• Sonuç bulunamadı

1.3. Uluslararası Göç Türleri

1.4.7. Ağ Kuramı

20. yüzyılın son yıllarında sosyoloji bilimde kullanılmakta olan ağ olgusu uluslararası göç kavramını açıklamakta da kullanılmaya başlanmıştır. Douglas Massey, göç ağını şu şekilde tanımlamaktadır: göçmenlerin arkadaşları, aileleri ve anavatanda kalan akrabalarıyla karşılıklı ilişkilerin bir bütünüdür. Bu bağlar, göç sürecinin riskini ve maliyetini azaltarak göç akımlarının oluşmasını sağlamaktadır. Uluslararası göç akımları çoğaldıkça, göç ağları göçmenler için daha fazla göç edilecek ülke imkanı sağlamaktadır. Göç ağlarının enformel olması durumunda, göçmenlerin konaklama ve seyahat işlemleri ağlar tarafından karşılanabilecektir. Farklı durumlarda ise yasadışı kuruluşlar, göçmen kaçakçılığı yoluyla bireyleri yüksek ücret karşılığında hedef ülkelere götürmektedir. Yasadışı göç ağlarını kullanan bireyler genellikle büyük borç yükü altına girmekte, bazı zamanlarda şiddet ve baskıya maruz kalabilmektedir (Vural, 2007: 16).

Czarina Wilpert ağ kuramını, öncü göçmenlerin öncelikle kaynak ve hedef ülkeleri birebirine bağlayan bir alt yapı sistemi oluşturup, kaynak ülkedeki diğer kişilerin göç etmelerini sağlayan durum şeklinde açıklamıştır. Yeni göç akımları, oluşturulmuş ağı harekete geçirir ve sonradan göç hareketine katılan göçmen ilk göç edenlerin tecrübelerinden yararlanır. Zaman geçtikçe göç hareketi kendi kendini idame ettiren bir süreç haline gelir. Ağ kuramı, kaynak ülkeler ile hedef ülkelerde yeni göçmenler, eski göçmenler ve göçmen olmayan bireyler arasında ortak dostluk, soydaşlık ve köken bağlarından oluşan bireyler arası bağlantıları ifade etmektedir. Göçmenlerin sahip oldukları bu ilişkiler ağı gerektiğinde başvurulabilecek, göç ile alakalı sorunların çözülmesini sağlayan ve başka konularla ilgili yardım sağlayan

sosyal bir sermaye olarak açıklanmaktadır. Ek olarak, zamanla bu ilişki ağları kaynak ülkenin diğer sınıflarına da yayılmaktadır (Yalçın, 2004: 50).

Kişilerin hedef ülkede oluşturdukları, aynı zamanda hedef ülkeyle kaynak ülke arasında da oluşturdukları sosyal ağlar, uluslararası göç hareketleri üzerinde etkili olmaktadır. Sosyal ağlar hemen hemen her tür sosyal değişken ve temele bağlı olarak oluşmuş, zayıf ve güçlü ağlardan oluşmaktadır. Uluslararası göç hareketi bir kez başladığında göç eden bireyin etrafındaki kişileri de etkisi altına almaktadır. Göçmenlerin sahip olduğu ilişki ağlarının varlığı, göç hareketini yaygınlaştıran ve hızlandıran bir etmendir. Bir ülkeye ilk defa göç eden kişiler, özellikle yasadışı yollardan göç etmeleri durumunda, destek alabilecekleri bir ilişki ağı olmadığında, yüksek maliyetleri göze almak mecburiyetindedirler. Ancak onları izleyen her yeni göç akımı dostluk ve soydaşlık temeline dayanarak yardım alabileceği için göç maliyetleri düşecektir. Bu bağlamda, ilk defa ve yasadışı yollardan giren kişiler için göçmen tanıdıklarından veya akrabalarından alacakları destek kişilerin risklerini ve maliyetlerini azaltacağı için zincirleme uluslararası göç akımları yaygınlaşacaktır. Ortak kökene veya aile bağına dayanan ilişkiler, konaklama, istihdam edilme ve yasal işlemlerin halledilmesine yardımcı olur, kişisel problemler hakkında destek sağlar. Bu sosyal ilişki ağları göçmenlerin ve ailelerinin göç sürecini güvenli ve kontrollü olarak atlatmalarını sağlar. Bir önceki paragrafta da değinildiği gibi uluslararası göç akımları bir kez başladığında artık kendi kendini idame ettirecek sosyal bir sürece dönüşür. Günümüzde birçok göç konusunu inceleyen akademisyenin göç akımının başlamasında ve devamının getirilmesinde bilginin, kültürel ve sosyal sermayenin rolünün büyük olduğunu vurgulamaktadır (Yaman, 2014: 285; Güllüpınar, 2012: 66). Enformel ağlar, kişisel ilişkileri, ev ve aile kalıplarını, arkadaşlık bağlantılarını, ekonomik ve sosyal alanlarda karşılıklı yardımlaşmayı kapsamaktadır. Bu tür ilişkiler, kişiler ve gruplar için çok önemli kaynaklar sağlar. Ayrıca, göçmen ilişki ağları, hedef ülkeye yerleşme ve hedef ülkede grup oluşumu sürecine bir temel sağlamaktadır. Göçmen toplulukları kendi ekonomik ve sosyal alt yapılarını (dernekler, dükkanlar, kafeler, ibadethaneler) geliştirirler. İlk göçmenlerin hedef ülkede kalma süresinin uzaması ile aile fertlerinin getirilmesi ve aile birleştirmelerine yol açmaktadır. Ek olarak, bu kurama göre göçmenler arasındaki siyasi ve ekonomik bağlar da göz önünde

