ÂĢık Kıraç Ata bu sanata da çok hâkim olduğu için Ģiirlerinde kullanmıĢtır. Bu sanat dörtlüğün geneline yayıldığı için örnekler genellikle dörtlükler hâlinde verilmiĢtir.

Birazcık uykum var, ses etme hocam Kendimi derslere veremiyom ben Bana gelecekten bahsetme hocam Burnumun ucunu göremiyom ben (82)

Yukarıdaki dörlükte uykusunun olması ve burnunun ucunu görememesiyle mecaz anlam kastedildiğinden dolayı kinaye yapılmıĢtır.

AĢağıdaki dörtlükte dilinin, elinin ve belinin tutulması ile hem gerçek hem de mecaz anlam kastedilerek kinaye yapılmıĢtır.

Yeter sorma hocam, dilim tutulur Her yanım felç olur elim tutulur Sorumluluk almam, belim tutulur Ağır yük sırtıma saramıyom ben (82)

Sonra öğrendim ki suçumuz varmış Dünya görüşünde kafamız darmışv (80)

Yukarıdaki mısrada ise kafamız darmıĢ ifadesiyle kinaye sanatına baĢvurulmuĢtur.

AĢağıda verilen örneklerde kinaye sanatıyla ilgili mısralar belirtilerek sıralanmıĢtır.

Kaydımız silindi, yollar tükendi Gayrı tutunacak dallar tükendi Mevsimler yetmedi, yıllar tükendi

Tez yerinde saydı, durdu bir zaman (80) Bir de baktım bizim dünkü oğlanlar Dalkavukluk edip murat alanlar Ağam paşam deyip doçent olanlar Şişirip göğsünü gerdi bir zaman (80)

135 Gören iflah olmaz, çarpılır billah Kız değil mübarek, nükleer silah Burnu havalarda sanırsın ilah Kulun yarattığı puta bak puta (38)

Karıştırmasalar sular bulanmaz Boş yere herkesin ağzı sulanmaz Kancık yalanmazsa erkek dolanmaz Şu kuyruk sallayan ite bak ite (38)

Son sürat gidemem, ah var aman var Yolumun üstünde toz var duman var Daha sınavlara hayli zaman var Bırakın da biraz gezelim hocam (60)

1.6. Mecazımürsel

Bir sözün benzetme amacı güdülmeksizin anlamca ilgili olduğu sözcüğün yerine kullanılmasına denir. Bu sanata örnek olacak mısralar aĢağıda sıralanmıĢ ve mürselmecaz yapılan kelimeler koyu olarak gösterilmiĢtir:

Mehmedim bir destan gezer dillerde Deli rüzgâr olmuş, tozar yollarda (64)

Gönül seni anar her nefesinde Çırpınır uçmaya can kafesinde (66)

Şu yüzler ne utanmaz Kalmadı mı ar babam (2)

Sandıktan çıkanlar bilmem ne haksa Ancak yese içse, keyfine baksa (127)

Ay yıldızım nerde dalgalanırsa Hep senin eserin elde ne varsa (70)

136 Sönmeyen bacası her an tütecek Horozların ünü yurda yetecek (85)

Bizim memlekette gün erken doğar (41)

Bükülmeyen bilek, eğilmeyen baş (113)

Her ağzın birer parmak balı var (100) 1.7. Mübalâğa

Herhangi bir olayı, olguyu ya da durumu standart yapısından daha büyük ya da daha küçük göstermeye denir (Soysal 1998: 70). Bu sanata örnek olacak mısralar aĢağıda gösterilmiĢtir.

Kan damlıyor terimden (3)

Burnu Kaf Dağı‟na değer (16)

Demeyin ki yerimiz dar Derya gibi gönlümüz var (26)

Kamu yararına çekip vurmalı

Dom dom kurşunuyla seni yakarca (34)

Bilmem kim giydirir, içine tıkar Daracık pantolon kalçayı sıkar Ancak bir kasaba yüzdürsen çıkar Çekmeyle çıkar mı, kota bak kota (38)

Aybaşının yıllar çeker arası (62)

Diz vurur efeler titretir arşı Elinde bayrağı, dilinde marşı (85)

137 Arasan bulunmaz şu yeryüzünde Benim gibi dertli, yaslı yok güzel (59)

Üç gocaya varıp geri boşansa

Evde koymaz alır, gızdan sayarlar (97)

Lâf ile dağları yere serenler

Yıkılır hasmına tuş olur gider (102)

Zaten üç gün, yaşayanın ömrü ne (116)

Seneden seneye bir dolmuş yıkar

Dolmuşun kirinden bir dolmuş çıkar (123)

Bir damla sevgi için gönlüm vay vayda Dağ gibi büyür sevda kalbe girince (133)

1.8. Nida

Birine veya bir varlığa seslenmek, onlarla konuĢmak amacıyla yapılan sanattır. ÂĢık Kıraç Ata aĢağıdaki mısralarında bu sanata da yer vermiĢtir (Soysal 1998: 73).

