• Sonuç bulunamadı

Müellifin Yararlandığı Kişi ve Kaynaklar

1.2. ZEYL-İ SİYER-İ VEYSÎ VE NÂBÎ

1.2.2 Müellifin Yararlandığı Kişi ve Kaynaklar

Zeyl-i Siyer-i Veysî ve Nâbî, siyer türünde çeşitli kitaplardan yararlanılarak yazılmıştır. Özellikle İmâm-ı Kastallânî'nin el-Mevâhibü'l-Ledünniyye bi'l-Minahi'l-

Muhammediyye'si, Kâdî Hüseyin bin Muhammed bin el-Hasen ed-Diyârbekrî'nin Târîhu'l-Hamîs fî-Ahvâli Enfesi'n-Nefîs'i ve Emir Cemâlüddîn Atâullâh bin Mahmûd

bin Fazlillâh el-Hüseyni eş-Şîrâzî'nin Ravzatü’l-Ahbâb fî-Siyeri’n-Nebî ve’l-Âl ve’l-

Ashâb adlı eserleri en çok yararlanılan eserlerdir. Eserin baş tarafında Hz.

Muhammed'in bir hutbesinin doğrudan Mevâhib-i Ledünniyye'den alıntılanması dikkat çekicidir.

98 Suat Donuk, “Siyer-i Veysî’ye Yazılan Zeyiller ve Nev‘î-zâde Atâyî’nin Zeyl-i Siyer-i Veysî’si”,

Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research, C No.

(8/38), s. 114.

30

Tablo 2: Eserdeki Târîhî ve Dînî Referanslar

SIRA No. TÂRÎHÎ VE DÎNÎ REFERANSLAR REFERANS SAYISI

1 Kur'ân-ı Kerîm 80

2 Kastallânî 49

3 Diyârbekrî 13

4 Ataullâh Cemâleddîn el-Hüseynî 7

5 Buhârî 5

6 İbn Kesîr 2

7 Altıparmak Mehmed Efendi 1

8 Beyzâvî 1

9 Cürcanî 1

10 Dimyâtî 1

11 Ebû Zür'a Er-Râzî 1

12 İbni Hişam 1

13 İbni Mesûd 1

14 İbnül Esîr 1

15 Kudâî 1

16 Mukâtil bin Süleymân 1

17 Taberî 1

Nazmî-zâde, eserinde Farsça, Arapça ve Türkçe manzûmeler kullanmıştır. Farsça manzûmelerin sayıca fazlalığı dikkat çekicidir. Nâzmî-zâde'nin çevirisini yaptığı eserlerden Farsçayı çok iyi bildiği malûmdur. Bu Farsça şiirlerin çoğunun kaynağı tespit edilip aşağıdaki tabloda hangi şâirlere ait oldukları yazılıdır. Farsça bazı şiirlerin Nazmî-zâde'ye ait olduğu düşünülmektedir. Bu şâirlerden Abdurrahmân Câmî, Hâfız-ı Şîrâzî, Enverî, Nizâmî-i Gencevî, Mevlânâ, Muhteşem-i Kâşânî, Sa’dî- i Şîrâzî, Şeyh Bahâyî gibi Îrân menşe'li şâirler dikkat çektiği gibi İmâm Bûsirî, Hassân bin Sâbit, Kab bin Züheyr gibi Arap kökenli şâirler de vardır.

