• Sonuç bulunamadı

Roney ve Öztin (2007) turizm okullarında eğitim alan öğrencilerin kariyer bakış açıları ve sektöre karşı tutumlarının başlangıçta kayda değer her hangi bir özellikleri olmadığını (ne olumlu ne de olumsuz) ifade etmektedirler. Bununla birlikte eğitim hayatı süresince kendi meslekleri ile ilgili deneyim sahibi olan öğrencilerin sektöre karşı tutumlarının olumsuzlaştığını ön süren araştırmacılar, buna sebep olarak ise uzun çalışma saatleri, düşük ücret, sosyal hayatın sınırlı olması vb. sebepleri göstermektedirler. Aymankuy ve Aymankuy (2013) turizm eğitimi alan öğrencilerin sektörde otel müdürlüğü, yiyecek-içecek müdürlüğü veya turist rehberliği dışındaki görevleri yüksek statülü olarak algılamadıklarını ifade etmektedirler. Böyle bir durum ise imaj algısındaki sorunları da beraberinde getirerek sektörde kariyere devam edip etmemeye yönelik davranışlarda değişmelere neden olmaktadır.

Turizm sektöründe, istihdam özellikleri açısından sık iş değiştirmeler oldukça fazla karşılaşılan durumdur. Bir başka deyişle turizm sektöründe işgören devir hızı oldukça yüksektir (Tuna, 2007). Bu sebepten hizmet sektöründe bulunan işletmeler işgörenlerin mesleki anlamda uyum sorunlarının olmamasını isterken aynı zamanda uyum yeteneklerinin de fazla olmasını beklerler (Wang, 2013, s.994). Çalışanlar açısından değerlendirildiğinde, bireylerin farklı işler arasındaki geçişlerde uyum sorunu yaşamaları veya işe alışma sorunları ise konunun farklı boyutlarını ortaya koymaktadır. Kariyer uyum yeteneklerine sahip bireyler sektörler arası geçişlere veya iş değişikliklerine daha rahat uyum sağlayabilirlerken iş değişikliklerini başarı ile gerçekleştirip yüksek kalitede iş çıktıları sağlayabilmektedirler (Tolentino ve diğerleri, 2014, s.40). Yani, kariyer uyum yetenekleri bireylerin yeni iş bulmalarında ve tekrar iş sahibi olmalarında etkili olan bireysel özelliklerden bir tanesidir (Koen ve diğerleri, 2010, s.127; Guan ve diğerleri, 2013, s.144). Bir başka ifadeyle uyum yeteneği bireylerin iş bulma, farklı işler arasında geçiş yapma ve tekrar iş bulabilme özelliğine sahip olması anlamına gelmektedir (Maggiori ve diğerleri, 2013, s.439). Bu tip bir özelliğe sahip olmak turizm sektörünün yapısı düşünüldüğünde oldukça etkili bir unsur olarak ifade edilebilir. Böyle bir durumda örneğin; kariyer uyum yeteneklerinin okuldan mezun olma aşamasında sektörde iş bulmada ve işten ayrılmalarda ise yeni iş bulmada etkili olacağını söylemek mümkündür.

Uyumluluk bir özellik olmaktan daha öte işlevsel bir yetenek ve psikolojik bir kaynağın ifadesidir. Uyum yetenekleri, bireylerin iç dünyası ve dış dünyasının bütünleşmesi sonucu oluşmaktadır. Bu anlamda bir değerlendirme yapıldığında uyum, kültür ve içinde bulunulan şartlardan etkilenmekte ve böylece şekillenmektedir (Savickas ve Porfeli, 2012, s.663). Kariyer uyumu “belirlenen görevlerin yerine getirilmesinde hazır olmak, işin gerektirdiği rolleri yerine getirmek ve değişen iş ve iş koşullarının getirdiği belirsizlik durumunun üstesinden gelebilmek” olarak tanımlanabilir (Savickas, 1997, s.254). Kariyer uyum yeteneği ise psikolojik bir yapı olarak; bireylerin şu andaki veya gelecekteki kariyer geçişlerini, değişikliklerini ve bireylerin ihtiyaçlarını başarılı bir şekilde yönetebilmesini ifade etmektedir (Koen ve diğerleri, 2012, s.306). Koen ve diğerleri (2010) kariyer uyum yeteneklerini, bireylerin kariyeri ile ilgili farklı durumların ortaya çıkmasında veya değişimlerin yaşandığı anlarda olası farklılıklara ayak uydurabilmesi olarak ifade etmektedirler.

