• Sonuç bulunamadı

V. TEZİN SINIRLANDIRILMASI

1.12. EVZÂÎ’NİN KULLANDIĞI KAYNAKLAR ve USÛL ANLAYIŞI

1.12.1. Kurʹân

Evzâȋ’ye göre hükmün bina edildiği delillerin birincisi Kurʹân’dır.150 Ona göre Kurʹân, Allah’ın kelâmı olduğu için, şerî delillerin başında yer alır. Bu yüzden Kurʹân’da açıkça belirtilen bir hüküm varsa, Evzâȋ bunun dışına çıkmaz ve görüş ileri

148 Fıkıh usulündeki (ةعبرلأا ةلدلأا) dört delil demektir. (ةلدلأا) kelimesi, (ليلد) kelimesinin çoğuludur.

Delȋl sözlükte yol gösteren, kılavuz, alamet, rehber, işaret ve iz anlamındadır. Fıkıh usulünde delil: Üzerinde düşünüldüğünde şerʽȋ ve amelȋ bir hükme götüren şey demektir. Fıkıh usulündeki dört delilden maksat; Kurʹân, sünnet, icmâ ve kıyastır. (Heyet, “delil” “edille-i şeriyye”, Dini Kavramlar

Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2010, 118-134.)

149İbn Kudâme, Ebû Muhammed Muvaffikuddin Abdullah b. Ahmed b. Muhammed, (v. 620/1223),

Ravdetü’n-Nâzır ve Cunnetü’l-Munâzır fȋ Usul’l-Fıkh, Müessesetü’r-Reyyân, yy., 2002, II, 34.

150 Fıkıh Usulünün âlimleri, Kur’an’ın birçok tarifini yapmışlardır. Ancak Zekiyüddin Şaban, bu

tanımların tümünü göz önünde bulundurarak Kurʹân’ı şu şekilde tarif etmiştir. Kurʹân: “Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed’e Arapça olarak indirilmiş, bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, Mushaflarda yazılı, Fatiha süresi ile başlayıp, Nâs süresiyle sona ermiş kelamdır.” (Zekiyüddin Şaʹbân, İslâm Hukuk İlminin Esasları, (trc. İbrahim Kafi DÖNMEZ), Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2009, s. 51).

37

sürmezdi. Kurʹân’ın delillerin başında geldiğine dair Evzâȋ’den rivâyetler vardır. Bu rivâyetlerin bir kısmı şunlardır;

a) “Kurʹân’ın (ilk kaynak olduğu için) sünnete olan ihtiyacı, sünnetin

Kurʹân’a olan ihtiyacından daha fazladır.”151

Evzâî’den yapılan bu rivayet Kurʹân’ın delillerin başında geldiğine işaret etmektedir. Çünkü bu rivayete göre Kurʹân asıl, sünnet onun yardımcısı olarak tasavvur edilmiştir. İbn Abdilberr, Evzâȋ’den gelen bu rivâyeti şöyle açıklamıştır: Kurʹân’ın açıklanmaya ihtiyacı olan yerlerini sünnet açıklar. Sünnetin de açıklanmaya ihtiyacı olan yerlerini ise müçtehitler açıklar.”152 Zira Kur’an’da kapalı ve anlaşılmayan yerleri Hz. Peygamber açıklamıştır. Ayrıca Evzâȋ’nin rivâyet ettiği: “Hz. Peygamber’e vahi nazil olduğu zaman, Hz. Cebrail, vahyin anlaşılmayan yerlerini ona izah ederdi”153 hadisi de buna açık bir şekilde delalet etmektedir. Öte yandan, “insanlara indirdiklerimizi onlara açıklaman için ve (üzerinde) düşünsünler diye sana da uyarıcı kitabı indirdik”154 mealindeki âyet, Evzâȋ’yi destekler mahiyettedir. Zira bu âyete göre Kur’an asıl, sünnet ise onun açıklayıcı unsurudur. O halde İbn Abdilberr’in de işaret ettiği gibi, Evzâȋ’nin yanında sünnet önemli olsa da Kurʹân’nın daha önemli olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan daha sonra sünnet başlığı altında ele alacağımız üzere, Evzâȋ’nin sünnete bağlılığı bütün âlimler tarafından bilinmektedir. Zira “sünnet nerde ise sen de orda ol” ifadeleri Evzâȋ’ye aittir. Sünnete göre de, hüküm, önce Kurʹân’a göre verilir. Nitekim bu konuda varit olan hadisler çoktur. Şu hadisler bunlardan sadece birkaç tanesidir, “Size bir şey bıraktım. Benden sonra ona tutunduğunuz müddetçe sapıtmazsınız. O da Allah’ın kitabıdır.”155, “Size önemli iki şey bıraktım. Onlardan birincisi Allah’ın kitabıdır. Onu alın ve ona sımsıkı yapışın. Zira nûr ve hidâyet ondadır.”156 Evzâȋ, her halükarda sünnete uymanın gerektiğini savunduğuna göre, bu

