• Sonuç bulunamadı

Mısır’ın resmi adı Mısır Arap Cumhuriyetidir. Batısında Libya, güneyinde Sudan, kuzey doğusunda İsrail, kuzeyden Akdeniz, doğusunda Kızıldeniz ile çevrilidir. Mısır Doğu ve Batı arasındaki ticaret yolu bakımından önemli bir yere sahiptir.59 Çöl kuşağında olan ve kurak bir iklime sahip Mısır’da tarım alanları ülke topraklarının % 4’ünü kapsamaktadır.60

57Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Tahrîru’t-Turuk, Süleymaniye kütüphanesi, Reşit Efendi, Mustafa b. Hasan b.

Yakup’un İstinsah ettiği, Ali el-Mansûrî’nin talebesi Hasan b. Ahmed’e verdiği İcazetnâme vr. 6 b.

58Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Tahrîru’t-Turuk, Süleymaniye kütüphanesi, Reşit Efendi, Mustafa b. Hasan b.

Yakup’un İstinsah ettiği, Ali el-Mansûrî’nin talebesi Hasan b. Ahmed’e verdiği İcazetnâme vr. 6 b.

59 Es-Seyit Muhammed es-Seyyit, Mısır” DİA, XXVIIII, s. 567. 60 Doğaner, Suna, ”Mısır” DİA. XXVIIII s. 554.

21

Mısır’ın İslamla tanışması Hz. Ömer’in halifeliğinde Zübeyr b. Avvâm ve Amr b. el

Âs’ın Mısır’ı fethetmek için gelen ordusuyla başlar.61 Hz. Ömer zamanında Mısır’ı fetheden

İslam ordusu Amr b. Âs Camii’nin inşasından sonra Camide Kuran, hadis ve fıkıh halkaları kurmuşlar ve İslam kültür ve medeniyetini yerleştirmişlerdir.62 Ömer b. Abdülaziz’în ihtida edenlerden cizyeyi kaldırması, Kıptîce ve Grekçe konuşulan halkın dilinin değişmesi için divanların Arapçayla tutulması ve Hristiyanların bazı dini kitaplarının Arapçaya çevrilmesi, İslam kültür ve medeniyetinin Mısır’da yerleşmesinde etkili olmuştur.63 Daha sonraki yıllar Mısır’ın yönetimi ( 20/641) yıllarından (358/969) yılına kadar Abbasilerde, Cevher es-Sıkılı komutasında Fâtımîlerin yönetimine, (567/1171) tarihinde de Mısır tarihi için en önemli isim olan Selahaddin Eyyûbî’nin komutasında Eyyûbîlerin yönetimine geçmiştir.64 Daha sonra Eyyûbîlerin komutasında iken 648/1250 yılında da Memlüklülerin yönetimine geçmiştir. Mısır’ın tarihi Osmanlıyla 16. yy. Yavuz Sultan Selim’in (1512/1520) Memlüklülerle yaptığı

Ridâniye Savaşıyla Kahire’nin kapılarını Osmanlıya açmıştır, ardından 65 Mercidâbık

Savaşında (922/1516) yine Yavuz Sultan Selim’in fethiyle (923/1517) Mısır ikinci defa tamamen Osmanlı hakimiyetine girmiştir.66 Osmanlı yönetiminde Mısır 3 bölgeye ayrılmış

önemli bölgelere sancaklar kurulmuştur. Bu sancakların başında da Beylerbeyi67

bulunmaktadır.68

Ali b. Süleyman el-Mansûrî’nin doğduğu kadim şehir Mansûra’dan bahsedecek olursak bu kasaba, onun gibi birçok önemli isimin doğduğu yerdir. Eyyübî sultanı el Melikü’l-Kâmil Muhammed tarafından Dimyat’a saldıran haçlı ordularına karşı Nil nehrinin doğu tarafında askeri karargâh olarak kurulan bir yerleşim yeri olan Mansûra’ya bu ismin verilmesi haçlı ordularına karşı kazanılan galibiyetten dolayıdır.69el-Melikü’l-Kâmil şehrin Nil tarafını surla çevirtmiş ve cami, sokak, hamam ve evler inşa ederek bir yerleşim yeri haline getirmiştir. (933/1527) yılında Osmanlı Valisi Hadım Süleyman Paşa ulaşımın daha kolay olması sebebiyle Dehakliye’yi Mansûra’ya taşımış ve günümüze kadar da büyük bir yerleşim yeri haline gelmiştir.

