• Sonuç bulunamadı

Mahkeme-i İstibdat Azâları

ESERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 2 ÖLDÜRÜLEN SÖZ ÖLDÜRÜLEMEYEN AŞK

5. HAK VE KUVVET

5.7.5 Mahkeme-i İstibdat Azâları

Kin

Hakk’ın yargılanmasında Rezillet’e itaat etmediği gerekçesiyle yargılanan Hakk’a karşı “İntikam, intikam!” diye bağırmaktadır. Böyle bir mahkemede Kin’in olması oldukça doğaldır. Hem azâlar hem de reis aslında toplumda sık sık karşılaştığımız bakış açısını gözler önüne sermektedir; ama en çok da sarayın başkaldıranlara, halkın cehaletinden faydalanıp kendi çıkarları uğruna onları kullananlara uymaktadır.

Menfaat

Osmanlı sarayındakilerin, saray yandaşlarının en büyük kuvvetidir. Savaş yıllarında harp zengini olarak karşımıza çıkanlar; Anzavur ayaklanmasına sebep olan Ahmet Anzavur gibi menfaati uğruna mücadeleye köstek olanlar, yine menfaat uğruna Kuvâ- yı Milliye’yi hain ilan edenler menfaatin esiri olanların birkaçıdır sadece.

Temsilde de Menfaat’in kaygısı padişahla birlikte devrilme korkusudur. Hakk’ın amacının hepsini padişahla birlikte devirmek olduğunu düşünmektedir, bu nedenle de Hakk’a düşmandır.

Hıyanet

Hıyanet hakkında söylenecek pek çok şey vardır. Özellikle de Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş yıllarında başlayan Batı hayranlığı ve Batı’nın üstünlüğüne inanılarak İngilizleri, Fransızları vb. Milli Mücadele’de destekleyenler Hıyanet’in temsil ettiği grubu yansıtmaktadır. Milli Mücadele dönemindeki işbirlikçi basınla ilgili örnekler bu karakterin ruhunu yansıtması bakımından örnek verilebilir:

“14Temmuz 1919, Alemdar:”İslam kilidinin anahtarını, İngiltere’nin güvenilir

31 Ağustos 1919, Alemdar:”İstiklal diye bağıranlar, kötü niyetlidir. ”(R. C. Ulunay)

29 Ekim 1919, Peyam:”Kurtuluşumuza en son darbe, bu (milli) harekettir. ”(A. Kemal)

14 Kasım 1919, Peyam:”M. Kemal ve Rauf Bey ikbal hırsı içindedirler. Siyasetten

habersizdirler. Milli kuvvetler, ateş olsalar, cirimleri kadar yer yakarlar. ”(A. Kemal)

8 Ocak 1920, Peyam-ı Sabah:”Anadolu’da ne yaptığını bilmeyen M. Kemal ve

arkadaşlarının hareketine öncelikle son verilmesi gerekir…”(A. Kemal)

9 Ocak 1920, Alemdar:”Bizim için tutulacak yegâne kurtuluş yolu, mütarekeden

sonra hemen İngiltere devleti ile beraber yürümek için siyasî teşebbüste bulunmaktır.”(R. H. Karay)

3 Şubat 1920, Peyam-ı Sabah:”Fenalığın kaynağı Kuvâ-yı Milliye…”(A. Kemal) 5 Mart 1920, Alemdar:”Bilmiyorlar ki İngiltere tehtide gelmez ve biz bunu

yapmakla kendimizi büsbütün mahvediyoruz. ”(Hafız İsmail)

23 Mart 1920, Alemdar:”Yunanlılar, bugünkü galiplerimizin bir müttefikidir.

Onlara karşı yapılacak bir hareket, büyük devletlerin kırgınlığına sebep olabilir. ”(İmza: Ayın, elif, kaf)

4 Nisan 1920, Alemdar:”Milli teşkilatı yok etmek, millet için var olma meselesidir.

Dâhildeki Müslümanlar bilmelidirler ki o alçaklara karşı çıkanlar, dine, Halifeye, millete, unutulmaz hizmetlerde bulunmuş olacaklardır. ”(R. C. Ulunay)

23 Nisan 1920, Peyam-ı Sabah:”Düşmanlar, teşkilât-ı milliyeden bin kere daha

iyidir!”(A. Kemal)

28 Mayıs 1920, Peyam-ı Sabah:”Büyük Millet Meclisi, küçük heriflerin eseridir.

”(A. Kemal)

11 Temmuz 1920, Alemdar:”M. Kemal tarihe şüphesiz nam bırakacak fakat siyasî

deliler arasında… Anadolu direnişi bir blöftür. Avrupa medeniyeti, Anadolu’yu bu zararlı haşarattan temizleyecektir. ”(Filozof R. Tevfik)”112

112 Özakman, a.g.e. , s. 368 - 369

Bu örneklerden pek çok sıralanabilir; fakat Rezillet ülkesinin hainini, fitnesini, melanetini, cehlini ve bunun gibi birçok üyesini bu kadar örnekle de yansıtmak mümkündür.