Tablo 3: Eserde Şiirleri İktibâs Edilen Şâirler

SIRA NO ŞİİRLERİ İKTİBAS EDİLEN ŞAİRLER ŞİİR SAYISI

1 Abdurrahman Câmî 22

2 Hâfız 13

3 Enverî 8

31

5 Nizâmî-i Gencevî 7

6 Mevlânâ 6

7 Hassân bin Sâbit 5

8 Muhteşem-i Kâşânî 4

9 Kab bin Züheyr 3

10 Sa’dî-i Şîrâzî 3

11 Şeyh Bahâyî 2

12 Ahmed Celâleddîn Dede 1

13 Alâiddîn Muhammed Sâvecî 1

14 Ebû Saîd Ebu'l-Hayr 1

15 Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî 1

16 Emîr Muizzî 1

17 Feridüddîn Attar 1

18 Fuzûlî 1

19 Hakanî 1

20 Hakim Mehmed Emin 1

21 Hayâlî 1

22 Hüseyin Vâizî Kâşifî 1

23 Kemâleddîn-i İsfahânî 1

24 Mevlânâ Fahreddîn Şeyh Alî bin Şeyh Safiyy 1

25 Mütenebbî 1

26 Nezîrî-i Nîşâburî 1

27 Örfî-i Şirâzî 1

28 Sâib-i Tebrîzî 1

29 Seyit Hasan Gaznevî 1

30 Şehriyâr 1

31 Züheyr bin Surad 1

1.2.2.1 Kur'ân-ı Kerîm

Kur'ân-ı Kerîm klâsik edebiyâtımızın en önemli kaynaklarının başında geldiği için bu eserde de Nâzmî-zâde Kur'ân-ı Kerîm'e birçok atıfta bulunmaktadır. Nazmî- zâde bu eserde doğrudan ve dolaylı olarak Kur'ân-ı Kerîm'den yaklaşık 75 âyeti iktibâs etmiştir. Bu iktibâsları eserindeki muhtevâyı desteklemek için yapan Nâzmî-zâde âyetlerin hangi olaya bağlı olarak nüzûl olduğunu da îzâh eder. Bazen müfessirlerin bir âyet hakkındaki yorumlarını bile eserine eklediği görülür.

32

Allāme-i Beyżāvı ̇̄ ṭābe s̱ erāhü kerı ̇̄me-i ve'tteḳū yevmen turceᶜūne fı ̇̄hi ilallāhi s̱ümme tüveffā küllü nefsin mā-kesebet vehum lā-yuẓlemūne tefsı ̇̄rinde emı ̇̄n-i vaḥy-i celı ̇̄l Ḥażret-i Cebraı ̇̄l ᶜaleyhi's-selām bu ferı ̇̄de-i celı ̇̄le ile cerı ̇̄de-i tenzı ̇̄l-i bı ̇̄-ᶜaddiyle şı ̇̄rāze-bend-i iḫtitām olup cāy-ı s̱ebt u taḥrı ̇̄rin zehrāde-i ūlādan reᵓs-i āye-i miᵓeteyn ü s̱ emānı ̇̄nde taḳrı ̇̄rden ṣoñra Ḥażret-i faḫr-ı ᶜālem ṣallallāhu ᶜaleyhi ve sellem seksen bir yā yigirmi bir yā yedi gün baᶜżı ḳavlde üç sāᶜat kārbān-serāy-ı rūzgārda iḳāmet birle rāḥile-bend-i serāy-ı Sermedı ̇̄ oldılar diyü s̱ebt-i es̱er ḳılmışlardur. [vr. N55b]

1.2.2.2 Hadîs-i Şerîfler

Bu eserin diğer temel kaynaklarından birisi de Hadîs-i şerîflerdir. Nâzmî-zâde eseri te’lif ederken anlattığı konulara açıklık getirmek amacıyla Peygamber Efendimiz'in sözlerini birçok yerde doğrudan aktarmaktadır. Nazmî-zâde hadîsleri, bazen râvîlerini zikrederek bâzen de râvîleri zikretmeden aktarır.

Ve ᶜinde'l-Ḳuḍāᶜı ̇̄ ve'l-Mellā fı ̇̄-sı ̇̄retihi kemā ẕekere'ṭ-Ṭaberı ̇̄ fı ̇̄-Riyāżi'n-Nażreti min-ḥadı ̇̄s̱i Ḥuẕayfete baᶜas̱e ᶜUs̱mānu yaᶜnı ̇̄ fı ̇̄-ceyşi'l-ᶜusreti bi-ᶜaşreti ālāfi dı ̇̄nārin ilā-Resūlillāhi ṣallallāhu ᶜaleyhi ve sellem fe-ṣubbet beyne yedeyhi fe-caᶜale yeḳūlu bi- yedihi ve yuḳallibuhā ẓahren ve baṭnen ve yeḳūlu ġaferallāhu leke yā ᶜUs̱ mānu mā- esrerte ve mā-aᶜlante ve mā hüve kāyinun ilā-yevmi'l-ḳiyāmeti mā yubālı ̇̄ mā-ᶜamele baᶜdehā intehā sāyir aġniyā-yı müslimı ̇̄n daḫı mehmā-emken dest-gı ̇̄r-i āvāregān-ı kūçe-i nı ̇̄stı ̇̄ ve kifāyet-i bāz-māndegān-ı ṭarı ̇̄ḳ-i teng-destı ̇̄ itdüklerinden ġayrı ked- bānūyān-ı ḥaclegāh-ı yaḳı ̇̄n yaᶜnı ̇̄ nisā-i müslimı ̇̄n daḫı maḳūle-i ḳurṭa-i ṭılā ve ḫavātı ̇̄m u envāᶜ-ı esvire ve ḫalāḫil-i sı ̇̄m ile ḫiẕmet-i imdādda taḥrı ̇̄k-i dest u pā itdükleri ᶜıḳdü'l- cevāhir-i ᶜarāyis-i ās̱ ārdür.. [vr. N23a]

