• Sonuç bulunamadı

İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

2.1. Müzik Eğitimi İle İlgili Yayın ve Araştırmalar

Larson (1971) tarafından yapılan “The Effect of Musical and Extramusical Information Upon Musical Preference” isimli araştırmada müzik terimlerinin kullanıldığı ve kullanılmadığı öğretim yöntemlerinin altıncı sınıf öğrencilerinin müziksel tercihleri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırma sonucunda müzik terimlerinin kullanıldığı derslerin öğrenciler tarafından daha yüksek oranlarda tercih edildiği ortaya çıkmıştır.

J. Flohr (1981) tarafından yapılan araştırmada müzik öğretim yöntemlerinin anaokulu öğrencilerinin müziksel işitme yeteneklerinin gelişimi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırmada denekler (N=29) iki deney ve bir de kontrol olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır. Birinci deney grubu yaratıcılık ve doğaçlama etkinliklerini içeren Orff yaklaşımıyla müzik eğitimi alırken, ikinci deney grubu şarkı söyleme, dans, vurmalı çalgı çalma ve oyun oynama etkinliklerini içeren geleneksel müzik dersleri almışlardır. Kontrol grubu ise deney süresince müzik eğitimi almamıştır. Üç ay süren ve haftada bir ders olarak uygulanan denel işlemler sonunda sontest puanları açısından birleştirilen ve müzik eğitimi alan iki deney grubunun tonal ve ritmik işitme yetenekleri açısından kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği anlaşılmıştır. Araştırma sonunda her iki müzik eğitim yönteminin de öğrencilerin müziksel işitme yeteneklerinin gelişimi üzerinde etkili olduğu görülmüştür.

Michigan Üniversitesi’nde Stauffer (1985) tarafından yapılan doktora tezi çalışmasında ezgisel tekrar yöntemi ile yapılan müzik eğitimi sırasında kullanılan ezgilerin ezgisel ve armonik yapılarının ilköğretim öğrencilerinin şarkı söyleme yetenekleri ve müziksel işitme becerileri üzerindeki etkileri incelenmiştir. 310 öğrenci ile yapılan çalışma sonunda uygulanan ölçekten elde edilen öntest ve sontest puanları arasında anlamlı düzeyde bir fark olduğu görülmüştür. Bu sonuç, müzik eğitimi sırasında kullanılan ezgilerin ezgisel ve armonik yapılarının öğrencilerin şarkı söyleme ve müziksel işitme yetenekleri üzerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadır.

M. Brand (1986) tarafından yapılan araştırmada ilköğretim ikinci sınıf düzeyindeki öğrencilerin evdeki müzik yaşamı ile müziksel yetenek ve becerileri arasındaki ilişkiler araştırılmıştır. 116 öğrencinin katıldığı araştırmada öğrencilerin müziksel işitme yetenekleri Primary Measures of Music Audiation (Gordon, 1979) isimli ölçek ile, müziksel başarılar ise Music Achivement Assessment Form (Brand, 1986) isimli ölçek ile ölçülmüştür. Müziksel başarı ölçeği, müzik bilgisi (müzik işaretleri, terimler ve çalgı bilgisi), performans becerisi (şarkı söyleme ya da çalgı çalma),müziksel okuma ve müziğe ilişkin ilgi ve güdü aşamalarından oluşmaktadır.

Öğrencilerin evdeki müzik yaşamlarını belirlemek amacı ile; a) ebeveynlerin müziğe ilişkin tutumu, b) ebeveynlerin konsere gitme alışkanlıkları,

c) ebeveyn ve çocuğun ortaklaşa sahip oldukları müziksel gereçler (kitap, kaset, cd vs.), d) ebeveyn ve çocuğun ortaklaşa sahip oldukları çalgı gibi dört boyuttan oluşan Home Musical Environmental Scale isimli ölçek kullanılmıştır. Araştırma sonunda yapılan çoklu regresyon çözümlemeleri sonunda müziksel işitme yeteneği ile evdeki müzik yaşamının dört boyutu arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmazken, müziksel başarı ve evdeki müzik yaşamının ebeveynlerin müziğe ilişkin tutumları boyutu arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür.