Melânet

Hakk’ı Şeytan olarak görmektedir. Melânet kendisi lânete sebep olduğu hâlde Hakk’ı mücadelesinden dolayı ve Rezillet’e karşı gelişi sebebiyle şeytan olarak nitelendirmektedir. Adil olmayan bir sistem içinde Melânet de, Hıyanet de, Menfaat de varolabilir ve bu var oluş doğaldır. Melânet’in Hakk’ı şeytan kabul edişi de bu sistemin içinde kendine yer edinmiş oluşudur. Hakk’ın var olması onun yok oluşu demektir. Çünkü Hak olunca her iş de Hakk’a, adalete bağlı olacaktır. Oysaki Melânet lânetlenmeye değer iş ve hareketleri sembolize etmektedir.

Rüşvet

Rüşvet’in Hak’tan korkma sebebi ise keselerinin boşalacağı endişesinden kaynaklanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde hızla artan rüşvet her yanı sarmıştır. Rüşvet’in temsilde yer alış sebebiyse Rezillet’in yanında yer almasıdır. Yönetimin kontrolsüzlüğü, rüşvetin de kendine yer edinmesini kolaylaştırmaktadır. Geçmişten günümüze rüşvetin egemen olmadığı bir dönemin düşünülmesi biraz güçtür. Özellikle de Osmanlı’da ve günümüz Türkiye’sinde pek çok kurumda varlığını devam ettiren bir unsurdur.

Hakk’ın gelişiyle Rüşvet’in endişeye kapılması doğaldır. Çünkü Hakk’ın gelmesi Adalet’in ayrıca toplum kontrolünün de gelmesi demektir.

Riya

Hürriyet’i Rezillet’e vermediği için suçlu görülene Hakk’ın mahkemesine başlanırken bu mahkeme azâları arasında Riya da yerini almaktadır. Rüşvet’in,

Menfaat’in azâ olduğu bir mahkemede Riya’nın olması oldukça doğaldır. Çünkü Riya sadece Rüşvet’le değil Menfaat’le de yakından ilgilidir. Osmanlı içinde sadece mevkisini kaybetmemek adına riyakâr davranan birçok kişiden bahsetmek mümkündür. Hükümet’e büyük bir bağlılıkla hizmet ettiğini ifade edenlerin çoğu aslında varlığını devam ettirme mücadelesi içindedir. İzmir’in işgali öncesinde İzmir valisi olarak atanan Vali İzzet Bey, onun düşüncelerine bağlı olarak hareket edip halkın mücadeleye kalkışmasını engelleyenler, halktan bilgileri saklayanlar Riya’nın sembolize ettiği insanlar arasında sayılabilir.

Hakk’ın, adaletin, insaniyetin olmadığı bir yerde özü sözü bir olmayan kişilerin yer alması da yadırganmamalıdır. Nitekim temsilde de Rezillet’in karanlıklar ülkesinde, üstelik adaletten uzak bir mahkemede Riya’nın bulunması oldukça normaldir.

Fitne

Hakk’ı ihtilâlci olarak görmektedir, ona göre Hak, onları boğmak istemektedir. Hakk’ın idam edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Çünkü işlediği suç büyük bir cinayettir.

Fenalık

Hakk’ı dünyadaki en çirkin şey olarak görmektedir. Azâların bazıları isimlerinin temsil ettiği niteliklerle Hakk’ı suçlamaktadır. Fenalık, kötülüklerin temsilcisi olmasına rağmen Hakk’ı en çirkin şey olarak görmektedir.

Hakaret

İsminin ona kazandırdığı niteliğe uygun olarak Hakk’ı, Rezillet’i devirmek istediği için alçaklıkla suçlamaktadır. Hakk’ın kendini savunmasına izin vermeden tüm azâlar isimlerinin onlara kazandırdığı ruh hâlinin yansımalarıyla Hakk’a çeşitli ithamlarda bulunur, Hakaret de bunlardan biridir.

Nefret

Hakk’ı hiç sevmemektedir bu nedenle de padişahın gazabına müstehak olduğunu düşünmektedir. Nefret kendine yakışır bir biçimde duygularını ifade eder ve Hak’tan hiç hoşlanmadığını söyler.

Adavet

Düşmanlık da Hakaret’in ve Nefret’in düşüncelerine katılmaktadır. Hakk’ı alçak olarak görmekte ve ondan hoşlanmamaktadır.

5.8 Dil ve Üslûp

Dil oldukça sadedir, Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalara çok az yer verilmiştir. Temsil alegorik bir eser olmasına rağmen temsili yazan, Türkçe kelime ve ifadelere ağırlık verip, okuyucu tarafından anlaşılır bir eser oluşturmayı hedefler.

Temsilde olaylar birbirini belli bir düzen içinde verilmekte ve kahramanlar temsilin sonunda temsil ettikleri değerler doğrultusunda cezalandırılıp ödüllendirilmektedir. Bu değerler içinde özellikle Kuvvet, önceleri yanlış tarafta oluşundan duyduğu pişmanlığı kendini temsilin sonunda cezalandırarak göstermektedir. Hürriyet ise hak ettiği mükâfata özgürlüğünü tekrar kazanarak elde ederek ulaşmaktadır. Bu şekilde yazar, tiyatronun eğitici yanından faydalanarak, etik değerleri yüceltmektedir.