1.2.2.3 Kastallânî100 (öl. 923/1517)

Adı, Ebü'l-Abbâs Şihâbüddîn Ahmed bin Muhammed bin Ebî Bekr el- Kastallânî olup hadîs hâfızı, kelâm ve kırâat âlimidir. 19 Ocak 1448'de Kâhire'de doğmuştur. Biri 884/1480, diğeri 894/1489 yılında olmak üzere yaptığı iki hac ziyâreti

33

dışında Kâhire'den ayrılmayan Kastallânî 7 Muharrem 923/30 Ocak 1517'de burada vefât etmiştir.

Lākin ᶜAllāme-i Ḳasṭallānı ̇̄'nüñ ḳavl-i eṣaḥḥ ile taḥrı ̇̄ri bu ġazā-yı ġarrādan teşrı ̇̄f-sāz-ı ḳudūm olduḳlarında vāḳıᶜ olmaġla tekrārı nükte-fermāy-ı nūrun ᶜalā-nūr olmaġın yādgār-ı ṣaḥı ̇̄fe-i es̱er ḳılındı. [vr. N30a]

Nazmî-zâde siyerinde, Kastallânî'nin el-Mevâhibü'l-Ledünniyye bi'l-Minahi'l-

Muhammediyye adlı eserine çok sık atıfta bulunur. Bu eser, Kastallânî'nin Medîne'de

Peygamber Efendimiz'in mezârını ziyâret ettiğinde duyduğu heyecânla kaleme aldığı siyer kitâbıdır. 1281/1864 yılında Kahire'de basılan eserin daha sonra pek çok baskısı yapılmış ve eser Türkçeye de çevrilmiştir.

... bināgūş-ı aṣḥāb-ı kirāma āvı ̇̄ḫte buyurduḳları dürr-i şehvār-ı ḫuṭbe-i belı ̇̄ġa- i nebeviyye zı ̇̄b-i süṭūr-ı Mevāhibü'l-Ledünniyye olduġı üzre yādgār-ı ṣaḥı ̇̄fe-i müddeᶜā ḳılındı ... [vr. N5a]

1.2.2.4 Diyârbekrî101 (öl. 990/1582)

Asıl adı Kâdî Hüseyin bin Muhammed bin el-Hasen ed-Diyârbekrî'dir. Osmanlı müelliflerinden, târîhçi ve fıkıh âlimidir. Hayâtı hakkında yeterli bilgi yoktur. Diyârbakır'da doğduğu tahmin edilmektedir. Diyârbekrî daha sonra Mekke'ye göç etmiş ve buranın kadılığına tayin edilmiştir. İbnü'l-İmâd ve Brockelmann ise onun Medîne'de kadılık yaptığını ileri sürerler. Diyârbekrî 9 Safer 990/5 Mart 1582'de Mekke'de vefât etmiştir. 966/1559, 982/1574 yıllarında öldüğünü söyleyenler de vardır.

Nazmî-zâde, Kastallânî'nin Mevâhibu'l-Ledüniye'sinden sonra en çok Diyârbekrî'nin Târîhu'l-Hamîs fî-Ahvâli Enfesi'n-Nefîs adlı eserinden faydalanmıştır. Kâtib Çelebi ve F. Wüstenfeld'e göre siyer, megâzî ve tefsîrle ilgili çok sayıda güvenilir kaynaktan faydalanılarak hazırlanan bu eser 1534'te tamamlanmıştır. Esere sonradan müellif ya da müstensih tarafından eklemeler yapıldığı da söylenir. Târîhu'l-

34

Hamîs önemli bir siyer kitâbı olup bir mukaddime, üç bölüm ve bir hâtimeden meydâna gelmiştir.

