• Sonuç bulunamadı

2.3. YAŞAM DOYUMU

3.1.2. MÜKEMMELLİYETÇİLİK YURTİÇİ ARAŞTIRMALARI

Mükemmelliyetçilikle ilgili ilk çalışmalara bakıldığında bu çalışmaların daha çok ölçeklerin uyarlamasına yönelik çalışmalar olduğu görülmektedir. Bu çalışmalar kapsamında ise, Özbay ve Taşdemir tarafından (2003) yılında yapılan çalışmada bireylerin mükemmelliyetçilik tutumlarını ölçmeye dönük Frost ve arkadaşları (1996) tarafından geliştirilmiş Çok Boyutlu Mükemmelliyetçilik Ölçeği’nin (FMPS) Türkçe’ye uyarlaması yapılmıştır. Araştırma örneklemi farklı illerde öğrenimlerini sürdürmekte olan 489 Fen Lisesi öğrencileri oluşturmaktadır. Karşıt tercüme işlemleri sonrasında yapı geçerliğine dayalı olarak test geçerliliği sınanmıştır. Araştırmacılar tarafından faktörlenebilirlik incelemesi sonrasında 35 maddelik mükemmelliyetçilik tutumlarına ilişkin ölçeğin (FMPS), orijinal çözümlemesine bağlı olarak 6 faktör çözümlemesi içerinde açıklanabilirliği belirlenmiştir. 4. ve 34. maddeler orjinal ölçekten farklı faktörler içerisinde yer almıştır. Düzen/Tertip, Davranışlardan Şüphe, Ebeveynsel Eleştiri, Hatalara Aşırı İlgi, Aile Beklentileri ve Kişisel Standartlar olarak yorumlanan ve adlandırılan faktörlerin toplam varyansın % 47.8’ini açıkladığı belirlenmiştir. Maddeler arası iç tutarlılık yöntemiyle gerçekleştirilen güvenirlik çalışmasında alfa değerlerinin genel ve alt testler için. 63 ile. 87 arasında değiştiği bulunmuştur. Cronbach Alfa güvenirlik katsayısı .83, yarıya bölme güvenirlik katsayısı .80 bulunmuştur. Gerçekleştirilen tüm geçerlik ve güvenirlik çalışmaları sonucunda ÇBMÖ olarak kısaltılan ölçeğin Türk Kültürü’nde bireylerin mükemmelliyetçilik tutumlarını ölçtüğü sonucuna varılmıştır.

Kırdök tarafından (2004) yapılan çalışmada, ilköğretim ikinci kademede öğrenimlerini sürdüren ön ergenlerin olumlu ve olumsuz mükemmelliyetçilik özelliklerini ölçmeye yönelik bir ölçek geliştirilmiştir. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Adana İli’ne bağlı Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerinde bulunan ilköğretim ikinci kademede öğrenim gören 11–16 yaşları arasında bulunan öğrencilerden toplanan veriler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin geçerliği için gerçekleştirilen analizler kapsam geçerliği, benzer ölçek geçerliği, yapı geçerliği açısından geçerli bulunmuştur.

Uyarlama çalışmalarının dışında, sınırlı sayıda olduğu görülen çalışmaların daha çok ergenler üzerinde ve mükemmelliyetçiliği olumsuz bir yapı içerisinde ele aldığı görülmektedir. Bu çalışmalara baktığımızda; Özgüngör (2003) 453 ilköğretim ikinci kademe öğrencisinde Frost ve arkadaşlarının geliştirmiş olduğu Çok Boyutlu

