B. ALLAH‟IN SIFATLARI HAKKINDAKĠ GÖRÜġLERĠ
1. Kudret Sıfatı
Evrenin yaratılıĢı için en temel vasıf olan kudret, Gazzâlî‟de, “her muhkem fiil, güç yetiren bir fâilden meydana geldiği için âlem de kâdir bir fail tarafından yaratılmıĢtır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir. Allah‟ın kudret sıfatına sahip olduğunu delillendirmek için âlemde bulunan düzene iĢaret eden Gazzâlî, burada kullandığı “muhkem” kavramını tertip, düzen ve uyum olarak açıklamıĢ, insanın organlarının tertipli ve düzenli olmasını da âlemin yaratılıĢındaki mükemmelliğe benzeterek kiĢinin bundan ibret alması gerektiğini ifade etmiĢtir.338
“Göklerin, yerin ve içlerindeki her şeyin mülkiyeti Allah'ındır. O, her şeye hakkıyla kadirdir”339
ayetine yer vererek ilahi kudretin evrenin iĢleyiĢini de yönettiğine iĢaret etmiĢtir.340
“Her muhkem fiilin aynı zamanda düzenli olduğu ve onun failinin de kudret sıfatının bulunduğu” hükmünün, aklın bedahetle bileceği hususlardan olup yaratıcıyı tanımanın basit gözlemlerle dahi mümkün olduğunu ifade etmiĢtir.341
Gazzâlî‟ye göre kudret sıfatı kadîm, bu sıfatın yöneldiği fiil ise kadîm değildir. Dolayısıyla fiilin zatı itibariyle O‟ndan meydana geldiğini kabul etmek, fiilin de zat ile birlikte kadim olmasını gerektirdiğinden dolayı söz konusu kullanım caiz değildir.342
Cevher ve arazları var eden Yüce yaratıcının, onların benzerini de meydana getirme kudretine sahip olduğunu belirten Gazzâlî‟ye göre kudretin yöneldiği varlıkların çok olması mümkün olup onun tüm hareket ve renklere nispeti aynıdır. O, bu iddiasını “Yüce Allah‟ın kudreti her mümkünle irtibatlıdır” cümlesiyle ifade ederek kudretin zâtının irtibatının sayıyla belirlenemeyeceğini öne sürmüĢtür.343
Gazzâlî‟ye göre imkân, sonsuza dek devam ettiği için kudret, mümkün varlıkların tamamını kapsar ve böylece bu varlıkların sonunun olmadığı anlaĢılır.
“Kudret”i, önceden yarattığı varlıkları tekrardan yaratmaya güç yetirme olarak da ifade eden Gazzâlî, “Yaratmaya başlayan, sonra onu tekrarlayan, O‟dur ki, bu O‟nun için pek kolaydır” ayetinde bu gerçeğe iĢaret edildiğini belirtmektedir.344
338
Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 80.
339
el-Mâide, 5/120.
340
Gazzâlî, Kavâidü‟l-akâid, s. 177.
341
Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 80-81.
342
Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 81.
343
Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 82-83.
