• Sonuç bulunamadı

Mustafa Kemal Atatürk, Osmanlı Devleti’nden kalan bazı kurum ve kuruluĢların yeni kurduğu devlette daha sonraki dönemlerde sorunlar yaratacağını bildiğinden dolayı KurtuluĢ SavaĢı kazanıldıktan sonra Osmanlıdan kalan bazı kurum ve kuruluĢları Avrupa tarzında yeniden yapılandırmıĢtır. SavaĢtan sonra sağlık, ekonomi, spor, kültür ve siyasi alanda çok sayıda kurum ve kuruluĢ açılmıĢtır. Bu hedef doğrultusunda Kütahya-EskiĢehir SavaĢları’nın devam ettiği sırada Ankara’da Maarif Kongresi toplanmıĢ, savaĢtan sonra eğitim alanında yapılacak köklü değiĢikliklerin temel ilkeleri belirlenmiĢtir. SavaĢ kazanıldıktan sonra ise en köklü değiĢim Maarif (eğitim) alanında yaĢanmıĢtır.

Milli Mücadele’nin askeri aĢaması baĢarı ile tamamlandıktan sonra Mustafa Kemal çağdaĢ ve modern bir ülke oluĢturmak için inkılâplarını hayata geçirmeye baĢlamıĢtır. Bu amaç doğrultusunda yapılan en önemli çalıĢmalar Maarif alanında yapılmıĢtır. Maarif Nezareti yeniden yapılandırılmıĢ, milli ve çağdaĢ bir yapıya kavuĢturulmuĢtur. 9 Mayıs 1920’de kurulan ilk hükümette, Maarif Nezareti’ne bağlı olan Türk Asar-ı Atika Müdürlüğü kurulmuĢtur (Bakınız Ek 12)72

.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Maarif Vekâleti eski eserlerin korunması ve eğitim ile sevdirilmesi gibi önemli bir sorumluluğu üstlenmiĢ, eğitim politikaları oluĢturulurken bu hassasiyetler dikkate alınmıĢtır73. Daha sonraki dönemlerde eğitim alanında baĢlayan bu yenileĢme herekti tüm alanlarda yapılmaya baĢlanmıĢtır. Ancak Mustafa Kemal yapılan yeniliklerin kalıcı olması için halka iyi eğitim verilmesi gerektiğini iyi bilen bir lider olduğu için yaptığı yeniliklerin çoğu eğitim alanında olmuĢtur.

“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da pek çok yenilik yapmıĢtır. Milli tarih anlayıĢının oluĢturulması, Türk ve Anadolu tarihinin araĢtırılması için Türk Tarih Kurumu’nun açılması; Türk ve Anadolu tarihini araĢtıracak nitelikli bilim insanlarını yetiĢtirilmesi için Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kurulması; Anadolu’nun değiĢik yerlerinde farklı dönemlere ait kazı çalıĢmaları yapılması için Türk Arkeoloji

72

Bilget 1990, 342; Önder 2002, 158 Kantarcıoğlu 1998, 17. 73

21

Enstitüsü’nün açılması; yapılacak kazılar ve araĢtırmalar ile elde edilecek eserlerin korunması için Osmanlıdan kalan müzelerin yeniden yapılandırılması ya da yeni müzelerin kurulması eğitim alanında yapılan önemli çalıĢmalar arasındadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitime verdiği önemin gösteren bir baĢka olay ise Nazi Almanya’sından kaçarak Türkiye’ye gelen yabancı bilim insanlarının DTCF ve Ġstanbul Üniversitesi’nde görevlendirilmesidir.

