• Sonuç bulunamadı

Kurumsal Yönetimin Türkiye’de ve Dünyadaki Uygulamaları

BÖLÜM 2: KURUMSAL YÖNETĠM TEORĠ VE UYGULAMALARI UYGULAMALARI

2.3. Kurumsal Yönetim Sistemleri ve Uygulamaları

2.3.2. Kurumsal Yönetimin Türkiye’de ve Dünyadaki Uygulamaları

Kimi zaman kurumsal yönetim uygulamalarında başarılı olan şirketlerin risk düzeyleri azalırken sermaye maliyetleri düşebilmektedir. Ayrıca bu işletmeler uluslararası alanda rekabet avantajına ve saygınlığa sahip olabilmektedir (Sakarya ve diğerleri, 2010). Kurumsal yönetim uygulamalarına bakıldığında ülkeler arası farklılıklar olduğu görüldüğü gibi bu farklılıkların ülkelerin legal yapılarından kaynaklandığına dair görüşler yazında yer almaktadır. Legal yapının ve yaptırımların yatırımcıyı daha etkin bir şekilde koruduğu ülkelerde kurumsal yönetim uygulamaları kaçınılmaz olabilmektedir. Bunun dışında din vb. kültür unsurlarının etkisi ülkenin hissedar ve azınlık haklarını üzerinde tahmin etmede önemli rol oynayabilmektedir. Örneğin Protestan ülkelerde Katolik ülkelere oranla hakların çok daha güçlü olduğu görülmüştür (Özger, 2009).

Kurumsal yönetişim anlayışını dünyada kimi ülkelerde yaşanan birçok olay neticesinde uygulamaya başlamıştır. Bu nedenle ülkeler baz alınarak dünyadaki kurumsal yönetim uygulaması gelişimleri Tablo 5‟te yer aldığı gibi özetlenebilir.

Tablo 5: Kurumsal Yönetim Sistemleri ve Uygulayan Ülkeler

KURUMSAL YÖNETĠM SĠSTEMĠ UYGULAYAN ÜLKELER

ANGLO-SAKSON ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ALMAN Almanya, Hollanda, İsveç, İsviçre, Avusturya,

Danimarka, Norveç, Finlandiya LATĠN Fransa, İspanya, İtalya, Belçika

JAPON Japonya

Kaynak: Öztürk, M. B. ve Demirgüneş, K. (2008), Kurumsal Yönetim Bakış Açısıyla Entelektüel Sermaye, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 19. Kurumsal yönetim, ilk olarak ABD‟de gündeme gelmiş, ABD‟yi İngiltere, Kıta Avrupası ve Asya ülkeleri takip izlemiştir. Son yıllarda ABD‟de Enron, WorldCom, Xerox, Tyco, Sunbeam ve HealthSouth gibi; Avrupa‟da Shell, Parmalat, Morgan Grenfell, Cable & Wireless, Guardian IT, Elan Corp gibi, Asya ülkelerinde Barings, AsiaPulp&Paper, Daiwa Bank ve SumitomoCorp. gibi, Türkiye‟de ise İmar Bankası vb. vakaları gibi etkin kurumsal yönetim ve risk yönetimine ilgi duyarak ihtiyaç hissetmiştir denilebilir (Karayel, 2009).

68

Literatürde kurumsal yönetim uygulamalarına ilişkin farklı sınıflamalar yapılmakta olup, bunlardan birisi de Weimer ve Pape (1999)‟nin yapmış olduğu sınıflandırmadır. Ulusal özelliklere, yapılara ve uygulamalara bağlı olarak farklılık gösteren diğer kurumsal yönetim uygulamaları da dikkate alındığında söz konusu yazarlar tarafından yapılan sınıflamanın daha tanımlayıcı olduğu ve iş yaşamıyla örtüştüğü görülmektedir. Weimer ve Pape (1999)‟nin yapmış olduğu sınıflamaya göre kurumsal yönetim sistemlerini Anglo-Sakson, Alman, Latin ve Japon sistemleri olmak üzere dört ana grupta ele almak mümkündür (Weimer ve Pape, 1999, s. 155).

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kurumsal yönetişim reformlarının arkasındaki en önemli nedenlerin (Menteş, 2008);

 Şirketlerin küreselleşmenin getirdiği şartlara uyum sağlayabilmek için ihtiyaç duydukları şirket dışı sermaye kaynaklar,

 Yatırım yapmak isteyen uluslararası fon yöneticileri ve yabancı yatırımcıların talepler,

 Uluslararası fon yöneticileri ve yabancı yatırımcıların kurumsal yönetişim ile ilgili reform sürecine olan desteklerinin temelinde, yapacakları yatırımların güvenliğini garantiye alma istekleri olduğu ifade edilebilir.

