• Sonuç bulunamadı

Kurumsal sosyal sorumlulukla ilgili klasik yaklaşım ve modern yaklaşım olmak üzere iki temel görüş vardır. Klasik yaklaşım sosyal sorumluluk anlayışının karşısında yer alırken, modern yaklaşım ise sosyal sorumluluğun önemine vurgu yapmaktadır.

1.4.1 Klasik Yaklaşım

Kurumsal sosyal sorumluluk düşüncesinin ilk çıktığı zamanlarda etkili olan hâkim görüş Adam Smith‘in ―Ulusların Serveti‖ adlı eserinde ifade ettiği ―kâr maksimizasyonu ve görünmez el teorisi‖ olmuştur. Adam Smith bu teoride işletmelerin maksimum kâr elde etmeleri sonucunda başka hiçbir çabaya ihtiyaç duyulmaksızın, toplumun kendiliğinden gelişeceğini ve istenilen refah seviyesine ulaşacağını belirtmektedir (Aktan ve Börü, 2007: 23). Bu görüşe göre işletmeler ve çalışanlar kendi kişisel menfaatleri için çaba sarf ederken, kendiliğinde oluşan bir kuvvet (Görünmez El) bütün olarak toplumsal gelişime fayda sağlayacaktır (Hay ve Gray, 1974: 135).

Klasik Sosyal Sorumluluk Yaklaşımı; Kâr Maksimizasyonu Yaklaşımı İçerisinde Sosyal Sorumluluklar ve Friedman‘ın Hissedarlar Modeli olarak iki şekilde incelenmektedir.

1.4.1.1 Kâr Maksimizasyonu Yaklaşımı İçerisinde Sosyal Sorumluluklar

Kar Maksimizasyonu Yaklaşımında; işletme yöneticileri yaptıkları faaliyetleri kar amacına ulaşmada bir değer olarak görmekte ve işletme başarısının ölçümünde ekonomik değerleri göz önünde bulundurmayı hedeflemektedir (Davis, 1997: 40). Bu yaklaşımda işletmenin asıl amacı kârlarını maksimum seviye çıkarmaktır. Başka bir ifadeyle rekabete dayalı pazarlama anlayışında işletmelerin maksimum kâr elde etmeleriyle birlikte başka hiçbir çabaya gerek kalmaksızın içinde bulunulan toplumun kendiliğinden gelişeceğini ve toplumun refahında doğrudan bir artış sağlanacağı düşünülmektedir (Hay ve Gray, 1974: 135). Bu yaklaşımın sosyal sorumluluğun aleyhinde olduğu ve işletme yöneticilerinin kişisel kazançlarını çoğaltma dışında başka hiçbir sorumluluk üstlenmedikleri görülmektedir (Davis, 1997: 40).

1.4.1.2 Friedman’ın Hissedarlar Modeli

Adam Smith‘in ifade ettiği ―kâr maksimizasyonu ve görünmez el teorisi‖ ardından Milton Friedman bu görüşü biraz daha geliştirerek ortaya bir model koymuştur. Sosyal

sorumluluğa karşı bir fikir sergileyen bu model ―Hissedarlar Modeli‖ olarak da bilinmektedir (Schermerhorn, 1993: 86).

Friedman 1962 yılında yazdığı ― Capitalism and Freedom‖ adlı kitapta ve 1970 yılında yazdığı ‗‗İşletmelerin Sosyal Sorumluluğu Kârını Arttırmaktır - The Social Responsibility of Business is to Increase its Profits‘‘ adlı kitapta işletmelerin yalnızca tek bir sorumluluğunun olduğunu, o da kimseyi aldatmadan, dürüstçe, tekelci işletmeler üzerinde devlet müdahalesinin olmadığı serbest rekabete dayalı olan, işletme yönetiminin ahlaki kuralları dâhilinde ekonomik kaynaklarını kullanarak kârlılığını arttıracak faaliyetlerde bulunması olarak ifade etmiştir. Friedman‘ın bu düşüncesine göre yöneticilerin tek sorumluluklarının işletmenin kârını arttırmaları olduğu ve bu yöneticilerinin asıl sorumluluğunun çalışanlara karşı değil, paydaşlara karşı olduğu iddia edilmiştir (Friedman, 1962: 133; 1970: 173-178). Friedman; yöneticilerin bu şekilde hareket etmelerinin pazar değerini yükseltmelerine, rekabet gücünü geliştirmelerine, yaşayan halkın ekonomik gelir seviyesini arttırmalarına ve yeni ürünlerin pazara sunulmasına imkân tanıyacağını ileri sürmektedir. Friedman yükselen serbest pazar değeri ile işletmelerin aslında çalışanlarına karşı da bir nevi sorumluluğunu yerine getirmiş olduklarını ifade etmiştir (Friedman, 1962: 133; 1970: 173-178).

