• Sonuç bulunamadı

Manevi Hak Ġhlallerinde Açılabilecek Manevi Tazminat Davası

A. MANEVĠ HAK ĠHLALLERĠ HALĠNDE AÇILABĠLECEK

2. Manevi Hak Ġhlallerinde Açılabilecek Manevi Tazminat Davası

FSEK m. 70/1’e göre; manevi hakları haleldar edilen kiĢi, uğradığı manevi zarara karĢılık manevi tazminat ödenmesini talep edebilir. Kanunun madde metninden manevi tazminata hükmedilebilmesi için manevi zararın yeterli olduğu gibi bir sonuç ortaya çıksa da, bu FSEK’te 1995 tarih ve 4110 sayılı Kanununla yapılmıĢ hatalı değiĢikliğin bir sonucudur.319

Yapılan değiĢiklikten önce manevi tazminata hükmedebilmek için “kusur ve tecavüzün ağırlığı” aranmaktaydı. Bu ifade kaldırılarak, söz konusu değiĢiklikle Borçlar Kanunu m. 49 ile paralelliğinin sağlanması amaçlanmıĢtır. 320

Anılan değiĢiklik birçok tartıĢmanın doğmasına neden olmuĢtur. Doktrinde ilk olarak, manevi tazminat davası açabilmek için kusurun gerekip gerekmediği tartıĢılmıĢtır. Bir görüĢe göre, madde metninde kusurdan hiç bahsedilmemiĢ olması, manevi tazminat davası açılabilmesi için mütecavizin kusurlu olmasının gerekmeyeceği sonucunu doğurmaktadır. Borçlar Kanunu m. 49 ile kusur sorumluluğun düzenlenmiĢ olması, FSEK m. 70/1 açısından geçerli değildir. Bu görüĢün dayanağı FSEK m. 67/2’de eser sahibinin adı ile ilgili manevi hakkının

318 Tekinalp, a.g.e, s. 312

319 Ahmet Kılıçoğlu, “5846’daki Hatalı Bir DeğiĢiklik Açısından Manevi Hakların Ġhlalinden Doğan Zararların Tazmini ( Zararların Tazmini )”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, Cilt:I, Sayı:3, 2001, s. 27-28.

320 Bu husus, 1995 tarih ve 4110 sayılı Kanunla değiĢtirilen FSEK m. 70’in gerekçesinde Ģöyle ifade edilmektedir; “70’inci maddedeki hükme dayanak oluĢturan Borçlar Kanunu’nun 49’uncu maddesi hükmü 3444 sayılı Kanunla değiĢtirilmiĢ, eski maddedeki tecavüz edenin kusuru varsa zarar ve ziyan, kusur ve tecavüzün ağırlığı oranında manevi zarar adıyla bir paranın verilmesinin dava edileceğine”

iliĢkin hüküm yürürlükten kaldırılmıĢ, hukuka aykırı bir tecavüz yeterli sayılmıĢtır. Maddede bu hükme uygun olarak değiĢiklikler yapılmıĢtır.” Gerçekten Borçlar Kanunu m. 49’daki, “kusur ve saldırının özel ağırlığı” koĢulu 1988 tarih ve 3444 sayılı kanun ile terk edilmiĢtir.

ihlalinde kusurun aranmamasıdır. Bu görüĢe göre bu husus diğer manevi haklar bakımından da kabul edilmelidir.321 Doktrinde hakim olan diğer bir görüĢe göre ise, m. 70/1’de yapılan değiĢiklikle yalnızca kusurun ağır olması koĢulundan vazgeçilmiĢtir. Böylece manevi haklara saldırıda hafif kusur da manevi tazminata hükmedilmesi için yeterlidir.322

Fikri hukuktaki manevi hakların ihlali bir haksız fiil teĢkil etmektedir. Bu nedenle de tazminat davası Borçlar Kanunu m. 41’de düzenlenen genel hükümlerine tabidir ve bu genel hükümlerden ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir. Kısaca FSEK m. 70/1 ile bir kusursuz sorumluluk hali düzenlenmemiĢtir, dolayısıyla manevi tazminata hükmedebilmek içi mütecavizin kusurlu olması Ģarttır.323 Ancak Yargıtay’ın manevi tazminata hükmedebilmek için kusurun aranmayacağına dair kararları mevcuttur.324

Hukukumuzda esas olan kusur sorumluluğudur. Ancak hukukumuzda kusursuz sorumluluk halleri de öngörülmüĢtür. Bunlar Borçlar Kanunu’nda ve diğer kanunlarda açıkça düzenlenmiĢtir. FSEK m. 70/1’de ise açıkça kusursuz sorumluluk düzenlenmiĢ değildir. 70. maddenin değiĢikliğine temel oluĢturan BK m. 49’da yapılmıĢ değiĢikliğin amacı da yalnızca kusurun ağırlığı koĢulundan vazgeçmektir.

Söz konusu değiĢiklik ile de kusursuz sorumluluğun düzenlendiğinin kabulü doktrinde de mümkün görülmemektedir.325 Ancak manevi hakları ihlal eden kiĢilerin

321 Tekinalp, a.g.e, s. 312; Durgut, a.g.m., s. 1078; Bahadır Erdem, Fikri Hukukta Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, Beta Yayınları, Ġstanbul, 2003, s. 187.