2005 yılıyla beraber büyük bir olasılıkla İstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟nda alım satım yapılan hisse senetleri içerisinde kurumsal yönetim puanı olan şirketlerin hisse senetleri ayrı bir kotasyona tabi tutulmasıyla yatırımcı, çalışanlar, kamu ya da tüketiciler bir şirketin kurumsal yönetim ilkelerine uygun yönetilip yönetilmediği konusunda bir fikir sahibi olabilmektedir. Bu da o şirketten alışveriş yaparken önem taşımakla birlikte eğer şirket, kurumsal yönetim ilkeleriyle yönetiliyorsa daha kalıcı bir iş birliği yapılmasını sağlayabilir. Bunun dışında yatırımcıların, kurumsal yönetim ilkeleriyle yönetim yapan bir şirketi tercih etmesine sebep olabilir (Acar, 2005).

2.4. Literatürde Kurumsal Yönetime ĠliĢkin YapılmıĢ ÇalıĢmalar

Özger (2009), dünyada ve ülkemizde kurumsal yönetimin önem kazanması ve firmaların kurumsal yönetim puanlarını belirlemek amacıyla derecelendirme kuruluşlarına başvurularının artması, kurumsal yönetimin ölçülmesine ilişkin yapılan çalışmaların da artmasına neden olmuştur şeklinde ifade edilebilir. Araştırmacılar

69

kurumsal yönetim puanlarının firmaların finansal yapıları üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu ve mevcut durumu ortaya çıkarmak için alanlarında çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Klapper ve Love (2004), kurumsal yönetim ve pazar performansı konusunu araştırdığı çalışmada gelişmekte olan pazarlardaki kurumsal yönetim seviyesinde olan 14 firmaya ait son verileri örnek olarak kullanmıştır. Sonuç olarak, bu firmaların kurumsal yönetim anlayışında büyük farklılıklar olduğu sonucuna ulaşmıştır. Çalışma sonucunda hukuk sistemleri zayıf olan ülkelerde kurumsallaşma seviyenin düşük olduğuna ulaşmıştır. Bu nedenle de hukuk sistemi zayıf olan ülkelerde kurumsal yönetim hükümlerinin daha önemli olduğu sonucuna varılmıştır.

Jonga ve arkadaşları (2005), çalışmalarında kurumsal yönetim uygulamalarına katkı sağlamak için Hollanda‟daki özel sektörlerin öz denetim girişimlerini incelemişlerdir. Çalışma özel sektörlerin öz denetim girişiminden öncesi ve sonrasında kurumsal yönetim anlayışlarının özelliklerini önemini açıklamaktadır. Sonuç olarak Hollanda‟daki kurumsal yönetim uygulamalarında öz denetim ne denli başarılı olduğu konusunda piyasaların şüphe duyduğuna ulaşılmıştır. Bunun sebebi olarak ise kurumsal yönetim anlayışının yeterince uygulanmadığı görüşü savunulmuştur.

Karayel (2006), Türkiye‟deki işletmelerde kurumsal yönetişim bilincini ölçmek için SPK prensipleri temel alınarak hazırlanmış kurumsal yönetişim uyumluluk anketini Antalya, Isparta ve Burdur‟daki 56 şirketin yöneticisine uygulanmıştır. Kurumsal yönetişim uygulamaları dört farklı açıdan pay sahipleri, paydaşlar, kamuyu aydınlatma ve Yönetim Kurulları incelenmiş, çeşitli veriler gösterilerek Batı Akdeniz Bölgesi‟ndeki A.Ş.‟lerin kurumsal yönetişim uygulamalarını inceleyen bir araştırma yaparak hipotezler test etmiştir. Araştırma sonucunda kurumsal yönetişim bilincinin işletmelerde daha tam anlamıyla oluşmadığı ortaya çıkmıştır.

Suyolcu (2006), yönetim kurulu, denetim kurulu, tepe yönetim takımı ve dış denetçiler gibi oluşumlardaki kurumsal yönetişim mekanizmalarının kurumsal açıklamalar ve kurumsal açıklamaların önemli bir bölümünü oluşturan finansal raporlama üzerindeki etkilerini incelemiştir. Araştırma sonucunda finansal raporlama sürecinin özellikle güvenilirlik açısından olumlu yönde etkileneceği görüsüne ulaşılmıştır.

Black ve arkadaşları (2006), Kore örneği ile firmaların kurumsal yönetim seçimlerini incelediği çalışmada kurumsal yönetim uygulamalarını etkileyen faktörleri irdelemiştir.

