• Sonuç bulunamadı

Müridizmin Feodal Beyliklerle İlişkisi

4. Kafkasya'nın Coğrafi Konumu, Demografik ve Sosyo-Kültürel Yapısı

1.5. Müridizmin Feodal Beyliklerle İlişkisi

Bu ilişkiyi anlamak için Dağıstan’ın sosyal yapısını iyi bir şekilde tahlil etmek gerekmektedir. Kafkasya’da pek çok etnik unsurun olduğu bit toplum vardı. Bu topluluklar muhtelif feodalite ile yönetiliyorlardı. Bu feodaller asırlarca kendi aralarında anlaşmazlığa düşmüş ve birlik içinde olamamışlardır. Bu yüzden bütün Dağıstan halklarını bir araya getiren ve bir merkezden yöneten bir güç ve otorite yoktu.220

Buradaki toplumlarda hiyerarşik bir yapı vardı ve en üst tabakayı “Han, Şamhal veya Bey” de denilen prensler oluşturuyordu. Bunlar siyasette söz sahibi olan tabakaydı ve halkı yönetiyordu. Kendilerine tabi olan aileler ne kadar kalabalık ve güçlü olurlarsa bunlar da o derecede kuvvetli olurlardı. Prenslerin bir altındaki tabakada ise “Özden” denilen soylular vardı. Özdenler bazen ekonomik olarak prenslerden daha güçlü olsalar da yönetimde söz sahibi değildiler. Ancak prenslere tabiydiler ve tıpkı onlar gibi soyluluk sembolü olan kırmızı pabuç ve çizme giyme hakkına sahiptiler. Üçüncü sınıf ise hür halktan oluşuyordu. Bunlar beylerin topraklarını işler, savaş vakti ise onlara tabi olarak savaşırlardı. Her ne kadar halk beylere tabi olsa da beylerin onlara baskı yapmaları ya da boyundurukları altına

217 Gammer, “Naqshbandiyya in Daghestan”, Die Welt des Islams, XXXIV/2, 208-209.

218 Kemper, “Khalidiyya Network in Daghestan”, Die Welt des İslam, I/42, 42.

219 Temizkan, “Müridizmin Kurumsallaşması”, Karadeniz Araştırmaları, XXV/XXV, 78.

almaları söz konusu değildi. Halktan kişiler istedikleri zaman istedikleri yere gidebilme özgürlüğüne sahiptiler. Bir suç işlediklerinde kabile kurulu tarafında yargılanarak prens tarafından cezalandırılırlardı. Dördüncü tabaka ise kölelerdi. Savaşlarda esir edilen bu insanlar alınıp satılıyordu.221

Rusya Hanlıkların birlik içinde olmayışından fazlasıyla yararlanmıştır. Kendi aralarındaki anlaşmazlıklar ve Rus baskısı dışında üçüncü bir cenahtan daha baskıyla karşılaştılar: imamlar. Üç koldan süren mücadele fiili savaşların ortaya çıkmasını sağladı. Ancak bundan en karlı çıkanlar Ruslar olmuşlardır. Ruslar kendilerine tabi olmayı ilk önce kabul eden Tarki Şamhallarına çeşitli rütbeler verdiler. Gazi Kumuk hanı Arslan Han tuğgeneral rütbesine ulaştı. Mehtuli hanı Ahmed Han ise Avar bölgesi hâkimi ünvanı aldı. Hunzah Hanlığı asker ve para ile desteklendi. Her ne kadar aralarında anlaşmazlık olsa da bu hanlar birbirlerinin arkasını kolluyorlardı.222 İşte

böyle bir toplumda Dağıstan hanlarını ve halklarını bir otorite altında toplamayı amaçlayan ve bunun için mücadele eden Müridizm hareketi teşekkül etti.

Yüzyıllardır hiyerarşik bir düzenin hâkim oluğu bir toplumda Hâlidî- Nakşibendiyye müridleri devrim niteliğinde bir söylemle ortaya çıkıp, İslâm dinine göre bütün insanların bir tarağın dişleri gibi birbiriyle eşit olduğunu, kimsenin kimseye üstünlüğü olmadığını, üstünlüğün sadece takvada olduğunu insanlara bir kez daha hatırlatmak için çaba gösterdiler.223 Bunun için de insanları şeriata yönelttiler. Ancak

bu söylemler asırlardır gücü elinde tutan aristokrat ailelerin hoşuna gitmedi.224 Hanlar

şeriatı ve müridlerin vadettiği yeni düzeni istemiyorlardı. Çünkü eşitlik söylemlerini kendi statüleri için bir tehlike olarak görüyor, yeni düzenle beraber hükümlerinin denetleneceğini ve zenginliklerine sınır getirileceğini biliyorlardı. 225

Müridizm hareketine katılanların çoğunluğu hür köylülerdi. Çünkü Müridizm hareketi bu insanları özgürleştireceğini ve Rusları Kafkasya’dan kovacağını vadediyordu. Müridizme inanıp harekete katılanlarla beraber onu reddedenler de vardı.