Davran bre ey Türkoğlu Senden özge canım mı var Turan ile yol göründü

Eğlenecek günüm mü var (28)

Ne susarsın ey koca Türk (21)

Memleketi geze geze Ey âşıklar hoş geldiniz Sefa getirdiniz bize

138 1.9. Tariz

Herhangi bir olayın eksik yönünü irdelemek veya kiĢiyi iğnelemek maksadıyla bir sözü ifade ettiği anlamın tersini düĢündürecek biçimde kullanılmasına “Tariz” denir. Tariz sanatının tam bir cümle ile yapılacağı unutulmamalıdır (Kocakaplan 1992: 128).

ÂĢık Kıraç Ata, “ġu Avrupa Birliğine” ve “Olmak Ġsdiyom” adlı Ģiirlerin tamamında tariz sanatına yer vermiĢtir.

Bu sanat da çoğunlukla dörtlüğün genelinde olduğu için örnekler dörtlükler hâlinde verilmiĢtir.

Şu eşkıya başını Sev gözünü, kaşını Eksik etme aşını

Cebimizden ver babam (2)

Diskoyla çağ aşılacak Daha hızlı koşulacak Ne var bunda şaşılacak Millet olmuş Avrupalı (11)

Türkiye‟de yer dar ise Ya Holliywood ya Paris‟e Biz de gelek yer var ise Tamam olsun Avrupalı (11)

Bize kafa yormayın ha Eziyete girmeyin ha Cüppesize vermeyin ha Sakın bilgisayarları (13)

Kız on beş oldu mu ipini kırar Ölçüsünü verir, tipini arar Arkadaş olunca gelmez ki zarar

139 Bana ne kızarsın, âdet böyledir

Kendimizi niye üzelim hocam Öğrenci dediğin kalem taşımaz Şu kalemi ver de yazalım hocam (60)

Defter, kalem, kitap gezdiremem ben Kendimi canımdan bezdiremem ben Olmaz, karizmamı çizdiremem ben Böyle kural varsa, bozalım hocam (60)

Çok fikirliydin de geçtin dilleri(!) Yardımcı Doçentsin yıllardan beri Orda demir attın, berkittin yeri Kendini kümeste tüner sanıyor (115)

Açıkça söyleyin bu kadar zorsa Ücret almayalım, bütçeniz darsa Sadaka verelim, ihtiyaç varsa

Önünüze mendil yaymaz mısınız (130)

Kampüs girişinde bellidir kanun Eğer beklemezsen, gelmiştir sonun Geçiş üstünlüğü her zaman onun

“Benim” der geçersen, ezer dolmuşçu (123)

Rüşvete el sürmem, yan cebime koy (101)

El koyarlar, babasının malı ya (116)

1.10. Tecahülüarif

Anlam inceliği oluĢturmak veya nükte yapmak için, Ģairin çok iyi bildiği bir Ģeyi bilmiyor gibi görünerek söz söylediği sanata denir (Soysal 1998: 84). AĢağıdaki dörtlük

140

ve mısralarda âĢık, çok iyi bildiği konularda bilmiyormuĢ gibi davranarak tecahülüarif sanatının örneklerini vermiĢtir.

Bilmem hangi semalara hasrettin Viran yere cami dikip kasr ettin (99)

Herifler az bulur helâl paramı Dedim satılık mı, yoksa kira mı Kör olası gurbet, yaktın çıramı Havaya savruldu külümüz bizim (73)

Ateş parçası mı, köz müsün bire Yaktın kaşındırdın teni yakarca (34)

Bilmem onda mıdır, bizde mi hata Her gün sırtımıza biner otlakçı (45)

Türk‟ü sevmek suçtur, hor görülür Türk Hâlbuki Türkçüydü Kemal Atatürk Asıl Atatürkçü geçinenden ürk

Sahi bu memleket bizim mi gardaş (120)

Yurdu cennet midir, bilmem nereli Melek simasına doymadım gitti (50)

Baban mı öğretti, yoksa deden mi İhtisasın cilt mi, canlı beden mi Asabiyeden mi, cildiyeden mi

