• Sonuç bulunamadı

1.3. Birlikte Kefalette Kefilin Sorumluluğu

1.3.2. Müteselsil Birlikte Kefalette Kefilin Sorumluluğu

BK md. 488 f. 2‟ye göre, kefiller gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi aralarında müteselsil olarak yükümlülük altına girerse, her biri kefil olunan miktara kadar borcun tamamından sorumlu olur. Bu tür kefalete müteselsil birlikte kefalet denilmektedir. Müteselsil birlikte kefaletin, kefalet senedinden açıkça anlaĢılması gerekir103, aksi takdirde kefaletin adi birlikte kefalet olduğu kabul edilecektir104.

102 TANDOĞAN, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 773. 103

Müteselsil kefalette olduğu gibi, müteselsil birlikte kefalette de kefalet senedinde mutlaka „‟müteselsil birlikte kefil‟‟ ibaresinin yer alması gerekmez, önemli olan kefalet senedinin yorumundan müteselsil birlikte kefillik iradesinin açıkça anlaĢılabilmesidir.

34

Kanundaki tanımdan da anlaĢılacağı üzere, müteselsil birlikte kefalet iki Ģekilde olur. Bunlardan ilki kefillerin sadece kendi aralarında müteselsilen yükümlülük altına girmesidir. Müteselsil birlikte kefaletin bu Ģeklinde alacaklının kefillerin sorumluluğuna gidebilmesi için ilk önce asıl borçluyu takip etmesi Ģarttır. Alacaklı ancak, asıl borçlu iflas eder, hakkındaki takip semeresiz kalır veya Türkiye‟de takibi mümkün olmazsa ya da varsa mevcut rehinler paraya çevrildikten sonra kefilleri takip edebilir. Ancak alacaklı o vakit kefilleri hisseleri oranında takip etmek zorunda değildir; istediği kefilden alacağın tamamını talep edebilir. Bu durumda kefiller sadece bölme def‟inden feragat etmiĢtir105. Bu nedenle hiçbir kefil,

sorumluluğun kefiller arasında paylaĢtırılmasını, her kefilin sadece kendisine düĢen pay oranında sorumlu tutulmasını talep edemez106

.

Müteselsil birlikte kefaletteki teselsül durumunun genel olarak borçlar hukukunda ve özel olarak kefalet hukukunda iki anlamı vardır107

.

Müteselsil birlikte kefalette, kefillerin sadece kendi aralarında yükümlülük altına girmesi halinde BK md. 141 anlamında bir teselsül söz konusu olur. Buna göre BK md. 144 uyarınca108

da, müteselsil kefillerden birinin fiili diğer müteselsil kefillerin sorumluluğunu arttıramaz. Müteselsil birlikte kefiller, birbirlerinin temerrüt ve kusurlarının sonuçlarından sorumlu olmazlar. Aynı Ģekilde bir müteselsil kefilin belli def‟ilerden feragat etmesi diğer müteselsil kefillerin durumunu ağırlaĢtıramaz.

105 ARAL, Borçlar Hukuku, s. 446 ; ARPACI/SEROZAN/HATEMĠ, Borçlar Hukuku, s. 528 ; REĠSOĞLU, Kefalet, s. 134 vd. ; SÜCÜLLÜ, Geçerlilik ġartları, s. 31 ; ġAHAN, Sona Ermesi, s. 33 ; TANDOĞAN, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 774 ; YAVUZ, Özel Hükümler, s. 494.

106 ÖZEN, Kefalet SözleĢmesi, s. 256. 107 REĠSOĞLU, Kefalet, s. 134.

35

Ancak BK md. 134 bu duruma bir istisnadır. Buna göre, bir müteselsil borçlu aleyhine zamanaĢımının kesilmesi bütün müteselsil borçlular hakkında hüküm ifade eder109.

