• Sonuç bulunamadı

D- Modern İktisadın Müdahale Anlayışı

III- Müdahaleci Kapitalizm (1930-1938)

A-Normatif Planda

Cumhuriyetin ilk on yılında özel kesim eliyle sanayileşmenin gerçekleştirilememesi bir çok iç ve dış etkene bağlanabilir. Sanayileşme için gerekli bazı şartlar vardı. Siyasi ve iktisadi istikrar sağlanmıştı. Buna rağmen, özel girişimcilik sanayileşmede kayda değer bir atılım gerçekleştirememişti. Bu olumsuz yapısal etkenlere bir de dönemin konjonktürel şartları eklendi. Dünya Ekonomik bunalımı 1929-1930'dan itibaren Türkiye üzerinde yıkıcı denilebilecek etkilerini göstermeye başladı. Ekonomi bilimi bakımından zamanın ileri ülkelerini şaşırtan bu konjonktürel deprem dış ticareti adeta felce uğratmış,

11 Cumhuriyetimizin 50 yıllık Ekonomik Kalkınmasında Özel Teşebbüsün Yeri ve Rolü,s.22

12 Hüseyin Şahin,age,.s.42

13 Hüseyin Şahin,age,.s.42

bir çok ülkenin iç bünyesinde büyük hasarlara yol açmıştır. Ekonomi biliminde konjonktür araştırmalarının önemli bir dal olarak ortaya çıkması ve daha önceki bölümde belirtilmiş olan Keynesyen teorinin gelişmesi, Devletin önceleri sırf konjonktür dalgalanmalarını yumuşatmak gayesiyle, sonraları ise ekonominin bütünü üzerinde daha geniş bir şekilde müdahalesine yol açmıştır. 1930'lu yıllara girilirken devletin iktisadi hayata daha yoğun olarak girmesi yönünde güçlü baskılar oluşmaya başlamıştı. Dünya bunalımının olumsuz etkileri bu baskıları artırdı.

1933'ten itibaren benimsenen ve İktisat ile Hukuk literatürüne Devletçilik adı ile geçmiş olan bu yeni politika CHP programında (1933) söyle tarif edilmiştir.

"Ferdi mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refaha ve memleketi mamuriyete eriştirmek için milletin umumi ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği sahalarda...bilhassa iktisadi sahada... devleti fiilen alakadar etmek."14

1933 yılındaki Ali İktisat Meclisi Raporu'nda şöyle denilmektedir; "Devletin kendi teşebbüsü veya iştiraki ile vücuda gelecek sanayi hareketlerinde, halkın kuruluş teşebbüsleri mümkün olduğunca kolaylaştırılmalı ve teşebbüs kökleşip de muayyen ve emin bir kar temin etmeye başladığı ve halkın iktisadi refahı müsait bulunduğu zaman bu t esisler ilk f ırsatta hususi te şebbüslere ve halka m al edilmelidir."15 Buradan da görülmektedir ki, 1930'lu yılların iktisat politikası normatif planda devletin sanayi sektöründe bazı kuruluşları kurarak bunları daha sonra özel sektöre devretmesi düşünülmektedir.

Bu dönemin iktisat politikası iktisat felsefesi bakımından karakteri şöyledir;

- Devlet Yatırımcılığı - Devlet işletmeciliği - Devlet öncülüğü

- Devletin normatif idelerine göre ekonominin yönlendirilmesi.

Genel ekonomik karakteri şudur; şuurlu, dikkatli ve temkinli

adımlarla ilerleme. Ekonomiye tesir daha çok dolaysız, yani devlet yatırımları, devlet faaliyeti ve üretimi gibi...16

B-Reel Planda

Lozan anlaşmasının 1929 yılına kadar uzanan ve serbest bir gümrük politikası uygulamayı engelleyen hükmünün kalkmış olması, yukarda

14 Cumhuriyetimizin 50 yıllık Ekonomik Kalkınmasında Özel Teşebbüsün Yeri ve Rolü,s.20

15 Mustafa Özel, Devlet ve Ekonomi. İz Yay..İstanbul-1995,s.132

16 Ahmet Kılıçbay, Türk Ekonomisi, age, s.100

değinilen 1929 ekonomik buhranının etkileri, SSCB ve devrin Almanya'sında ayrı amaçlarla da olsa uygulanan Devletçiliğin etkileri, Osmanlı İmparatorluğundan gelen merkeziyetçi gelenek ve yöneticilerin "askeri ortamdan" gelmiş olmaları gibi unsurlar birleşince iktisadi politika Devletçi bir politikaya girmiş oluyordu.17

Dünya ekonomik bunalımının başında ödemeler bilançosu açığı genişlemiş, tarım ürünlerine dayanan ihraç malları fiyatlarındaki süratli düşme dış ticaret hadlerindeki aleyhe gelişmeyi hızlandırmıştı. Ülke içinde deflasyon yaşanırken TL'nin değeri süratle geriliyordu. Para değeri konusunda çok duyarlı olan hükümet aldığı tedbirlerle bu konuda istikrar sağlamış oldu. Devlet gümrük tarifesini yükseltti. Dış ticarette ikili anlaşmalar yapıp, ithalatta miktar kısıtlamalarına gitti. 25.2.1930'da Türk Parasını Koruma Kanununu çıkardı.