151 İbn Şâhin, Ebû Hafs Ömer b. Ahmed b. Osman b. Ahmed b. Muhammed b. Eyyüp b. Ezdâd,

(v.385/995), Şerhu Mezâhibi Ehli’s-Sünne ve Maʽrifeti Şerâiʽid-Dȋn, (thk, Adil b. Muhammed), Müessesetü Kurtuba, yy., 1995, s. 46.

152 İbn Abdilberr, Câmiʽu Beyâni’l-İlm, II, 1193.

153 İbn Abdilberr, Câmiʽu Beyâni’l-İlm, II, 1193.

154 Nahl, 44.

155 Müslim, el-Müsnedü’s-Sahih el-Muhtasar, II, 886.

156 İbn Ebȋ Şeybe, Ebû Bekir b. Ebȋ Şeybe Abdullah b. Muhammed b. İbrahim b. Osman, (v. 235/850),

38

hadisleri de kabul etmektedir. O halde Evzâȋ’ye göre hükmün dayandırılacağı ilk delil Kurʹân-ı Kerîm’dir.

b) Evzâȋ’nin İbn Abbas’tan yaptığı rivâyet: “Kim Allah’ın kitabında ve

Hz. Peygamber’in sünnetinde olmayan bir şey icat ederse, hangi durum üzere Allah ile karşılaşacak.”157

Evzâȋ’nin rivâyet ettiği bu hadiste ilk önce Allah’ın kitabı, daha sonra Peygamber’in sünneti geçmektedir. O halde Evzâȋ’ye göre bir konu hakkında hüküm vermek gerekirse, önce Allah’ın kitabına, daha sonra Peygamber’in sünnetine başvurulur.

c) Evzâȋ’nin rivâyet ettiğine göre: Ömer b. Abdülaziz imamlara şöyle

yazmıştır; “Kurʹân’da bulunan bir konu hakkında hiç kimse görüş ileri sürmesin. Müçtehit imamlar, ancak Kurʹân’da ve sünnette bulunmayan şeyler hakkında görüş bildirebilirler.”158

Genellikle rivayet ettiği hadislere göre hareket eden Evzâȋ’nin, Ömer b. Abdülaziz’den yaptığı bu rivâyet dahi, Kurʹân’ın fıkhȋ hükümler için birinci, sünnetin ikinci sırada yer aldığını göstermektedir.

Şu örnekler Evzâȋ’nin birinci sırada Kurʹân’a göre hüküm verdiğine açık bir şekilde işaret etmektedir. Çalışmamızın ikinci bölümünde, bu örneklerden bir kısmı, Hanefȋ mezhebiyle Evzâȋ’nin görüşü arasında mukayese yapılırken ayrıca ele alınacaktır.

1- Nikâh akdi yapılırken ileri sürülen şartların yerine getirilmesi gerektiği, aksi halde, kadına nikâhı feshetme hakkının doğacağı Evzâȋ’den nakledilmiştir. Evzâȋ’nin bu görüşü, Mervezȋ, Hattâbȋ, Aynȋ, İbn Kudâme, İbn Abdilberr ve Şevkânȋ tarafından nakledilmiştir. 159

157 Dârimȋ, Sünenü’d-Dârimî, I, 259;İbnü’l-Kayyım el-Cevziyye, Muhammed b. Ebȋ Bekir b. Eyyüp

b. Saʽd, (v. 751/1350), İʽlâmü’l-Muvakkiʹȋn ʽan Rabbi’l-Âlemȋn, (thk. Muhammed Abdüsselam İbrahim), Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, II, 465.