Müteselsil birlikte kefaletin diğer bir Ģekli, kefillerin hem kendi aralarında hem de asıl borçlu ile birlikte müteselsilen yükümlülük altına girmesidir. Müteselsil birlikte kefaletin bu Ģeklinde, kefillerle asıl borçlu arasındaki teselsül, kefillerin tartıĢma def‟inden ve rehnin paraya çevrilmesi def‟inden feragat ettiğini, yani alacaklının asıl borçluyu takip etmeden kefilleri takip edebileceğini ifade etmektedir. Yoksa bu durumda BK md. 141 anlamında bir asli borç olarak teselsül yoktur. Kefillerle asıl borçlu arasındaki teselsülde, kefillerin yükümlülükleri fer‟idir. Öte yandan BK md. 488 f. 2, asıl borçlu ile birlikte teselsül durumunda, kefiller arasında da teselsül olacağını kabul etmiĢtir. Bu nedenle müteselsil birlikte kefaletin bu Ģeklinde de kefillerin bölme def‟inden feragat ettikleri110

kabul edilecektir. Ancak, kefalet senedinde açıkça belirtmek suretiyle sadece tartıĢma def‟inden feragat edip, bölme def‟i hakkını saklı tutmak mümkündür111

. Tereddüt halinde birlikte kefillerin hem bölme def‟inden hem de tartıĢma def‟inden feragat ettiği kabul edilmelidir112

.

109

REĠSOĞLU, Kefalet, s. 135. (Maddenin yeni düzenlemesi için bknz. 6098 sayılı TBK md. 155) 110 TBK md. 587 f. 2 c. 2, müteselsil birlikte kefile bölme def‟inden Ģartlı olarak yararlanma hakkı tanımıĢtır. Buna göre, kendisinden talepte bulunulan müteselsil birlikte kefil, kendisinden önce veya kendisiyle aynı anda yükümlülük altına giren ve Türkiye‟de takibi mümkün olan diğer birlikte kefillerin hepsine karĢı takibe geçilmedikçe, kendi payını ödemesi veya kendi payı bakımından ayni teminat göstermesi Ģartıyla bölme def‟ini ileri sürebilecektir. Bu durumda alacaklı, müteselsil birlikte kefilin kendi payına düĢen ödemesini kabul etmek zorunda kalacak ve diğer müteselsil birlikte kefillerden kalan tutarı isteyebilecektir. (ÖZEN, Kefalet SözleĢmesi, s. 257-259)

111

ARAL, Borçlar Hukuku, s. 446 ; REĠSOĞLU, Kefalet, s. 134-136 ; SÜCÜLLÜ, Geçerlilik ġartları, s. 31 ; ġAHAN, Sona Ermesi, s. 33 ; TANDOĞAN, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 774 ; YAVUZ, Özel Hükümler, s. 494.

36

Birlikte kefillerin baĢka bir açıklama olmaksızın sadece müteselsilen kefil olduklarını bildirmeleri halinde, hem kendi aralarında hem de asıl borçlu ile birlikte müteselsilen sorumlu oldukları kabul olunmalıdır113

.

Borcun tamamını veya bir kısmını ödeyen müteselsil birlikte kefil, asıl borçluya borcun tamamı için rücu edebilir114

.

BK md. 488, müteselsil birlikte kefillere birbirlerine rücu etme hakkı tanımıĢtır. Buna göre, borcun tamamını veya payına düĢenden fazlasını ödeyen müteselsil birlikte kefil, payları oranında diğer müteselsil birlikte kefillere rücu edebilir. Müteselsil birlikte kefillerin sorumlu olacakları paylar ve birbirlerine rücu oranı önceden kararlaĢtırılmıĢ olabilir. Ancak bu konuda herhangi bir anlaĢma yoksa, kefillerden her biri eĢit paylarla sorumlu olur. Sadece payı oranında ödeme yapan müteselsil birlikte kefilin, diğer kefiller hiç ödeme yapmasalar bile onlara rücu hakkı115

yoktur116.

Nitekim Yargıtay da konuyla ilgili bir kararında117

„‟Müteselsil birlikte

kefalette kefillerden her biri borcun tamamından alacaklıya karşı sorumlu olup, ancak diğer kefillerin paylarına düşen miktar bakımından onlara rücu etme hakkına sahiptir.‟‟ diyerek müteselsil birlikte kefillerin sorumluluğunun ve rücu hakkının

kapsamına değinmiĢtir.

113 TANDOĞAN, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 774. 114 REĠSOĞLU, Kefalet, s. 137.

115

ÖZEN, TBK md. 587. f. 2 c. 3 ile müteselsil birlikte kefile payından daha az bir ödeme yapsa bile, diğer müteselsil birlikte kefillere rücu hakkının tanındığını savunmaktadır. (Ayrıntılı bilgi için bknz. ÖZEN, Kefalet SözleĢmesi, s. 262)

116

ARPACI/SEROZAN/HATEMĠ, Borçlar Hukuku, s, 529 ; REĠSOĞLU, Kefalet, s. 138 vd ; REĠSOĞLU, Seza : Kefilin Rücuu ile Ġlgili Meseleler, BATĠDER, Y: 1962, C:1 S: 4, s. 508-509 ; ġAHAN, Sona Ermesi, s. 33 ; TANDOĞAN, Özel Borç ĠliĢkileri, s. 774.

