• Sonuç bulunamadı

Fen Bilimleri Eğitimi

Günümüzde toplumlar, fen bilimleri ve teknoloji kökenli fikir ve ürünlerle yönlendirilmektedir. Toplumların yaşamlarında fen ve teknoloji üzerindeki etki, önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edecek gibi görünmektedir. Bilimsel ve teknolojik bilgi, beceri ve eserler modern toplumumuzdaki tüm alanları etkilemektedir: İş yeri ve kamusal alan, yeni teknolojilere ve daha kurulmuş teknolojilere giderek daha fazla bağımlı hale gelmektedir. Aynı zamanda özel alanlar ve boş zamanlarda da bilimsel ve teknolojik bilgi oldukça yoğun şekilde kullanılmakta ve hayatımızın her alanında kullanımı genişlemektedir. Bu gelişmeler ve yoğun kullanımlar nedeniyle, modern toplumlar, fen bilimleri içeriklerinin, yöntemlerin geleceği şekillendiren bir toplumsal güç olacağını düşünmekte ve bu yüzden fen bilimleri alanında en üst seviyede eğitim verilmesi gerektiğine ve fen bilimleri alanında niteliğine sahip insanların yetiştirilmesinin hayati önemde olduğunu öne sürmektedir. Bu nedenle fen bilimleri eğitimi dünya genelinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çok önemli bir yer tutmaktadır.

Ülkemizde de fen bilimleri eğitimi örgün eğitimin bir parçası olarak ilköğretimden başlanarak verilmekte ve her geçen gün eğitimin gelişmesi için yeni adımlar atılmaya çalışılmaktadır.

14

Türkiye’de Fen Bilimleri eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kapsamında verilmektedir. Örgün öğretimde verilen eğitim 2004-2005 öğretim yılına kadar “Fen Bilgisi” adı altında verilmiştir. 2004-2005 eğitim öğretim yılında ise, Milli Eğitim Bakanlığı dersin ismini “Fen ve Teknoloji” dersi olarak güncellemiş ve pilot okullarda uygulamaya başlamıştır. Pilot okullarda başarılı olan ders, 2012 yılında 4+4+4 sistemine geçilmesi ile birlikte “Fen Bilimleri” adı altında güncellenmiştir (Akgün & Gülmez, 2015). Dersin isminin değiştirilmesi ile birlikte, eğitim verilen kitapların içeriklerinde de değişikliğe gidilmiştir ve böylece program kapsamında eğitim alan öğrencilere katkıları şu şekilde sıralanabilir (Yangın & Dindar, 2007).

Dersin içeriğin değiştirilmesi fen bilimleri eğitiminin toplum ve çevreyle olan etkileşiminin daha iyi anlaşılmasına yol açmaktadır.

Fen bilimleri ile alakalı sorunlar ve konularda politikaları, süreçleri ve kullanılan mekanizmaları uygulamada öğrencilere yardımcı olmaktadır.

Yenilik ve gelişimleri öğrencilere öğreterek eleştirel ve yükümlü davranışlarını geliştirmeyi hedefleyen fen bilimleri dersi ile öğrencilerin gerekli bilgi ve becerileri kavramalarına yardımcı olunmaktadır.

Hem kişisel hem de sosyal alanda bilimsel keşiflerin değişim ve gelişimini, teknolojideki yenilikleri, geçmişten günümüze kadar yaşayanların bilgi ve tutumlarında meydana gelen değişikleri anlamaya yardımcı olmaktadır.

Bilimsel süreç ve teknolojik konulara daha çok sorgulayıp irdeleyerek öğrencilere bilimde şüpheci olmayı ve araştırma ruhunu aşılamaktadır.

2004-2005 den bu yana verilen ve adı “Fen Bilimleri” olan dersi ülkemizde örgün eğitimde 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar da verilmektedir. Bu sınıflarda ders saatleri şu şekildedir (MEB, 2012):

Tablo 2. 1

Örgün Eğitimde Fen Bilimleri Haftalık Ders Saatleri

Sınıf düzeyi 3 4 5 6 7 8

Fen Bilimleri 3 3 4 4 4 4 Toplam Ders Saati 28 30 28 28 29 29

MEB (Milli Eğitim Bakanlığı). (2012). İlköğretim kurumlari (ilkokul ve ortaokul) haftalik ders çizelgesi. http://ikgm.meb.gov.tr/upload/TTK%C3%A7izelge.pdf sayfasından erişilmiştir.