344
O, hayvanlar ve diğer canlı varlıkların güç yetirdiği fiillerin Yüce Allah‟ın kudreti dâhilinde olup olmadığı hakkındaki düĢüncesini belirtirken Cebriye ve Mutezile‟nin görüĢlerine yer vermiĢ; Cebriye‟nin kulun kudretini inkâr ettiğini, Mutezile‟nin ise Allah‟ın kudretinin kulların, hayvanların, meleklerin, cinlerin ve Ģeytanların fiilleri ile olan bağlantısını reddettiğini ifade etmiĢtir. Gazzâlî‟ye göre kulun kudretini inkâr eden Cebriye‟nin zorunlu ve ihtiyarî olarak meydana gelen fiiller arasındaki farkı da inkâr etmeleri gerekmektedir. Ayrıca onlar kulun bir fiili yapmaya güç yetirme özelliğine sahip olmadığını söylemekle Ģeriatın yükümlülüklerinin imkânsızlığını da kabul etmek zorundadırlar.345
Mutezile‟nin, kullardan sadır olan fiillerin kulların yaratmasıyla meydana geldiğini ileri sürdüğünü belirten Gazzâlî, onların neyi yaratacağını bilmeyen bir kudrete (insana) yaratma ve meydana getirme fiillerini vermek ve “Allah‟tan baĢka ilah bulunmadığı ve O‟nun dıĢında kimsenin bir Ģey yaratmadığı” ilkesini inkâr etmekle iki büyük çirkinliğe düĢtüklerine iĢaret etmektedir. Ona göre, bir insan neyi yaratacağını bilmemekle birlikte kendisine insan ve diğer canlılardan sadır olan hareketlerin sayıları ve tafsilatları sorulduğunda bunu bilmekten aciz bir varlık iken nasıl olur da fiillerinin yaratıcısı olur?346
Ġtikadda orta yolun Ehl-i sünnetin savunucuları tarafından benimsendiğini belirten Gazzâlî, onların insanın fiilleri konusunda da ifrat ve tefrite varmayan bir yaklaĢım sergilediklerini vurgular. Ehl-i sünnetin, “cebr görüĢü” ve “insanın fiillerinin yaratıcısı olduğu” iddialarını geçersiz bulduğunu naklederek bu hususta en doğru yaklaĢımın, bir fiil üzerinde iki ayrı kudretin varlığını kabul etmekle mümkün olacağını söyler. Ona göre fiile yönelen kudretlerin fiil ile taallukları farklı olduğu zaman bir Ģeyde iki ayrı bağlantının bir arada bulunması imkânsız olmaz. Bununla birlikte Gazzâlî, kudretin yöneldiği fiilin kulun kudreti ile meydana gelmediğini, kulun kudreti ile meydana gelse de o kiĢinin yaratıcı olarak isimlendirilemeyeceğini belirtmekte, Kur‟an‟daki kullanıma dayanarak kuldan sadır olan fiillere “kesb” adının verilmesi gerektiğini ifade etmektedir. O, birbirinden farklı iki kudretin varlığını kabul etmekle
345
Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 87.
346
birlikte insanın sahip olduğu kudretin yüce yaratıcının kudretine nisbetle acizlik ifade ettiğine de iĢaret etmektedir.347
Gazzâlî, kudretin hâdis varlıkların tamamını kapsamadığı, bunun sebebinin de elin hareketinin zorunlu olarak yüzüğün hareketini de meydana getirmesi gibi “tevellüd” yoluyla doğan fiiller olduğu görüĢünü eleĢtirmektedir. “Tevellüd” ifadesinden anlaĢılması gereken mananın, ceninin anne karnından, bitkilerin ise topraktan çıkması gibi bir cismin baĢka bir cisimden çıkması olduğuna iĢaret ederek bu kelimenin, arazlar hakkında düĢünülmesinin imkânsız olduğunu belirtmektedir. Burada elin hareketi ile yüzüğün hareketi arasında bir iç dıĢ iliĢkisi bulunmamaktadır.348
Gazzâlî‟ye göre, Allah Teâlâ‟nın her Ģeye kadir olması, bir iĢi yapmaya muktedir fakat bunu dilerse yapar manasında olup “mutlaka yapar” Ģeklinde anlaĢılmamalıdır. Söz gelimi kıyametin kopmasını hemen dilemiyorsa vakti gelmeden meydana gelmesini istemediğindendir. Bu durum, Yüce Allah hakkında noksanlık teĢkil etmez.349
Gazzâlî‟ye göre Allah‟ın yaratmasının yanında yok etmesi baĢka bir ifadeyle bir Ģeyin yapılmasını ve yapılmamasını dilemesi de kudretine iĢaret etmektedir.350