37

„‟BK.nun 488/2. maddesi asıl borçlu ile birlikte müteselsil kefil arasında, kefil

birden fazla ise kefiller arasında teselsülü kabul etmiştir. Kefillerin sorumluluğu aksi kararlaştırılmadığı takdirde eşit orandadır. Kefiller müşterek borçlu ve müteselsil kefil durumunda olduklarından kefillerden birisi hissesinden fazla ödeme yapmışsa diğer kefilleri hisseleri oranında rücu hakkını haizdir. Adi kefalette de aynı esasların uygulanması gerekir118

.‟‟

Ödeme yapan müteselsil birlikte kefilin rücu konusunda seçim hakkı vardır. Ödemeyi yapan müteselsil birlikte kefil ya halefiyet ilkesine dayanarak ödediği tutarın tümü için asıl borçluya ya da kendisine düĢen pay için diğer bir müteselsil birlikte kefile rücu edebilir119

. Kefil, diğer kefillere karĢı sahip olduğu rücu hakkını asıl borçluya karĢı sahip olduğu rücu hakkından önce kullanabilir120

. Nitekim Yargıtay da konuyla ilgili bir kararında121

„‟Payından fazla ödeme yapan kefil,

ödediği fazla miktar için payları oranında diğer kefillere rücu edebilir. Öncelikle asıl borçluya müracaat zorunluluğu yoktur.‟‟ demiĢtir. Rücu alacağında zamanaĢımına,

müteselsil birlikte kefilin alacaklıya yaptığı ödeme esas alınır. Kendisine rücu edilebilecek müteselsil birlikte kefil ihtar edilir ancak ödeme yapmazsa ihtardan itibaren temerrüt faizi iĢlemeye baĢlar122.

„‟Davacı davasında kefalet hükümleri çerçevesinde halefiyete dayanarak

davalıya rücu etmektedir. Davacı ve davalı müteselsil birlikte kefildirler. Adi birlikte

118 3. HD. 22.2.1999 T. 1445 E. 1605 K. 119

ÖZEN, Kefalet SözleĢmesi, s. 260.

120 GÖKTÜRK, H. A., Borçlar Hukuku Ġkinci Kısım Aktin Muhtelif Nevileri, Ankara 1951, s. 624. 121 13. HD. 16.3.1993 T. 1165 E. 2279 K. (UYGUR, Tazminat Hukuku, s. 9386)

38

kefil olsalar bile yukarıda açıklandığı üzere kendi payından fazla ödeyen kefilin diğer birlikte kefile halefiyet yolu ile rücu hakkı vardır. Rücu davalarının zamanaşımı esas alacağın zamanaşımına tabidir. Esas alacak kefalet sözleşmesinden doğmuştur. Sözleşmelerden doğan bütün alacak davaları, kanunda başka suretle bir hüküm mevcut olmadığı takdirde Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi hükmünce on senelik zamanaşımına tabidir. O halde mahkemece uyuşmazlığın bir senelik zamanaşımına tabi olan sebepsiz zenginleşmeden çıktığının kabulü ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi kanuna aykırıdır. Bozmayı gerektirir123

.‟‟

Müteselsil birlikte kefillerden birinin aczi halinde, ödenmesi gereken kısım, diğer müteselsil birlikte kefillere payları oranında bölüĢtürülür. Kendisine baĢvurulan müteselsil birlikte kefil daha az ödemesi gerektiğini iddia ederse, bunu ispatlamak zorundadır124

.

Müteselsil birlikte kefiller arasındaki rücu iliĢkisi, kefalet sözleĢmesinden baĢka, vekalet, sebepsiz zenginleĢme vb. gibi bir iç iliĢkiye dayanabilir. Ancak, ödeme yapan kefil, bu iç iliĢkiyi ispatlamak zorunda değildir125

.

123 13. HD. 2.5.1975 T. 5732 E. 3005 K. (KARAHASAN, Yargıtay Kararları, s. 1239) 124 REĠSOĞLU, Kefalet, s. 138.

39

1.3.3. Birlikte Kefilin BK MD. 488 F. 3 Hükmü Uyarınca Yükümlülükten