Pazarın Kontrolü

İş ve Kaynak Pazarları Mal ve Hizmet Pazarları

Şekil 1.3 Friedman’a Göre İşletme ve Sosyal Sorumluluk Kavramı Kaynak: Baron, 1993: 507

Klasik sosyal sorumluluk anlayışına sahip olanlar, işletmenin kâr sağlaması ve yasal kurallara uyması dışında, toplumun sosyal problemlerine çözüm bulmaya karşı bir tutum sergilemektedirler (Eren, 1990: 106). Çünkü bu yöneticiler sosyal sorumluluk kapsamında yasal sorumluluklarını yerine getirince topluma karşı sorumluluklarını da yerine getirdiklerini düşünmektedir. Ancak zamanla ortaya çıkan insan ilişkileri yaklaşımı, modern yönetim

İşletme Sahipleri

Tedarikçiler İŞLETME Yöneticiler

kuramları ve çağdaş yönetim yaklaşımları gibi çeşitli teori ve modeller klasik yaklaşım anlayışının değişip, gelişmesine yol açmıştır (Aktan, 2007: 76-77).

1.4.2 Modern Yaklaşım

Klasik kurumsal sosyal sorumluluk anlayışının bazı eksikliklerinden dolayı ortaya çıkan ve ―Sosyo Ekonomik Anlayış‖ olarak da kabul edilen modern yaklaşım; çevreyi esas alan bir görüşü desteklemektedir (Dinçer, 2004: 187). Bu görüşe sahip olanlar; işletmenin amaçlarının sadece kâr yapmak olmadığını, toplumun refah seviyesini koruyarak yükseltmek olduğunu ve Sanayi Devrimi sonucu oluşan ekonomik, çevresel ve toplumsal sorunlarla işletmelerin daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini savunmaktadırlar (Steiner ve Steiner, 1997: 106). Yani anlatılmak istenen işletmelerin kâr yapmaya çalışırken aynı zamanda toplum yaşam standartlarını ve refah seviyesini yükseltmesinin de mümkün olabileceğidir (Coşkun, 2010: 49). Modern yaklaşımda klasik yaklaşımın tersine müşteriler işletmeler açısından çok önemli bir yere sahiptir. Pay sahipleri de işletmeler için dikkat edilmesi gereken bir çıkar grubu olduğundan, yöneticilerin işletmeleri için kâr maksimizasyonunu sağlarken, diğer pay sahiplerini de düşünerek hareket etmeleri ve yasal kurallara sadık kalmaları gerekmektedir. Ayrıca klasik yaklaşımda asli unsur hissedarlarken, modern yaklaşımda ise asli unsur yöneticilerdir (Baron, 1993: 509).

Modern yaklaşımda şirketler toplumsal yaşamla bir bütün içerisindedir. Bu nedenle toplumun her türlü sorunlarında yardımcı olmalı, çözüm üretmelidir. İşletmeler ancak toplumun desteğini aldıklarında ellerindeki tüm kaynakları kullanma imkâna sahip olmaktadır. Çevre ile iyi ilişkiler kuran işletmelerin uzun dönemli kâr elde etmeleri kaçınılmazdır. Bu yaklaşımda diğer bir görüş işletmelerin kendi istekleri ile yapmadıkları faaliyetleri yasaların zoruyla yapmak mecburiyetinde olmalarıdır (Çelik, 2007: 77)

Bu dönemde klasik yaklaşıma karşı olarak sosyal sorumluluk anlayışını benimseyen ve savunan Elton Mayo, Peter Drucker, Adolp Berle, J.M. Keynes gibi çeşitli araştırmacıların eserlerine rastlamak mümkündür (Eren, 1990: 112-113).