61Tomar, Cengiz, DİA. XXVIIII. s. 559.

62 Görgün, Halil, “Mısır İlim Kültür ve Medeniyet”, DİA, XXVIIII, s, 575. 63Görgün, Halil, “Mısır İlim Kültür ve Medeniyet”, s,575.

64Tomar, Cengiz, ”Mısır” DİA. XXVIIII. s. 560.

65 Emecen, Feridun Selim, “Mısır”, DİA, XXXVI, s. 412; Elhossary Amar, Memlük Kaynaklarına Göre Yavuz ve Kanuni Dönemlerinde Mısır ve Şam’da Çıkan İsyanlar, Yüksek lisans tezi, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2015 s. 40.

66Tomar, Cengiz, “Mısır” s. 562

67Osmanlı yönetiminde beylerbeyi bir bölgenin yönetiminden sorumlu kişiler için kullanılan terimdir. 68Es-Seyit Muhammed es-Seyyit, “Mısır” s. 566

22

Mısır kökeni geçmişe dayanan çok eski bir medeniyettir. Mısır’ın fethi Osmanlı ve Mısır için önemli bir kazanımdır. Osmanlı tarih boyunca ilme ve sanata değer vermiş, bunları nerede bulursa alıp istifade etmiştir. Bunların başında Mısır gelir. Birçok medeniyete beşiklik yapan Mısır’ın en önemli ilim merkezlerinden birisi el-Ezher Camidir. Ezher Osmanlının Mısır’ı fethetmesinden sonra ilim yönünden daha iyi duruma gelmiş ve özelikle Yavuz Sultan Selim’in Kahire’ye geldiğinde Ezher’de namaz kılması değerini daha da artırmış ve dini eğitim, tekke, zaviye ve medrese gibi kurumlarda eskiden olduğu üzere eğitim verilmeye devam edilmiştir. Ezher Camii sadece ilimle kalmamış, halk meclisi gibi halkın meselelerinin giderildiği mekân olarak da kullanılmıştır.70 Osmanlı’nın Mısır’a verdiği değerin bir başka delili de kadılık sırasının İstanbul, Edirne ve Bursa’dan sonra Mısır kadılığının gelmesidir.71

Mısır mezhep imamlarından İmamı Şafii gibi bir çok âlimin yaşadığı ve talebe yetiştirdiği yerdir.72 Mısır’da görülen ilk mezhep Malikilik’tir. Abbasiler döneminde Hadis ve fıkıh âlimleri arasında Abdullah b. Lehîâ ve Leys b.Sa’d ‘ın adlarını zikredebiliriz. Mısır’da tasavvuf da önemli bir yer tutar, bu akımın öncüleri Zunnûn el-Mısri olarak bilinen

Sevban b. İbrahimdir. 73 Kıraat ilminin Mısır’da öncülüğünü yapan İmam Nâfi’nin

tariklerinden Verş adıyla bilinen Osman b.Saîd el-Mısrî ile öğrencisi Ebu Yâ’kup el-Ezrak ve Yusuf b. Amr el-Amr el-Mısri olmuştur.74 Osmanlıya kırâat ilminin Mısır’dan geldiğini söyleyebiliriz. İbnü’l-Cezerî, Ahmed el-Mesyeri (1006/1597) ve Ali b. Süleyman el-Mansûrî gibi âlimlerin Mısır’dan Osmanlıya gelmeleri bunun en güzel delillerindendir.

