• Sonuç bulunamadı

4. BARTIN’DA EĞİTİM SEVİYESİ VE GELİR DÜZEYİ ÜZERİNE BİR UYGULAMA

4.1 Literatür

Sab ve Smith 1970-1996 yıllarında 100 ülke verilerini kullanarak bir çalışma yapmış ve çalışma sonucunda eğitim ve sağlık alanında yapılan yatırımın ekonomik gelişme sürecinde çok önemli olduğunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerin eğitilebilir genç nüfusu eğitmesi halinde gelişmiş ülkeleri kolaylıkla yakalayabileceklerinin altını çizmiştir (Sab & Smith, 2001).

Tekir (1987), ‘Bir Kamusal Hizmet Olarak Eğitim-Beşeri Sermaye Yatırımlarının Önemi’ adlı çalışmasında eğitim hizmetlerinin amaçları ve verimliliklerini analiz etmiş, eğitimin ekonomik kalkınma ve ekonomik yapı üzerindeki etkilerini incelemiştir. Sonuç olarak gelişmemiş ülkelerin sosyo-ekonomik yapısal değişimleri, sanayinin modern ve teknik hale getirilmesi ve buna bağlı olarak da verimlilikteki artışla mümkündür. Bu gelişme ve artışlar eğitim hizmetlerine ve dolayısıyla bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarına önem verilmesiyle sağlanmaktadır. Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler için eğitim sisteminin özellikle üretime dönük ve teknik hale getirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bu ülkelerin geri kalmışlık çemberini kırabilmeleri, eğitime gerekli önemi vermeleri ve eğitim düzeyini yükseltmeleri ile gerçekleşebilecektir. Çünkü çağımızda ekonomik ve sosyal hayatın istenilen amaçlara doğru yönlendirilmesi ancak eğitim sistemlerinin iyileştirilmesi ile mümkündür (Tekir, 1987).

Peran (2005), ‘Beşeri Sermaye Yatırımlarından Eğitim ve Sağlık Harcamalarının Kalkınmaya Etkileri ve Türkiye’ adlı çalışmasında, Türkiye’nin beşeri sermaye yönünden durumunu tespit etmiş, bu yönde yapılan çalışmaları değerlendirmiş ve muhtemel çözümler geliştirmiştir. Çalışmanın sonucunda, gelişmiş ülkelerin sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçtiği böyle bir dönemde eğitim ve sağlık gibi beşeri sermayeyi etkileyen faktörlerdeki eksikliklerle uluslararası ve milli alandaki çıkarlarını sürdüremeyeceği ve gelişmiş ülkelere olan bağımlılığın artacağı çıkmıştır. İnsan kaynakları bilgi toplumuna

72

uygun olmayan bir ülke, ekonomik bakımdan güçlenememekte ve kolay bir şekilde etki ve kontrol altına girebilmektedir. Türkiye, bütçesinden araştırma-geliştirme (ar-ge) harcamalarına ve bilim ve teknolojiye ayrılan payın arttırılmalı; bilgi toplumuna ulaşmak için donanımlı beşeri güç yaratmalıdır. Türkiye, çağın gereklerine uygun, milli hedefleri gözeten bir eğitim politikasıyla, halkın genel sağlık sorunlarını çözecek bir sosyal siyaset politikası ile küreselleşmenin tehdit gibi gözüken birçok eğilimini yeni ufuklara çevirebilir (Peran, 2005).

Seçgin (2008), ‘Beşeri Sermayede Eğitimin Rolü: Karaman İlinde Bir Uygulama’

adlı çalışmasında eğitim seviyesi ve gelir düzeyinin yaşam kalitesine olan etkisini araştırmıştır. Çalışmanın sonucunda eğitim seviyesi arttıkça teknoloji kullanımının, sosyo-kültürel hayatın, gelir düzeyinin ve yaşam standardının genelde arttığı tespit edilmiştir (Seçgin, 2008).