Mukaddimede göklerin ve yerin, Hz. Âdem ile Havva'nın yaratılışı, meşhûr peygamberler ve filozoflar, Îrân kisrâları, Kur'ân-ı Kerîm'in nüzûlü, Mekkî ve Medenî âyetler, Kâbe, Peygamber Efendimiz'in nesebi ve amcaları anlatılmaktadır.

Birinci bölüm Peygamber Efendimiz'in doğumundan peygamberliğine kadar geçen süreyi, ikinci bölüm peygamberlikten hicrete kadar geçen süreyi, üçüncü bölüm hicretten irtihaline kadar meydâna gelen hâdiseleri kapsamaktadır. Hâtimede Dört Halîfe, Emevî ve Abbâsî halîfeleri ve her halîfe devrinde ölen meşhûr kişiler hakkında ma'lûmât verilir. Eser ayrıca Fâtimî halîfeleri, Eyyûbîler, Moğol istilâsı, Memlükler ve III. Murâd'ın tahta çıkışına kadar Osmanlı târîhiyle ilgili çok kısa bilgiler ihtivâ etmektedir.

Metn-i şāfiyye-i Ḫamı ̇̄s aṣl-ı mādde-i muᶜtelle-i iḫtilālı bu vech üzre iᶜlāl itmişdür ki mā-beynde küffār-ı Ḳureyş'den mānend-i ḥarf-i ᶜillet bir nicesi ṭufeyl-i ketı ̇̄be-i müᵓeyyede bulunup ve baᶜżı ḳarı ̇̄bü'l-ᶜahd-ı dı ̇̄n-i müᵓeyyed olanlar henūz nev- āmūz-ı āşnā-yı baḥr-ı hidāyet olmalarıyla deryā-yı mevc-endāz-ı sitı ̇̄zde keştı ̇̄-i bı ̇̄- lenger gibi bı ̇̄-tāb u bı ̇̄-ḳarār olduḳları bāᶜis̱-i telāş u ıżṭırāb ve mūcib-i perı ̇̄şānı ̇̄ vü irtiᶜāb oldı. [vr. N8b]

1.2.2.5 Cemâl el-Hüseynî102 (öl. 927/1521)

Asıl adı Emîr Cemâlüddîn Atâullâh bin Mahmûd bin Fazlillâh el-Hüseynî ed- Deştekî eş-Şîrâzî olup Îrânlı vâiz ve târîhçidir. Şîrâz'da doğmuştur. Zühd ve takvâsı ile kısa zamânda tanınmış, vaazlarıyla halkı etkilemiştir.

Sultân Hüseyin tarafından vezirlik makâmına getirilen Cemâl el-Hüseynî sultân katında büyük bir itibâr kazanmıştır. Sultân Hüseyin'den sonra inzivâya çekilmiş, vaktini ibâdetle geçirmiş ve 1521'de vefât etmiştir.

35

Nazmî-zâde Zeyl-i Siyer-i Veysî ve Nâbî'de Cemâl el-Hüseynî'nin Ravzatü'l-

Ahbâb fî-Siyeri'n-Nebî ve'l-Âl ve'l-Ashâb adlı eserine de sık sık atıfta bulunur. Müellif

bu eseri 900/1494-95 yılında tamamlamıştır. Eserini Alî Şîr Nevâî'nin isteği üzerine yazmış ve ona ithaf etmiştir.

Üç bölümden oluşan eserin birinci bölümü Peygamber Efendimiz'in soyu, doğumu, sîreti ve aile hayâtına dâir bilgiler ihtivâ eder. İkinci bölümde Dört Halîfe dönemi ve sahabelerle ilgili bilgi verilmektedir. Üçüncü bölüm Hz. Alî'nin fazîleti ve On İki İmâm'ın hayât hikâyelerini, Emevîler ve Abbâsîler'in sonuna kadar meydâna gelen olayları ihtivâ eder.

1695 yılında Osmanlı âlimlerinden Benli-zâde Mahmûd el-Mağnisavî, eseri Farsçadan Türkçeye çevirmiş ve bu çeviri iki defa basılmıştır.

