• Sonuç bulunamadı

LİVA VE VİLAYETLERDE AÇILAN İDADİLER

Belgede Kırşehir mekteb-i idadisi (sayfa 48-52)

B. MEġRUTĠYET DÖNEMĠ ĠDADĠLER (1908-1920)

1. LİVA VE VİLAYETLERDE AÇILAN İDADİLER

İkinci Meşrutiyet dönemine gelindiğinde ise Osmanlı eğitiminin en çok ve en esaslı değişmeye uğrayan kademesi, ortaöğretim olmuştur. O dönemde ortaöğretim kademesinde idadiler ve “Galatasaray Sultanisi” vardı. Daha sonrasında “Lise teşkilâtı” diye yeni bir öğretim örgütü kuruldu. İkinci Meşrutiyet dönemi ortaöğretimi, başlıca üç ana grupta incelenebilir. Ancak bizi ilgilendiren kısmı “İdadi” adı verilen ortaöğretim kurumları da iki çeşit idi: Beş yıllık idadiler ve yedi yıllık idadiler68. Bu idadilerin livalarda kurulanlarına beş yıllık, vilayetlerde kurulanlara ise yedi yıllık idadiler adını verebiliriz. Vilayet merkezlerinde yatılı okul olan yedi yıllık idadilerin ilk üç yılı rüştiye

67 Cengiz Dönmez-Şahin Oruç, II. Meşrutiyet Dönemi Tarih öğretimi, Gazi Kitabevi, Ankara, 2006,

s.6-19.

niteliğinde olup son dört yılı asıl idadi sınıflarını oluştururdu. Beş yıllık idadiler ise gündüzlüydü ve sancaklarda yer alırdı69.

a. Liva idadileri (Beş yıllık idadiler): Osmanlı idari örgütüne

göre“liva”larda bulunan idadiler beş yıllık idi. Bunların ilk üç yılı rüştiye, kalan iki yılı da idadi öğretimine ayrılmıştı. Bu okulların amacı, Darülfünun ve yüksekokullara öğrenci yetiştirmek değildir. Bulunduğu yörenin işlerini idare edecek, imarını sağlayacak adam yetiştirmeye yönelik okullardı. Başlangıçta bu okullara 10-15 yaşları arasındaki iptidai mezunları alınıyordu. 1913 Haziranında Bakanlığın bütün mutasarrıflıklara, Maarif Müdürlüklerine gönderdiği bir yazıda, beş yıllık idadilere, iptidailerle beraber rüştiyeyi bitirenlerin alınacağı belirtilir. İdadilerin öğretim süresi içinde üç yılını hazırlık (“izharî sınıf”) olmak üzere düzenlendiği ilân ediliyordu. Hazırlık sınıflarında çeşitli okullardan gelen öğrencileri bilgi yönünden denkleştirmesi hedeflenmişti. Hazırlık sınıflarını bitirenler ikişer yıllık olan dört şubeden birine girmek zorundaydılar. Bu şubeler “umumî”, “ziraî”, “ticarî” ve “sınaî” adlarını taşıyorlardı. Seçilen bazı dersler bütün şubelerde ortak olarak okutulacaktı. Bakanlığın yazısında, bu belirtilen şubelerin ders programları uzmanlar kurulu ile hazırlanacağı belirtilmişti. Her idadi, bu dört şubeden en az ikisini açmak zorundadır. Alınan bu kararların ardından üç yıllık rüştiyelerin ayrılıp, liva idadilerinin hazırlık sınıfıyla beraber üç yıla indirilmesi 1914 yılından itibaren uygulanacaktı. Her liva hangi şubelerin açılacağını Bakanlığa bildirecek, Bakanlık da ona göre kadro ve ödenekleri belirleyecekti. Sultani teşkilatının kurulmasından sonra liva idadilerinde böyle bir düzenlemeye geçmek zorunluydu. Yeni idadi örgütü, öğrencilerin başka okullara ve özellikle yükseköğretime girmelerini engellemeye yönelikti. Yükseköğretime gitmek isteyen bütün öğrenciler, sultanilere sevk ediliyorlardı. Sultani programları da bu şekilde düzenlenecekti. İkinci Meşrutiyetin ilânından hemen sonra “bu seneye mahsus” kaydıyla, ibtidai ve rüşdi okullar için olduğu gibi, idadiler için de yeni programlar yapıldı. İdadi programlarına Tarih-i Umûmî, Malumat-ı

Medeniye gibi dersler konuldu70. Beş yıllık idadilerde 1327'de (1911) uygulanan programdan anlaşılmaktadır71. (Bknz: Tablo-5)

İdadilerde bu derslerin haricinde Arapça, Ermenice, Bulgarca, Rumca ve Hat(rık’a ve sülüs) gibi derslere de yer verildiği bilgisine ulaşılır. Bahsedilen dillere de mektepte yer verilmesinin en büyük nedeni olarak da hedeflenen Osmanlıcılık politikası görülebilir.