15 Beşinci Sınıflar Fen Bilimleri Müfredatı

İlköğretim beşinci sınıflar Fen Bilimleri müfredatı ve ders saatleri aşağıdaki Tablo 2.2’de verildiği gibidir.

Tablo 2.2

Beşinci Sınıflar Müfredatı

Konu Ünite Adı Ders

Saati

Toplam Ders Saatinde Yeri (%) Canlılar ve Hayat Vücudumuzun Bilmecesini Çözelim 13 25

Fiziksel Olaylar Kuvvetin Büyüklüğünün Ölçülmesi

2 8.3

Madde ve Değişim

Maddenin Değişimi 6 13.9

Fiziksel Olaylar Işığın ve Sesin Yayılması 7 16.7 Canlılar ve

Hayat

Canlılar Dünyasını Gezelim ve Tanıyalım

3 8.3

Fiziksel Olaylar Yaşamımızın Vazgeçilmezi: Elektrik

3 11.1

Dünya ve Evren

Yerkabuğunun Gizemi 10 16.7

MEB (Milli Eğitim Bakanlığı). (2012). İlköğretim kurumlari (ilkokul ve ortaokul) haftalik ders çizelgesi. http://ikgm.meb.gov.tr/upload/TTK%C3%A7izelge.pdf sayfasından erişilmiştir.

Tablo 2.2’de verilen müfredata bakıldığında, öğrencilerin beşinci sınıfta genel olarak besinler ve özellikleri, sindirim, boşaltım, benzer ya da farklı yönleri ile canlıların tanınması, bireylerin çevre ile ilişkisi, maddenin hal değişimleri, maddenin kaynama, donma ve erime sıcaklıkları gibi ayırt edici özellikleri, sıcaklık, ısı ve maddeye etkileri, kuvvetin ölçülmesi, sürtünme kuvveti, basit elektrik devreleri, sesin yayılması, devre şemaları ve devrede elemanların sembolik gösterimleri, yer kabuğu, erozyon, hava, su ve toprak kirliliği konuları öğrenebileceği düşünülmekte ve bu konular sunularak duyuş, beceri ve bilgi sahibi olmaları beklenmektedir. Fen eğitiminden genel olarak kazanmaları istenen duyuş, beceri, bilgi ve kazanımlar aşağıda verilen Tablo 2.3’de özetlendiği gibidir (MEB, 2013).

16 Tablo 2.3

Fen Bilimleri Eğitiminde Kazanılması İstenen Kazanımlar

Bilgi Beceri Duyuş Fen-Teknoloji-Toplum-

Çevre Canlılar ve Hayat Madde ve Değişim Fiziksel Olaylar Dünya ve Evren

Bilimsel Süreç Becerileri Yaşam Becerileri Analitik düşünme Karar verme-Yaratıcı düşünme Girişimcilik - İletişim Takım Çalışması Tutum Motivasyon Değerler Sorumluluk Sosyal ve Bilimsel Konular Bilimin Doğası

Bilim ve Teknoloji İlişkisi Bilimin Toplumsal Katkısı Sürdürebilir Kariyer Bilinci

MEB (Milli Eğitim Bakanlığı). (2013). İlköğretim kurumları (ilkokullar ve ortaokullar) fen bilimleri dersi (3, 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflar) öğretim programı. http://ttkb.meb.gov.tr/program2.aspx sayfasından erişilmiştir. Fen Bilimleri Eğitimi, Önemi ve Amacı

Herhangi bir alanda ya da konuda öğeleri veya olayları açıklamak, anlamak, incelemek ve bu olay ya da öğelere ait prensipleri saptayarak bir sonuca ulaşmak için verilen çabalarının tamamına “bilim” adı verilmektedir. Doğadaki tüm canlıların hayatı, yaşadığı çevre olan doğası ve bu alanda gerçekleşen olayları belli prensipler kapsamında anlama bilimine ise fen bilimleri denir. Fen bilimleri yalnızca doğayı anlamayı sağlamamakta, bunun yanı sıra doğadan nasıl faydalanılacağını ortaya koymakta olan çok yönlü bir bilim dalıdır. Fen bilimlerinin doğadaki bireylere sunduğu bu fayda, bütün bireylerin minimum seviyede de olsa fen bilimlerini kapsayan tüm alanlarda bilgi sahibi olmasını ve temel eğitim içerisinde fen bilimlerinin sunulmasını gerektirmektedir (Güneş & Karaşah, 2016).

