• Sonuç bulunamadı

Lateks allerjisi

Lateks, doğal lastik (ya da kauçuk) olarak tanımlanır. Afrika ve Güneydoğu Asya’da yetişen Hevea brasiliensis adlı ağacın özsuyundan elde edilen ve birtakım işlemlerden geçtikten sonra günlük hayatımızda kullandığımız birçok malzemenin yapısına giren bir maddedir. Lateks allerjisi değişik yakınmalar yapabilir. Allerjik nezle, göz allerjisi, allerjik astım ve anafilaksi (allerjik şok) bulgularına neden olabilir.

Hava ile yayılan çok küçük lateks partikülleri solunum yollarına girdiğinde, aynı polen veya ev tozu allerjilerinde olduğu gibi allerjik reaksiyonlar gözlenebilir.

Lateks içeren maddeler (tıbbi malzemelerde); Her türlü lastik ve benzeri yapıya sahip malzemeler, Bandajlar, Tansiyon aleti manşonu, Kateter ve sondalar, Aspiratör ucu, Hava yolu tüpleri, Elastik bantlı yüz maskeleri, Besleme tüpleri, Eldivenler, İdrar sondaları ve torbalarıdır.

Günlük hayatta ise; Lastik ve benzeri yapıya sahip malzemeler, Çocuk bezi, Balon, Kondom, Kadın hijyen petleri, Elastik giysiler, Silgi, İlaç damlalığı, Sıcak su torbası, Elastik bandaj, Eldivenlerin bazıları, Oyuncakların bazılarıdır.

Lateks allerjisi için önemli uyarılar

1. Lateks allerjiniz varsa mutlaka uyarılara dikkat ediniz.

2. Özellikle sonda, eldiven ile yapılan her türlü muayenede doktorunuzu uyarınız.

3. Bir seferlik lateks kullanmadan bir şey olmaz demeyiniz.

4. Yaşamınızda lateks içeren neler kullandığınıza çok dikkat ediniz.

Her türlü cerrahi müdahele öncesi ilgili doktorunuzu uyarınız Lateks allerji tedavisi ve korunma

Lateks aşırı duyarlılığı sağlık sektörü çalışanları için giderek artan önemli bir sorun haline gelmekle beraber uygun korunma yöntemleri ile bireylerin çoğu mesleğine devam edebilmektedir. Lateks allerjisi olduğu bilinen sağlık personeli lateks içermeyen pudrasız eldiven kullanmalı ve çalıştıkları ortamdan lateks içeren maddeler mümkün olduğunca uzaklaştırılmalı veya lateks temasının olmadığı alanlarda ve görevlerde çalışılmalıdır. Lateks içermeyen eldivenler kullanılmalıdır.

Lateks allerjisi bulunan hastalarda çeşitli meyve ve sebzelere karşı lateks-meyve allerji sendromu görülmektedir. Bu tabloya, lateks proteinleri ve bazı meyvelerde bulunan benzer epitopların yol açtığı çapraz reaksiyonun neden olduğu tahmin edilmektedir. Lateks allerjisi bulunan olgularda en sık allerjiye neden olan meyveler; avokado, kivi, muz, kestane, patates, domates ve papaya’dır. Allerjinin daha az olduğu ancak duyarlılığın bulunduğu meyve ve sebzeler de incir, kavun, karpuz, şeftali, ananas, armut, kereviz, elma, kiraz, buğday, şalgam ve ıspanak olarak sıralabilir. Hastaların bu gıdaları tüketirken allerjik reaksiyon yapıp yapmadığına dikkat etmeleri önerilmektedir.

Lateks allerjisi olduğu bilinen bireyler diş çekim odasına, ameliyathaneye o gün ilk olgu olarak alınmalı, iç ortam mümkün olduğunca lateks içeren maddelerden arındırılmalıdır. Ayrıca ameliyathane personelinin lateks allerjisi ile ilgili olarak eğitilmiş olması da oldukça önemlidir.

Lateks allerjisi olan bireylere lateks içeren maddelerin ve lateks ile çarpraz reaksiyon veren besinlerin listesi verilmelidir. Gelişmiş ülkelerde lateks allerjisi olan bireyler özel bileklik (üzerine allerjisinin yazıldığı) takmaktadırlar.

Tedavide ilk basamak lateks içeren ürünlerin kullanılmaması ve lateks çapraz reaksiyon veren gıdaların bilinçli olarak tüketilmesidir.