Mısır Osmanlı’nın hâkimiyetine geçtikten sonra ilim olarak zayıfladı diyenler olmuşsa da bu bilgi doğru değildir. Çünkü bu dönemde edebi eser, divân, şiir gibi birçok alanda eser yazıldığı bunun delilidir. Acâ’ibu’l-âşâr gibi yazılan eserlerde bir çok âlimin eserlerinden bahsedilir.75 Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethettikten sonra İstanbul’a dönerken yanında bir çok âlim götürmüştür. Daha önceleri Yıldırım Beyazıt’ın İbnü’l-Cezerî’yi davet etmesiyle daha sonraki yöneticiler de bu durumu devam ettirmişler ve Ali b. Süleyman el- Mansûrî ve el-Mansûrî’den yaklaşık yüzyıl önce Ahmed el-Mesyerî gibi bir çok âlimin İstanbul’a gelmesine sebep olmuşlardır. Götürdüğü bu âlimler belli bir zaman sonra bazıları Mısır’a geri gelip, Osmanlı kültürünü ve ilmini buraya aktararak İstanbul’la Mısır arasında

70es-Seyid Muhammed es-Seyyid “Mısır”, DİA, XXVIIII, s. 568. 71es-Seyid Muhammed es-Seyyid “Mısır”, DİA, XXVIIII, s. 566. 72 Tomar, Cengiz, ”Mısır” s. 577

73 Görgün,” Halil, “Mısır İlim Kültür ve Medeniyet”, DİA, XXVIIII, s, 575 74 Görgün, Halil,” Mısır İlim Kültür ve Medeniyet”, s, 575

23

düşünce, kültür ve ilim yönünden köprü kurmuşlardır. Bu sebeple de Mısır ve Osmanlının

eğitim sistemi temelde aynı gibidir.76 Zaten Osmanlı kültür ve medeniyetiyle Memlük kültür

ve medeniyetinin aynı olduğunu söyleyen tarihçiler de yok değildir.77

Mısır coğrafi bölge olarak Osmanlının güney sınırları ve Ortadoğu bölgesinin kara ve deniz yollarını muhafaza etmesi sebebiyle, Kuzey ve Güney Afrika öte yandan Kızıldeniz ve Arap yarımadası ve bu bölgelerin siyasi ilişkileri açısından büyük önem arz eden bir konumdadır. Mısır, Osmanlı hâkimiyetine ilk girdiği yıllarda Memlüklülerin külterel etkisi altındaydı. Ancak oraya giden güçlü idarecilerin çabalarıyla ve bıraktıkları vakıf eserleriyle

kısa zamanda Osmanlı kültürünü benimsemiştir. 78

Osmanlının XVII. Yüzyılda Mısır’da hâkimiyet kazanması, 923 yılında Mercidabık Savaşıyla başlamıştır. Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethettikten sonra yönetimde ağırlıklı olarak Memlüklülerin ileri gelenlerini iş başında bırakarak burayı beylerbeylik haline getirmiştir. Sonraki yıllarda bu durumun yanlışlığını fark eden Osmanlı kendi idarecilerini yönetime getirerek durumu düzeltmiştir.

Mısır’ı XVII. yüzyıla kadar üç başlık halinde inceleyebiliriz. Birinci olarak Hayır Bey Mısırda güzel bir idarecilik yaparak Osmanlı kültürünü oradaki yaşayan halka tanıtmıştır. İkinci olarak da Mısır’da idarecilik yapan Mustafa Paşa bazı yanlış tutumları sebebiyle iç karışıklıklara sebebiyet vermiş, daha sonra çıkan bu isyanı Vezîr-i Âzam Mustafa Paşa bastırmıştır. Üçüncü olarak da sık sık yönetimin değişmesi ve bu durumun getirdiği mali külfetin halka ek vergi olarak yansıtılması sebebiyle, fırsat kollayan bazı çevrelerin yönetime el koyma teşebbüslerini doğurmuştur. Bu durum Mısır’da Kâsımıyye ve Zülfikâriyye gibi grupların taht kavgasının uzun zaman devam etmesine sebebiyet vermiştir. 79