Fiziksel ve biyolojik çevreyi ve doğayı tanımlayarak anlamlandıran geniş kapsamlı bir bilim olan fen bilimleri, aynı zamanda bireylerin hayatında ve bilim çerçevesi içinde yürüttükleri araştırmalarında bilimsel yöntemler kullanarak sorgulama, mantıksal düşünme, elde edilen verileri test etme, verileri yorumlama, bilgi toplama, test etme, hipotez ve gözlem gibi araçlarla bütünleşik sonuçlar ortaya koyan bir bilimdir. Bu bilimsel yöntem ve esaslar kapsamında bireyler günlük hayatlarında da dünyayı ve çevrelerindeki doğayı anlamakta ve düşüncelerini mantık çerçevesinde sınırlandırarak hareket etmektedir (MEB, 2005).

Fen bilimleri yalnızca günümüzde insanların çevrelerini anlamalarına yardımcı olmakla kalmamaktadır. Aynı zamanda insanoğlunun varoluşundan bu yana yaptıkları teknolojik ve

17

bilimsel değişim ve gelişmelerin de temelini oluşturmaktadır. Bu sebeple insanlar ve toplumlar fen bilimleri kapsamında öğrenim ve eğitim seviyelerini iyi bir seviyeye çıkartmalı ve fen bilimlerinin sunmuş olduklarından yararlanmalıdır. Genel olarak fen bilimleri eğitiminde, deney ve gözlem yoluyla olay ve durumlar, belirlenen şartlar altında izlenmekte ve incelenerek gerektiğinde tekrar edilerek ölçülmektedir. Yapılan ölçümlere dayalı olarak sonuçlara varılmakta ve diğer çalışmalarla karşılaştırılarak genellemeler yapılmaktadır (Kaptan, 1998).

Fen bilimlerini diğer bilim alanlarından ayıran faktör genellikle teorik olan bilgi ve verilerin laboratuar imkanları ile pratik olarak uygulanabilmesi ve deneylerle test edilebilmesidir. Bu yönüyle fen bilimleri, test etmeye dayalı, teorik olan veri ve bilgilerin gözlem gibi yöntemlerle sınandığı, sunulan bilginin gerçeklik kapsamında somut verilerle desteklenerek öğrenildiği bir bilimdir (Sarı, 2011).

Fen bilimleri eğitimi bu özelliklerinden dolayı her geçen gün daha da önemli bir hale gelmektedir. Çünkü, fen eğitimi aracılığıyla öğrenilen bilgiler ve bilgilerin arkasındaki teknolojik değişim ve gelişimler bireylerin hayatlarında önemli yer kaplamakta ve hayatı kolaylaştırıcı yöntemler sunmaktadır (Geçer, 2005, s. 5). Bu yüzden, fen bilimleri eğitiminin çocuk eğitiminde önemli bir yeri bulunmaktadır. Fen eğitimi ile çocuklar erken yaşta dünyayı anlamaya ve yaşamın kendi koşullarını kavramaya daha yatkın olmakta ve bunları bilimsel bir çerçeve içerisinde yaparak bilimsel davranış ve tutumlar geliştirebilmektedir. Fen eğitimi, insanları fikirlerini belirlerken ve kararlar alırken, çevreyi ve doğayı göz önünde bulundurmaya ve analitik sorgulama yetenekleri ile kararlarının daha doğru olmasını sağlama çalışmalarına itmektedir. Bunların yanı sıra fen eğitimi, çocukların eğitim hayatlarında doğayı ve çevrelerini belirli bir düzen içerisinde algılamaları ve anlamalarını sağlarken, elde ettikleri bilimsel veri ve bilgileri deliller ile daha kesin bir şekilde öğrenmekte ve ilerleyen hayatları boyunca sorgulama yeteneklerini geliştirip, daha etkili öğrenmelerini sağlamaktadır (MEB, 2006).