Bu şeb-būy-ı ḫoş-būy-ı dirāyet daḫı ᶜaṣābe-ṭırāz-ı muḫaddere-i rivāyet-i

Ravżatü'l-Aḥbāb'dur ki cümle sebāyādan ḥacle-nişı ̇̄n-i serā-perde-i ᶜiṣmet Şeymā

bintü'l-Ḥāris̱ bin ᶜAbdulᶜuzzā Ḥażret-i perverde-i dāye-i ḳudret zı ̇̄b-i gehvāre-i fıṭrat ᶜaleyhi efḍalü't-taḥiyye ile şı ̇̄r-ḫvār-ı yek-pistān ve neżāret-baḫşāy-ı āġūş-ı yek-māder-

i mihribān olduġınuñ tuḥfe-i behiyyesin ḫāk-pāy-i ᶜālem-penāh-ı nebevı ̇̄ ᶜaleyhi efḍalü't-taḥiyyede merfūᶜ-ı dest-i niyāz idüp gāh fevvāre-i germ-ābe-i dilden şūr-ābe- feşān-ı ḥüzn ü taraḥ ve gāh nāvdān-ı müjgān-ı dı ̇̄deden zülāl-pāş-ı sürūr u feraḥ olaraḳ ... [vr. N14a]

1.2.2.6 Ebû Nuaym el-İsfahânî103 (öl. 430/1038)

Adı Ebû Nuaym Ahmed bin Abdillâh bin İshâk el-İsfahânî olup Hifyetü'l- Evliya müellifi, hadîs, kelâm, tasavvuf âlimi ve târîhçi olarak bilinir. Receb 336/Ocak- Şubat 948'de İsfahân'da doğmuştur. Fars asıllı bir aileye mensûptur.

Ebû Nuaym 20 Muharrem 430/22 Ekim 1038 târîhinde İsfahân'da vefât etmiştir. Kaynaklar onun büyük bir sûfî, meşhûr bir muhaddis ve târîhçi olduğu hususunda birleşirler. Ancak Ebû Nuaym, bir sûfî olmaktan çok zühd ve takvâsıyla

36

tanınan bir tasavvuf târîhçisi kabûl edilmelidir. Nitekim sûfî tabakât kitâplarında kendisine yer verilmemesi de bunu gösterir.

Nazmî-zâde yer yer Ebû Nuaym'ın Delâilü'n-Nübüvve adlı eserine de atıfta bulunur. Bu eser Ebû Nuaym'ın Peygamber Efendimiz'in peygamberliğini mûcizeleriyle ispatlamayı amaçlayan eseridir. Eser, üç bölüm hâlinde ele alınabilecek otuz beş fasıldan meydâna gelmiştir.

Eserin kaynakları arasında Sîret-i İbn İshâk ve Vâkıdî'nin Meğâzi'si de yer alır. Eser hissî ve haberî mucizelerden oluşur. Bu eserin bazı rivâyetlerini tenkide uğratmak gerekebilir.104

Münteḫab-ı celı ̇̄l-i Delāyilü'n-Nübüvve'dendür ki Ḥażret-i İmām kerremallāhu vechehu muḫaddere-i kerı ̇̄mü'n-neseb-i merḳūmeyi imtiyāz ve cümle-i sebāyādan efrāz buyurup mersūm-ı tamġā-yı ḳısmet buyurmadılar. [vr. N20b]

1.2.2.7 İbnü'l-Esir105 (öl. 630/1233)

Adı Ebü'l-Hasen İzzüddîn Alî bin Muhammed bin Muhammed eş-Şeybânî el- Cezerî olup el-Kâmil ve Üsdü'l-Ğâbe adlı eserleriyle tanınan târîhçi, edip ve muhaddistir. 1160 yılında Cizre'de doğmuştur; bundan dolayı Cezerî lakabıyla, babasının lakabından dolayı da İbnü'l-Esîr künyesiyle anılır. Hayâtının son yıllarını hadîs ilmine adamış özellikle sahâbe biyografilerine ve râvîlere dâir eserler vermiştir. İbnü'l-Esîr 1233’te Musul'da ölmüştür.