Çolak (2010), ‘Eğitim ve Beşeri Sermayenin Kalkınma Üzerine Etkisi’ adlı çalışmasında eğitim ve beşeri sermaye arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş ve bu etkileşimin Türkiye açısından analizini yapmıştır. Yapılan çalışma sonucunda ülkelerin kalkınmasında, nicel çoğunluktan çok, bu çoğunluğun niteliksel anlamdaki bilgi, beceri ve yeteneklerin geliştirilmesine bağlıdır bu da eğitim ile sağlanmaktadır. İnsana yapılan bir yatırım olarak, ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirlemede bir araç olan eğitimle sağlanan katma değer, beşeri sermaye unsurunu ortaya çıkarmaktadır. Eğitim ve beşeri sermaye arasındaki uyum, ülkelerin kalkınmasındaki en önemli faktörlerden biridir. Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerin eğitime daha yüksek miktarda kaynak tahsisi, daha yüksek bir milli gelirin varlığına bağlıdır. Bu ülkelerin aynı zamanda yeterli büyüklükte bir milli hâsıla yaratamamalarından dolayı, bir parasal kaynak sıkıntısı mevcuttur. Bu kısırdöngüden kurtulmak için yapılması gereken, eğitim ayrıcalıklı kabul edilerek bu alana daha fazla oranda artan kaynak tahsisi sağlanması olacaktır. Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye açısından da durum pek farklı görünmemektedir. Gelişmiş ülkelerin eğitime yönelik beşeri sermaye yatırımları karşısında Türkiye’nin yapmış olduğu yatırım çok düşüktür. Sorunların aşılabilmesi için Türkiye’nin eğitim yatırımlarını arttırması, bölgesel farklılıkları en aza indirmesi, bu yatırımlardan da herkesin eşit birimde yararlanmasını sağlaması ve teknolojik alt yapıyı hazırlaması gerekmektedir (Çolak, 2010).

73

Rezaeian Meinagh (2011), ‘Beşeri Sermaye’nin Unsurlarından Eğitimin Ekonomik Kalkınma Üzerindeki Etkileri (1980-2008 Dönemine İlişkin İran Örneği)’ adlı çalışmasında, beşeri sermayenin unsurlarından eğitimin ekonomik kalkınma üzerinde etkisi İran özelinde incelemiştir. Çalışma sonucunda beşeri sermaye seviyesini artırmaya yönelik olarak yapılan her yatırım, ekonominin her alanına yayılmış bir ilerleme sürecini beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla işgücünün eğitim seviyesini artırmaya yönelik İran’ın yaptığı her bir yatırım uzun dönemde daha büyük ve sürekli bir getiriyi beraberinde getirecektir (Sepideh, 2011).

Baysal Kurt (2014), ‘Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeye Etkisi: Beşeri Sermayenin Unsuru Olan Eğitim Göstergeleri ile Avrupa Birliği Ülkeleri Üzerine Dinamik Panel Veri Analizi’ adlı çalışmasında sermayenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla beşeri sermayeyi temsil eden eğitim göstergeleri kullanılarak 2000-2010 dönemi için Avrupa Birliği ülkeleri üzerine dinamik panel veri analizi yapılmıştır.

Çalışma sonucunda, eğitime katılım oranı, teknik bilimlerdeki mezuniyet oranı ve öğrencilere yapılan finansal yardımların oranı ekonomik büyümeyi pozitif, eğitime yapılan kamu harcamalarının gayri safi yurtiçi hâsıla içindeki payı ise ekonomik büyümeyi negatif yönde etkilediği görülmüştür (Baysal Kurt, 2014).

Özkale (2015), ‘Beşeri Sermaye ve Ekonomik Kalkınma: Türkiye Üzerine Bir Literatür İncelemesi’ adlı çalışmasında Türkiye’nin ekonomik kalkınma sürecinde beşeri sermayenin önemini, literatürde seçilen çalışmaların sonuçlarına bağlı olarak ortaya koymak amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda, ülkelerin ekonomik kalkınma sürecinde özellikle beşeri sermayenin rolüne dikkat çekerken, ülkelerin bu alanda yatırım yapmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Uygulanacak olan eğitim ve sağlık politikalarının nüfusun niteliğini artırmaya yönelik diğer politik uygulamalarla desteklenmesi beşeri sermaye yatırımlarının etkinliğini daha da artırmaktadır. Mevcut literatürde sonuçlar ve farklı kaynaklardan elde edilen veriler doğrultusunda Türkiye için beşeri sermaye yatırımlarının ekonomik büyümeye ve kalkınmaya katkısının artırabilmesi için uzun dönemli özel sektör ve kamu politikalarının önemli olduğu ortaya konulmuştur (Özkale, 2015).

Kullukçu (2018), ‘Beşeri Sermaye Olarak Eğitimin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi: Yatay Kesit Analiz’ adlı çalışmasında Türkiye’de 81 ilde 2008 ve 2013 yılları için yükseköğretim kurumlarından, meslek liselerinden ve genel liselerden mezun öğrencilerin illerin ekonomik büyümesi üzerinde ne kadarlık bir etki yarattıkları incelenmiştir. Çalışma

74

sonucunda, 2008 ve 2013 yılları için illerin ekonomik büyümesi üzerindeki pozitif yönlü etkinin en fazla yükseköğretim düzeyinde sağlandığı tespit edilmiştir. Eğitim seviyeleri arasında model karşılaştırmaları yapıldığında, genel liselerden mezun öğrencilere göre en yüksek gelişmişlik seviyesindeki illere ait meslek liselerinden mezun öğrencilerin illerin ekonomik büyümesi üzerindeki etkisinin daha büyük olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Kullukçu, 2018).