Bilen (1995) işbirlikli öğrenmenin müzik öğretimi ve güdüsel süreçler üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma 1994-1995 öğretim yılında ilköğretim

öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veriler ders kayıtları, Müziğe İlişkin Tutum Ölçeği, başarı testi ve gözlem formu ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, müzik eğitiminde işbirlikli öğrenme yönteminin müzik bilgilerinin öğrenilmesinde, nota ile öğrenme yöntemine göre anlamlı bir fark oluşturmazken, kulaktan notalı öğrenme yöntemine göre daha etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca işbirlikli öğrenme yönteminin diğerlerine göre güzel şarkı söyleyebilme becerisi, müziksel işitme becerileri, müziğe ilişkin olumlu tutum ve müziğe ilişkin güdünün gelişmesi üzerinde daha etkili olduğu belirlenmiştir. İşbirlikli öğrenmenin uygulandığı sınıflarda öğrencilerin derse karşı coşkulu, ilgili olduğu gözlenmiş ve derse katılımlarının arttığı saptanmıştır.

Kocabaş (1995) işbirlikli öğrenmenin blok flüt öğretimine ve öğrenme stratejilerine olan etkilerini belirlemek amacı ile yapmış olduğu araştırmasını, 1994- 1995 öğretim yılında 6. sınıfta okuyan 159 öğrenci üzerinde gerçekleştirmiştir. Araştırma verileri, gözlem formu, başarı testi, Müziğe İlişkin Tutum Ölçeği ve Müziği Öğrenme Stratejileri Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırma sonunda işbirlikli öğrenme tekniklerinin geleneksel öğretim yöntemlerine göre, öğrencilerin müzik dersine ilişkin tutumlarını, öğrenme stratejilerini, başarılarını, blok flüt çalma becerilerini daha olumlu olarak etkilediği belirlenmiştir.

Kocabaş (1996)’ın 1994-1995 öğretim yılı birinci yarıyılında Dokuz Eylül Ortaokulunda okumakta olan 155 orta birinci sınıf öğrencisinin yer aldığı araştırmasının amacı, işbirlikli ve geleneksel öğrenme yöntemlerinin müziğe ilişkin tutumlar üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Kontrol gruplu öntest-sontest deseninin kullanıldığı araştırmada iki deney grubu ile kontrol grubu karşılaştırılmış olup, verilerin elde edilmesinde araştırmacı tarafından geliştirilen “Müziğe İlişkin Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesi sonucunda işbirlikli öğrenmenin daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

Kocabaş (1998) ilköğretim dersleri müzik derslerinde uygulanan işbirlikli öğrenmenin müzikte benlik kavramı üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma 1997-1998 öğretim yılında 5. sınıf öğrencilerinden 80 öğrenci üzerinde

gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kontrol gruplu öntest-sontest deney deseni kullanılmıştır. Araştırmada deney grubunda işbirlikli öğrenme tekniklerinden “Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri” tekniği, kontrol grubunda “Takımdan Yola Çıkarak Öğretim” tekniği uygulanmıştır. Veriler Müzikte Benlik Kavramı Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre, İşbirlikli öğrenme tekniklerinden “Öğrenci Takımları Başarı Bölümleri”nin uygulandığı deney grubundaki öğrencilerin “Takımdan Yola Çıkarak Öğretim” tekniğinin uygulandığı kontrol grubundaki öğrencilerden daha olumlu benlik kavramına sahip oldukları saptanmıştır.

Söker’in (1998) araştırması, işbirlikli öğrenme yönteminin, müzik bilgilerinin öğrenilmesi ve şarkı öğretimine etkilerini geleneksel öğretim yöntemlerinden olan nota ile öğrenme yöntemi ile karşılaştırılmalı olarak incelemek amacı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Bostancı İlköğretim Okulu 1997-1998 öğretim yılı orta ikinci sınıfta okumakta olan toplam 81 öğrenci oluşturmuştur. Belirlenen iki sınıftan biri deney, diğeri kontrol grubu olacak şekilde rastlantısal olarak seçilmiştir. Deney grubunda işbirlikli öğrenme tekniklerinden “Birlikte Öğrenme Tekniği”, kontrol grubunda ise “Nota İle Öğrenme Yöntemi” uygulanmıştır. Araştırmada veriler, denel işlemlerden önce ve sonra uygulanan “Müzik Bilgi Testi” ile “Öğrenci Anketi” sonuçları ve uygulama sırasındaki gözlemlere dayalı olarak toplanmıştır. İşbirlikli öğrenme yöntemi, araştırma sonuçlarına göre, müzik bilgilerinin öğrenilmesinde nota ile öğrenme yöntemine göre önemli bir farklılık oluşturmazken, şarkı öğretiminde ve buna dayalı olarak güzel şarkı söyleyebilme becerilerinin kazanılmasında oldukça etkili olmuştur. İşbirlikli öğrenme, öğrenciler arası uyumu, arkadaşlık ilişkilerini olumlu yönde etkileyerek, derse katılımı artırmıştır. Ayrıca örneklemdeki kız ve erkek öğrenciler arasında, öntest ve sontest karşılaştırması sonucunda önemli farklılıklar olmadığı belirlenmiştir.