... ḳāle İbnü'l-Es̱ ı ̇̄r keẕā fi'l-Mevāhib yaᶜnı ̇̄ Ḥażret-i Zehrā nām-ı şerı ̇̄f-i Fāṭıma ile be-nām olduḳları maᶜnā-yı infiṭām luġaten inḳiṭāᶜ olup ẕāt-ı ḳudsı ̇̄-nihād ve ᶜıḳdı'l- cevāhir-i evlād-ı emcādları ve müntesibān-ı ḫānedān-ı vālāları hengām-ı bāz-ḫvāst ... [vr. N72a]

1.2.2.8 Dimyâtî106 (öl. 705/1306)

104 Yusuf Şevki Yavuz, “Delâilü'n-Nübüvve”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1994, C 9, s. 117. 105 Abdülkerim Özaydın, “İbnü'l-Esir, İzzeddin”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 2000, C 21, s. 26. 106 Ali Osman Ateş, “Dimyâtî, Abdülmü'min b. Halef”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1994, C 9, s. 310-

37

Adı Ebû Muhammed Şerefüddîn Abdülmü'min bin Halef bin Ebi'l-Hasen ed- Dimyâtî'dir. 1217 yılında Mısır'da doğmuştur.

Erken yaşlarda çeşitli ilim merkezlerini dolaşarak hadîs tahsiline başlamıştır. 656/1258 yılına kadar İskenderiye, Kâhire, Mekke, Medîne, Yenbû, Suriye, Bağdât, Halep, Mardin, Harran gibi yerleri dolaşmıştır. Bu uzun tahsil hayâtı boyunca 1300 hocadan hadîs öğrenmiştir.

Dimyâtî, hadîs dışında fıkıh, kırâat, nahiv, lugat ve edebiyâta, özellikle ensâb ilminde uzmanlığıyla tanınmaktadır. Dimyâtî 1306 yılında Kâhire'de ölmüştür.

... Ve fı ̇̄-siyeri'd-Dimyāṭı ̇̄: Kāne sı ̇̄māᵓe'l-melāᵓiketi yevme Ḥuneynin ᶜamāyimu ḥamrāᵓu erḫavhā beyne ektāfihim ve fı ̇̄-ḥadı ̇̄s̱i Cureyr ᶜan-Muṭᶜim: Naẓartu'n-nāse yaḳtulūne yevme Ḥuneynin ilā-mis̱ li'l-bicādi'l-esvedi yehvı ̇̄ mine's-semāᵓi erāde'l- melāᵓikete'l-leẕı ̇̄ne eyyedallāhu bihim ... [vr. N10a]

1.2.2.9 Dârimî107 (öl. 255/869)

Adı Ebû Muhammed Abdullâh bin Abdirrahmân bin el-Fazl ed-Dârimî olup

es-Sünen adlı eseriyle tanınan hadîs, tefsîr ve fıkıh âlimidir.

181/797-98'de doğmuştur. Semerkantlı olup Temîm kabîlesinin Dârim koluna mensûptur. Hadîs öğrenimi için birçok ilim merkezlerini dolaşmıştır. Bağdât'a gidip orada hadîs çalışmalarını sürdürmüştür. Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, Ebû Zür'a, Ebû Hâtim, Bakî bin Mahled gibi meşhûr âlimler onun öğrencileridir. 869 yılında Merv şehrinde hayâta gözlerini yummuştur.

... İmām-ı Aḥmed ve Ebı ̇̄ Dāvūd Dārimı ̇̄ ᶜaleyhime'r-raḥmenüñ ferı ̇̄de-i s̱emı ̇̄ne- i rivāyetleridür ki dem-i germ-ā-germ-i bāzār-ı sitı ̇̄zde Ḥażret-i nebiyy-i ṣādıḳ ᶜaleyhi'ṣ-ṣalātü ve's-selām ġonce-güşāy-ı gülbün-i ḥaḳı ̇̄ḳat olup ene ᶜabdullāh ene ᶜabdullāh ve resūluhu lāmiᶜasıyla nuṭḳ-ārāy-ı muᶜcize-nümā ... [vr. N10b]

107 Abdullah Aydınlı, “Dârimî, Abdullah b. Abdurrahman”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1993, C 8, s.

38

1.2.2.10 Kudâî108 (öl. 454/1062)

Adı Ebû Abdillâh Muhammed bin Selâme bin Ca'fer el-Kudâî olup muhaddis, kadı, târîhçi ve diplomattır. 380/990 yılı dolaylarında Kâhire'de doğduğu bilinmektedir. İlim merkezlerinden Mısır'a gelen âlimlerle görüşmüştür. Mekke, İstanbul, Remle ve Trablusşam'a giderek birçok âlimden hadîs rivâyet etme izni almıştır. Fâtımî Halîfesi Muntasır Billâh onun en parlak dönemi olmuştur. Devletin birçok kademelerinde çalışmıştır. 1062'de Kâhire'de ölmüştür.