Kariyer uyum yetenekleri, kaygı, kontrol, merak ve güven bileşenlerinden oluşmaktadır.

Bu bileşenler aynı zamanda bireylerin kariyer uyum yeteneğine kaynaklık etmektedir (Savickas ve Porfeli, 2012, s.663). Kariyer uyum yeteneklerinin bileşenleri bireylerin kariyer sorunlarının üstesinden gelmede olumlu katkıları olan sorun çözmeye yarayan davranışlardır. Bu bileşenler bilişsel ve duygusal davranış kapasitesinin bir ifadesi olarak bireysel amaçların anlaşılmasını kolaylaştıran ve iş şartlarını bütün ayrıntıları ile değerlendirmeye yarayan ve sonuç olarak kariyer gelişimini sınırlandıran veya güçlendirmeye yarayan bileşenlerdir (Coetzee ve Harry, 2014, s.92). Söz konusu bileşenler sırası ile incelendiğinde şu hususlar ön plana çıkmaktadır:

Kaygı: Kariyer kaygısı bireyin mesleki geleceğinin farkında olması, buna odaklanması ve geleceğe yönelik planlama yapmasını ifade etmektedir (Coetzee ve Harry, 2014, s.92).

Kaygı, bireylerin daha ziyade gelecekte neler olabileceği ile ilgilenmesine ve geleceğe odaklanmasına yardımcı olmaktadır (Savickas ve Porfelio, 2012, s.664). Turizm sektöründe eğitim gören öğrencilerin kariyerleri ile ilgili kaygıları gelecekte bu işi yapıp yapmamalarında etkili olmaktadır. Bir başka ifadeyle, gelecekte bu işin yapılması, yapılan planlamalar sonucunda elde edileceklerin tatminkar olup olmamasına bağlıdır. Bireyler, bulundukları belirsiz çevre içinde yapmış oldukları planlarda bir çeşit kar ve zarar analizi yapmaktadırlar. Bireylerin bulundukları sektörde elde ettiklerinin toplamının diğer sektörler karşısında değerlendirmesi yapıldığında fazla olması o sektöre bağlılığı artırmaktadır. Tersi bir durum ise sektöre bağlılığı azaltmaktadır (Wan, Wong ve Kong, 2014, s.3).

Literatürde, turizm eğitimi alan öğrencilerin kariyer planlamalarında terfi imkanları, yeterli ücret düzeyi ve iş güvenliği gibi başlıca konuların kariyer faktörü olarak bireyleri etkilediği yer almaktadır (Maxwell, Ogden ve Broadbridge, 2010). Brown ve diğerleri (2014) ise turizm eğitimi alan öğrenciler açısından çalışma hayatında elde edilen ücretlerin yeterli düzeyde olmadığının algılandığını ifade etmektedirler. Bu duruma işten atılma

kaygısı da ilave edilince sektörde çalışma oranı azalmakta ve sektörden ayrılmalar artmaktadır.

Kuşluvan ve Kuşluvan (2000) turizm eğitimi alan öğrencilerin yarısının gelecek planları arasında turizmin yer almakta olduğunu ifade ederken, bununla birlikte sektörün avantajlarının dezavantajlarından daha az olduğunu öne sürmektedirler. Brown ve diğerleri (2014, s.65) turizm eğitimi alan öğrencilerin % 29.1’nin sektöre katıldıktan sonra ayrıldığını ifade etmektedir. Buna ilaveten, Blomme (2006) ise uzun vadede bu oranın % 70 olduğunu ifade etmektedir (akt. Brown ve diğerleri, 2014). Bu anlamda çalışmada kişisel bir özellik olarak bireylerdeki kaygı düzeyinin artmasının sektörden ayrılmaya neden olduğu kabul edilmektedir. Sektörün yapısal özellikleri ve bireysel hedefler düşünüldüğünde uzun vadede sektörde kalma oranın azaldığını ileriye sürmek mümkündür. Bu anlamda turizm eğitimi alan öğrencilerin çoğunluğunun ilk buldukları fırsatta sektörler arasında geçiş yaptığı ve turizm sektörünü terk ettiği söylenebilir.