Modern yaklaşımda kurumsal sosyal sorumluluk görüşleri; kendi içinde kurumların ―İş Döngüsü Yaklaşımı İçinde Sosyal Sorumluluğun Gerekliliği‖ ve ―Sosyal Paydaşlar Yaklaşımı İçinde Sosyal Sorumluluğun Gerekliliği‖ olmak üzere ikiye ayrılır.

1.4.2.1 İş Döngüsü Yaklaşımı İçinde Sosyal Sorumluluklar

1972‘li yıllarda ortaya çıkan ―İş Döngüsü Yaklaşımı‖ kurumların yapması gereken kendine ait sorumlulukları dışında kamu çıkarlarına da uygun olarak hareket etmesidir. İş döngüsü yaklaşımda öne sürülen en önemli görüş müşterilerin işletmeler tarafından gelir

sağlayıcı kaynak olarak görülmeleri ve işletmeler açısından çok önemli bir yere sahip olmasıdır. Pay sahipleri de işletmeler için dikkat edilmesi gereken bir çıkar grubu olduğundan, yöneticilerin işletmeleri için kâr maksimizasyonunu sağlarken, diğer pay sahiplerini de düşünerek hareket etmeleri ve yasal kurallara sadık kalmaları gerekmektedir. Ayrıca iş döngüsü yaklaşımında yaklaşımda ise asli unsur yöneticilerdir (Baron, 1993: 509).

ÇIKAR GRUPLARI Çalışanlar

Kredi Kuruluşları Tedarikçiler

Sivil Toplum Kuruluşları Toplum

Pay Sahipleri

Şekil 1.4 İş Döngüsü Yaklaşımı Modeli Kaynak: Baron, 1993: 509

İş döngüsü yaklaşımı, işletmelerin değişen pazar koşullarında işletmeler ile çıkar grupları arasındaki dengelerin de değişmesiyle ortaya çıkmış bir yaklaşımdır. Örneğin tüketici haklarına verilen önemin artması, toplum ve çevrenin sosyal sorumluluk bağlamında işletmelerden beklentilerinin artması, kalite kavramının ortaya çıkması ve pazarlama politikalarının müşteriyi öncelikli hale getirmesi işletmelerin de sosyal sorumluluk anlayışını müşteri odaklı hale getirmesine sebep olmuştur. Bu yaklaşımda işletmelerin temel sorumluluğu çıkar grupları ile (çalışanlar, kredi kuruluşları, tedarikçiler, sivil toplum kuruluşları, toplum, pay sahipleri) güzel ilişkiler kurarak müşterilere bir nevi topluma karşı olan sorumluluğunu da yerine getirmiş olmasıdır (Baron, 1993: 509).

1.4.2.2 Sosyal Paydaşlar Yaklaşımı İçinde Sosyal Sorumluluklar

Sosyal Paydaşlar Yaklaşımına göre kurumların kar amaçlarını gerçekleştirebilmeleri, toplumun sosyal sorumluluk konusundaki beklentilerinin karşılanabilmesine, toplumun ve çevrenin herkes için daha iyi yaşanabilir bir yer olmasının sağlanabilmesine ve kurum itibarının arttırılması açısından işletmelerin elindeki tüm kaynakları sosyal paydaşlar yararına kullanabilmelerine bağlıdır (Schermerhorn, 1993: 26). Bu yaklaşım, işletmelerin kısa dönemli

İŞLETME

Yöneticiler

kârlılık amacıyla hareket etmelerine karşı çıkarak, uzun dönemli stratejik planlar yapmasını önermektedir. Ayrıca kurumlar sadece bağlı oldukları yatırımcılarına değil, kurumdan etkilenen ya da etkileyen tüm sosyal paydaşlarına karşı sorumludur (Freeman, 1984: 90-91).

Bu yaklaşıma destek verenler, işletmelerin sosyal konulara destek vermesinin, onları uzun dönemli ekonomik kâra götüreceği konusunda hemfikirdirler. Bu nedenle kurumlar yapılacak sosyal faaliyetlerde maliyetleri üstlenerek, toplum gözünde sorunları çözen ve hayırsever davranışlarda bulunan kurumlar olarak daha fazla ilgi görecektir (Robbins, 1994: 121).