Swanwick ve Lawson (1999) tarafından yapılan araştırmada “Otantik” müziğin ortaokul öğrencilerinin müziğe ilişkin tutumları ve başarıları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonunda üç yıl süreyle gerçek müzisyenlerle çalışma

fırsatı bulan deney grubunun tutumlarının, geleneksel sınıf dersi işleyen kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Kocabaş (2000) işbirlikli öğrenme tekniklerinden öğrenci takımları-başarı bölümleri tekniği ile geleneksel öğretimin uygulandığı müzik dersinde öğrencilerin benlik kavramları arasında farklılığın olup olmadığını araştırmıştır. Buca Çakabey İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilen araştırmada kontrol gruplu öntest-sontest deney deseni kullanılmıştır. Araştırmanın genel bir sonucu olarak müzik öğretiminin öğrencilerin müzik dersinde kendilerine ilişkin duygu, inanç, tutum, algı ve davranışları üzerinde olumlu etkiler bırakarak benlik kavramlarını artırdığı söylenebilir. Bununla birlikte işbirlikli öğrenme tekniğinin uygulandığı deney grubu lehine müzikte benlik kavramına ilişkin daha anlamlı farklılıkların oluştuğu bulunmuştur.

Bondi (2000), işbirlikli öğrenmenin ikinci sınıf öğrencilerinin ritm okumaya karşı tutumları üzerindeki etkilerini incelediği araştırmasının örneklemini deney ve kontrol grubundan oluşan toplam 41 ikinci sınıf öğrencisi oluşturmuştur.yapılan analizler sonucunda doğrudan öğretim yöntemleriyle işbirlikli öğrenme yöntemi arasında öğrencilerin ritm okumaya karşı tutumları açısından anlamlı derecede farklılık olmadığı saptanmıştır.

M. S. Holloway (2001) tarafından yapılan doktora tezi çalışmasında işbirlikli aktif öğrenme yönteminin ve geleneksel müzik öğretim yönteminin üniversite öğrencilerinin müziksel işitme becerileri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırmada deney grubu (n=44) 15 hafta süresince işbirlikli öğrenme yöntemiyle müzik eğitimi alırken, kontrol grubu (n=44) yine 15 hafta boyunca geleneksel yöntemle müzik dersi almıştır. Araştırmada incelenen müziksel işitme yeteneği, ezgi, biçim, ölçü ve tını çözümleme ve majör/minör ayrıştırma gibi becerilerden oluşmaktaydı. Deney sonunda deney grubunun başta ezgisel işitme becerisi olmak üzere diğer işitme becerileri açısından kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği belirlenmiştir.

Uysal (2004), araştırmasında işbirlikli öğrenmenin müzik öğretiminde sınıf atmosferi ve şarkı söyleme becerileri üzerindeki etkisini incelemiştir. Araştırma deney grubu ve kontrol grubu olmak üzere iki grup üzerinde ve toplam 140 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada kontrol gruplu öntest-sontest deney deseni kullanılmıştır. Deney grubunda işbirlikli öğrenme tekniklerinden Birleştirme-I kontrol grubunda da geleneksel öğretim yöntemlerinden Ezginin Ritminden Yola Çıkarak Öğretimi Tekniği uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesi sonucunda deney grubunun, olumlu sınıf atmosferinin ve şarkı söyleme becerilerinin gelişmesinde ve müziksel alan bilgilerinin öğrenilmesinde kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği belirlenmiştir.