bulundurulmalıdır. Oluşturulan ağlar, daha sonra kendi kendini geliştirerek farklı alanlara kaymakta ve ilişkiler ağı giderek daha kapsamlı ve karmaşık bir hal almaktadır (Turhanoğlu vd., 2011: 118).

Hedef ülkelerdeki göçmen ilişki ağlarının varlığı, bürokratik olayların hızlanması ve yardımlaşma sistemleri ile ekonomik sorunların azalmasını sağlayacaktır. Yardımlaşma sistemleri, yeni göç eden bireylerin yalnızlık hissinden kurtulmalarıyla ilgili sosyal sıkıntıları da azaltmaktadır. Sonuç olarak oluşturulan ağlarla gerçekleşen ve sürdürülen göç arasında karşılıklı etkileşim söz konusudur (Yalçın, 2004: 53-54).

Ağların göçmenlerin sosyal entegrasyonlarına yönelik hem pozitif hem de negatif etkili yanları bulunmaktadır. Ağların varlığının yeni göç eden kişilerin sosyal uyum sürecini kolaylaştırdığı aşikardır. Ancak bazı durumlar bu durumun tam aksinin de oluşabileceğini göstermektedir. Göç eden kişiler, var olan siyasal, sosyal ve ekonomik ağlar nedeniyle, içe kapalı bir toplum olarak yaşadığında, hedef ülkedeki yaşantıya göç eden kişilerin geçişi ve uyumu söz konusu olmamaktadır. Bu ağların varlığı sayesinde tüm gereksinimlerini kendi grubu içerisinde karşılayan göçmenler, daha çok kendi grupları içine kapanmakta ve hedef ülkedeki vatandaşlarla iletişimden kaçınmaktadır (Yalçın, 2004: 53-54).

Globalleşme kapsamında, ulus ötesi, birbirinden uzakta olan ve uzaktan bağlantı kuran sanal gruplar olarak komşuluğa, akrabalığa ve işyeri bazlı yüz yüze gruplara doğru harekete geçirebilmektedir. Uluslararası göç hareketlerinin ulus aşarı bir niteliğine bürümesi ve özellikle son 50 yılda gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında yoğun nüfus hareketliliğinin yaşanması, uluslararası ağların ve grupların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Thomas Faist, bu durumu ulus aşarı alan olgusuyla açıklamıştır. Ulus ötesi alanlar, insanlarla kolektif topluluklar arasında ortaya çıkan ve hakim devletlerin sınırlarını aşan kültürel, siyasal ve ekonomik bağları ifade etmektedir. Meydana gelen bu alanlar farklı bölgelerdeki ağlar, örgütler ve kişiler arasında, yaşanılan ülke sınırlarının ötesine geçen ilişkiler oluşturmasına imkan sağlamaktadır. Son 50 yılda uluslararası akımlardaki yoğunluğun artması sonucu ulus aşarı alanlar ortaya çıkmıştır. Bu alanlar bir taraftan uluslararası göç hareketinin

gelişim sürecinde, diğer taraftan ve asıl olarak bilgi ve mal değiminin neticesinde ortaya çıkmıştır. Her iki durumda da yalnızca göçmen toplulukları değil, var olan ya da kurulmakta olan siyasal partiler gibi kolektif topluluklar da gelişim süreçlerinde ulus ötesi ilişkilere başvurmaktadır (Faist, 2003: 27).