Sağlık personeli dışındaki kişilerin lateks ile en sık karşılaşma yerleri kulak burun boğaz, kadın doğum muayeneleri ve cerrahi girişimler sırasındadır. Bu hastaların lateks konusunda çok duyarlı olmaları ve kendisini muayene eden ve tedavi uygulayan sağlık personelinin lateks içermeyen eldiven ve tıbbi malzeme kullanmaları konusunda uyarmaları gerekmektedir. Lateks teması sonrası hayatı tehdit edici reaksiyon gelişmiş olan bireylere yanlarında adrenalin (hazır adrenalin oto enjektörleri) taşımaları önerilmeli ve bunu nasıl kullanacakları öğretilmelidir. Lateks allerjisi olan hastaların allerji uzmanı kontrolü altında olmaları çok önemlidir. Gerektiğinde aşı tedavisi de hastalara uygulanabilir.

18

ALLERJİ VE PSİKOLOJİK DÜNYAMIZ Yük. Hem. Hatice ERDOĞAN

Sık olarak doktora giden hastalarda, bazen tedaviye cevap vermeyenlerde, bazende tedaviye cevap verse bile tam iyileşmeyen hastalıklarda doktorların stres’ten kaynaklanıyor dediğini sık sık duyarsınız herhalde. Bazen hastaları psikiatri polikliniğine de sevk ettikleri olmuyor değil. Bir kısım hasta yemin eder bende psikolojik bir sorun yok diye. Ancak psikiatri polikliniğine gelen psikiatri dışı kronik hastalıkları olanlara rahatlatıcı ilaç verilmiyorda değil hani. Hastalığı unutmak, kaşındığını ve kaşıması gerektiğini unutmak ve kaşınmamak iyi bir duygu herhalde. Hasta kaşımaktan bıkmış usanmış zaten. Stresin bazı hastalıklardaki rolü apaçık belli tabi. Mide hastalıkları, barsak hastalıkları, kalp ve damar hastalıklarında stres çok önemli. Ancak stresten önce hastalığı oluşturan nedenleri elden geldiğince tespit etmek ve tedavi etmek en doğrusu.

Allerji ve psikolojik yönü

Yapılan araştırmalar özellikle astım ve allerjisi olan çocukların diğer çocuklara göre daha stresli oldukları, mutsuzluk ve hayattan zevk alamama ile karakterize olan depresyon ve kaygı durum bozukluğu olan bunalım durumlarına daha yatkın oldukları görülmektedir. Atopik yani bir kişinin taşıdığı genetik özellikler nedeniyle allerji gelişimine eğilimli olan hastalarda depresyon ve anksiyete (bunalım bozukluğu) gibi rahatsızlıkların atopisi bulunmayanlara göre daha yüksek oranda görüldüğü bildirilmektedir.

Astım hastalığının şiddetine göre (hafiften şiddetliye doğru) çocuklarda davranışsal ve duygusal sorunlar sık olarak karşımıza çıkabilmektedir. Astımlı bir hasta, doktorunun önerilerini dikkate alarak sportif faaliyetlerini yapabilir. Astımlı hastaların ömür boyu sportif faaliyetler yapamayacağını düşünmeleri hem yanlış bir inanıştır, hem de hastaların psikolojisini bozmaktadır.

Allerji servisine tetkik yaptırmak, tedavi olmak için müracat eden hastaları incelediğimizde doktor muayenesi öncesinde çoğunun gergin olduğu, özellikle ilaç allerjisi olup ilaç testi yaptıracak olanların ise testlerinin bitimine kadar yerinde duramadıkları, her an tekrar alerjik reaksiyon yaşayabilecekleri korkusu onları çok huzursuz ettikleri gözlenmektedir. Allerji testleri süresince hemşire ve doktorlarca yakın gözlemde olan bu hasta grubuna yoğun ilgi ve destek ile allerji sorunlarına kolayca çözüm bulunabildiği gözlenmektedir.

Sonuç olarak, allerjili bir kişi olmak çoğu zaman için kaygılanımda dalgalanmalar meydana getirmektedir. Özellikle astımlı hastalar genel olarak ta çocuk hastalar duygulanım ve davranışsal yönlerden olumsuz olarak etkilenmekte ve bu hastalarda başta depresyon ve anksiyete olmak üzere psikolojik rahatsızlıklar daha sık olarak görülebilmektedir.

Bu nedenle astımlı hastaların takiplerinde hastanın doktoru tarafından depresyon başta olmak üzere çeşitli psikolojik rahatsızlık yönünden de değerlendirilmesi önerilebilir.