Bütün bunlar devletin ekonomiye müdahalesini artırmış oldu. Devlet tarım ürünleri fiyatlarındaki düşüşü dengelemek için bir kısım tarım ürünlerine taban fiyatı uygulamaya başladı. Böylece devlet tarım ürünleri alıcısı olarak piyasaya girdi. İkinci aşama bu ürünlerin işlenmesi için sınai tesislerin kurulması olacaktır. 18

Madencilik ve metalürji gibi temel sanayiler ile halkın gıda ve giyim gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak temel tesislerin devlet eli ile kurulması zorunluğu Türkiye'de ekonomik hamleyi başlatmak için Devletçiliği gerektirmiş, nitekim tekstil, deri, çimento alanında mevcut fabrikaları devralacak olan ve aynı branşlarda yeni fabrikalar kurmakla görevlendirilen Sümerbank 1933 yılında, yeraltı kaynaklarını işlemek ve elektrik üretmekle görevlendirilen Etibank ise 1935 yılında bu prensipten hareketle kurulmuşlardır. Maden Tetkik Arama Enstitüsü de Etibank'ı tamamlayıcı bir teşekkül olarak düşünülmüştü. Bu kuruluşlar, gerek kendileri yeni fabrikalar meydana getirmek, gerekse mevcut faydalı ve verimli işletmelere iştirak etmek veya kuruluşlarına önder olmak suretiyle beklenen görevlerini, yani ekonomiyi durur halden kalkışa geçirmek işini başarıyla gerçekleştirmişlerdir.

Sonradan İktisadi Devlet Teşekkülleri grubunu meydana getiren müesseseler için temel kanuni çerçeve, 1938 yılında kabul edilen 3460 sayılı Kanunla sağlanmıştır. Adı geçen Kanunun 26 ncı maddesi Sümerbank ve Etibank'm "hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek ve kendilerine bağlı olmak ve hükmi şahsiyeti bulunmak üzere mahdut mesuliyetli müesseseler kurabileceklerini" beyan etmektedir. Aynı kanunun 39 uncu maddesi ise "26 ncı madde mucibince kurulan müesseseler Hükümetin teklifi ve umumi heyetin kararı ile hissedarların Türk olması ve hisse senetlerinin nama

17 Beşir Hamitoğulları, age, s.31

18 Hüseyin Şahin, age, s.55

muharrer olması şartı ile limited veya anonim şirket haline konabilir."şeklindedir.

Bu devrede Sümerbank İzmit'te ilk kağıt fabrikasını, Paşabahçe'de şişecam fabrikasını kurmuş, Etibank da Zonguldak kömür tesislerine tamamen sahip olmuştur.19

Kısaca, Türkiye Cumhuriyetinin ilk yıllarında özel girişime öncelik veren, nispeten liberal bir iktisadi gelişme politikası ile yola çıkmış, 1930'lu yılların başında iç ve dış etkenler sonucu, devletin daha fazla rol aldığı, dolayısıyla sanayi yatırımları ile sanayileşmeyi hızlandırmayı amaçladığı bir iktisat politikasına geçmiştir.20

Tablo III.3

YATIRIMLARIN SEKTÖRLERARASI DAĞILIMI

(Milyon TL)

YILLAR Özel Sektör Teşvik-i Sanayi

Kanununa Tabi Kuruluşlar Kamu Sektörü İktisadi Devlet Teşekkülleri

1933 6.80 100.20

1934 13.0 104.90

1935 8.30 107.30

1936 8.50 111.70

1937 15.10 118.60

1938 13.10 129.30

1939 19.30 133.30

1940 46.40 133.0

Kaynak: Türkiyede Özel Sektöe ve Kalkınma, TOBB

Tablo III.3*de 1933-1940 yılları arasında yapılan yatırımların Özel sektör ile Kamu sektörü arasında dağılımı gösterilmiştir. Tablodan da görüldüğü gibi özel kesim yatırımları 1940 yılına kadar toplam yatırımlar içinde çok az bir yer tutmaktadır. 1940 yılında meydana gelen özel kesim yatırımı önemli bir büyüklüğü ifade etmektedir.