• Sonuç bulunamadı

1.3. Hıristiyan Cemaatleri Arsasında Beytüllahim Kilisesi’nin Önemi

1.3.2. Latinler

Hıristiyanlık dininin uygulama şekli konusunda yapılan yedi genel konsil neticesinde Hz. İsa’nın tabiatı hakkında bir takım farklı fikirler olduğundan dolayı daha önce de ifade edildiği gibi mezhepsel ayrışmalar olmuştur. Katolik mezhebinin temelleri bu konsiller çerçevesinde atılmış olup Hz. İsa’nın hem beşerî hem de tanrısal tabiatının olduğunu savunan diyofizit anlayışa göre şekillenmiştir. Katolikler, 4. yüzyıldan itibaren kutsal ruhun hem babadan hem oğuldan çıktığı fikrini benimsemişlerdir.238 Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında doğu ve batı olarak ikiye ayrılması Hıristiyanlığın geleceğini belirlemiştir. İstanbul merkezli olan doğu, Grek yani Yunan kökenine bağlanırken batıdaki Hıristiyanlar Latin kökenine bağlanmışlardır.239 Katolikliğin geleceğini belirleyen bir diğer dönem ise 1054 yılında Doğu ve Batı Kiliselerinin birbirlerini aforoz ederek kesin olarak ayrılmalarıdır. Bunun üzerine Batı Kilisesi, Katolik Hıristiyanları temsil etmiştir.240

Latin Patrikhanesi Roma’ya bağlı olan Katolik Patrikhanesi’nin içinden çıkmıştır. Dördüncü Haçlı Seferiyle İstanbul’daki halkın bir kısmı Latinlere katılmıştır. Bizans’ın başkenti 1204 yılında Latinlerin eline geçmesiyle burada Latin Krallığı kurulmuştur. Dolayısıyla İstanbul’da Latin Patrikhanesi de açılmıştır. Latinlerin bu başarısı üzerine Rum Patriği İznik’e kaçmış ve patriklik makamı boş kalmıştır. Latin Krallığı 1261 yılına kadar sürmüş ve bu tarihte İstanbul yeniden Bizans’ın hâkimiyetine geçmiştir. Bu idari değişiklikle Latin Patrikhanesi de kapatılmıştır. Yine de Latin halkının dini işlerinin yürütülmesi için Roma Papalığına bağlı patrik vekili tayin edilmiştir. Ayrıca 1187’de

238 K. Demirci, a.g.e., s. 6, 22.

239 Ömer Faruk Harman, “Katoliklik”, TDV İslâm Ansiklopedisi, Cilt 25, Ankara, 2002, s. 56; K. Demirci,

“a.g.m.”, s. 333; K. Demirci, a.g.e., s. 17,18.

Kutsal Yerlerden ayrılmış olan Latin cemaati 1333 yılında Fransisken rahiplerinin yardımlarıyla ve ruhani liderlerinin para karşılığında tapınaklarda yer edinmeleriyle Roma Katolik Kilisesi’nin yeniden Kudüs’e dönüşleri sağlanmıştır. Fransiskenler Katoliklerin temsilcileri olmak için Kudüs’e gelmişler ve on yılın ardından burada Roma Katolik Kilisesi’nin temsilcileri olmuşlardır.241

1453’te İstanbul’un fethiyle Osmanlı hükümetinin yürüttüğü istimâlet politikası sebebiyle buradaki Latin cemaati üzerindeki Ortodoks Hıristiyanlarının yaptığı baskı önlenmiştir.242 Osmanlı hâkimiyetinin başlarında Rumlara ve Ermenilere millet statüsü verilirken Latinlere verilmemiştir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir ki ilki nüfuslarının az olması, ikincisi dini açıdan Roma Papalığına bağlılığının devam etmesi, üçüncüsü de Ortodoks cemaatini canlandırıp kendisine yönelik oluşturulabilecek Hıristiyan ittifakını önlemesidir.243 1659 yılına gelindiğinde Latin nüfusu artmış ve Roma Kilisesi dini işlerin zorlaştığını öne sürerek İstanbul’da Piskoposluk kurmuştur. Osmanlı yönetimi buna izin vermiş ancak hiçbir zaman Osmanlı topraklarında Latin Katolik Patrikhanesi kurulmamıştır.244

Latinlerin dini işleri için İstanbul’da Roma Papalığının patrik vekilinin bulunması dolaylı da olsa müdahalelerini söz konusu etmektedir. Bu sebepledir ki Osmanlı hükümeti kendi tebaasından birilerinin Katolik mezhebine geçiş yapmalarını istememiştir. Katolikler de nüfuslarını arttırmak ve söz sahibi olmak adına bir takım misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdir. Ancak Osmanlı idaresi, tebaası arasında karışıklıklara mahal verdikleri için bu faaliyetleri önlemek üzere çaba sarf etmiştir. Bu yüzden sık sık emirnameler yayımlamıştır.245 Hatta 1834 senesinde Hıristiyan tebaa arasında mezhep değiştirme mevzusu çıkarılan bir fermanla yasaklanmıştır.246 Bu durum 1856 Islahat Fermanı’na kadar sürmüş ve bu fermanla Katolikler de diğerleri gibi din ve mezhep özgürlüğünü yeniden kazanmıştır.247