2. 1. Türk Tarih Kurumunun Kurulması

Türk Tarih Kurumu’nun temeli II. MeĢrutiyet Döneminde Osmanlı tarihini araĢtırmak için kurulan Osmanlı Tarih Encümeni ile atılmıĢtır. Bu encümenin adı Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk Tarih Encümeni’ni olarak değiĢtirilmiĢ ve çalıĢma alanı geniĢletilmiĢtir. Osmanlı Devleti’nin son döneminde kurulmuĢ olan bu kurum günümüz tarihçiliğinden uzak, tarih yazarlığını sadece vak’anüvislik olarak gören bir tarih anlayıĢına sahipti. Günümüzdeki modern tarih ve arkeoloji anlayıĢı Türk Tarih Kurumu ile baĢlamıĢtır74

.

Türk Tarih Kurumu Mustafa Kemal’in eseridir. Mustafa Kemal gerek kuruluĢ döneminde gerekse kurulduktan sonra Türk Tarihi’nin her dönemini aydınlatmaya çalıĢan bu kuruma maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgememiĢtir. Gençliğinden itibaren tarih okumaya ve araĢtırmaya meraklı olan Mustafa Kemal 23 Nisan 1930’da Ankara’da toplanan altıncı Türk Ocakları Kurultayı’nda Türk Tarih Kurumu’nun temeli attırmıĢtır. Mustafa Kemal’in isteği doğrultusunda Afet Ġnan tarafından hazırlanan ve 28 Nisan günü Mustafa Kemal’in katıldığı kurultay toplantısında okunan önerge ile Türk Tarihi’nin araĢtıracak bir heyetin kurulması kararı alınmıĢtır75. Bu kurultaydan sonra Türk Tarih Heyeti kurulmuĢ, göreve baĢlamıĢtır.

Türk Tarih Heyeti on altı üyeden oluĢmaktaydı. Heyet ilk toplantısını 4 Haziran 1930’da Türk Ocakları Genel Merkezinde Hamdullah Suphi baĢkanlığında toplanmıĢtır. Bu heyetin içerisinde Ģu isimler yer almaktaydı: Mehmet Tevfik Bıyılıoğlu (BaĢkan), Yusuf Akçura (BaĢkan Vekili), Samih Rifat (BaĢkan Vekili), ReĢat Galip (Genel Sekreter); Afet

74

İnan 1975, 99. 75

22

Ġnan (Üye), Vasıf Çınar (Üye), Halil Edhem (Üye), Yusuf Ziya (Üye), Sadri Maksudi (Üye), ReĢit Saffet (Üye), MesaroĢ (Üye), Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı (Üye), Ragıp Hulisi (Üye), Mükrimin Halil Yinanç (Üye), Zakir Kadiri (Üye), Hamit Zübeyir KoĢay (Üye)76

.

Mustafa Kemal’in koruyuculuğu altında çalıĢmalarına baĢlayan Türk Ocağı Türk Tarihi Tetkik Heyeti, toplantılarının büyük bir kısmını CumhurbaĢkanlığı Özel Kaleminin bulunduğu binada yapmıĢtır. 1931 yılında Türk Ocakları’nın kapatılması üzerine Türk Ocağı Türk Tarihi Tetkik Heyeti, ĠçiĢleri Bakanlığına baĢvuruda bulunarak aynı yılın 15 Nisanında Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adı altında yeniden yapılandırılmıĢtır77. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti üyelerinden Zakir Kadiri ve MesaroĢ yerine Hasan Cemil Çambel ve ġemsettin Günaltay getirilmiĢ, diğer üyeler görevine devam ederek mevcut yönetim yapısını korumuĢtur. Yeni kurulan bu cemiyetin yönetmeliğinin 4. Maddesine Mustafa Kemal’in isteği doğrultusunda Ģu maddeler eklenmiĢtir78

:

a) Toplanıp ilmi müzakerelerde bulunmak.

b) Türk tarihinin menbalarını araĢtırıp bastırmak.

c) Türk tarihini aydınlatmaya yarayacak vesika ve malzemeyi elde etmek için icabeden yerlere taharri ve keĢif heyetleri göndermek.

d) Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti mesaisinin semeresini her türlü yollarla neĢre çalıĢmak.