Neticede, gelecekle ilgili kaygı düzeyinin artması turizm sektöründe çalışmanın önünde engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel yazından yola çıkıldığında konu ile ilgili öne sürülen ilk hipotez şu şekilde olmaktadır:

H1: Kariyer uyum yeteneği olarak kaygı düzeyinin artması sektöre bağlılığı negatif yönde etkilemektedir.

Kontrol: Kariyer uyum yeteneği olarak kontrol, bireylerin mesleki gelecekleri üzerinde bireysel kontrollerinin olduğunu algılamaları ve kendi kariyerlerini oluştururken sorumluluklarının farkında olmaları olarak ifade edilebilir (Maggiori ve diğerleri, 2013, s.438). Günümüzde, bireylerin işverenlerinin kendi kariyerlerini yönlendirmesinden daha ziyade kariyerleri üzerinde kendilerinin daha fazla kontrol sahibi olduklarını söylemek mümkündür (Kong, Cheung ve Song, 2012, s.712). Bu durum örgütlerin bireylerin kariyerlerini yönetmedikleri değil bireylerin kendi gelecekleri ile ilgili daha fazla belirleyici oldukları anlamına gelmektedir.

H2: Kariyer uyum yeteneği olarak kontrol düzeyinin artması sektöre bağlılığı pozitif yönde etkilemektedir.

Merak: İnsanların çevrelerinde olup bitenleri keşfetme eğilimleri onların merak düzeylerini yansıtmaktadır (Maggiori ve diğerleri, 2013, s.438). Merak, bireylerin seçim yapmadan önce seçenekleri belirlemeleri ve alternatif seçenekler arasından en uygun seçimleri yapmalarıdır. Bireylerin yapmış oldukları araştırmalar neticesinde elde ettikleri bilgiler ve belirlemiş oldukları riskler doğrultusunda yeni bilgiler ve yetenekler elde etmeleri merak düzeyini yansıtmaktadır (Coetzee ve Harry, 2014, s.92).

Bireyler ne kadar fazla düzeyde kariyer uyum yeteneği olarak meraka sahipse o kadar fazla miktarda iş veya işin yapısını ve özelliklerini öğrenmeye isteklidirler. Dolayısıyla böyle bir durumun aslında mezun öğrencilerin bir anlamda iş imkanlarını (iş bulmuş veya işsiz) etkileyen önemli bir faktör olduğunu söylemek mümkündür (Guan ve diğerleri, 2013).

Morton (2002) Y Jenerasyonu olarak ifade edilen 1970’li yılların sonunda ve 1990’lı yılların başında doğan bireylerin sürekli konum arayışı içinde olduklarını (terfi olanaklarını araştırdığını) ve kariyerleri ile ilgili başta eğitim olmak üzere pek çok hevese sahip olduklarını ifade etmektedir. Bu kuşağın kaliteli yaşamı temel hedef olarak belirlediğini söylemek mümkündür. Aynı zamanda iş yaşam dengesi de farklı beklentileri ortaya çıkarmaktadır (Kong, 2013). Kariyer uyum yeteneği ve merak ile ilgili olarak önerilen hipotez ise şu şekildedir:

H3: Kariyer uyum yeteneği olarak merak düzeyinin artması sektöre bağlılığı pozitif yönde etkilemektedir.

Güven: Farklı durumlar karşısında bireylerin sorun çözme yeteneklerine güvenmesi kariyer uyum yeteneği olarak güveni yansıtmaktadır (Guan ve diğerleri, 2013, s.562).