Bu daḫı ḳayd-ı siccil-i maḥfūẓ-ı Mevāhib'den muḫrecdür ki yādgār-ı ṣaḥı ̇̄fe-i müddeᶜā ḳılundı. Ve ᶜinde'l-Ḳuḍāᶜı ̇̄ ve'l-Mellā fı ̇̄-sı ̇̄retihi kemā ẕekere'ṭ-Ṭaberı ̇̄ fı ̇̄- Riyāżi'n-Nażreti min-ḥadı ̇̄s̱i Ḥuẕayfete baᶜas̱e ᶜUs̱mānu yaᶜnı ̇̄ fı ̇̄-ceyşi'l-ᶜusreti bi-ᶜaşreti ālāfi dı ̇̄nārin ilā-Resūlillāhi ṣallallāhu ᶜaleyhi ve sellem ... [vr. N22b]

1.2.2.11 Ebû Zür'a er-Râzî109 (öl. 264/878)

Adı, Ebû Zür'a Ubeydullâh bin Abdilkerîm bin Yezîd er-Râzî olup muhaddis ve münekkiddir. 194/809-10 yılında doğmuştur. Ahmed bin Hanbel ile hadîs ilmine dâir görüşmeleri vardır. Ebû Zür'a 200.000 hadîsi ezbere bildiğini kendisi ifâde etmiştir. Müslim, el-Câmi'u's-Sahîh adlı eserini tamamladıktan sonra Ebû Zür'a'nın kontrol etmesini istemiştir.

Ebû Zür'a, 2 Eylül 878'de Rey şehrinde ölmüştür. Ebû Zür'a'nın günümüze ulaşan tek kitâbı Kitâbü'd-Du'afâ' ve'l-Kezzâbîn ve'l-Metrûkîn min-Ashâbi'l-Hadîs'tir.

... deh hezār süvār-ı nı ̇̄zedār ve bı ̇̄st hezār piyāde-i şı ̇̄r-şikār ile ammā rivāyeteyn-i Ebı ̇̄ Zürᶜa raḍıyallāhu ᶜanhuda heftād hezār veyā çihil hezār yelān-ı peneh-beste ve hizberān-ı maᶜreke-ḫvāste āmāde vü ārāste olmaḳ üzre ... [vr. N25a]

1.2.2.12 Beyzâvî110 (öl. 685/1286)

108 Ali Yardım, “Kudâî”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 2002, C 26, s. 309-310.

109 M. Yaşar Kandemir, “Ebû Zür'a Er-Râzî”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1994, C 10, s. 274-275. 110 Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1992, C 6, s. 100.

39

Adı Nâsırüddîn Ebû Saîd (Ebû Muhammed) Abdullâh bin Ömer bin Muhammed el-Beyzâvî olup Müfessir, Eş'arî kelâmcısı ve Şâfiî fâkihi'dir. Şîrâz kadılığı yapmıştır. Şîrâz yakınlarındaki Beyzâ kasabasında dünyâya gelmiştir. 585/1189 yıllarında doğduğu sanılmaktadır.

İslâmî her konuda eser verdiği için "allâme" ünvânını almıştır. Daha çok tefsîr, kelâm, fıkıh ve usûl-i fıkıh alanlarında ün salmıştır. 685/1286 yılında Tebrîz'de vefât etmiştir.

Allāme-i Beyżāvı ̇̄ ṭābe s̱ erāhü kerı ̇̄me-i ve'tteḳū yevmen turceᶜūne fı ̇̄hi ilallāhi

s̱ümme tüveffā küllü nefsin mā-kesebet vehum lā-yuẓlemūne tefsı ̇̄rinde emı ̇̄n-i vaḥy-i celı ̇̄l Ḥażret-i Cebraı ̇̄l ᶜaleyhi's-selām... [vr. N55b]

1.2.2.13 Mukâtil bin Süleymân111 (öl. 150/767)

Adı Ebü’l-Hasen Mukâtil bin Süleymân bin Beşîr el-Ezdî el-Belhî olup Kur’ân’ı tamamen tefsîr eden ilk müfessirdir. Belh’te 80/699 yıllarında doğmuştur. Bir süre Merv şehrinde yaşamıştır. Emevîler’in Horasan’daki etkisi azalınca Basra’ya gitmiştir. Son yıllarında Bağdât, Beyrut, Mekke şehirlerini dolaşmıştır. Basra’ya dönmüş ve burada vefât etmiştir.

Mukatil bin Süleymân akaid ve tefsîrle ilgilenmiştir. Bazı Şiî kaynaklarına göre Muhammed el-Bâkır ve Ca‘fer es-Sâdık’ın tâbileri arasında yer alır.

El-ḥaḳ bu gül-i gülşen-efrūz daḫı gülzār-ı siyerüñ āb-rūyı ve çemenzār-ı es̱ erüñ şukūfe-i ᶜanber-būyı olmaġın bāġbān-ı gülistān-ı Mevāhib elmaᶜı ̇̄-i Rabbānı ̇̄ ᶜAllāme-i Ḳasṭallānı ̇̄ ı ̇̄rādı üzre rivāyet-i Muḳātil ᶜaleyhi'r-raḥme ile cenāb-ı kerı ̇̄m-i ᶜİ̇̄sevı ̇̄ ᶜaleyhi's-selāma daḫı celı ̇̄l olan tafṣı ̇̄l-i ḥilye-i şerı ̇̄fe-i Aḥmediyye ᶜaleyhi efḍalü't- taḥiyye... [vr. N68b]

1.2.2.14 Cürcânî112 (öl. 816/1413)

111 Ömer Türker, “Mukâtil bin Süleyman”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 2006, C 31, s. 134-136. 112 Sadreddin Gümüş, “Cürcânî, Seyyid Şerîf”, TDVİA, TDV Yay., Ankara 1993, C 8, s. 134-136.

40

Adı Ebü'l-Hasen Alî bin Muhammed bin Alî es-Seyyid eş-Şerîf el-Cürcânî el- Hanefî olup Arap dili, kelâm ve fıkıh âlimidir. 1340 yılında Cürcân yakınlarındaki Takü'de doğmuştur.

Cürcânî, yaşadığı dönemin çok yönlü birkaç âliminden biridir. Başlıca ilgi alanı kelâm, Arap dili ve edebiyâtı olmakla beraber dînî ve aklî ilimlerin hemen hepsine dâir te'lif, şerh ve hâşiye türünde eserler vermiş, bundan dolayı "allâme" ünvânı almıştır. Anadolu, Îrân, Türkistân ve Hindistân'da yetişen âlimlerden bir kısmının icâzet-nâmesinin Cürcânî'ye; bir kısmının Teftâzânîye bağlı olması onun bir otorite olduğunu gösterir.

Nazmî-zâde, eserinde bir yerde Cürcânî'nin Şerhu'l-Mevâkıf adlı eserine atıfta bulunur. Bu eser, Adudüddin el-Îcî'nin el-Mevâkıf adlı eserine yapılan şerhlerin en meşhûrudur.

Muḥaḳḳik-i Ṣamedānı ̇̄ eş-Şerı ̇̄f el-ᶜAllāme el-Cürcānı ̇̄ Mevāḳıf Şerḥi'nde ḳāle İbni ᶜAbbās raḍıyallāhu ᶜanhumā: lem-yuṣalli'n-nebiyyü ḫalfe aḥadin min-ümmetihi illā ḫalfe Ebı ̇̄ Bekrin ve ṣallā ḫalfe ᶜAbdurraḥman bin ᶜAvfin fı ̇̄-seferihi raḳᶜaten vāḥideten... [vr. N59a]

1.2.2.15 Sadreddin Konevî113 (öl. 673/1274)

Adı Ebü’l-Meâlî Sadrüddîn Muhammed bin İshâk bin Muhammed bin Yûsuf Konevî olup vahdet-i vücûd düşüncesinin Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den sonraki en önemli temsilcisidir. Malatya’da doğmuş olup doğum târîhi 606/1209 yılı civârındadır. Babası sâyesinde Muhyiddin Arabî'yi tanımıştır. Muhyiddin Arabî, Mekke’de tanıştığı Mecdüddîn İshâk’ın daveti üzerine Dımaşk, Urfa ve Diyârbekir yoluyla Malatya’ya gelmiş onun babasıyla kalmıştır. Babası daha sonra Konya'ya yerleşmiştir.

Sadreddîn Konevî, İbnü’l-Arabî ile birlikte tasavvufu yeni bir döneme ve aşamaya taşıyan bir sûfîdir. Bu yeni döneme tasavvufun iç gelişim süreci dikkate

Benzer Belgeler