Kimden tahsil ettin feni yakarca (34)

Dabakhaneciye söz mü, kavil mi

Bilmem ne yaparsın, mont mu bavul mu Def mi yapacaksın, yoksa davul mu

141 Yüzdürdün deriyi, gönü yakarca (34)

Cüppe desen, bir acayip alâmet

Herhâlde ki rengindedir kerâmet (100)

Bilmem ki Rektör‟ün acep nesiyiz (35)

Millet korkusundan bir şey demiyor Neden sustuğumuz sır bizim için (86)

1.11. Tekrir

Anlatımın etkisini güçlendirmek amacıyla bir sözcüğü ya da söz grubunu art arda tekrarlamaya “Tekrir” denir. Tekrir‟in kelime manası tekrarlamak demektir (Kocakaplan 1992: 144). ÂĢığımız Kıraç Ata, tekrir sanatını da Ģiir dörtlüklerinin genelinde kullandığı için örnekler dörtlükler hâlinde verilmiĢtir.

“Bükülmez bileğim, eğilmez başım” Böyle deyip çıktın yola Mehmedim Hep söyleyip durdun “Toprağım taşım” Çok mu uzak sandın sıla Mehmedim (64)

Şu meclise gelen dostlar Merhabalar merhabalar Kadir kıymet bilen dostlar Merhabalar merhabalar (26)

Sözümüz hitama erdi Haydi kalın sağlıcakla Bu âşığın büyük derdi Haydi kalın sağlıcakla (6)

Nelerden geçmişim, nerden geçmişim Anadan, gardaştan, yârden geçmişim

142 Elde yalın kılıç, serden geçmişim Dervişlik, miskinlik neyime benim (68)

Erkek, erkek gibi; kız da kız gibi Namusunu korur muhafız gibi Ortaya atılmaz bir karpuz gibi

Her şeyi meydana dökersin cicim (63)

1.12. Telmih

Herhangi bir manzumede söz arasına sıkıĢtırılan, herkes tarafından bilinen bir olaya, bir inanca, tanınmıĢ bir Ģahsiyete vb. iĢaret etmeye yani anımsatmaya “Telmih” denir. Telmih sanatı ile Tevriye, TeĢbih ve Tariz sanatlarını karıĢtırmamak lazımdır (Kocakaplan 1992: 148). ÂĢıklık geleneğinin güçlü temsilcilerinden Kıraç Ata, bu sanatı da tüm incelikleriyle kullanmıĢtır. Telmih sanatının anlam inceliklerinin iyice anlaĢılabilmesi adına örnekler genellikle dörtlükler hâlinde verilmiĢtir.

Bumin Kağan, İstemi Han, Kültigin Ötüken‟de tuğ kaldırır il tutar “Alp Er Tunga”, Efrasiyap bildiğin Lisanımız aynı lisan, dil tutar (99)

Yukarıdaki dörtlükte ÂĢık Kıraç Ata, Türk tarihi açısından önemli olan kahraman ve olaylara telmih yaparak okuyucuya hatırlatmıĢtır.

AĢağıdaki dörtlüklerde ise âĢık, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile ġirin, Kerem ile Alsı, Arzu ile Kamber hikâyelerine ve Yusuf u Züleyha kıssasına hatırlatma yaparak telmih sanatını kullanmıĢtır.

Âşıklar ki bildiğin Leylâ ve Mecnun değil Bağlanıp da birine

Yâr demek mümkün değil (134)

Nasıl bulduñ bilmem Alamanya‟yı İnşaat işinden aldıñ mı payı Sen de Ferhat gimi daşı gayayı

143 Has gönüle sevda gerek, yâr gerek Kerem gibi yanmak için nâr gerek Bir insana önce namus ar gerek

Boy pos nedir, şekil nedir, tip nedir (112)

Lelâ ile Mecnun, Ferhat‟la Şirin Yusuf-Züleyha‟dan bir haber verin Yalnız adı kaldı Arzu-Kamber‟in Eski âşıkların nesli yok güzel (59)

ÂĢık, dünyanın geçiciliğine vurgu yapmak için Sultan Süleyman‟a telmih yapmıĢtır.

Süleyman da şu Dünya‟dan gideli Nice sahte Süleymanlar türedi Tacı tahtı, mührünü terk edeli

Zalimlerden ne fermanlar türedi (47)

KahramanmaraĢ‟ın düĢman iĢgalinde ilk direniĢi baĢlatan ve kahramanca mücadele eden Sütçü Ġmam‟a telmih yapmıĢtır.

Hatay, Urfa talan ettin hepsini Antep, Maraş, Adana‟yı, Mersin‟i Sütçü İmam vermedi mi dersini

Tövbelere doymadın mı Fransız (131)

ÂĢık Kıraç Ata, Klasik Türk edebiyatında hiciv ustası olarak bilinen Nef‟i‟ye telmih yaparak Nef‟i‟nin ölümüne sebep olan olayı hatırlatmıĢtır.

Fitne fesat belli, kim kimi fitler Hicve dayanamaz fikri sabitler Nef‟î‟yi boğanlar, sen gibi itler Kesersin bindiğin dalı bilmezsin (89)

144

Türk tasavvuf tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan ve Türk tasavvufunun kurucusu olan Ahmet Yesevî Hazretleri ile ilgili olarak anlatılan Ģu olaya telmihte bulunmuĢtur. Bu olay ile ilgili kısaca bilgi verelim: “Ahmed Yesevî‟nin cemaatı kadın erkek bir arada sohbet dinliyorlar diye Anadolu‟daki erenler bunu eleĢtirirler. Ahmed Yesevi de bir kutuya yün içinde köz koyup onlara gönderir. Anadolu erenleri, kutuyu açıp baktıklarında közün yünü yakmadığını görürler ve “Demek ki niyetler iyi olduktan sonra kadın erkek bir arada oturabilir, hiçbir kötülük olmaz.” (Köprülü 1991: 33-34).

Türkistan aşk ile sözü göndermiş Ahmed Yesevi‟nin özü göndermiş Yün içine sarıp közü göndermiş Sırra erenlerin selamı var ha (36)

Türklerin 400 yıl Ergenekon denen yerde kalıp demir dağı eriterek tarih sahnesine tekrar çıkıĢlarını anlatan Ergenekon Destanına telmih yapılmıĢtır.

Önümüzde erisin demirden dağlar (133)

1.13. Tenasüp

“Müraat-i nazir” ismiyle de bilinen Tenasüp, anlamca birbiriyle ilgili sözcükleri bir arada kullanma sanatıdır. Kelime manası olarak da “uygunluk” demektir (Kocakaplan 1992: 150) Bu sanatta anlamca ilgili olan sözcükler okuyanın zihninde bir çağrıĢım ve imge uyandırır. Tenasüp sanatının olabilmesi için anlamca ilgili sözcükler arasında karĢıtlık ilgisinin bulunmaması gerektiği unutulmamalıdır. Bu sanata verilen örneklerdeki ilgili yerler koyulaĢtırılmıĢ ve örnekler sıralanmıĢtır.

Çat yaylası duman olmuş geçilmez Soğuktur suları bir tas içilmez Şifadır havası, baha biçilmez

Avşun Topakdaş‟ıñ Sergen köyünde (41)

Dok olsañ da gene sufra gurulur Yeyip içmez iseñ saña darılır Nasılsıñ deyi de on kez sorulur

145 Bazen defter kalem silgi bulunmaz Hazır lop yutacak bilgi bulunmaz Hasta başucunda ilgi bulunmaz

Asıl bunlardan ders almanız gerek (55)

Hazinen namustur, servetin hayâ Dünya malı için dökme ortaya El etek öperek alınan paya

Mevki makam şöhret şana karışma (37)

Bahar gelir gül açar bahçeler bağlar Barışa ve sevgiye gönül verince Önümüzde erisin demirden dağlar Yunus gibi aşk ile sırra erince (133) 1.14. Terdid

Herhangi bir sözü okuyucunun hiç beklemediği bir biçimde bitirerek okuyucuyu ĢaĢırtma sanatıdır (Soysal 1998: 96). ÂĢığımız Kıraç Ata, “Yağ Çeken Alçak” adlı Ģiirlerin tamamında terdit sanatına bir örnek vermiĢtir.

Bölücü itlere yağ çeken alçak Poşuyu boynuna dolasaydın ya Kolonya dökmekle tansiyon düşmez Bir de k.çlarını yalasaydın ya

Aldatırım sanma bütün dünyayı Görürsün Hanya‟yı, hem de Konya‟yı Bak arkan tutuşmuş, sen kolonyayı Bir yerine döküp sulasaydın ya

Tescil ettin hain markalarını Boşa giyme masum hırkalarını O gün pışpışladın arkalarını Altına da höllük eleseydin ya

146 Her zaman kıvırtan zilli köçektin Aslın nerden gelir, kimlere çektin Ulan it oğlu it, madem köpektin Bizleri açıkça dalasaydın ya

Benzer Belgeler