• Sonuç bulunamadı

Makul Sürede Yargılama Mercii Huzuruna Çıkarılmama ve Hakkında

CMK'nın 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendine göre; kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen kişiler oluşan zararları için tazminat talep etme hakkına sahiptir.

Bu fıkra kapsamında her ne kadar "ve" bağlacı kullanılsa da iki yarı tazminat nedeni öngörülmüştür. Birinci, yasaya uygun olarak tutuklanan kişinin makul süre içerisinde hâkim veya mahkeme önüne çıkarılmaması, ikincisi ise kişi hakkında makul

170 Bahri Öztürk, Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem ve Diğerleri, s. 567.

171 Erhan Günay, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ve Hukukta Hâkimlerinin Hukuki Sorumluluğu, Ankara, 2018, s. 74.

53

sürede hüküm verilmemesidir. Birincisi soruşturma aşaması, ikincisi ise kovuşturma aşaması ile ilgilidir172.

CMK'da tutuklama için azami süreler öngörülmüş olmasına rağmen şüpheli hakkında tutuklama kararı verildikten sonra hangi süre içerisinde hâkim veya mahkeme önüne çıkarılmasına ilişkin CMK'da bir süre düzenlenmemiştir. CMK’nın 102. maddesine göre; " (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez" denilmek suretiyle tutukluluk sürelerine ilişkin azami sınırlar belirlenmiştir.

Aynı şekilde 24/10/2019 gün ve 30928 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğü giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile CMK’nın 102’nci maddesine iki fıkra eklenmek suretiyle soruşturma evresindeki tutukluluk sürelerine düzenleme getirilmiştir. Şöyle ki; ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen suçlar bakımından tutukluluk süresi altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar bakımından ise bir yılı geçemeyecektir.

TCK’nın İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilecektir. Bu süreler, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını tamamlamamış çocuklar bakımından dörtte üç oranında uygulanacaktır.

CMK'da belirlenen bu sürelere uyulmuş olması tek başına tutukluluk süresinin de makul olduğu anlamına gelmemektedir. Somut olaya göre yapılacak değerlendirme sonucu kişi hakkında uzun tutukluluk süresi uygulanması makul sürenin ihlali olarak görülebilecektir173. Örneğin karmaşık bir nitelikli insan öldürme dosyasında bir yıl

172 Gürsel Yalvaç, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat, Ceza Hukuku ve Kriminoloji Dergisi, Adalet Yayınevi, C.3, S.2, s. 271; Aksünger, s. 238.

173 Öztürk ve Diğerleri, s. 274.

54

tutuklu kalma makul görülebilecekken, basit yaralama dosyasında üç ay tutukluluk uzun tutukluluk süresi olarak değerlendirilebilecektir.

Makul sürede yargılanma yönüyle herhangi bir süre öngörülmüş değildir.

Modern hukuk sistemlerinde aslolan, soruşturma ve kovuşturmanın haksızlığa ve hataya mahal vermeyecek şekilde hızlı, etkin ve adil bir biçimde yürütülerek neticelendirilmesidir. Aksi durum kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına sebep olmaktadır174. Anayasa'nın 19/7. maddesine; tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır şeklindeki düzenlemede makul süre kavramına yer verilerek somut bir süre belirlenmemiştir.

AİHS'in 5. maddesine göre; yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir. Yine AİHS'nin 6. maddesinde ise; herkesin makul sürede davasının görülmesini isteme hakkının olduğu ifade edilmiştir. O nedenle tutuklu bulunan kişinin makul sürede yargılama mercii önüne çıkarılmaması ve bu süre zarfında hakkında hüküm verilmemesi tazminat sebebidir175.

Burada makul sürenin ne olduğu konusunda yasal bir düzenleme mevcut değildir. Ancak AİHM önüne gelen başvurularda belirlediği kıstaslar vardır. Buna göre; gözaltı ve tutuklulukta geçen süre, isnat olunan suçun niteliği ve yargılama sonunda verilmesi muhtemel ceza, davanın kapsamı ve karmaşıklığı, başvuranların ve mahkemenin tutumu, başvurucu açısından yargılamanın bitmesinin önemi gibi kıstaslarla makul sürenin aşılıp aşılmadığını değerlendirmektedir176.

Yargıtay 12. CD’nin 25.06.2018 tarihli ve E: 2018/2625, K: 2018/7124 sayılı kararında; sanık (davacı) hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme ile uyuşturucu madde ithal etme suçlarından mahkûmiyet kararı verildiği, dava dosyasının çok sanıklı ve kapsamlı olduğu, davacı yönünden azami tutukluluk süresinin dolmadığı ve mahkûmiyet karar tarihi itibariyle de makul sürenin aşılmadığı

174 Ungan, s. 79.

175Kaan, Yırtımcı, Hukuk Gündemi Dergisi, Yıl: 2005, Sayı:3, s. 34.

176 Bahri Öztürk, Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem ve Diğerleri, s. 569.

55

gerekçesiyle CMK’nın 141/1-d maddesine göre açılan davanın reddedilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

AYM’nin 28.11.2018 tarihli ve 2016/25431 numaralı bireysel başvuru kararında; başvurucunun ilk tutuklandığı tarihten itibaren yirmi bir ay boyunca tutukluluk durumunun dosya üzerinden incelenmesini CMK'nın 141. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve ihlalin tespiti halinde tazminata hükmedilmesi için elverişli olduğuna karar vermiştir.

E. Kanuna Uygun Olarak Yakalandıktan veya Tutuklandıktan Sonra