322 Erel, a.g.e, s. 345; Kılıçoğlu, ( Fikri Haklar ), s. 409; Erdil, ( Kanun ġerhi ), s. 558.

323 Erel, a.g.e., s. 345; Kılıçoğlu, ( Zararların Tazmini ), s. 27-28; Yasaman, a.g.m, s. 812-813;

Engin Erdil, Ġçtihatlı ve Gerekçeli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ġerhi ( Kanun ġerhi ), Beta Yayınları, Ġstanbul, 2005, s. 577; Cahit Suluk / Ali Orhan, Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku, Cilt II, Genel Esaslar Fikir ve Sanat Eserleri, Arıkan Yayınevi, Ġstanbul, 2005, s. 800; Akın, a.g.m, s.

140; Durgut, a.g.m, s. 1078-1079.

324 Fahriye Abla isimli Ahmet Muhip Dıranas’ın ünlü Ģiirinin, bir televizyon programında sanatçı Sibel Can tarafından canlandırılmasının, Ģairin ruhuna ve Ģöhretine gölge düĢürdüğü, manevi haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle açılan davada Yargıtay, dava açılabilmesi için eser sahibinin manevi haklarının ihlal edilmesinin yeterli olduğu, ayrıca mütecavizin kusurunun aranmayacağı yönünde karar vermiĢtir. ( Y.HGK., 01.05.2002 tarih ve E. 2002/11-283, K. 2002/340 sayılı kararı ); Aynı yönde ( Y. HGK., 02.04.2003 tarih ve E. 2003/4-260, K. 2003/271 sayılı kararı ) bknz. Erdil, ( Kanun ġerhi ), s. 584-588.

325 Oğuzman / Öz, a.g.e, s. 652; Eren, a.g.e, s. 760; Tekinay / Akman / Burcuoğlu / Altop, a.g.e, s.

694; Ahmet M. Kılıçoğlu, “Medeni Kanunda Manevi Tazminatta Ağır Kusur Konusunda Yapılan

eylemlerinden dolayı kusursuz Ģekilde sorumlu olmalarını gerektiren haller de olabilir. Eser sahibi ile bir sözleĢme iliĢkisi bulunmayan hallerde, BK m. 55 gereğince adam çalıĢtıranın kusursuz sorumluluğu; eser sahibi ile bir sözleĢme iliĢkisi mevcutsa BK m. 100 gereği ifa yardımcısının eylemleri nedeniyle kusursuz sorumluluk meydana gelebilecektir. 326

Doktrinde ikinci olarak ise manevi tazminat talep edilebilmesi için manevi bir hakka tecavüzün yeterli olup olmadığı tartıĢılmıĢtır. Bir görüĢe göre, manevi tazminat davası açılabilmesi için eser sahibinin bir manevi hakkının tecavüze uğraması yeterlidir. Bu fikrin dayanağı, FSEK’in manevi bir hakkın tecavüze uğramasıyla manevi bir zararın da oluĢtuğu, tecavüz ile zarar arasında ayrıca ispatı gerektirmeyen kanuni bir sebep sonuç bağının bulunduğunu varsayan görüĢtür. Buna göre manevi hakka tecavüzle bir manevi zarar meydana gelmesine gerek yoktur.327 Çoğunlukta olan diğer bir görüĢe göre ise, eser sahibi veya halefleri mutlaka manevi bir zarara uğramıĢ olmalıdır.328 Haksız fiilin bir türü olan manevi hakların ihlali halinde açılabilecek tazminat davaları için de Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerinden ayrılmayı gerektirecek bir neden de yoktur.329

FSEK m. 70/1 hükmü açıkça “..uğranılan manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir” demekte olduğundan, ortada bir zarar yoksa manevi tazminat istenebilmesi kanaatimizce de mümkün olmamalıdır. Manevi hakkın ihlali ile hak sahibinin bir manevi zarara uğraması Ģarttır.

DeğiĢiklik” ( Ağır Kusur DeğiĢikliği ), Prof. Dr. Haluk Tandoğan’ın Hatırasına Armağan, Banka ve Ticaret Hukuku AraĢtırmaları Enstitüsü, Ankara, 1990, s. 103 vd.; Durgut, a.g.m, s. 1079.

326Kılıçoğlu, ( Fikri Haklar ), s. 413.

327 Tekinalp, a.g.e, s. 310-311; Durgut, a.g.m, s. 1080.

328 Erel, a.g.e, s. 345; Kılıçoğlu ( Fikri Haklar ), s. 410; Yasaman, a.g.m, s. 812; Akın, a.g.m, s. 141;

Y. 11.HD. 6.12.1999 tarih, E. 1999/8619, K.1999/9931 kararında “bir Ģiirin Ģairinin adının belirtilmeksizin bir kasette okunmasını manevi tazminata hükmedebilmek için yeterli görmemiĢ, ayrıca BK m. 49’daki Ģartların da gerçekleĢmesini aramıĢtır.”, Suluk/Orhan, a.g.e, s. 809-810.

329 Durgut, a.g.m, s. 1080.