Bu dört madde ile Türk tarihinin kökenini araĢtırmak ve kitap haline getirmek, bilimsel kongrelerin düzenli ve sık yapılması, Anadolu’nun değiĢik yerlerinde eski medeniyetlere ait kalıntıların araĢtırılıp bulunması amaçlanmıĢtır.

Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti, 1932 yılından itibaren Türk Tarih Kongresi düzenlemeye baĢlamıĢtır. Bu kongrelerin düzenleniĢ amacı ise Türkiye’de tarih bilimi ile uğraĢanları bir

76

Ünal 2010, 123; İğdemir 1973, 4; Çoker 1983, 3.

77 Kökdemir 2012, 20; Kundakçı 2002, 1093; Çoker 1983, 5; İğdemir 1976, 196; İnan 1953, 3; İnan 1971, 523; Mazıoğlu 2003, 275; Alparslan 2006, 72; Tuğlacı 1987, 242; Çetin 2007, 119.

78

23

araya getirmek ve tarih biliminin geliĢmesini sağlamaktı79. TTK kurulduktan sonra Doğu ve Batı dillerinde yazılmıĢ önemli eserler Türkçeye çevrilerek bastırılmıĢtır. TTK’den önce yurdumuzdaki arkeoloji kazıları yabancılar tarafından yapılırken, TTK’nin maddi desteği ve yurtdıĢına eğitim için gönderilmiĢ olan Türk bilim insanlarının geri dönmesi ile ilk kez Türk bilim insanları tarafından kazı çalıĢmaları yapılmaya baĢlamıĢtır. Daha sonraki dönemlerde ülkemizde yapılan kazıların çoğunu Türk bilim insanları yapar hale gelmiĢtir. 1937 yılından itibaren TTK’nin yaptığı çalıĢmaları halka duyurmak için Belleten Dergisi çıkarılmaya baĢlamıĢtır80

.

TTTC’nin adı 1935 yılında dil devriminden sonra Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu (TTK) olarak değiĢtirilmiĢtir81. Türk Tarih Kurumu’nun ilk iĢi liselerde okutulmak için bir tarih kitabı hazırlamak olmuĢtur. 19 Temmuz 1931’de Mustafa Kemal’inde katıldığı bir toplantıda kurum tarafından daha önceden yazılmaya baĢlanılan tarih kitabının I. Cildi Mustafa Kemal’e takdim edilmiĢtir82. TTK tarafından hazırlanan bu kitabın daha kolay, daha hızlı yazılması ve yazılan bilgileri yakından incelemek için Mustafa Kemal TTK heyetine Dolmabahçe Sarayında özel bir bölüm tahsis etmiĢtir. Mustafa Kemal’in desteği ile baĢlayan kitap yazma süreci çok kısa bir zamanda tamamlanmıĢtır83

.

Mustafa Kemal’in isteği doğrultusunda 4. maddeye eklenen C fıkrası ile Türk Tarih Kurumu Anadolu’nun değiĢik yerlerinde kazılar yapmaya baĢlamıĢtır. Yine Mustafa Kemal’in emri ile 1935 yılında kurum için hazırlanan Avan Projesi’nin 7. maddesinin IX. bölümünde Anadolu tarihini aydınlatması için kazılar yapılması hakkında bir ibare yer almıĢtır (Bakınız Ek 13)84. Türk Tarih Kurumu’nun çalıĢmamız dönemindeki yaptığı kazılar ile Türk Arkeolojisi’nin temelleri atılmıĢ bu dönemde Anadolu’nun değiĢik yerlerinde kazılar baĢlamıĢtır (Bakınız Ek 14)85

.

79

Dilaçar 1975, 469; Çoker 1983, 6-7; İğdemir 1967, 10; İğdemir 1976, 195. 80 Ünal 2010, 125; İğdemir 1976, 207; Çoker 1983, 8.