Bu dönemde idadilerin amacı kültürlü ziraat, sanat ve ticarete vâkıf adam yetiştirmekti, ancak bu okul mezunlarını çalışmak için alacak kuruluşlar bulunmamaktadır. Bu okullar ortaöğretimin bir basamağı olarak Cumhuriyet yıllarına kadar ayakta kalarak Cumhuriyette de liselere çevrilmiştir72.

b. Vilayet İdadileri(Yedi Yıllık İdadiler): Bu idadiler, Osmanlı idarî

bölümlemesinin vilâyet merkezlerinde bulunmaktadır. İlk üç yılı rüştiye, kalan dört yılı da idadi öğretimi yapıyordu. İkinci Meşrutiyetin ilânından hemen sonra 1909'da idadi programlarının değiştirilmesi düşünülür. Bir komisyon kuruldu ve “bu seneye mahsus” kaydıyla, hiçbir eğitim amacı olmayan gelişigüzel düzenlenmiş ders dağıtım cetvellerine göre bir müfredat programı hazırlandı. Haftanın ders saatleri toplamını geçmemek şartıyla, ders saatleri gelişigüzel düzenlenmiştir. Yedi Yıllık İdadilerin müfredat programını da inceleyerek konu hakkında yorum yapabiliriz73. (Bknz: Tablo-6)

Her iki idadide de benzer derslere yer verildiği görülürken toplam ders saatlerinde farklılıklar olduğu yedi yıllık idadilerde ders saatlerinin daha az olduğu bilgisine ulaşılır. Yedi yıllık idadilerde daha çok fenni ilimlere, beş yıllık idadilerde ise günlük yaşamda kullanılacak ve bazı kültür derslerine yer verildiği görülür.

1909 yılında Osmanlı ülkesinde 20 yatılı (“leylî”), 72 de gündüzlü (“neharî”) olmak üzere toplam 92 idadi vardı. Bunların öğretmenleri özellikle

70 Ergün, a.g.e., s.311. 71 a.g.e., s.310. 72 Koçer, a.g.e., s.195. 73 a.g.e., s.309.

maaş yönünden tam bir kargaşa içindeydi. Zaten her öğretmen okuttuğu dersin adına göre değişik bir maaş alıyordu. Buna bir de azaltma sırasında yapılan karışıklıklar eklenmişti. İdadi öğretmenleri sorunu dönemin Maarif Bakanı Emrullah Efendi'den önce “seyyar öğretmenlik” kurularak bir parça çözümlenmeye başlamıştı. O ise, maaş sistemini ders adına göre değil de öğretmeninin mezun olduğu okula göre düzenlemek istemiş, daha çok para vererek daha kaliteli öğretmen bulma ve yetiştirme yoluna gitmiştir. Öteden beri var olan “idadi öğrencilerinin yeknesak(tekdüze) elbise giymeleri” kararı Emrullah Efendinin birinci bakanlığı sırasında yine uygulanmak istenir. Ancak elbisesi olmayan öğrencilerin okula alınmama kararı aşağı yukarı 300 guruşluk önemli bir harcama gerektirdiğinden tavizsiz olarak uygulanamadı. Bakan, yüze yakın idadideki öğretim düzeyinin yükseltilebilmesi için vilayet idadilerinden 10 tanesini sultani haline getirmek gerektiğini söylemiş ve uygulamıştır. Bakanın tasarısına göre bu yeni sultaniler yükseköğretime öğrenci hazırlayacaklar, kalan idadiler ise ameli adamlar yetiştirecekti. Yatılı ve daha çok öğrenci alınarak kurulan bu sultanilerin öğretmenlerine de daha çok maaş verilecekti. Bu okulların son sınıflarındaki tabiî bilimler ve riyaziye dersleri Fransızca okutulacağından, öğrenciler daha iyi dil öğreneceklerdi. Bu şekilde yetişen öğrenciler yabancı ülkelere gönderildiklerinde zorlukla karşılaşmayacaklardı. Bu okulların müdür yardımcıları ve bazı öğretmenleri Fransa'dan getirtilecekti. Bu okulların dışında kalan gündüzlü idadilerde Fransa’daki “lyceemoderne”ler düzeyinde bir program uygulayacaktı. Satı Bey, Bakanın bu girişiminden asıl amacın, yabancı ve gayrimüslim öğrencileri de Türk okullarına çekmek olduğunu söylemiştir. Bu okulların açılmasına karar verildikten sonra “vilayâtta tedrisat-ı tâliyenin hüsnü cereyanı için” bazı önlemler alacak olan bir komisyon kuruldu. Bu okullarda görev alacak öğretmenlerin seçimi için bütün ülke çapında bir sınav yapıldı. Yeni sultaniler 1910 Eylül'ünde açıldı. İlk açılışta bunlara lise denildi. Okulların açılışından üç hafta sonra üzerinde “Liselerin tanzim ve idarelerine ve tedrisatına müteallik” diye yazan örgüt, program ve yönetmelik ortaya çıkarıldı. Bu yönetmelikte yer alan yeni programa göre tabiat bilimlerine ayrılan ders saatleri azaltılmıştır. Ancak buna karşın dil dersleri ve matematik bilimlerinin saatleri ise

arttırılmıştı. Programı kusurlu, ruhsuz ve aşağılanacak düzeyde görülen bu yeni örgüt, gerek taşradan gerekse merkezden bir sürü soru ve itirazlarla karşılaşır. Bunların öğretmenlerine diğerlerinden çok maaş verilmesi ve mezunlarının diğer idadi çıkışlılarla aynı haklara sahip olmaları Emrullah Efendi’yi çok şiddetli eleştirilerin hedefi yaptı. Basındaki birçok eleştirilerin yapılırken, Meclis'te de hakkında soru önergesi verildi. Bakanın “Osmanlı birliğini sağlamaya çalışıyoruz, bütün Osmanlı fertlerinin bir okulda öğretim görmelerini sağlıyoruz” diye savunduğu bu düzenleme, daha sonraki yıllarda da sorunlar çıkarmaya devam etti. 1913 yılında bütün idadiler sultaniye çevrildi. Emrullah Efendinin ikinci bakanlığı sırasında hazırlayıp, ancak yine yasalaştıramadığı “Tedrisat-i Tâliye Layiha-i Kanuniyesi” de orta öğretimdeki idadi-sultani karışıklığını aynen devam ettiriyordu74.

Belgede Kırşehir mekteb-i idadisi (sayfa 48-52)