Mükemmelliyetçilik Ölçeğini kullanarak, mükemmelliyetçilik kişilik özelliğinin öğretmenin özerklik destekleyici davranışlarının öğrencilerin akademik amaç tarzlarını yordamadaki gücünü araştırmıştır. Sonuçlara bakıldığında, mükemmelliyetçi kişilik özelliğinin genel olarak başarı amaç tarzlarıyla ilişkili olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Düzenlilik mükemmelliyetçi kişilik özelliğinin ve öğretmenin özerklik destekleyici davranışlarının, öğrencilerin olumlu akademik davranışlarıyla ilişkili bulunan öğrenme tarzıyla anlamlı ilişkilerinin olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca araştırmada, hata yapmaktan korkma ve ebeveynlerin eleştirici tutumlarının, öğrencilerin istenmeyen akademik davranışlarını yordama gücüyle bilinen başarısızlıktan kaçınma amaç tarzı ile anlamlı ilişkileri olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Araştırmada, yaş ile öğrenme tarzı arasında olumsuz ve anlamlı; başarısızlıktan kaçınma tarzı arasında ise olumlu ve anlamlı bir ilişki olduğu bulgusuna da ulaşılmıştır.

Sapmaz (2006) 929 üniversite öğrencisi üzerinde, mükemmelliyetçi olmayan üniversite öğrencileri ile uyumlu ve uyumsuz mükemmelliyetçi kişilik yapısına sahip olanların çeşitli psikolojik belirtileri yaşama düzeyleri arasında farklılık olup olmadığını inceleyerek, mükemmelliyetçiliğin yalnızca sağlıksız bir kişilik değişkeni olmadığını ortaya koymak amacıyla bu çalışmayı yapmıştır. Elde edilen bulgular ışığında uyumsuz mükemmelliyetçilerin psikolojik belirti düzeyleri en yüksek grup olduğu belirlenmiştir. Bu sırayı mükemmelliyetçi olmayanlar takip ederken en düşük düzeyde psikolojik belirtilere sahip olan grubun uyumlu mükemmelliyetçiler olduğu görülmüştür. Cinsiyet değişkeninin ise, öğrencilerin mükemmelliyetçilik tutumlarıyla ilişkisi anlamlı bulunamamıştır.

Yıldız (2007) sınav kaygısı, ana-baba tutumları ve mükemmelliyetçilik arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışmıştır. Araştırma, Tokat ilindeki Anadolu Lisesi, Süper Lise, Fen Lisesi ve Genel Lise’de ortaöğretime devam eden 588 öğrenci üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada “otoriter ana-baba tutumunun” öğrencilerin mükemmelliyetçi olmalarında etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

Ulu (2007) 408 üniversite öğrencisi üzerinde bağlanmanın kaygı ve kaçınma boyutlarının ve beş faktör kişilik özelliklerinin olumlu ve olumsuz mükemmelliyetçilik boyutları üzerindeki rolünü incelemiştir. Araştırma sonucu, olumlu mükemmelliyetçilik puanı için öz disiplin, deneyime açıklık ve dışadönüklük kişilik özelliklerinin yordayıcı değişkenler olduğunu göstermiştir. Olumsuz mükemmelliyetçilik puanı için ise

nevrotiklik, bağlanma kaygısı ve kaçınma boyutlarının yordayıcı değişkenler olduğu bulunmuştur.

Göç (2008) 10. sınıfta öğrenim gören 181 öğrenci katılımıyla mükemmelliyetçiliğin yaşam doyumu ve akademik başarı üzerindeki yordayıcı rolünü araştırmıştır. Araştırma verilerini elde etmek için Frost Çok Boyutlu Mükemmelliyetçilik Ölçeği (ÇBMÖ-F), Lise Öğrencilerinde Çok Boyutlu Yaşam Doyum Ölçeği (LÖÇBYDÖ) ve demografik bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma sonunda olumlu mükemmelliyetçiliğin hem yaşam doyumunu hem de okul doyumunu pozitif yönde yordadığı görülmüştür.

Dilmaç ve arkadaşlarının (2009) toplam 532 ilköğretim II. Kademe öğrencisinde, mükemmelliyetçilik kişilik özelliklerinin mantıkdışı inançlarla olan ilişkisini belirlemek ve mantıkdışı inançların mükemmelliyetçilik özelliklerini yordayıp yordamadığını saptamak amacıyla bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Araştırma sonuçlarına göre; mantıkdışı inançlar ile mükemmelliyetçilik alt boyutlarından hatalara karşı ilgi, davranışlardan şüphe, aile beklentileri ve ebeveynsel eleştiri arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur.