Ali b. Süleyman el-Mansûrî el-Mısrî (ö. 1134/1721) Mısır’ın Kahire’ye bağlı Mansûra nâhiyesinde dünyaya gelen Ali el Mısri, doğduğu bölgeye nisbet edilerek Ali el Mansûrî ismi ile meşhur olmuştur. Bazı kaynaklarda da Mısrî Efendi ismiyle de bilinir.116 Doğum tarihi ile ilgili kaynaklarda bir bilgi yoktur. Lakin doksan yaşında vefat ettiğine dair
kaynaklarda bir bilgi vardır,117 bu bilgiye göre 1044 yıllarında doğduğu tahmin
114 Tanman, M. Baha, “Dârü’l-Kurra”, s. 545.
115 Genç, Mehmet, ” Osmanlılar”, DİA, XXXIII, s. 532.
116 Çetin, Abdurrahman, Ebu Amr ed-Dâni ve Kıraat İlmindeki Yeri, s.44.
117Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Şerhu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvîhi’l-Elfiyye Süleymaniye
30
edilmektedir.118 On iki yaşında Kur’an-ı Kerimi ezberleyip119 Mısır’daki Camii Ezher’de ve yaşadığı dönemin büyük âlimlerinden hadis ilmi, kıraat ilmi ve tecvit ilimlerini kemaliyle öğrenmiştir.120 Mısır’ın önde gelen âlimlerinden olan Sultan el-Mezzâhî (ö. 985/1577), Muhammed el-Bakarî (ö. ?), Nûruddîn Ali eş-Şebrâmellisî (ö. 1087/ 1676) gibi âlimlerden ilmi tedrisat görmüştür. Kıraat ilminde önemli yere sahip olan hocası Sultan el-
Mezzâhi’den121 ve onun talebelerinden küçük ve büyük Muhammed diye bilinen üstadlardan
da ilim tahsil etmiştir.122
Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendinin talebi123 ve Dördüncü Mehmet zamanında Sadrazam olan Köprülü Fazıl Mustafa Paşa (1637-1691)’nın Mısır’da vali olduğu sırada Ali el Mansûrî’yi tanıması ve İstanbul’da çıkan bazı ilmi tartışmalara onun da katılmasının arzu edilmesiyle İstanbul’a davet edilmiştir.124 Köprülü Paşa ve Şeyhülislam’ın bu daveti üzerine 1088 tarihinde davete icabet ederek İstanbul’a gelmiştir. İstanbul’da geldiği ilk dönemde Rüstem paşa Camii etrafında ikamet eden Ali el Mansûrî, ilk önce Çemberlitaş’taki Köprülü Dâru’l-Hadîs’inde müderrislik vazifesinde bulunmuş,125 Kısa zamanda şöhret bulmuş ve Sadrazam Köprülü Ahmed Paşa’nın biraderleri Mustafa Paşanın meclislerine vasıl olmuştur.126 1090 tarihinde Belgrat’taki Köprülüzade Ahmed Paşa medresesine müderris olarak atanıp, sekiz sene bu görevi îfa etmiştir.127
Ali el Mansûrî 1098 tarihinde bu görevi layıkıyla yerine getirirken, 1100 senesi Muharrem ayında Mustafa Paşa’nın teşvikiyle istanbul’a getirilip Sadârât’ı uzmâ128 tarafından
118Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Şerhu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvîhi’l-Elfiyye Süleymaniye
kütüphanesi. Laleli, 00335, Şerhu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvîhi’l-Elfiyye, Çorumlu Hüseyin b. Arif b. Halil b. Muhammed b. Hızır’ın intinsah ettiği eserin giriş bölümü.
119Ali b. Süleyman el-Mansûrî Süleymaniye Kütüphanesi, İcazetnâme, Reşit Efendi, Mustafa b. Hasan b.
Yakup’un İstinsah ettiği, Ali el-Mansûrî’nin talebesi Hasan b. Ahmed’e verdiği vr. 97.a.
120 Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Tahrîru’t-Turuk, İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi
Hafız Halil’in istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no.30/36.
121 Gökdemir, Ahmed“Ali b. Süleyman el-Mansûrî ve Osmanlı ilim Dünyasına Katkıları”, s,115.
122Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Tahrîru’t-Turuk, Süleymaniye kütüphanesi, Reşit Efendi, Mustafa b. Hasan b.
Yakup’un İstinsah ettiği, Ali el-Mansûrî’nin talebesi Hasan b. Ahmed’e verdiği İcazetnâme vr. 6 b.
123 Çetin, Abdurrahman, Ebû Amr ed-Dânî, s, 44.
124 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36. Maşalı, Tarihi Temel Meseleleriyle Kırâat İlmi, s. 95, Akdemir, “Kıraat İlmi Eğitim ve Öğretim Metotları”, s. 114.
125 Akdemir, Mustafa Atilla “Harput Kıraat âlimlerinden hâmid b. Abdûlfettâh el- Pâlûvî ve Zübdetü’l-İrfân adlı eseri”Fırat Üniversitesi Harput Uygulama ve Araştırma Merkezi Uluslararası Harput’a Değer Katan Şahsiyetler
Sempozyumu, Elazığ, 2015, s. 1, 2.
126126 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36, Öge, Ali, Yusuf Efendizâde’nin Kıraat İlmindeki Yeri, s, 56
127 Ziriklî, A’lâm, c . IV s. 292; Kevserî, Tahrir s. 20. ; İsmail Paşa Bağdadi, Hidayetü’l-Ârifin Esmaü’l Müellifin Âsarürü’l-Müsannifin, Dârü Hayati’-Türasü’l Arabî, Beyrut- Lübnan, 1955, c. I. s. 765.
31
Arapzâde I. Köprülü Mehmet Paşa terbiyesinde Dersiam129, Muhaddislik ve kütüphane
sorumluluğu görevi kendisine verilmiştir.130 Bulunduğu vazifede iki yıl kalan Ali el Mansûrî 1102 yılının Muharrem ayında yüz akçe yevmiye ile Sultan Süleyman Han’ın valideleri olan Saliha Sultan’ın hayrına yaptırılan medresede kırâat şeyhliğine atanmıştır.131 Bu görev ilk
defa Ali el Mansûrî’ye verilmiş olup,132 bulunduğu görevde uzun müddet hizmet eden Ali el
Mansûrî 1128 tarihinde Sultan Ahmed Cami’nin Şeyh-ül Kurrası olan Hüseyin Efendinin
görevinden ayrılmasından sonra Sultan Ahmed Cami’nin Şeyhü’l-Kuralığına133 atanmıştır.134
Sultan Ahmed Cami’nin Şeyhü’l-Kurralık görevinde iken (1134/1722) yılı muharrem ayının on birinci gününde kuşluk vakti saat altı135 sularında vefat etmiştir.136 Ayasofya Camii’nde ikindi namazından sonra cenaze namazı kılınan Ali el Mansûrî arkasında istifade edilecek birçok eser ve talebe bırakıp, Üsküdar’da bulunan sultan haremliğinin karşısına harmanlığın alt tarafındaki mezarlığa defnedilmiştir.137
Ali b. Süleyman el-Mansûrî’nin Mısır’daki ilim hayatı ve el-Ezher’deki müderrisliği dışında fazla bir bilgiye sahip değiliz, yalnız kendisinin ne kadar büyük bir âlim olduğunu okuduğu hocalar, yazdığı kitaplar ve okuttuğu derslerden anlıyoruz. Selef ûlemanın ekserisi kendisini bir alanda değil de birçok alanda yetiştirmiştir. İhtisas alanı kırâat olan Ali b. Süleyman el-Mansûrî de bunlardan birisidir. Kırâatın dışında sarf, nahîv ve hadis hafızı138 olduğu yazdığı eserlerinden bellidir. Talebesi Hasan b. Ahmed’e verdiği icazetnâmeye göre sarf, nahîv, aruz ve hadis ilmine ait dersler aldığını beyan etmekte, kendisinden Kâdı İyad’ın
129 Osmanlıda Medrese ve Camilerde halka açık ders verme yetkisine sahip müderrislik ünvanlığı, tebliğ
görevlerinde bulunma ve devlet ricâline dua etme vazifeliğidir. İpşirli, Mehmet “Dersiâm”, DİA, IX, s. 185.
130 Kehhale, Ömer Rıza, Mu’cemü’l-Müellifin terâcimi müsannifi’l-Kütübü’l-Arabiyye, Beyrut, 1994, c. II. s.
247-248; Süreyya, Mehmet, Sicil-i Osmanî, Tarihi Vakf Yurt Yay. Konya, 1996, c. 1, s. 268.
131 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36.
132 Öge, Ali, Yusuf Efendizâde’nin Kıraat İlmindeki Yeri, s,57.
133 Şeyhü’l-Kurralık makamı yerel bir makamdır. Sorumlu olduğu alan Salatin Camileri, Medrese ve Darü’l-
Kurralardır. (bk., Alemdar, Yusuf, Osmanlıda Darü’l-Kurra müessesesi ve kırâat öğretimi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslami İlimler Anabilim Dalı, Doktara tezi, Ankara, 2003, s. 140.
134134 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36; Öge, Ali, “Yusuf Efendizâde’nin Kıraat İlmindeki Yeri”, s, 57.
135Ali b. Süleyman el-Mansûrî, Şerhu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvîhi’l-Elfiyye Süleymaniye
kütüphanesi. Laleli, 00335, Şerhu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvîhi’l-Elfiyye, Çorumlu Hüseyin b. Arif b. Halil b. Muhammed b. Hızır’ın intinsah ettiği eserin giriş bölümü.
136 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36.
137 Ali b. Süleyman el-Mansûrî İstanbul Fatih Kütüphanesi, “Hafız Ahmed Efendi’nin talebesi Hafız Halil’in
istinsah ettiği eserin giriş bölümünde “ Fatih no. 30/36.; Gökdemir, Ahmed, Ali b. Süleyman el-Mansûrî ve Osmanlı İlim Dünyasına Katkıları, s. 116- 117.
138Ali b. Süleyman el-Mansûrî, İcazetnâme, Süleymaniye kütüphanesi, Reşit Efendi, Mustafa b. Hasan b.
32
eş-Şifâ’sı, Şâtıbiyye, Dürre ve Tayyibe tariklerini kendisine okuttuğu yazmaktadır. Sarf ve Nahîv ilmine dair yazmış olduğu Ferâidü’l-vefiyye bi zikri mâ lem tahvihi’l-Elfiyye isimli eserden Ali b. Süleyman el-Mansûrî’nin bu ilme ne kadar vakıf olduğu anlaşılmaktadır. Malumdur ki manzum bir eserin yazılabilmesi o insanın bu konudaki vukûfiyetini izhar eder. Bu derece bu ilme haiz bir insanın da bu yazdığı eserlerle ilgili dersler okutmaması düşünülemez. Osmanlı medreselerinde bu kadar vazife yapan el-Mansûrî’nin okuttuğu derslere dair kayıtlarda bir bilgiye rastlayamamış olsak da sarf ve nahîv ilmiyle ilgili dersler verdiği kuvvetle muhtemeldir.