• Sonuç bulunamadı

Ali el-Mansûrî Tahrîru’t-Turuk adlı eserinde Kur’an-ı Kerimdeki bütün ayetlerin vücühatlarını değil, birçok surede açıklanması gereken bazı ayetlerdeki farklılıkları açıklamıştır. Çalışmadaki bazı dikkat çeken ifade ve özelliklere örnek vermek gerekirse:

69

 Mansûrî’nin eserinde sûrelerdeki kelimelerle ilgili farklı vecihlere dair değişiklikleri belirteceği zaman kelimelerin başında ىلاعت هلوق ifadesini zikretmiş, ayet vecihlerine geçmeden evvel aynı şekilde ىلاعت هلوق ifadesini kullanmıştır.247

 Bu vecihleri açıklarken de tahrîrâtın gereği bu vecihleri okuyan tarikler veya imamlar için ne kadar vecih uygulaması acıklayacak ise نولاقل هجوا ةعبرا,هجوا تثلاث رماع نبا ل gibi ifadeler, eğer farklı ravi veya tariklerin farklı okuyuşları var ise( اهيفف)( يا)248gibi ifadeler kullanmıştır.

 Bu tariklerin okuduğu kırâat vecihlerinin geçtiği kıraat kitaplarına atıfta bulunur. Vecih uygulamalarını açıklarken normal okuyuş şekillerini ( حتف ) diyerek, gunnesiz okunuşlarda ( نغ مدع),veya ( راهظا,) kelimelerini, meddi tabii için (رصق), (ةدايز), (دم) gibi ifadeler kullanmıştır.

 Mansûrî’nin eserindeki diğer bir özellik eserin orjinalinde var mı? Yoksa sonradan mı? İlave edildi bilmiyoruz ama, vecihleri sırasıyla ayrı ayrı verirken yani farklı vecihlere geçerken bir-iki gibi numaralar vermiş ve altlarını kırmızı kalemle belirtmiştir.

 Vecihleri verirken eğer uygulamalar aynı ise ( اضيا ) ifadesini kullanmıştır.249

 Eğer aynı uygulama tekrar geldiyse, bu vecih detaylı bir şekilde filan surede geçti ifadelerini kullanmıştır.250

 Birden çok vücûhâtın bir arada olduğu durumda bazı yerlerde vücûhâtların sıralanması esnasında عمو-عم ifadesini sık kullanmış, bu uygulamaları gösterirken eğer vücühat vakf ( فقو) halinde ise ( افقو )251veya ( فقولا نيح يا ) 252 yazarak dikkat çekmiştir.

 Kaynak kitaplar çoğunlukta olduğu zaman (بتكلا رثكو ) ifadesini kullanarak

kısaltma yoluna gitmiştir.253

 Eğer bir kelimede tariklere veya râvilere ait çok sayıda vecih söz konusu ise bu durumda(.نولاقل هجوا ةعبرا ) gibi ifadelerle bu vecihleri tek tek sıralamış, yeri geldiğinde tariklerin isimleri ile beraber meşhur oldukları نويماشلاو نيرصملاو gibi kodlarla görüşlerini acıklamıştır.

247 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, Tahrîru’t-turuk ve’r-rivâyât min tarîki Tayyibetü’n-Neşr, no, 000043

vr, 26. b.

248 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 19, a. 249 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 14, b. 250 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 47, b. 251 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 20, b. 252 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 9. a. 253Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 60. a.

70

 Her ilim dalının kendine has ıstılahî bir kavramı olduğu gibi, İbnü’l-Cezerî de kırâat ilminde bir takım kolaylıklar olması sebebiyle özellikle Tayyibe dilinde imamların beldelerine göre isimler vermiştir.254 Ali el-Mansûrî beldelerdeki kurrâların genel

görüşlerinin de hangi yönde olduğunu beyan edeceği zaman نيقارعلا بهذموهو,نيرصملاو ,

نويماشلاو, ةبراغملاو ve (نوّيماش ضعبو براغمو ةبراغملا روهمج)255şeklinde ifade etmiştir. Bazen de (ابرغو اقرش) ifadelerini kullanmıştır. 256

 Bazı yerlerde ise tarîk yerine وهوينادمهلا ,ىلعلا وبأ ظفاح بهذم وهو ,ءارعزلا وبأ بهذم وهو ّيئاذش ركب وبأ بهذم şeklinde mezhep ifadesini kullandığı da olmuştur.257