158 Dârimȋ, Sünenü’d-Dârimî, I, 401.

159 Mervezȋ, Ebû Abdillah Muhammed b. Nasr b. el-Haccâc, (v. 294/906), İhtilâfü’l-Fukahâ, (thk.

39

Evzâȋ, bu görüşünü Mâide sûresinin birinci âyetine dayandırmıştır. Zira âyette Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler akitleri/sözleşmeleri yerine getiriniz.”160 Bu âyette, akit esnasında ileri sürülen şartlara göre hareket edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Çünkü akitlerde ileri sürülen şartlar, söz vermek yerine geçer. Sözlerin de yerine getirilmesi gerekir. Ayrıca, kişinin verdiği sözlerden sorumlu olduğu ve yerine getirmesi gerektiği, “ahde vefa gösterin; çünkü ahit sorumluluk doğurur”161 mealindeki âyetle de sabittir. Görüldüğü üzere Evzâî’nin bu yönde içtihatta bulunmasının delili Kur’andır.

2- Evzâȋ’nin görüşüne göre, kadın velisinden izin almadan yapacağı nikâh akdi sahih olmaz. Evzâî’nin bu görüşü Mervezî, Kurtubî, Mâverdî ve Ruyânȋ tarafından nakledilmiştir.162

Evzâȋ bu görüşünü Bakara süresi 221. âyete dayandırmıştır. Âyette şöyle denilmiştir: “İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınları evlendirmeyin”163

Bu âyette geçen, “Allah’a ortak koşan kadınları evlendirmeyin ( او ُحِكْنُت لاَو تاكرشملا)” ifadesi, tâ (ت) harfinin ötresiyle okunduğu zaman kadının velisine yapılan bir hitap olur. Zira nikâh akdinde, kadının velisinin izni şart olmasaydı, âyet doğrudan kadının velisini muhatap almazdı. Kurtubȋ de, bu âyeti tefsir ederken, “bu

220; Aynî, Ebû Muhammed Mahmud b. Ahmed b. Musa b. Ahmed b. Hüseyin el-Ğeytâbî, (v. 855/1451), el-Binâye Şerhü’l-Hidâye, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 2000, V, 165; İbn Kudâme, Ebû Muhammed Muvaffikuddin Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Kudâme el-Makdisȋ, (v. 620/1223), el-Muğnȋ, Mektebetü’l-Kahire, 1968, VII, 93; İbn Abdilberr, Ebû Amr Yusuf b. Abdillah b. Muhammed b. Abdilberr b. Asım en-Nemerî, (v. 463/1071), el-İstizkâr, (thk. Salih Muhammed Ata, Muhammed Ali Muavved), Beyrut, 2000, V, 443; Şevkânȋ, Neylü’l-Evtâr, VI, 171.

160 Mâide, I.

161 İsrâ, 34.

162 Mervezî, İhtilâfü’l-Fukahâ, 218; Kurtubî, Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed b. Ebȋ Bekir b.

Farh el-Ensârî el-Hazrecȋ, (v. 671/1273), el-Câmiʽ li Ahkâmi’l-Kurʹân, (thk. Ahmed el-Berdevi, İbrahim Etfiş), Kahire, 1964, III, 75; Ebü’l-Hasn Ali b. Muhammed b. Muhammed b. Habib el- Mâverdȋ, (v. 450/1058), el-Hâvi’l-Kebîr fi Fıkhi İmam eş-Şâfiî, (thk. eş-Şeyh Ali Muhammed Muavvid), Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1999, IX, 38; Rûyânî, Ebû’l-Mehâsin Abdülvahid b. İsmail (v. 502/1108), Bahrü’l-Mezheb, (thk. Tarık Fethî es-Seyyid), Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, yy., 2009, I, 328.

163 Bakara, 221. ayette geçen (اوُحِكْنُت لاَو) lafzının başındaki (ات) harfi ötre ile okunursa, fiil müteaddi

(geçişli) olur. Dolayısıyla Evzâî ve taraftarları için delil olur. Üstün okunduğu takdirde ise, (siz müşrik kadınlarla evlenmeyin) anlamındadır. (Beyzâvȋ, Nâsiruddin, Ebû Said Abdullah b. Ömer b. Muhammed, (v. 691/1292), Envârü’t-Tenzȋl ve Esrârü’t-Teʹvȋl, (thk. Muhammed Abdurrahman el- Maraşlȋ). Dârü İhyâi’t-Türâsi’l-Arabȋ, Beyrut, 1418, I, 138).

40

âyet, nikâhta veli izninin gerekli olduğunu göstermektedir” demiştir.164 Evzâȋ, bu âyete dayanarak nikâh akdinde veli izninin şart olduğu kanaatine varmıştır.

Benzer Belgeler