Bilimin, fenin ve teknolojinin içinde bulunduğumuz an içerisinde bile değişiyor ve gelişiyor olması, toplumsal olarak gelişmenin fen eğitimi ile olacağını ve bu bağlamda fen eğitiminin önemini sunmaktadır. Bunun nedeni, fen eğitiminin hem yaratıcı hem de yapıcı düşünmeyi sağlaması, hem de değişim ve gelişime ayak uydururken zorluk çekmeyecek bir nesil yetiştirme yeteneğine sahip olmasıdır. Bilgi çağının gerektirdiği fikir ve anlama yapısına sahip, ezberden ziyade deneysellik ve kavrama ile öğrenmeye adanmış bireylerin

18

yetiştirilmesinde de oldukça önemli olan fen eğitimi, özellikle somut verilere dayalı eğitim sunması ile araştırıcı bireylerin yetişmesine olanak sağlamakta ve ileri seviye eğitimler için potansiyel adayların sayısını da artırmaktadır (Sarı, 2011).

Fen Bilimleri Eğitiminde Öğrenme Alanları

Fen Bilimleri dersi ilköğretim üçüncü sınıftan itibaren verilmektedir ve toplam yedi adet öğrenme alanına ayrılmıştır. Eğitim verilirken bu öğrenme alanları göz önünde bulundurulmaktadır. Öğrenme alanları şu şekilde sıralanabilmektedir (MEB, 2005: 10): Canlılar ve Hayat

Madde ve Değişim Fiziksel Olaylar Dünya ve Evren

Fen-Teknoloji-Toplum-Çevre İlişkileri (FTTÇ) Bilimsel Süreç Becerileri (BSB)

Tutum ve Değerler (TD)

Bu sistemli sıralama kapsamında derslerin üniteleri, öğrenme alanlarından ilk dört tanesi üzerinde yapılandırılmakta, diğer üç öğrenme alanları ise daha önce bahsedildiği ve Tablo 2.2’de verildiği gibi dersin kazandırması gereken temel anlayış, beceri ve tutumların tanımlaması şeklindedir. Bu yüzden bu sistemde anlatımda ilk dört konu ünitelerin içerisinde dağıtılmakta, diğer üçü ise bu üniteler ile öğrencilere kazandırılmaya çalışılmaktadır (MEB, 2005, s. 10).

Bu öğrenme alanlarını içeren Fen Bilimleri Eğitiminde ders programı hazırlanırken, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı öne çıkarılmaktadır. Öğrenmenin çocukların zihinlerinde kendilerine özgü süreçlerden geçerek oluştuğu kabul edilmekte ve bu nedenle yapılandırıcı öğrenim metotları ön plana çıkarılarak programlar hazırlanmaktadır. Bunun yanında, geleneksel ölçme ve değerlendirme yöntemlerinin yanı sıra öğrencinin fiziksel ve zihinsel etkinliğine oldukça önem veren bir anlayış ile alternatif metotlar da kullanılmaktadır. Değerlendirme yöntemleri klasik olarak öğrencinin başarısına odaklanmanın yanı sıra, öğrencinin ıslah edilmesinde ve geliştirilmesinde etkili bir araç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır (Dicle Üniversitesi Çalıştay Raporu, 2013, s. 17).

19

Ülkemizde, fen bilimleri eğitiminde yapılandırmacı öğrenim temel olarak kullanılmakta ancak yapılan çalışmalar bu yöntemin çok da etkili olmadığını ortaya koymaktadır. Özellikle uygulama bakımından ülkemizde fen eğitimi oldukça yetersiz kalmakta ve ilkokul dört ve beşinci sınıflara verilen eğitimlerde, değerlendirmede, uygulama neredeyse hiç kullanılmamaktadır. Bu da öğrencilerin üst düzey öğrenmeye yönelik kazanımlarına engel olmakta ve yapılandırmacı eğitim Türkiye’de etkili şekilde uygulanamamaktadır (Arsal, 2014).