 Ali el-Mansûrî’nin ifadelerinin dikkat çeken bir başka yönü de vücûhatları aktardıktan sonra ( ىهتنا ,للهوملعا ) ve bazı verdiği hükümlerin sonunda (ملعأ ىلاعت الله دقف) ifadelerini kullanmıştır.258

 Konuyu anlatıp bitirdikten sonra eğer mana açık değilse izah gerektiği zaman (ينعي) diyerek vucuhatların nasıl yapılacağıyla ilgili ayrıntılı bilgi vermiştir.259

 Bazen de anlattığı beyanı daha detaylı bir şekilde anlatacağı zaman yakında bunu daha geniş anlatacağını ifade eden ( هيبنت ةدايز ئيسو) ifadelerini kullanmıştır.260

 Bazı harfleri tarif ederken noktalı bir harf ise ( ةمجعم )noktasız bir kelime ise ( ةلمهم ) ifadelerini kullanmıştır.261

 Bir diğer husus ifadelerinden birisi de eğer yapılan uygulama bir durum bildiriyorsa Ali el-Mansûrî kendi yorum yapıyor mesela ( بابلا لّهس مهلكو ) ifadelerini kullanıyor. 262

254 İbnü’l-Cezerî Tayyibetü’n-Neşr’inde bütün imamlar hakkında kodlamalar yaparak harf veya kelime şekilde

remizler: “İmam (Ebu Ca’fer) ve Nafi’ Medinelidir. Basralılar ise 3. İmam Ebu Amr ve 9. imam Şeyh Ya’kub’tur. Halef Kûfelilere dâhildir. Kûfelilerin remzi de (ىفك)’dır. Asım’ın dışındaki Kûfelilerin remzi (افش)dır.( افش ) grubuna Hafs girince remiz (بحص) olur. Yine (افش) grubuna Ebu Bekir eş-Şu’be girince remiz (ةبحص) olur. Halef ile Şu’be birlikte remizleri (افص)dır, Hamza ile Halef el-Âşir’in birlikte remizleri (ىتف), Hamza ile Ali (Kisâî) birlikte remizleri (اضر) şeklindedir. Halef ile Kisâî birlikte remizleri (ىور) iken 8. ve 9. imamların birlikte remzini (ىوث) dır. Medinelilerin ittifak ettikleri yerde remiz (ادم), Basralıların ittifak ettikleri yerde (امح), Medine, Mekke ve Basralıların ittifak ettikleri yerde remiz (امس) dır”. Bk.,en-Neşr fi’l-kırâati’l-Aşr, Dar’ü ebû

hazm, Dımeşk, 2016, c. I, s. 220.

255 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 16, b. 256 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 12. b. 257 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 5. b. 258 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 9, a. 259 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 9, a. 260 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 22, a. 261 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 31, b. 262 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 9. b.

71

 Metinde olması gereken ancak herhangi bir sebepten ötürü metne alınamayan ifadeler metnin kenarına dercedilmiş, bazen de vecihlerle ilgili görüşler serdedildikten sonra ( – هلراتخملاو-رايتخاو امهل راتخملاو ) ifadeleriyle tarik sahibi veya eser sahibi kimselerin tercih ettiği vecihleri özellikle beyan etme ihtiyacı duymuştur.

 Eserin ta‘lîkât bölümü dediğimiz yerlerinde müstensih tarafından bazı önemli notlara yer verilmiş ve ayetlerin kolay anlaşılması için vecihler şema olarak gösterilmiştir263  Ayetlerin veçihlerini tek tek açıklarken bazen vücûhâtların izahı esnasında sadece bir vechi yarım sayfayı bulmuş ve bütün vucuhatların tamamı birkaç sayfayı kapladığı da olmuştur.

 Önemli görülen yerlerde هيبنت –ةمهم ةدئاف - ةمهم şeklindeki ifadelerle dikkat çekilirken, açıklanması gereken bir durum varsa müellif mi? Yoksa müstensih tarafındanmı yapıldı belli olmayan, metnin kenarındaki ta‘lîkât denilen boşluklarda geniş izahatlar yapılmıştır.  Bazı yerlerde müstensih tarafından yapıldığı belli olan tâlikat bölümünde ةدئاف ةمهمgibi ifadelerle notlar yazılmıştır.264

