• Sonuç bulunamadı

2. Eleştirel Söylem Analizine İlişkin Bulgular

2.2 Makro Boyutta Şematik Analize İlişkin Bulguların Değerlendirilmes

Ele alınan beş gazetenin incelenilen dönemlerinde şematik bulgulara bakı- lırken haber kaynakları, tarafların sözlü tepkilerine yer verilip verilmediği, arka plan bilgisi ile olayın sosyal ve politik yönünün habere konu olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Haber Türk gazetesinin Suriyeli sığınma- cılara ilişkin haber kaynaklarına bakıldığında 7 haberi kendi muhabirinin yaptığı, 2 haberin ajanslardan alındığı, 2 haberin dış haberler servisince yapıldığı ve geri kalan 5 haberin de kaynağının belli olmadığı saptanmıştır. Haberlerin büyük bir kısmında resmi makamlardan alınan bilgilerin kulla- nılarak haberleştirilmesi söz konusudur. Haberlerin neredeyse tamamına yakınında (14 haber) Suriyeli sığınmacılar ‘mağdur’ olarak çerçevelenir- ken, bir haberde fail, bir haberde ise hem fail hem de mağdur olarak çer- çevelenmiştir. Haber Türk gazetesinin ağırlıklı olarak ‘mağdur Suriyeli’ çerçevesi kullandığı saptanmıştır. Yine aynı gazetenin beş üçüncü sayfa haberinde olayın nasıl gerçekleştiğine ve geliştiğine dair arka plan bilgisi kullanılırken (3 Şubat, 21 Şubat, 4 Nisan, 24 Haziran, 9 Ağustos tarihli Ha- ber Türk gazeteleri), iki haberde tarafların sözlü tepkilerine (4 Nisan ve 24 Haziran tarihli Haber Türk gazeteleri) yer verilmiştir. Haber Türk gazetesi- nin üçüncü sayfa haberlerinde Suriyeli sığınmacılar ‘mağdur’ olarak öteki- leştirilirken, özellikle ‘yerli halkın kötülüğüne uğrayan ötekiler’ olarak da çerçevelenmiştir denilebilir. Bunu 24 Haziran tarihli ‘Sahte polis Suriyeli kadına tecavüz etti, 25 yıl istendi’ ve 10 Nisan tarihli ‘Fast-Food’cu daya- ğına takipsizlik’ başlıklarında ve haber metinlerinde görmek mümkündür. Haber Türk gazetesinin üçüncü sayfa haberinde Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de fail olarak karıştıkları olayları genelde ele almadığını, Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de bulunmasının toplumsal ve politik sonuçlarına eğilmediğini söylemek doğrudur.

Hürriyet gazetesinin araştırma konusu yapılan dönemde ele alınan 34 adet üçüncü sayfa haberinin 30 adedi kendi muhabirleri tarafından yapılmış- tır. Diğer 4 haberin 2’sinde kaynak bir haber ajansı, 1’inde dış haberler servisidir. 1 haberde ise haber kaynağı belirtilmemiştir. Gazetenin incele- nilen haberlerde resmi kaynaklara bağımlılığının az olduğu görülmüştür. Elbette diğer gazeteler gibi Hürriyet gazetesi de bazı haber ayrıntıların- da Sahil Güvenlik, Emniyet Müdürlüğü, Jandarma gibi resmi kaynaklara haberini dayandırarak vermektedir fakat gazetenin konuya ilişkin yapılan haberlerinde farklı muhabir isimlerinin olması, resmi kaynaklara bağımlı bir şekilde masa başı haberleri yapmadığını ortaya koymaktadır. Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfasında çıkan 34 haberden 22’sinde Suriyeli sığın- macılar mağdur, 2’sinde fail ve 10’unda hem mağdur-hem de fail olarak temsil edilmişlerdir. Yine gazetenin 34 haberinin 13’ünde arka plan bilgisi-

ne yer verilmiştir. Yani olayın nasıl gerçekleştiğinin yanında, olayın ortaya çıkmasına yol açan gelişmelerin dünü ve bugünü üzerinde de durulmuştur. Hürriyet gazetesinde ele alınan 34 üçüncü sayfa haberinin 13’ünde olayın fail ya da mağdurlarının ya da etkilenenlerin sözlü tepkilerine de yer veril- miştir. Hürriyet gazetesinin 34 haberinin 4’ünün habere konu olan olayın sosyal ve politik yönü üzerinde durulması söz konusudur.

11 Mayıs tarihli gazetenin üçüncü sayfasında yer alan ‘Suriyeli savaşı’ baş- lıklı haber örgüsü, sonuçları, arka plan bilgisi, tarafların sözlü tepkileri ile habere konu olan olayın sosyal ve politik yönünü ortaya koyan bir örnektir. Haber ‘Suriyeli’ ve ‘savaş’ bileşenleri kullanılarak başlıklandırılmıştır. Ha- berin alt başlıklarında ‘Suriyeliler saldırdı’ alt başlığı büyük harflerle tır- nak içinde verilmişken, olayın geçtiği İstanbul Güvercintepe halkının ken- dilerine saldırdıklarını iddia ettikleri Suriyeli 30 gencin yaşadığı evi ateşe verdikleri bilgisini içeren ‘Evi ateşe verdiler’ ara başlığı büyük harflerle dizilmesine rağmen tırnak içinde verilmemiştir. Gazetecilik pratiklerinde tırnaklı ifadeler vurgulanmak istenenin altını çizmek amacıyla kullanılır. Burada ara başlıkların olayın taraflarında birisi olan Suriyeli sığınmacıla- rı nitelerken tırnak içine alınması ve olayın diğer tarafı olan yerli halkın yaptığı karşı eylemin tırnak içine alınmaması öteki söylemini güçlendiren bir örnek olarak ortaya çıkmaktadır. Bu haberde tarafların temsilcilerine

söz hakkı verilmesi (‘Suriyeliler ne diyor?’ ve ‘Mahalleli ne diyor?’ baş-

lıkları kullanılarak) haberde objektif davranıldığı vurgusu yapmaktadır. Bu görüşlerin altında mahalle muhtarının – resmi kaynak olarak - en son sözü söylemesi (‘Her beş kişiden biri Suriyeli oldu’ başlığı kullanılarak ve Suriyelilerin mahallenin ekonomik ve toplumsal şartlarını kötü yönde nasıl değiştirdiğine dair bir takım değerlendirmeler eşliğinde) Suriyelilerin düzen bozucu ve rahatsızlık kaynağı olduğu anlamsal kapanmasını orta- ya çıkarmaktadır. Haber Suriyeli sığınmacıların politik ve sosyal endişe kaynağı olduğunu da hem haber metnini dizimine, hem seçilen kelimelere (Spotta yer alan ifade: “Savaştan Türkiye’ye kaçan Suriyelilerle ilgili ra- hatszılık…”) yansımıştır demek mümkün. Bunun yanında “Güvercintepe sakinlerinden bir grup, yangına müdahale etmek için gelen itfaiye ekiple- rine de saldırdı…” biçimindeki cümlelerle olayın failleri ve aynı zamanda da mağdurları arasında denge kurulmaya çalışılmıştır. Fakat ‘sakin’ ‘sal- dırı’ kelimelerini aynı cümlede kullanmak farklı bir mantık örgüsü ortaya koymaktadır. Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfa haberlerinde Suriyeli sı- ğınmacıların nasıl çerçevelendiğine dair farklı örnekler vermek mümkün- dür fakat çalışmasının sınırlıkları bunu imkansız kılmaktadır. Son olarak Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfa haberlerinde Suriyeli sığınmacıları hem ‘çaresiz ve savunmasız’ (Bknz. ‘Çocukları yetmedi onu da dövdüler’ (1 Mayıs 2015 Hürriyet), ‘Dilenci değil sürgünüz’ (23 Haziran 2015 Hürri- yet), ‘Suriyeli Savaşı’ (11 Mayıs 2015 Hürriyet), ‘Sınırda fuhuş dinlemeye

takıldı’ (3 Mart 2015 Hürriyet) başlıklı örnek üçüncü sayfa haberleri) ola- rak çerçevelediği hem de ‘mevcut toplumsal yapıyı, düzeni bozucu’ olarak çerçevelediğini söylemek mümkündür.

İncelenen gazetelerden Sözcü gazetesi söz konusu dönemde yayınladığı toplam 29 üçüncü sayfa haberi ile Hürriyet gazetesinden sonra Suriyeli sığınmacılara ilişkin en çok üçüncü sayfa haberi yayınlayan ikinci gazete olmuştur. Bu haberlere şematik düzeyde bakıldığında söz konusu haberle- rin 16’sında sığınmacılar mağdur konumundayken, 8’inde fail ve 5’inde hem fail hem mağdur konumundadır. Sözcü gazetesinin üçüncü sayfa ha- berlerinin yaklaşık yüzde 45’inde (fail-mağdur sınıflaması da dahil edildi- ğinde) sığınmacıların ‘suça bulaşmış, suç işlemiş’ olarak çerçevelendiğini söylemek mümkündür. Bunun yanında haberlerin yarısından fazlasında da ‘mağdur’ olarak çerçevelenmesi söz konusudur. Haber kaynaklarına bakıl- dığında Suriyeli sığınmacılara ilişkin 29 üçüncü sayfa haberinin 6’sı gaze- tenin kendi muhabirlerince yapılmışken, 17’si Doğan Medya Grubuna ait Doğan Haber Ajansı’nca (DHA), 3’ü Anadolu Ajansı’nca (A.A.) ve 3’ü de hem DHA hem de AA’dan alınarak yapılmıştır. Bu durumda gazetenin üçüncü sayfasında yer alan haberlerin yaklaşık yüzde 80’ni (%79,3) ajans- lara bağımlı olarak yapmıştır. Bu ajansların içinde de 20 haber ile (toplam haberlerin %69’u) DHA ön plana çıkmıştır. Sözcü gazetesinin 29 üçüncü sayfa haberinin 14’ünde olayın nasıl gerçekleştiğine ve sonuçlandığına dair arka plan bilgisi yer alırken, 5’inde ise gerçekleşen olayın sosyal ve politik yönü üzerinde durulmuştur. 5 haberde ise olayın fail ya da mağdur- larının sözlü tepkilerine yer verilmiştir. Örneğin 2 Ağustos tarihli Sözcü gazetesinin üçüncü sayfasından verilen ‘Suriyeliler gaspettikleri taksicinin boğazını kesti’ başlıklı haberde haber başlığının büyük puntolarla veril- miş olması ve ‘Suriyeliler’ vurgusunun yapılması Suriyeli sığınmacıların gazete haberlerinde nasıl ötekileştirildiklerine dair güzel bir örnektir. Söz konusu başlıkla sanki bütün Suriyelilerin cinayet işleme potansiyelleri ol- duğu anlamsal kapanması ortaya konulmaktadır. Yine 10 Ağustos tarihli Sözcü gazetesinde de Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların içine düştükleri açmazı sosyo-politik yönü ile açıklama çabasındaki ‘Suriye’deki savaştan kaçtı, geçinebilmek için su sattı, yetmeyince fuhuşa battı’ başlıklı haber örnek verilebilir. Söz konusu haberin başlığı haber metnini özetlediği gibi, sığınmacıların yaşadıkları mağduriyeti de vurgulamaktadır. Haber girişin- de “Suriye’de dört yıldır devam eden iç savaş binlerce insanın hayatını ka- rarttı. Yaklaşık 4 milyon Suriyeli, yaşamak için evlerini, yurtlarını terk etti. Başka ülkelere sığındı. Resmi rakamlara göre 2 milyona yakın Suriyeli de Türkiye’ye geldi…” şeklindeki açıklamalar Suriye’de yaşanan iç savaşın

insanları nasıl topraklarından ettiğini yansıtmasının yanında Türkiye’deki

sığınmacı nüfusuna yaptığı vurgu ile bu mağdur insanların nasıl toplumsal bir sorun haline gelmeye başladığını da ifade etmektedir.

Sözcü gazetesinin Suriyeli sığınmacıların ‘toplumsal sorun haline geldiği’ çerçevesini haber metinlerinde sıklıkla işlediğini söylemek mümkündür. Gerek haber başlıklarında failin ya da mağdurun ‘Suriyeli’ olduğuna dair yapılan vurgular gerekse de Suriyelilerin yerli halka ilişkin karıştıkları olaylarda uyruklarının altının kalın çizgilerle çizilmesi bu hipotezi doğru- lamakta, Suriyeli sığınmacılar ‘toplumsal sorun haline gelen öteki’ olarak temsil edilmektedirler.

Sabah gazetesi üçüncü sayfasında ele alına dönem içerisinde Suriyeli sı- ğınmacılara ilişkin en az haber yapan gazete olmuştur. Sığınmacılar top- lam 8 haberin 4’ünde mağdur, 3’ünde fail geri kalan 1’inde ise hem mağ- dur hem fail olarak vurgulanmışlardır. Bu haberlerin 5’i gazetenin kendi muhabirlerince yapılırken, 1’i ajans’tan alınmıştır. 2 haberde ise haberin kaynağı yer almadığı için haber merkezince yapıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu haberlerin yedisinde arka plan bilgisi bulunmaktadır. Dikkat çeken nokta şudur ki; gazete sığınmacıların yasadışı yollardan Avrupa’ya geç- me çalışmalarını daha geniş santim/sütun’a yayarak ve büyük puntolarla verirken (20 Ocak, 20 Mayıs 2015 tarihli gazeteler) Suriyeli sığınmacı- ların karıştığı adli vakaları diğer gazetelerde önemli bir üçüncü sayfa ha- beri olarak verilirken ya hiç görmezden gelmiş ya da küçük başlıklarla ve metinlerle bildirmiştir (2 Ağustos tarihli ‘Taksicinin boğazını kestiler’ haberi gibi). Gazete Suriyeli sığınmacıların karıştığı adli vaka haberlerini mümkün olduğunca ‘Suriyeli’ kelimesi ile bir araya getirmeden haberleş- tirmiştir. Bunu 3 Şubat tarihli ‘Acıyıp evine aldığı genç katili oldu’ ile ‘2 Ağustos tarihli ‘Taksicinin boğazını kestiler’ haberlerinde görmek müm- kündür. Sabah gazetesinin haberleştirdiği Suriyeli sığınmacıları daha çok yardıma ihtiyacı olan ve Türkiye’nin de yardım ettiği savaşın mağdurları çerçevesine yerleştirdiği saptanmıştır. 28 Temmuz tarihli ‘Yunan kovaladı Türk kurtardı’ başlıklı haberde sığınmacıların Ege denizinde botlarının Yu- nanistan’a ait sahil güvenlik ekiplerince patlatıldığı, buna karşın Türk sahil güvenlik ekiplerince kurtarıldıkları bilgisi verilmiştir.

Şematik analize ilişkin bulguları değerlendirilecek son gazete Posta ga- zetesidir. Gazete ele alına dönemde Suriyeli sığınmacılara ilişkin yapmış olduğu 23 haberin 11’inde sığınmacıları mağdur, 5’inde fail ve 6’sında da hem fail hem de mağdur olarak haberleştirmiştir. Bu açıdan Posta gazete- sinin üçüncü sayfa haberlerinde sığınmacıların ağırlıklı olarak ‘mağdur’ olarak tanımlandığını söylemek doğru olur. Yapılan haberlerin kaynağına bakıldığında ağırlıklı olarak DHA ajansı muhabirlerinin haberlerinin kul- lanıldığı saptanmıştır (23 haberin 20’sinde DHA muhabirlerinin imzası vardır). Bu durum gazetenin Doğan Yayın Medya grubuna bağlı olması nedeniyle normal karşılanabilir. Ama Türkiye’nin ilk beş büyük gazetesin- den birisinin muhabir haberlerinden çok ajans muhabirlerinin haberlerine

bağımlı olması gazetecilik mesleğinin durumu ve gazete sahiplik yapısı bakımından olumlu olarak değerlendirilmemektedir. Posta gazetesinin ya- yınlamış olduğu 23 haberin 10’unda olayın geçmişi ve nasıl geliştiği ile ilgili arka plan bilgisi saptanmıştır. Yapılan haberlerin biri dışında habere konu olan kişilerin sözlü ifadelerine başvurulmadığı saptanmıştır. Bu da gazetenin Suriyeli sığınmacıları ilgilendiren haberlerinde olayın fail ve mağdurlarına söz hakkı tanımadığı gibi, tanıklarına da tanımadığı bilgisini ortaya çıkarmaktadır.

Posta gazetesine ilişkin şematik analiz düzeyinde ele alınabilecek son konu Suriyeli sığınmacıları ilgilendiren üçüncü sayfa haberlerinde habe- rin sosyo-politik yönü üzerinde durulup durulmadığıdır. Toplam 23 habe- rin 7’sinde habere konu olan olaya sebebiyet veren veya olayın sebebiyet verdiği sosyo-politik yönler üzerinde durulduğu analiz edilmiştir. Örneğin 12 Ağustos tarihli gazetenin üçüncü sayfasında yer alan ‘Huzur mu kal- dı?’ başlıklı haberde Bodrum açıklarında botları batan Suriyeli sığınma- cıların yüzerek denize çıktıktan sonra tatil köyünde yoga yapan grubun önünde perişan bir halde jandarma eşliğinde geçişi konu edilmiştir. Hem çekilen fotoğraf hem kullanılan başlık hem de sözcüklerin diziminde seçi- len ifadeler sığınmacıların nasıl ötekileştirildiğini, nasıl Türkiye’de ‘yerli halkın huzurunu bozan öteki’ olduğunu ortaya koymaktadır. Haberde yo- ganın insanın içsel huzurunu sağlayan bir ‘spor’ olduğu vurgulandıktan sonra, savaştan kaçan sığınmacıların her şehirde olduğu gibi tatil köyünde yoga yapan insanların da karşısına çıkabileceğinin altı özellikle çizildikten sonra ‘Bu nedir bu?’ ara başlığı atılmış ve haberin devamında ‘toplumun huzurunu bozan’ için şu ifadeler kullanılmıştır: “İşte tatilciler de ruhsal dünyalarının derinlerine konsantre oldukları sırada, önlerinden geçen ka- çakları görünce neye uğradıklarını şaşırdı. Huzur muzur kalmadı. Kaçak- lar Bodrum’a gitti.” Yine sosyo-politik yönü irdeleyen bir başka haber de 17 Nisan tarihinde çıkmıştır. ‘Kültür çatışması’ başlığı ile verilen haber de Suriyeli ötekinin yerli halktan kültürel olarak da farklı olduğunun altı çizilmiştir. Haberde Mersin’de bir vatandaşın ‘hışt’ nidasıyla Suriyeli sı- ğınmacılara seslenmesinden kaynaklanan bir kavgada başının Suriyeli sı- ğınmacılarca yarılması hikâye edilmiştir. Zira muhabire göre ‘hışt’ nidası Arapçada ‘eşek’ anlamına gelmektedir ve Suriyeliler de yanlış anlamadan dolayı yerli halkla kavga etmişlerdir. Aslında sıradan bir adli vaka olarak değerlendirilebilecek haber konusu işin içinde Suriyeli sığınmacılar olunca Posta gazetesinde üçüncü sayfanın manşet kısmında geniş bir alana ya- yılarak kendine yer bulmuştur. Haberin spotunda yer alan ‘Suriyeliler ile Türkler arasındaki kültür farkı dün bir faciaya yol açıyordu…’ şeklindeki ifade altı çizileni yani ‘kültürel olarak öteki’yi vurgulamıştır. Özetle Posta gazetesinde Suriyeli sığınmacılara ilişkin yer alan üçüncü sayfa haberle- rinde sığınmacıların ‘düzen bozucu’ , ‘yerli halk ile çatışan’ olarak çerçe- velendiğini ve ötekileştirildiğini söylemek mümkündür.

Benzer Belgeler