81

Özgünel 2012, 232; İnan 1953, 4; İnan 1971, 526; İğdemir 1967, 9; İğdemir 1973, 7; Çoker 1983, 6. 82

Karaduman 2007, 34; İğdemir 1976, 25; Erdoğu 2007, 15. 83 İnan 1971, 525; İnan 1970, 97; İğdemir 1973, 9-10. 84

İğdemir 1976, 210-217. 85

24

Mustafa Kemal 1 Kasım 1937’de TBMM’nin açılıĢında yapmıĢ olduğu konuĢmada TTK’nin önemine Ģu Ģekilde vurgu yapmaktadır; “Türk Tarih ve Dil Kurumlarının, Türk Milli varlığını aydınlatan çok kıymetli ve önemli birer ilim Kurumu mahiyetini aldığını görmek hepimizi sevindirici bir hadisedir. Tarih Kurumu; yaptığı kongre, kurduğu sergi, yurt içindeki hafirler, ortaya çıkardığı eserlerle, Ģimdiden bütün ilim dünyasına kültürel vazifesini ifaya baĢlamıĢ bulunuyor.” Mustafa Kemal’in gerek TTK gerekse de TDK ile ilgili buna benzer çok sayıda sözü ya da konuĢması vardır.

KurtuluĢ SavaĢı’nda kazanılan askeri zaferi, Lozan Konferansı ile Avrupalı devletlere onaylatan M. Kemal savaĢtan sonra Anadolu’nun gerçek sahibi olduğumuz tüm dünyaya göstermek için Türk Tarihi Tezinin çalıĢmasını baĢlatmıĢtır. Türk Tarih Tezi oluĢturulurken TTK’ ye büyük iĢler düĢmüĢ, bu tezin ilmi çalıĢmaları TTK tarafından yapılmıĢtır. Türk Tarihi Tezi 1931 yılında tamamlanmıĢtır. M. Kemal tarih tezini oluĢtururken bazı noktalar üzerinde özellikle durmuĢtur. M. Kemal’in hassasiyet gösterdiği konular Ģunlardır86

:

1- Türk ırkına ait özellikle Avrupa’da yayılmıĢ olan yanlıĢ bilgilerin düzeltilmesi için çalıĢılmıĢtır. Avrupa kıtasında antropolojik çalıĢmalar baĢladığında Türklerin sarı ırktan geldikleri ve kafataslarının dolikosefal kafatasına sahip oldukları gibi yanlıĢ bilgileri kitaplara girmiĢti, M. Kemal tarih tezini hazırlatırken kafasından geçen düĢüncelerden biriside Türklerin gerçek ırkının ve kafatasının ne olduğunun tespit edilmesi ve çıkan gerçek sonucun dünyaya duyurulması için bu tezi hazırlatmıĢtı.

2- KurtuluĢ SavaĢı sırasında aldıkları ağır yenilginin intikamını almak isteyen Avrupalılar tarafında Türkleri aĢağılamak ve küçültmek için yapılan “Türkler Kültür ve Medeniyetten yoksun bir millettir” Ģeklinde siyasi propaganda yapanlar karĢı bu tez ile cevap verilmeye çalıĢılmıĢtır. M. Kemal bu iddiaların çürütülmesi ve çökertilmesi için Türklerin Tarihini araĢtırarak kurdukları kültür ve medeniyetlerin Avrupalılara cevap olması için bu tezi hazırlatmıĢtır.

3- Özellikle Osmanlı Devletinin son döneminde ve KurtuluĢ SavaĢı yıllarında Türk topraklarında gözü olan Yunanlıların “Megola Ġdea (Bizans Devletini yeniden kurma)”

86

25

fikrine, 1930’lardan sonra faĢist Ġtalya’nın “Bizim Deniz (Akdeniz)” fikrine kapılmaları ve bu fikirlerden dolayı Türkiye topraklarında geçmiĢe dayandırılmaya çalıĢarak hak iddia etmeye çalıĢanları üzerine M. Kemal bu fikirlerin çürütülmesi ve iddiaların saçmalığının ortaya konması için Türk Tarih Tezini hazırlatmıĢtır.

Hazırlanan Türk Tarih Tezi ile Türkiye topraklarında hak iddia etmek isteyenler en güzel Ģekilde cevap verilmiĢtir. Doğu Anadolu’da Kürt ve Ermeni Devletleri kurmak isteyenlerin düĢünceleri boĢa çıkmıĢtır87. Hazırlanan Türk Tarih Tezi 1932 yılında I. Türk Tarihi Kongresinde açıklanmıĢtır. Kongreden sonra bu tezi halka mal etmek için çeĢitli çalıĢmalar yapılmıĢtır. Yayınlanan Türk Tarih Tezine göre Türkler Beyaz Irktan brokosefal kafatasına sahip millet olduğu, Türklerin ana vatanlarının Orta Asya olduğu ve Türklerin tarih boyunca pek çok büyük devlet kurdukları, Türklerin çok köklü kültür ve medeniyetlerinin olduğu açıklanmıĢtır88

.

2. 2. Dil ve Tarih –Coğrafya Fakültesinin Açılması

Mustafa Kemal Atatürk Dönemi’nde yeni kurulan devletin bilim insanı açığını gidermek için yapılan en önemli çalıĢmalardan birisi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin açılması olmuĢtur. 31 Mayıs 1933 yılında yayınlanan yeni Üniversite Yasası ile Türkiye’deki yüksek öğretim kurumları yeniden düzenlenmiĢtir89. Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği üzerine 20 Mayıs 1933 yılında Ġsmet Ġnönü tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen bir yasa teklifi ile DTCF’nin açılması kararı alınmıĢtır90

.

TBMM tarafından Ankara’da kurulmasına karar verilen bu fakültenin ismini Mustafa Kemal Atatürk koymuĢtur91

. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türkiye’nin geçmiĢinin araĢtırılması için kurulmuĢ bir kurumdu. Tarih ve coğrafya bölümleri Anadolu’nun ve Türk halkının tarihinin araĢtırılması için fakülteye eklenmiĢ bölümlerdi. Dil bölümünün fakülteye

87

Özgünel 2012, 232; Karal 1946, 56-58; Akurgal 1998, 67-69; Akurgal 1999, 16. 88

Akurgal 1998, 76-77; Karal 1946, 63-65. 89 Kökdemir 2012, 21; İnan 1970, 108. 90

Delilbaş, 1996, 2; Çınaroğlu 2010, 55; İnan 1970, 108. 91

26

eklenmesinin nedeni ise Türk ve Türkiye tarihine kaynaklık edecek Sümerce, Hititçe, Latince, Yunanca, Sanskritçe, Rusça, Arapça ve Farsça gibi dillerin öğretilmesi ve bu alanda uzmanların yetiĢmesi içindir92

.

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin inĢaat alanını Mustafa Kemal belirlemiĢ, fakültenin inĢaatını sık sık denetleyerek inĢaatın yapımını hızlandırmaya çalıĢmıĢtır (Resim 13). DTCF’nin inĢaatı sürerken Mustafa Kemal Atatürk’ün katılımıyla fakültenin açılıĢ töreni 9 Ocak 1936 yılında yapılmıĢ (Resim 14) ve ilk öğrenciler 9 Ocak 1936 yılında Ankara Evkaf apartmanında geçici olarak eğitim hayatına baĢlamıĢtır93. Atatürk fakültenin mimarisi için ünlü Alman mimar Bruno Taut’u Japonya’da Türkiye’ye getirtmiĢ ve fakülteyi ona inĢa ettirmiĢtir94. Bruno Taut Türkiye’ye geldikten sonra MEB mimarlık bürosunda Ģef mimar, Güzel Sanatlar Akademisi’ne öğretim üyesi olarak görevlendirilmiĢtir95

. Mustafa Kemal fakülte inĢa edilirken Alman mimar Taut’tan fakültenin birisi ön bahçesine birisi de arka bahçesine olmak üzer iki adet küçük balkon yapılmasını istemiĢ, bunun yanında dört adet iki yüz kiĢilik amfilerin yapılmasını istemiĢtir96

.

Fakültenin inĢası 1940 yılında tamamlanmıĢ, dönemin CumhurbaĢkanı Ġsmet Ġnönü tarafından büyük bir törenle açılmıĢtır. Nazi Almanya’sından kaçarak Türkiye’ye gelen yabancı bilim insanlarının bir kısmı DTCF’de istihdam edilmiĢtir97

. Von Der Osten, Johannes Rhode, Hans-Gustav Güterbock, Benno Lannsberger DTCF’de görev yapan yabancı bilim insanlarından sadece bazılarıdır (Bakınız Resim 43)98. DTCF’nin açılması ile Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bilim insanları yetiĢmeye baĢlamıĢtır.

Atatürk’ün emri ile kurulan bu fakültenin ilk Dekanlığını Profesör Muzaffer Göker, Dekan Yardımcılığını Hasan Cemil Çambel yapmıĢtır. Fakülte 1936-1937 yılında öğretime 195 öğrenci ile baĢlamıĢtır. DTCF’nin daha sonra dünyaca ünlenecek ilk öğrencilerinden bazıları Ģunlardır; Halil Ġnalcık, Nimet Özgüç, Tahsin Özgüç, Abidin Ġdil, Osman Turan,

92

Kökdemir 2012, 22-23; Çınaroğlu 2010, 55-56, Korkmaz 2003, 272. 93

Mazıoğlu 2003, 276; Kundakçı 2002, 1093; Çınaroğlu 2010, 57-58; Wıdmann 1999, 234; Çetin 2007, 120. 94 Süslü 1986, 23; Delilbaş, 1996, 3; Nıkolai, 2003, 17-18. 95 Özer 2003, 25-26. 96 Çınaroğlu 2010, 60. 97 Gözaydın 2003, 35-36. 98

Emre 1996, 421; DTCF’de görev yapmış olan yabancı bilim insanları için bakınız ilgili bölüm “Atatürk Döneminde Yurt Dışından Gelen Yabancı Bilim İnsanları”.

27

Emin Bilgiç, Kemal Balkan, Mehmet Köymen, YaĢar Önen, Furuzan Kınal, Cevat Gürsoy. 1936 yılında fakülte açıldığında Ģu kürsüler mevcuttu; Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Antropoloji, Sümer, Akad, Hitit, Macar, Hint, Çin, Yunan, Latin Dili, Fars Dil ve Edebiyatı, Alman, Fransız, Ġngiliz, Rus Dilleri bölümleri vardı. DTCF 1946 yılına kadar MEB’e bağlı kalmıĢ, aynı yıl 4936 numaralı Üniversiteler Kanunu ile Ankara Üniversitesine bağlanmıĢtır99

.

DTCF’nin açılması ile Arkeoloji, Hititoloji, Sümeroloji gibi alanlarda çok sayıda bilim insanı yetiĢmiĢtir100. Bu bilim insanlarından bazıları Türkiye’nin değiĢik bölgelerinde kazılar yapmıĢlardır. Mustafa Kemal Atatürk Dönemi’nde (1923-1938) açılan ve kurumsallaĢmaya çalıĢan fakülte ilk yıllarında kurumsal bazda arkeolojik kazılar yapmamıĢtır. Ancak yurt dıĢına gönderilen öğrencilerin alanlarında birer uzman olarak dönmeleri, fakültenin ilk mezunlarını vermesi ile Türkiye’nin değiĢik yerlerinde kazılar baĢlamıĢtır. DTCF adına yapılan önemli kazılardan bazıları Ģunlardır: Karain (1946 -), Suluin (2007 -), Öküzini (1989- 1999) Mağarası Kazısı, Alaca Höyük (1935 -), Acemhöyük (1962 -), Anıtkabir Tümülüsleri (1945), Bitik (1942), Eskiyapar (1945 -), Fraktin (1947), Göllüdağ (1934-1998), Horoztepe (1956), Hüseyindede Tepesi (1997-2003), Ġnandıktepe (1967-1968), Kültepe-KaniĢ (1948 -), MaĢat Höyük (1945-1984), Alexandria Troas, Erythrai (1965-1979), Kyme (1952-1984), Smyrna (1948-1982)101.