 Bazı vecihlerin sonunda önemli görülen yerlerde 265لماتف diyerek düşünülüp kafa yorulması istenmiş ve bazı yerlerde ( اًنسح ناكل كلذ ىلع ) ifadelerini kullanarak bu

durumun güzel olduğunu beyan etmiştir.266

 Bazen de “düşünsene ne kadar güzel oldu” manasına gelen ( لمأتف اًنسح ناكل) ifadelerini kullanmıştır.267

 Eserde vecihlere başlarken ىلاعت هلوقifadesiyle vecihlerinin altı kırmızı kalemle çizilmiş ve vecihlerin sayıları ve sûre başlangıçları da kırmızı kalemle belirtilmiştir.268

 Bazı önemli hususlara dikkat çekmek için eserin kenarına kırmızı kalemle ( ةدئاف ةمهم) şeklinde uyarılar yazılmıştır.269

I- ESERDE İBNÜ’L-CEZERΑNİN ETKİSİ

Ali el-Mansûrî tahrîrâta yönelik bir çalışması olan Tahrîru’t-turuk ve’r-rivâyât min tarîki Tayyibeti’n-Neşr isimli eserindeki tarîkleri İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşr’inde geçen tarîklerden aldığını beyan eder. Ali el-Mansûrî’nin İbnü’l-Cezerîye çok değer verdiği

263 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 28. a. 264 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 56. a. 265 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 22. b. 266 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 11, b. 267 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 11. b. 268 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 52.a. 269 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 56. a.

72

anlaşılıyor ve bu durumu kendisi eserinin her yerine yansıtıyor, onun için eserin bazı yerlerinde “şeyhüssultan” ifadeleriyle iltifat ediyor.270Ali el-Mansûrî yukarıda söylediğimiz üzere azimet ehlindendir. İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşri’ndeki aynı tarîkleri aldığı, onun yolundan gittiği, eserininin her yerinde açık bir şekilde gözükmektedir. Bu duruma örnekler verecek olusak:

 Ali el-Mansûrî vücuhatlardaki kaynakları verdikten sonra eğer en-Neşr’de geçiyor ise (رشنلا يف لاقو) ifadelerini kullanmış,271

 Eğer İbnü’l-Cezerîde yok ise (رشنلا يف هدر نكل)272 bazen de ( يف يرزجلا نبا نع لوقنم زيربتلا لئاسم ) diyerek İbnü’l-Cezerî’nin hangi eserinden aldıysa belirtmiştir.273

 Bazı yerde de bu işin en zirvesinin İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşri olduğunu onun sözünün üzerine ilave yapılmaması gerektiğini vurgulayan ifadeler kullanmıştır.274

 Vucûhatların sonunda eğer İbnü’l-Cezerî’nin en-Neşri’nde gayet acık bir şekilde yok ise ( احيرص هدجي مل يرزجلا نكل ) ifadelerini kullanmıştır.275

 Alınan vecihler sedece İbnü’-Cezerîye ait (يرزجلا نبلا بسن ام نم اصلخم ) ifadelerini kullanmıştır. 276

 İbnü’l-Cezerî’nin verdiği bir bilgi Şâtıbî de veya et-teysîr’de yoksa ( سيل يرزجلا نبا لاق ةيبطاشو ريسيت يف ) ifadelerini kullanıyor.277

 Bazı yerde de en-Neşr’de zikredilen bir konuyu Teysir’de olmadığı veya konuya mühalefet edildiği zaman, bu durumun el-Mansûrî tarafından İbnü’l-Cezerî nin kaleminden çıktığı, kendisinin o uygulamayı sonra nesh ettiğini veya faziletli amel işleyenlerin bir takım hatalarının görmezden gelinmesini ifade eden ( اًفلاخم رشنلا يف هركذ امف كلذ ريغ وا خاسنلا نم وا يرزجلا نبا نم ملق قبس كلذ لعلف ريسيتلا يف امل) cümlelerini kullanmıştır.278  Eserin birçok yerinde ( ناطلس خيشا كلاذ يلع هعبت )279 Bu ve buna benzer cümleler kullanmıştır Bu ve buna benzer örnekler Ali el-Mansûrî’nin azimet ehli olduğunun açık delillerindendir.

270 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 49. a. 271 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 22. a. 272 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr,20. a. 273 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 29, b. 274 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 25, a. 275 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 25, b. 276 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 2. b. 277 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 44. a. 278 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 97. b. 279 Süleymaniye Ktp, Hafız Muhammed, vr, 16. b.

73