70

Çalışmada Kore‟de özel bir yönetim uygulamasına ihtiyaç duyan büyük firmalarda düzenleyici faktörlerin son derece önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Menteş (2008), tepe yönetici değişimini kurumsal yönetimde etkinlik ölçüm aracı olarak ele alıp, İMKB endeksinde yer alan şirketlerin (kamu şirketleri ve holdingler hariç) 2002 –2006 yıllarını kapsayan 5 yıllık performansları ile tepe yöneticisi değişimleri arasındaki ilişki incelenerek kurumsal yönetişimin etkili olup olmadığı test etmiştir. Araştırma sonucunda şirketlerin performansıyla tepe yöneticisi değişimleri arasında bir ilişki tespit edilememiştir.

Cornett ve arkadaşları (2009), yazında konusu bakımından sınırlı olan çalışmalarında ABD„nin en büyük bankalarında kurumsal yönetim mekanizmalarının kazanç yönetimine etkisini incelemeye çalışmıştır. Sonuç olarak aralarında pozitif yönlü bir ilişki olduğuna ulaşmıştır.

Karamustafa ve arkadaşları (2009), ülkemizde Ağustos 2008 itibari ile hesaplanmaya başlanan kurumsal yönetim endeksinde işlem gören firmaların, endeks kapsamına girmeden önceki dönemlere göre faaliyet ve finansal performanslarında anlamlı bir değişmenin ortaya çıkıp çıkmadığını ortaya koymaya çalışmıştır. Firmaların kurumsal yönetim endeksine girmeden önceki 5 çeyrek dönem ve kurumsal yönetim endeksine girdikten sonraki 2 çeyrek dönem sekiz ayrı oran açısından performans gerçekleşmeleri hesaplanmaya çalışmıştır. Yapılan araştırma sonucunda, aktif devir hızı, aktif kârlılığı ve öz sermaye kârlılığı performans göstergelerinde endeks kapsamı öncesi ve sonrası için anlamlı farklılıklar olduğu sonucuna varılmıştır.

Dayıoğlu (2010), bankacılık sektöründe kurumsal yönetim anlayışının hangi noktada olduğu, gerek banka çalışanları gerekse banka müşterileri tarafından kurumsal yönetimi nasıl algıladıklarının tespiti amacıyla sektörde faaliyet gösteren yabancı bir bankanın çalışanları ve müşterileri üzerine bir araştırma gerçekleşmiştir. Araştırma sonucunda hem banka çalışanları tarafından hem de banka müşterileri tarafından bankacılık sisteminin genel anlamda kurumsal bir yapıya ve yönetim anlayışına kavuştuğu, kurumsal yönetim kalitesinin yüksek olduğu ve istenilen noktada bulunduğu, banka çalışanları ve banka müşterileri tarafından kurumsal yönetim algılamalarının ortalamanın üzerinde olumlu olarak algılandığı ortaya çıkmıştır.

71

Dündar (2010), kurumsal yönetim anlayışı ve profesyonelleşmenin yönetim bilimi içerisindeki açılımını ve farklı yönetim tarzlarıyla etkileşimini ve bu etkileşimin çıktılarıyla şirket performansı arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya koymaya çalışmıştır. Kurumsallaşmak ve getirisi olarak da performanslarını arttırmak isteyen işletmelerin insan kaynakları politikalarına önem vermeleri gerektiği ve teknik konularla ilgili pozisyonlarda çalışan bölüm yöneticilerinin kurumsallaşma ve profesyonelleşmeyi diğer yöneticiler kadar anlamlandıramadığı sonucuna ulaşılmıştır. Cengiz (2013), işletmelerde kurumsal yönetim kapsamında iç denetimin yerini ve önemini belirlemek üzere yaptığı çalışmasını BİST 100 Endeksinde işlem gören şirketler üzerine gerçekleştirmiştir. Sonuç olarak iç denetim, katılımcı işletmelerde sağlam kurumsal yönetim anlayışı uygulamalarının hayata geçirilmesinde etkin bir rol oynadığı görülmüştür. İç denetim sistemi, özellikle risk yönetimi, güvenilir bilgi sunumu, etik anlayış ve sosyal sorumluluk ile ilgili değerler ve işletmeye iletişim ve güvence hizmetlerinin sağlanması ile gerçekleştirilen faaliyetlerde etkinliğin ve önerilen uygulamalarda belirleyiciliğin sağlanması ile birlikte kurumsal yönetim anlayışı ve ilkelerinin hayata geçirilmesinde etkin rol almaktadır

72