Uluslararası göçte, sosyal alanlarda kişiler ve kişilerin, ağlar, topluluklar, örgütler içindeki bağları kurucu rol oynamaktadır. Ulus aşırı topluluklar, etnik yurtdışı toplulukları, dinsel topluluklar ve hemşeri toplulukları gibi farklı topluluklardan oluşan ağların önemli bir boyutu da, bu toplulukların içindeki muhalif kesimlerin, hedef ve kaynak ülkelerin yasal istikrar ve düzenlerine dair sorunlara neden olmalarıdır (Yıldız, 2010: 17).

Ağlar göçü mümkün kılan finansal ve kültürel sermayeyi de sağlar. Ayrıca bazı kişiler, kurumlar veya gruplar, kişilerin göç edecekleri ülkenin ekonomik ya da siyasal kurumları arasında bağlantı kurmaktadır. Bu bağlamda hedef ülkeler ve göç edecek kişiler arasında bağlantı kuran ve kişilerin göç hareketine katılmasını sağlayan aracı yapılar ortaya çıkmıştır. Bu durum göç hareketine katılmak isteyenlerin ödedikleri ücretlerle geçinen göç endüstrisini ortaya çıkarmıştır. Göç endüstrisi içinde bulunan aracı yapılar, göçmenlerle ekonomik ve siyasal kurumlar arasında bağlantıyı sağlayan kişiler, kurumlar ve grupları kapsamaktadır. Göç endüstrisi; avukatlar, acenteler, kaçakçılar ve iş bulma kurumları gibi sayısız yapıdan oluşmaktadır ( Castles ve Miller, 2008: 43).

Özetle, ağ kuramının temel esasları şu şekilde sıralanabilir (Güllüpınar, 2012: 76):

 Ağlar, uluslararası göçü teşvik etmek yoluyla göçe katılma arzusu devamlı olarak dinamik tutmakta ve geniş alanlara yaymaktadır.

 Göçmen ilişki ağları, göçmenleri göçün yol açtığı sıkıntıdan ve maliyetlerden büyük ölçüde korumaktadır ve göç eden kişilerin göç ettikleri yere uyumlarını kolaylaştırmaktadır.

 Ücret farklılıklarının, göç üzerindeki önemi azalmaktadır. Çünkü göçmen ilişki ağı göç hareketinin neden olduğu maliyetleri ve tehlikeleri minimize etmektedir.

 Kaynak ülkede göç etme potansiyeli olan ve ilişki ağına yeni katılan kişiler için hedef ülkedeki resmi yapılanmalar ve fırsatlar hakkında haber kanalları gibi hizmetler sağlanmaktadır.

 Göçmen ilişki ağı, kaynak ülke toplumunu daha fazla temsil eder duruma gelebilmektedir.

 İlişki ağı bütünleştikçe, göç hareketinin sosyoekonomik sebepleri belirsizleşmeye başlamaktadır.

 Göçmenler arasında ilişki ağı bir kez kurulduğunda, devletlerin bu ağları kontrol etmesi ve denetlemesi çok güçtür. Hedef ülkenin benimsediği göçe yönelik politikalar ne kadar güçlü olsa da göçmen ilişki ağları ve örgütleri kurulmaya devam edecektir.

 Göçmenlerin aile birleştirmeleri yoluyla bir araya gelmesini amaçlayan politikalar göçmen ilişki ağlarının git gide daha da güçlenmesini sağlamaktadır.

 Göçmen ilişki ağları, göç hareketinin başlangıcını ve hedef noktasını etkileyerek büyük ölçüde hangi kişilerin göç edeceklerini belirlerler. Ayrıca göç hareketinin büyüklüğünü ve hızını büyük ölçüde belirlerler.

 Göçmen ilişki ağları, göçmenleri göç ettikleri toplumdan yalıtırlar ve göçmenlerin kendi ülkeleriyle ilişkilerinin devamlılığını sağlarlar.