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin kurulmasının temel olarak üç sebebi vardır102: 1- Türk ulusunun bilincinin pekiĢtirilmesine, Türk kimliğinin objektif kaynaklarına ulaĢılmasına hizmet etmek üzere tarih, dil ve diğer sosyal bilimler alanlarında bilimsel araĢtırmalar yapmak, bilim adamı yetiĢtirmek,

2- ÇağdaĢ dünyada yer alabilmek için bilgi üretebilecek yeni bireyler yetiĢtirmek ve bu yolla modern bilimleri Türkiye’de etkin kılmak,

99 Wıdmann 1999, 235; Süslü 1986, 41; Delilbaş, 1996, 4. 100 Arık 1953, 32. 101 Bingöl 2012, 7-12. 102 Delilbaş, 1996, 3-4.

28

3- Orta öğretim kurumlarına, ulusal dil ve tarihimizin bilimsel ve en son geliĢmelere göre hazırlanmıĢ programlarıyla öğretmen yetiĢtirmek ve böylece çağdaĢ kimlikli insanlar yetiĢtirmeyi düzenli hale getirmek.

Mustafa Kemal Atatürk Döneminde açılan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi hem ulusal hem de evrensel bilgi kurumu olması bakımında Türk Eğitim Tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu fakültenin kurulması ile Türk Tarihi ile ilgili önemli çalıĢmalar yapılmıĢ, bu çalıĢmalar modern yöntemler kullanılarak oluĢturulmuĢtur.

2. 3. Ġstanbul Üniversitesi’nin Açılması

Mustafa Kemal Atatürk üniversitelerin açılması ve öğrencilerin yetiĢtirilmesine büyük önem vermiĢtir. Mustafa Kemal bu idealini gerçekleĢtirmek için üniversite hocaları yetiĢtirmeye çalıĢmıĢ, bunun için yurtdıĢından elaman getirmeye ya da yurt dıĢına öğrenci gönderme politikasına yönelmiĢtir. Bu politikalar doğrultusunda ilk etapta Ġstanbul, Van ve Ankara illerinde büyük üniversiteler açmayı planlamıĢtır103.

Mustafa Kemal Atatürk milli bilinci yüksek ve modern kültüre sahip bir nesil yetiĢtirmek için üniversite reformu yapmıĢtır. KurtuluĢ savaĢı sırasında düĢmanla cephede, cehaletle savaĢ üniversitelerde yapılacaktır Ģeklinde demeçler vermiĢtir. Mustafa Kemal Atatürk Darülfünun’un modernleĢmesi ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinin hedef ve amaçlarına uygun Ģekilde yeniden düzenlenmesini istemiĢtir104

.

Atatürk Ġstanbul Darülfünun’u modern üniversiteye çevirmek için Ġsviçre’nin Cenevre Üniversitesi’nden Prof. Albert Malche’yi görevlendirmiĢtir. 1931 yılında Albert Malche Türkiye’ye davet edilmiĢ, 1932 yılında Türkiye’ye gelen Malche’ye Darülfünun’da bir oda tahsil edilmiĢ ve bir yıl boyunca detaylı bir rapor hazırlaması istenmiĢtir. Malche 1932 yılında raporunu tamamlamıĢ ve hazırladığı raporu MEB’ ye sunmuĢtur105

. Malche’nin hazırlamıĢ olduğu bu raporda yeni kurulmuĢ olan Türk devletinin inkılâp ve modernleĢme sürecine 103 Kayadibi 2002, 7. 104 Kocatürk 1985, 3. 105 Oğuzman 1973, 154; Kocatürk 1985, 4.