Her geçen gün yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerden doğan gereksinimler, fen eğitiminde yeni yöntemlere ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Değişen teknoloji ve yapılan değişikliklerle birlikte, birçok bilgi ve teknolojiye çok daha erken yaşlarda ulaşılabilmekte ve böylece modern iletişim imkanları eğitimde de kullanılmaya başlanmaktadır. Fen eğitimi için geleneksel ve yenilikçi öğrenme metotları bu bağlamda geliştirilmekte ve her geçen gün bu konuda yapılan çalışmalar artmaktadır (Hançer, Şensoy ve Yıldırım, 2003).

Oyun Temelli Öğrenme

Eğitimle ilgili bir bağlamda, öğrenme ve gelişim amacıyla oyunun kullanılması yeni bir olgu değildir. Bununla birlikte, dijital oyunların ana eğlence olarak kabul görmesi, sayısal oyunların eğitim amaçlı vaadinden nasıl yararlanılacağı sorununu gündeme getirmektedir. Gençlerin dijital oyun tüketimine ilişkin raporlar sunan Pew Internet ve American Life Project'in raporlarına göre erkeklerin %99'u ve kızların %94'ü dijital oyunları oynamakta ve ilgi duymaktadır (Lenhart vd., 2008). Gençlerin oyunlara ne kadar zaman harcadıklarına dair raporlar, haftada yaklaşık 7 ila 10 saat arasında değişmekte olduğunu öne sürmekte (Lenhart vd., 2008), ve daha güncel tahminlerde bu rakamların daha da artacağı düşünülmektedir (Homer, Hayward, Frye, & Plass, 2012).

Oyunların geniş yelpazede oluşturduğu bu katılım düzeyi göz önüne alındığında oyunların öğrenme için ideal bir ortam olduğu düşünülmektedir (Squire, 2011, s. 18). Yapılan araştırmalarla 21. yüzyılda oyunlar, motive edici ancak aşırı miktarda bilginin öğrenci tarafından işlenmesini (bilişsel perspektif) gerektiren veya tersine zengin içeriğe dayalı bilgileri ve öğrenme için gerekli etkileşimleri sağlayan ortamlar olarak kabul edilmeye başlanmıştır (Plass, Homer, & Kinzer, 2015).

20

Oyun temelli öğrenme tanımlamaları, çoğunlukla bunun tanımlanmış öğrenme çıktıları ile oyunun bir türü olduğunu vurgulamaktadır (Shaffer, Halverson, Squire, & Gee, 2004). Oyun dendiğinde akla genellikle dijital oyun gelmektedir, ancak bu her zaman geçerli değildir. Kart oyunları gibi öğrencilerin öğrenmesini teşvik edecek ve öğrenmeyi kolaylaştırarak eğlenceli hale getirecek oyunlarda oyun temelli öğrenmeye dahildir ve oyun temelli öğrenmenin tanımı bu bağlamda yapılmalıdır. Oyun temelli öğrenmenin tanımlanması ve daha iyi anlaşılması için oyunun ve eğitsel oyunların tanımlanması gerekmektedir.

Oyun

Oyun, oyuncunun yapay çatışmaya girdiği, kurallarla tanımlanan ve nicellenebilir bir sonuç veren sistem şeklinde tanımlanmaktadır. Dijital oyun ise, oyun sisteminin teknoloji içermesini kapsayan bir tanımdır. Simulasyonlar, artırılmış gerçeklik ve geleneksel video ve masa oyunlarının hepsi ve daha fazlası “oyun” tanımı içine girmektedir. Ancak bir oyunu oyun yapan sonucunda nicellenebilir bir sonuç vermesidir. Çünkü oyun bu şekilde bireyleri motive etmekte ve performanslarını artırmalarına neden olarak öğrenme eğilimlerini de güçlendirmektedir (Salen & Zimmerman, 2004).

Oyun, öğrenmeyi de içermekte ve böylece sağlıklı çocuk gelişimi için önemli bir unsur olabilmektedir (Ginsburg, 2007, s. 182). Çocuklar yaratıcı oyun yoluyla öğrenebilmektedir (Bodrova & Leong, 2003). Dijital oyunlar, simüle edilmiş ortamlar aracılığıyla oynamak için bir fırsat sağlayabileceğinden, bu oyunların öğrenme zorunluluğu değil, aksine öğrenme ve entelektüel gelişimin ayrılmaz bir parçası olabilmektedir (Ke, 2009). Oyunlar, simülasyon yoluyla çocukları eylemleri düşünmek, anlamak, hazırlamak ve yürütmek için motive etmekte ve harekete geçirmektedir (Gee, 2003).