Farklı bir perspektiften değerlendirildiğinde; bireylerin kendi yetenek ve özelliklerine inanmaları ve güçlü özelliklerini bilmelerinin kariyer uyum yeteneklerine olumlu katkıları olduğunu söylemek mümkündür (Hamtiaux, Houssemand ve Vrignaud, 2013). Dolayısıyla günümüz çalışanlarının kendi işleri ile ilgili sürekli gelişim çabası içinde olmaları ve özellikle turizm sektöründe çalışan işgörenler açısından sektörün pek çok negatif özelliği olmasına rağmen eğitimli çalışanların sektör içerisinde çok daha çabuk terfi olanaklarına sahip olduklarının bilinmesi turizm eğitimi alan öğrencilerde güven faktörünü yükseltmektedir. Konu ile ilgili bilimsel yazında daha önce gerçekleştirilen çalışmalar, turizm öğrencilerinin mezun olduktan sonra birkaç yıl içerisinde müdür, şef yada alanlarıyla ilgili uzman olmak istediklerini göstermektedir. Sektörde kalmak isteyen birçok öğrencinin 10 yıl içinde müdür olmak adına kendine güvendiği ve böyle bir sonucu beklediği de ileriye sürülmektedir (Lu ve Adler, 2009). Konu ile ilgili önerilen hipotez ise şu şekildedir:

H4: Kariyer uyum yeteneği olarak güven düzeyinin artması sektöre bağlılığı pozitif yönde etkilemektedir.

Kariyer uyum yeteneğinin bileşenleri ve sektöre bağlılık ile ilgili öne sürülen hipotezlerden sonra konu ile ilgili araştırma modeli çizilmiştir. Şekil 1 adı geçen araştırma modelini göstermektedir.

Şekil 1: Araştırma Modeli

Sektöre Bağlılık

Kaygı

Güven Kontrol

Merak

YÖNTEM

Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini lisans düzeyinde turizm eğitimi veren yükseköğretim kurumlarındaki son sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Son sınıf öğrencilerinin seçilmesinin temel nedeni öğrencilerin çok büyük bir kısmının stajlarını tamamlamaları ve sektörde çalışarak sektörün çalışma şartları hakkında bilgi sahibi olmalarıdır. Bu bağlamda 5 turizm fakültesi (söz konusu fakültelerden 2 tanesi KKTC’de 2 tanesi Akdeniz Bölgesinde 1 tanesi de Marmara Bölgesinde bulunmaktadır) ve 2 yüksekokulda (1 adet Akdeniz Bölgesinde 1 adet Ege Bölgesinde) öğrenim gören öğrencilere anketler uygulanmıştır. Adı geçen okullarda toplam 1094 son sınıf turizm öğrencisi eğitim görmektedir. Araştırmada evren büyüklüğü 1094 olarak alındığında, %95 güvenirlik düzeyinde örneklem yeterliliği 285 olarak hesaplanmaktadır (Sekaran, 2003). Her iki öğrenciden birinin araştırmaya katılmaya istekli olacağı varsayımından hareketle her okulun son sınıf öğrenci sayısının

%50’si kadar anket okullara dağıtılmıştır. Araştırmada veriler kolayda örnekleme yöntemi ile söz konusu okullarda okuyan öğrencilerden elde edilmiştir (Ural ve Kılıç, 2006, s.44).

Bu amaçla 500’ü aşkın anket dağıtılmış ve bu anketlerden 430 tanesi geri dönmüştür. 26 anket ise eksik verilerin çok fazla olması veya çok fazla boş cevaplama olması ve dolaysıyla kullanıma uygun olmaması nedeniyle analiz dışı bırakılmıştır. Anketlerin geri dönüş oranı % 86 olarak hesaplanmıştır.

Araştırmada Kullanılan Ölçekler Sektöre Bağlılık Ölçeği

Araştırmada turizm sektörüne bağlılığı ölçebilmek amacıyla Kuşluvan ve Kuşluvan (2000) tarafından geliştirilmiş olan 15 maddelik ölçekten faydalanılmıştır. Ölçeğe yönelik geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmıştır. Ayrıca ölçek bu araştırmada kullanılmadan önce dilsel geçerlik çalışması da (kültürel uyumluluk) yapılmıştır (Brislin, 1976).

Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği

Araştırmada kariyer uyum yeteneklerini ölçmek amacıyla Savickas ve Porfeli’nin (2012) çalışmalarında yer alan ölçekten faydalanılmıştır. Ölçek 24 madde ve 4 alt boyuttan (merak, güven, kontrol ve kaygı) oluşmaktadır. Ölçek araştırmada kullanılmadan önce Türkçe dilsel geçerlik çalışması yapılmıştır (Brislin, 1976). Öncelikle ölçek yabancı diller yüksekokulunda görev yapan 5 okutman tarafından Türkçeye çevrilmiş ve daha sonra bu Türkçe formlar tekrar İngilizceye çevrilerek iki form arasındaki tutarlılık incelenmiştir.

Ortaya çıkan form gözden geçirilerek hataların ve yanlış anlamaların ortadan kaldırılması sağlanmıştır.

Güvenirlik ve Geçerlik

Araştırmada güvenirlik değerleri Cronbach Alfa katsayısı ile hesaplanmıştır. İlk olarak kariyer uyum yetenekleri ölçeğinde bulunan 4 ifade ve sektöre bağlılık ölçeğinde ise 3

ifade faktör yüklerinin .50 altında kalması nedeniyle analizden çıkarılmıştır. Araştırmada kariyer uyum yetenekleri ölçeğinin Güven (α=.916 ), Kontrol (α=.807), Merak (α=.831), ve Kaygı (α=.781) boyutlarının güvenirlik değerlerinin yeterli olduğu belirlenmiştir. Buna ilaveten turizm sektörüne bağlılık ölçeğinin güvenirlik değeri ise (α=.890) olarak bulgulanmıştır. Araştırmada madde toplam korelasyon değerinin 0.30’un üstünde olması (Field, 2005) her bir madde arasındaki korelasyonun yeterli olduğunu göstermektedir.

Araştırmada yapı geçerliğinin sağlanması amacıyla öncelikle her iki ölçeğe yönelik açıklayıcı faktör analizi (AFA) yapılmıştır. Kariyer uyum yetenekleri ölçeği 4 faktörlü bir yapı göstermiştir. AFA sonucunda; KMO değeri= 0.921, Bartlett testi=4462.960, df=190, p<0.001 olarak belirlenmiştir. Ölçeğe yönelik yapılan doğrulayıcı faktör analiz (DFA) sonucunda ölçeğin 4 faktörlü yapısının doğrulandığı görülmektedir. Ölçeğin genel ve mutlak uyum değerleri; X2= 422.69, df=145, X2/df=2.91, RMSEA=0.069, GFI=0.90, CFI=0.98, NFI= 0.96, NNFI=0.94, IFI= 0.98 olarak bulgulanmıştır. Bu değerler literatürde kabul edilen sınırlar arasında yer almaktadır (Çelik ve Yılmaz, 2013; Meydan ve Şeşen, 2011, s.37; Schermelleh-Engel, Moosbrugger ve Müller, 2003, s.52). Kariyer uyum yeteneği ölçeği varyans açıklama oranı ise % 64.898’dir.

Sektöre bağlılık ölçeğine yönelik yapılan AFA sonucunda ölçeğin orijinaline uygun olarak tek faktörlü bir yapı sergilediği ortaya çıkmıştır. AFA sonucunda; KMO değeri= 0.910, Bartlett testi=2188.226, df=0.66, p<0.001 olarak belirlenmiştir. Ölçeğin varyans açıklama oranı ise % 46.764’dür. Ölçeğe yönelik yapılan DFA sonucunda ölçeğin tek faktörlü yapısının doğrulandığı görülmektedir. Ölçeğin genel ve mutlak uyum değerleri; X2= 175.46, df=51, X2/df= 3.44, RMSEA=0.078, GFI=0.93, CFI=0.97, NFI=0.96, NNFI=0.97, IFI= 0.97 olarak belirlenmiştir.

Verilerin Analizi

Araştırmada verilerin analizi için SPSS ve LISREL paket programlarından faydalanılmıştır. Araştırmada ölçeklere AFA ve DFA uygulanmıştır. Buna ilaveten

Benzer Belgeler