29

olumlu katkılarda bulunacak olan Darülfünun ile ilgili önemli tespitler ve öneriler yer almıĢtır. MEB ve hükümet tarafında incelenen bu rapordan sonra 1933 yılında Darülfünun kapatılmıĢ ve yerine Ġstanbul Üniversitesi açılmıĢtır (MEB’ e bağlı)106

.

Mustafa Kemal Atatürk Dönemi’nde Darülfünun’un yerine yeniden yapılandırılmıĢ olan Ġstanbul Üniversitesi’nin öğretim elemanı açığını gidermek için Nazi Almanyasından kaçan bilim insanları üniversitenin değiĢik bölümlerinde istihdam edilmiĢtir. 1923 ile 1938 yılları arasında Ġstanbul üniversitesine çalıĢma konumuzla ilgili olarak Ģu bilim adamları gelmiĢtir: Clemens Bosch Oryantalist Nümizmatik uzmanı ve tarihçi; Rudolf Fritz Kraus Asurolog; Hellmut Ritter Oryantalist (ġark Bilimci); Kurt Bittel Arkeolog; Helmuth Th. Bossert Arkeolog ve Hititolog olarak görev yapmıĢtır107.

1933 yılında açılan Ġstanbul Üniversitesi Türkiye’de arkeoloji bölümünün geliĢmesine önemli katkılar sağlamıĢtır. Mustafa Kemal Atatürk Dönemi’nde Ġstanbul Üniversitesi adına Arif Müfid Mansel tarafından yürütülen Yalova (1932), Ġstanbul-Laleli-Balabanağa Mescidi Kazısı (1933), Ġstanbul Rhegion (1938-1948) ve Trakya Tümülüsleri (1936-1940) kazıları; Helmuth Th. Bossert tarafından yürütülen Topkapı Sarayı Kazıları (1937-1938) üniversitenin ilk arkeoloji çalıĢmalarıdır108

.

Yeni açılan Ġstanbul Üniversitesi tıpkı yeni kurulmuĢ olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi hızla kurumsallaĢmıĢ ve ülkemizin önde gelen saygın ve köklü üniversitelerinden olmuĢtur. Ġstanbul Üniversitesi cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle arkeoloji ve eskiçağ bilimi için yapılan çalıĢmalar arasında yer alan önemli bir kuruluĢ olmuĢtur. Ġstanbul Üniversitesi eskiçağ ve arkeoloji bilim dalında pek çok bilim adamının yetiĢtiği ve çalıĢtığı bir kurum haline gelmiĢtir109.

1924 yılında Ġstanbul Darülfünun’una bağlı Türk Arkeoloji Enstitüsü kurulmuĢ, bu kurum 1934 yılında Ġstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümüne dönüĢtürülerek Türk

106

Kayadibi 2002, 8; Kocatürk 1985, 4-vd; Gencer 2004, 48; Oğuzman 1973, 151.

107 Daha detaylı bilgi için bakınız ilgili bölüm “Atatürk Döneminde Yurt Dışından Gelen Yabancı Bilim İnsanları”. 108

Belli 2000, XII. 109

30

arkeolojisinin hızla geliĢmesinde önemli roller üstlenmiĢtir. Türk Arkeoloji Enstitüsü’nün müdürlüğüne Prof. Dr. Helmuth Theodor Bossert getirilmiĢtir 110

.

2. 4. Türkiye’de Müzecilik AnlayıĢındaki DeğiĢiklikler

Türkiye’de müzecilik faaliyeti ilk kez XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti Dönemi’nde eski eserlerin depolanmaya baĢlaması ile ortaya çıkmıĢ, Tophane-i Amire MüĢiri Ahmet PaĢa’nın 1846 yılında topladığı eski silahları Aya Ġrini Kilisesi’nde biriktirmesi ile

Benzer Belgeler