Bir öğrenme aracı olarak oyun deneyimi oldukça caziptir. Çünkü oyun içerisinde bir hata yapıldığında yeniden başa dönülebilmekte ve hataları düzeltme şansı elde edilebilmektedir. Ayrıca başarısızlık öğrenme deneyiminin ayrılmaz bir parçası olarak hizmet ettiği için oyuncuları, bir oyun içinde ilerleyerek veya oyunun bir bölümünü tekrarlayarak, tekrar tekrar uygulama yaparak iyileştirmeye teşvik etmektedir. Bununla birlikte, bir oyunun gerçek sonuçlarla bağlantılı olarak gerekli bir faaliyet haline gelebileceği eğitim bağlamında, öğrencilerin oyunun bazı avantajlarını uygulamaya ve gerçekleştirmenin daha

21

az eğiliminde olmasına neden olabilecek bu temel unsurlarda bir azalma olabileceğini göstermektedir.

Prensky’e göre (2007) eğitsel oyunlarda eğlencenin ana rolünün öğrenci için gevşeme ve motivasyon yaratmak olduğudur. Dale Carnegie, "İnsanlar nadiren yaptıklarından eğlenmedikleri sürece başarılı olurlar "(Prensky, 2007, s. 107). Prensky, sınıf ortamında etkili olabilecek oyunların özelliklerini yedi ayrı özellikte belirlemiştir.

Şekil 2.1. Prensky'nin katılım kuralları. Prensky, M. (2007). Digital game-based learning. St. Paul, MN: Paragon House.

Small’e göre (2000) eğitici oyunlar dikkat çekmek için yenilik, çeşitlilik ve ilgi sağlıyor. Oyunlar açık hedefler belirleyerek öğrencide güven duygusunu arttırıyor.

Ayrıca oyunlar genellikle hedefler bakımından oldukça belirgin ve açıktır, bu durum anında geri bildirim alınmasını sağlamaktadır (Dickey, 2005). Oyuncuların performanslarını iyileştirmek ve hedeflerine ulaşmak için oyunu daha motive ve dikkatli oynamalarını sağlayan bu özellik, öğrencilerin öğrenme için oyun oynadıkları düşünüldüğünde oldukça önemli bir hal almaktadır. Anında geribildirim durumu ise,

Eğitici Oyun Duygusal Bağ Kararlar Tartışma Eğlence Hedefler İnceleme ve Bütünleşme İşbirliği ve Yarışma Kişiselleştirme

22

değerlendirme süreçleri için oldukça elverişli olmakta ve öğrenciler yapıcı geribildirimler ile çalışmalarını iyileştirmeye çabalamaktadır (Black & William, 1998).

Geleneksel ve Eğitsel Oyunlar

Oyun temelli öğrenmede yeni etkileşimli ortamlar kullanarak öğrencinin gelişimine yardımcı olma ön plandadır. Bu durum, öğretim tasarımı ve multimedya kombinasyonu ile öğrencileri heyecanlandırmak için yeni oyunlar üretilmesine neden olmaktadır. Çünkü geleneksel oyunların hepsi eğitsel unsurlar içermemektedir. Öğrencilerin, oyunu sadece eğlenmek için değil, öğretilen dersi pekiştirmek için oynaması gerekir. Bu bağlamda geleneksel oyunlar ile eğitsel oyunlar arasında bazı unsurlarda farklılıklar olmaktadır. Bunlar aşağıda verilen Tablo 2.4’de özetlendiği gibidir.

Tablo 2.4

Geleneksel ve Eğitsel Oyunların Karşılaştırılması

Geleneksel Oyunlar

Eğitsel Oyunlar

Maliyet Etkili Evet Evet

Düşük fiziksel sorumluluk Evet Evet

Karşılaştırmaları kullanarak standartlaştırılmış değerlendirme

Evet Evet

Son derece ilgi çekici Hayır Evet

Bilginin gerçek dünyaya aktarılması Hayır Evet

Hatalara tepki olarak anında geri bildirim Hayır Evet

Bireylere özel öğrenme hızı Hayır Evet

Raptivity, (2005). Game based learning: Redefinmenet engagement in learning. Harbinger Knowledge.