Latinler Haçlı Seferleri sonucu Kudüs kentine gelmişler ve nüfusu gün geçtikçe artmıştır.248 Latinler, kelime anlamı ‘evrensel’ veya ‘genel’i ifade eden Katolik

241 O. Peri, a.g.e., s. 44. 242 Y. Ercan, (1999), “a.g.m.”, s. 199. 243 B. Eryılmaz, a.g.e., s. 63, 64. 244 Y. Ercan, (1999), “a.g.m.”, s. 199. 245 B. Eryılmaz, a.g.e., s. 67. 246 G. Bozkurt, a.g.e., s. 42. 247 B. Eryılmaz, a.g.e., s. 68. 248 E. Demirkol, a.g.e., s. 60.

mezhebine bağlı, ibadetlerini Latince yapan ve doğrudan Roma’ya tabii topluluklardır.249 Katoliklere Latinler de denilmiştir.250 Ancak Osmanlı arşiv vesikaları incelendiğinde Katoliklerin ve Latinlerin ayrı ayrı ifade edildiği görülmektedir. Osmanlı arşiv vesikalarında ‘Frenk’ ve ‘Efrenç’ ifadeleri de yer almaktadır. Bu ifadelerle Avrupalı Katoliklerden bahsedilmiştir.251 Kudüs Mutasarrıfı Mehmet Tevfik Bey, Latin cemaati ifadesinin tüm Katolik mezhebini kapsadığını belirtmiştir.252

Kudüs 1099 yılında Latin Krallığı’nın eline geçtiğinde Latinler, Kutsal Yerlerde tamamen söz sahibi olmuşlardır. Bu durum 1187 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından Kudüs’ün fethine dek sürmüştür. Şehrin fethiyle Latinler buradan ayrılmış ve böylelikle Kudüs’teki Kutsal Mekânların hâkimiyeti Rumlara geçmiştir. 253 Kudüs Latin Patrikliği 1291 yılında kapatılmıştır. 1333’ten itibaren Kutsal Mekânlarda Latin cemaatini temsil eden ve haklarını koruyan tek grup Romalı Katolik olan Fransisken (Franciscains) rahipleridir. Kudüs kentinde Latin patriği olmasına rağmen kilise üzerindeki tüm olaylarda bağımsız olarak Fransiskenlere liderlik yapan Custode des Terres Saintes unvanına sahip bir rahip de vardır. Latinler 16. yüzyılda tekrar Kudüs’e dönmek için çabalamaya başlamışlardır. 19. yüzyıla kadar Kudüs’te Latin patrikhanesi hiç açılmamıştır. Ancak 1847 yılında Kudüs’te yeniden patriklik açılmıştır. 254 Fransa’nın baskıları neticesinde Vatikan Latin Patrikliğinin merkezi Kudüs’e taşınmıştır. Patrik olarak da Joseph Valerga (1847-1872) tayin edilmiştir.255 19. yüzyıla gelindiğinde Latin cemaati Ortodokslar kadar önemli hale gelmiştir. Latinlerin çoğunluğu mezhep değiştirmiş Hıristiyan gruplarıyla Kudüs’teki ikinci kalabalık Hıristiyan cemaati halini almıştır. 256

Kutsal Yerler’e hâkim olmak konusunda Rum-Ortodokslar ve Latinler arasındaki rekabet öne çıkmaktadır. Katolikleri himaye eden Fransa ile 1535, 1604, 1673 ve 1740 yıllarında yapılan anlaşmalarla Kudüs’teki kutsal yerlerin tümü ve Beytüllahim Kilisesi’ndeki Katoliklerin hakları pekiştirilmiştir. Bu kapitülasyon anlaşmalarıyla

249 Ş. Gündüz, (2017), a.g.e., s. 279. 250 E. Demirkol, a.g.e., s. 59.

251 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Cilt 1, İstanbul, 1983, s. 635. 252 R. F. Hürmen, a.g.e., s. 81.

253 O. Peri, a.g.e., s. 42-43; İ. Satış, a.g.e, s. 67.

254 Ahmet Türkan, “XIX. Yüzyılda Kilise Rekabetlerinin Yaşandığı Kudüs’te Osmanlı’nın Uyguladığı

Birlikte Yaşama ve Barış Kültürü Politikaları”, Çev. Tuğberk Uğurlu, İslam Medeniyeti Araştırmaları

Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, Aralık 2016, s. 116-117. 255 Y. Avcı, a.g.e., s. 66.

Katoliklerin Kutsal Yerlerdeki konumu güçlenmiş, Rum-Ortodokslardan daha üstün hale gelmişlerdir. Ancak 1757’de çıkarılan fermanla Rumlar tekrardan üstünlüğü elde etmişlerdir.257 Beytüllahim Kilisesi’ndeki hâkimiyet yarışında Latinlerle Rumlar arasındaki en büyük sorun Mağâratü’l-Mehd’e inen şimal merdiveni tartışması ile kilisenin anahtarı mevzusudur.