221 Kutlu, Çeçen Direniş Tarihi, s. 191; Temizkan, “Müridizmin Yayılma Stratejisi”, TDİD, IX/II, 184. 222 Kutlu, Çeçen Direniş Tarihi, s. 192.

223 Batılılar da Müridizmin kabile beylerine ve yarı feodal toprak sahiplerine karşı daha demokratik unsurları destekleme eğiliminde olduğu görüşündedirler. (Brock, Peter, “The Fall of Circassia: A Study in Private Diplomacy”, The English Historical Review, Jul., 1956, LXXI/280, 408.

224 Temizkan, “Müridizmin Yayılma Stratejisi”, TDİD, IX/II, 184-185.

Bunlar genelde zanaatkar kesimdi. Köylülerin özgürleştirilmesi yeni müridler kazanılmasını kolaylaştırırken feodal beylerle husumet oluşturuyordu. Müridler dinî kaynaklı eşitlik vaatleriyle feodalleri yalnızlaştırıyorlardı.

Müridler Kafkas halkları arasında yeterince taraftar topladıktan sonra bundan güç alarak feodallere karşı mücadele vermeye başladılar. Öncelikle Ruslarla iş birliği yapan feodallerden başlayarak feodalitenin kalkması için güç kullanmaya başladılar. Yüzyıllardır devam eden bir sisteme bu şekilde baş kaldırılması Müridizm hareketinin belli bir toplumsal taban edindiğini de göstermektedir. Bu toplumsal taban Müridizmin kurumsallaşmasını ve devletleşmesini de hızlandıran faktörlerdendir.226

Ruslarla iş birliği yapan Arslan Han Gazavât faaliyetlerinden rahatsız oldu ve İmam Gazi Muhammed’i yanına çağırarak ona: “Bu fitne nedir? Neden sen bu halkı

belaya sokmaktasın, kendi başına da dert açıyorsun. Neden bir köşeye çekilip dinlenmezsin” dedi. Ancak Gazi Muhammed kendisine itiraz edince adamlarıyla

beraber onun şeyhi olan Muhammed Yaraglî’nin ve Cemaleddin Gazi Kumukî’nin yanına gitti. İki alimi de hemen oracıkta adamlarına boğdurtarak öldürtmekle tehdit etti ve onlardan Gazi Muhammed’i müridlikten çıkardıklarını, ona verdikleri izin yetkisini geri aldıklarını içeren birer mektup yazmalarını istedi. İkrah altındayken bu isteği kabul edip Han’ın dediğini yapan Muhammed Yaraglî ve Cemaleddin Gazi Kumukî daha sonra bu yaptıklarından çok pişman oldular ve geri adım attılar.227

Hanların içinde bulunduğu zihniyet ve Gazavât hareketi ile mücadelesini daha iyi anlamak için, Gazi Muhammed ve müridlerin Kumukların üzerine gelmekte olduğunu haber alan Unsokul Şamhalı’nın kendi taraftarlarına yaptığı bir konuşmayı örnek gösterebiliriz: “Şimdi topraklarımıza büyük bir kuvvetle Ruslar geldiler. Onlar

kendilerine karşı gelenlerden hoşlanmazlar ve karşı çıkanları rahat bırakmazlar.

226 Temizkan, “Müridizmin Kurumsallaşması”, Karadeniz Araştırmaları, XXV/XXV, 78-79.

227 Karakî “Dağıstan Kılıçlarının Parlaması” adlı eserinde bu olayın çözülmesine şu şekilde yer vermiştir: Han’ın arzusunu yerine getirdikten hemen sonra Muhammed Yaragî’nin görme yetisini kaybeder, Cemaleddin Gazi Kumukî’nin ise dilinin tutulur. İki alim de hemen bir aya gelerek pişman olurlar ve ağlayarak tövbe derler. Mektupları gönüllü olarak yazmadıklarını ve Gazi Muhammed’e göndermeyeceklerini söyleyerek Allah’tan af dilerler. Hemen o vakitte Muhammed Yaragî’nin gözleri görme başlar, Cemaleddin Gazi Kumukî’nin ise dili çözülür. “Bizim bu başımıza gelenler Gazi Muhammed’in kerametindendir. Eğer Gazi Muhammed Allah katında üstün derecelere sahip olmasaydı bu işler başımıza gelmezdi. Bu defa Allah bizi bağışladı ama bir dahaki sefere böyle hatalara düşersek bir bereketsizlik üzerimize gelir” derler. (Karakî, Dağıstan Kılıçlarının Parlaması, s. 67-68.)

Bizler Rusların isteğince gezmek zorundayız. Biz onlarla savaşamayız. Ancak, şu Gazi Muhammed’i ve iş arkadaşlarını yakalayamazsak, onların evlerini yakıp, ailelerini tutuklayıp yanıma getiriniz. Bu söylediklerimi becerenler benden büyük hediye alacaklardır.” Konuşmasının ardından Han oradakilere ikişer kuruş para dağıttı.228

Feodal beylerin direnişine rağmen Gazi Muhammed bildiği yolda gitmeye devam etti. Onun vefatından sonra ikinci imam olarak onun yerine geçen Hamzat da kısa süren imamlık döneminde aynı mücadeleyi sürdürdü. Avar Hanı’nı ve bütün sülalesini oradan kaldırmayı hedefleyen İmam Hamzat, sonuçları çok ağır olacak radikal bir karar aldı ve Hunzahlı yöneticilerin tamamını öldürdü. Dağıstan’ın en köklü hanlıklarından birini ortadan kaldırarak diğer hanlıklara da sert bir mesaj vermiş oldu. Topraksız köylüler ve alt tabakadakilerin de özgürlük için umutları arttı. Ancak bu olay kan davası güden Han sülalesi yakınları tarafından katledilmesine neden oldu.229

Hamzat’tan sonra onun yerine geçen Şamil de feodallerle mücadeleyi hızlandırarak devam ettirdi. Özellikle de Ruslarla iş birliği içinde olan hanların üzerine yürüdü. Halkı zengin ve soylu ailelerin boyunduruğundan kurtararak Hanları yalnızlaştırmak suretiyle güç dengesinin değişmesini sağladı. İmam Şamil aristokratlardan ve zenginlerin mallarına el koyuyor, aldıklarının bir kısmını fakirlere dağıtırken kalan kısmını da Beytü’l-Mal’a aktarıyordu. Böylece devletin maliyesini de güçlendiriyordu. Şamil’in ve Müridizmin bu denli güçlenmesinden memnun olmayan feodaller halkın özgürleşmesinden hoşlanmıyor, köylülere baskı yapıyorlardı. Fakat Şamil ve etrafında sağlam bir çekirdek kadro oluşturmuş müridler hanların baskılarını savuşturuyordu.230

Şamil iyice güçlenmeye başladığı zaman bazı aristokratların onun tarafına geçtiğini görüyoruz. Pragmatizm ile hareket eden bu hanlar statülerini tamamen kaybetmektense Müridizm teşkilatı içerisinde kendilerine bir mevki edinme çabasında idiler. Bunların en bilindik olanları Hacı Murat ve Danyal Bek’tir. Danyal Bek 1844 yılında Şamil’in en parlak nâibi olmuştur. Maiyetlerindeki adamlarıyla beraber Müridizme katılan bu aristokratların zamanla Şamil ile tekrar arası açılmıştır. Çünkü

228 Karakî, Dağıstan Kılıçlarının Parlaması, s. 89-90. 229 Özdemir, İmam Şamil’in Hatıratı, s. 74-75.

adamları Şamil’den daha çok beylerine bağlıydılar ve Şamil’in emirlerini ihmal ediyorlardı.231

Şamil aristokratlarla yürüttüğü mücadelenin ardından uzun uğraşlar sonunda toplumdaki sosyal tabakalaşmayı neredeyse tamamen ortadan kaldırmaya muvaffak olmuştur. Han unvanını kullanan birkaç kişi kalsa da onlar da normal halkla tamamen aynı statüdeydiler. Ancak oluşan yeni düzenle birlikte toplumdaki klasik sosyal tabakalaşma yok olurken, Müridizmin getirdiği ideolojiden sonra toplum Müridizm taraftarı olanlar ve Müridizm karşıtı olanlar, başka bir deyişle Mü’minler ve münafıklar şeklinde ikiye ayrılmıştır.232

Müridizm hareketi bir taraftan dağlı kavimleri bir bayrak altında toplamak ve bağımsız bir devlet kurabilmek için birliği sağlamaya çalışırken, diğer taraftan dış düşmanlara karşı mücadele vermiştir. Uzun süren uğraşlar sonunda halkın aile ve akrabalık ilişkileri iyileştirilmiş ve güçlendirilmiştir. Sonunda insanlara ortak ideallere bağlı bir şekilde, birlikte aynı bayrak altında yaşayabilecekleri fikir, bilinç ve ülküsü aşılanmıştır.

231 Özdemir, İmam Şamil’in Hatıratı, s. 209-210; Kemper, “Khalidiyya Network in Daghestan”, Die

Welt des İslam, I/42, 47-48.

İKİNCİ BÖLÜM

RUSLARIN MÜRİDİZM İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