Tablodan anlaşılacağı üzere, geleneksel oyunlar ile eğitsel oyunların bazı farklılıklar bulunmaktadır. Eğitsel oyunlar karşılaştırmaları kullanarak değerlendirme sunarken geleneksel oyunlar sunmamaktadır. Ayrıca eğitsel oyunlar son derece ilgi çekici olması, bilginin gerçek dünyaya aktarımını sunması, hatalara tepki olarak anında geri bildirim sunması ve bireylere özel öğrenme hızı sağlaması ile geleneksel oyunlardan ayrılmaktadır.

23 Pedagojik Araç Olarak Oyunlar

Eğitsel oyunlar yalnızca öğrenme bakımından geleneksel oyunlardan ayrılmamaktadır. Aynı zamanda pedagojik araç olarak kullanılabilirlikleri de geleneksel oyunlara göre oldukça yüksektir. Pedagojik araçlar olarak oyunlar, son derece yararlıdır ve öğretim konularını canlandırabilmektedir. Özellikle problem çözme ve kilit kavramlarla baş etmede oldukça etkilidir. Araştırmalar, oyunların öğrencilerin kendine güvenlerini geliştirmede özel bir rolü olduğunu ve daha hızlı ve yavaş öğrenenler arasındaki boşluğu azaltabildiklerini göstermektedir (Fuszard, 2001). Ayrıca pedagojik araç olarak oyunlar : Yaratıcı buz kırıcılar ve yenilik ajanlarıdır.

Öğrencilerin öğrenme sürecinde belirgin ve önemli noktaları saptamalarına yardımcı olmaktadır.

Konsantrasyon seviyelerini yükseltmektedir.

Akran öğrenimini birleştirmenin kolay bir yolu olarak işlev görmektedir. İşbirlikçi problem çözmeyi teşvik etmektedir.

Farklı öğrenme stillerine müracaat edilmesini teşvik etmektedir.

Direkt olarak öğrencileri hedef almakta ve zihinlerini öğrenme ile meşgul etmektedir. Öğrenciler arasında farklı yaratıcı düşünceler oluşmasına yol açmakta ve öğrencilerin bunları dile getirmelerini sağlamaktadır.

Ayrıca oyunların son derece uyumlu ve esnek doğası, karatahta ya da basit bilgisayar yazılımlarında verilen sunumlar gibi çeşitli öğrenme ayarları ve ortamları dışına çıkma imkanı tanıdığından öğretmen ve öğrenci etkileşimine yeni bir boyut kazandırmaktadır. Öğrencileri müfredat içeriğini eğlenceli ve rahat bir şekilde öğrenmeye davet etmesinin yanı sıra, eğitsel oyunlar, sıralı, sözlü, görsel ve kinetik temelli etkinlikleri de teşvik etmesi ile öğrencilerin diğer yeteneklerine de katkıda bulunmaktadır.

Özetle oyunlar; geleneksel öğretim yöntemlerini tamamlayan, oyun çeşitleri ile öğrenme ortamına uyum sağlamayı teşvik eden, öğrenmeyi daha rahat ve eğlenceli hale getirerek öğrencilerin özgüvenlerini geliştiren, uzun süreli başka becerilere de katkıda bulunarak öğrencilere diğer becerilerini geliştirmede cesaret veren, oldukça esnek ve özel pedagojik araçlar olarak eğitimde kullanılabilmektedir (Boyle, 2011, s. 3-4).

24 Öğrenmeyi Destekleyen Oyunların Özellikleri

Öğrenmeyi destekleyen bir oyun hazırlanırken, öğretilmek istenen içeriğin oyuna dahil edilmesi çok önemlidir. İçerik ve hedef öğrenen grupları belirlendikten sonra oyunun türü uygun şekilde seçilmelidir. Bir oyunun özellikleri ya da içeriğin entegrasyonunu

Benzer Belgeler