• Sonuç bulunamadı

A. ALLAH‟IN ZATI HAKKINDAKĠ GÖRÜġLERĠ

1. Ġsbât-ı Vâcib

Gazzâlî, Allah‟ın varlığını kanıtlama biçimi olarak evrenin, Yüce Allah‟ın bir fiili olduğunu ve O‟nun sıfatlarına dair bilgileri bu fiilden hareketle elde edebileceğimizi ifade etmektedir. Bu durumu yazı yazma sanatını bilen kiĢi örneği ile açıklayan Gazzâlî, yazıdan hareketle bu Ģahsın hayat, kudret, ilim, irade gibi sıfatlara sahip olduğu sonucuna ulaĢmamız gibi evrenden hareketle de Yaratıcının bazı niteliklere sahip olduğu sonucuna ulaĢabileceğimizi düĢünmektedir.232

Gazzâlî, Allah‟ın varlığı ve birliğine ulaĢmada insan yaratılıĢındaki mükemmelliğin ve Kur‟an‟da yer alan delillerin kâfi olduğunu söylemekle beraber bazı aklî delillere de ihtiyaç olduğunu belirtir.233

Ancak aklî istidlalin ayetler ekseninde olduğunu, aĢağıdaki örneklerde olduğu gibi ayetlerin insanları düĢünmeye sevk ettiğine iĢaret eder:

“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır.”234

“Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenktâr olarak nasıl yaratmış! Onların içinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır. Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir.”235

Kur‟an‟da bu ve benzeri ayetler Yüce Allah‟ın varlığına iĢaret etmekle birlikte O‟nun zatına iliĢkin bilgiler vermemekte, sıfat ve fiillerine iĢaret etmektedir.236

Bu bakımdan nazarî değerlendirmelerle Allah‟ın zatının açıklanabileceğini düĢünen Gazzâlî‟ye göre âlemin fevkaladeliğine bakıp onu idare eden bir kudretten müstağnî olamayacağını anlamak kaçınılmazdır. O, asıl amacının âlemin iĢleyiĢi hakkındaki

232 Gazzâlî, el-Maksadü‟l-esnâ, s. 54-55. 233 Gazzâlî, Kavâidü‟l-akâid, s. 150-151. 234 el-Bakara 2/164. 235 Nuh, 71/15-17. 236

meseleleri tartıĢmak olmadığını ifade ederek âlemin ancak Allah‟ın varlığına ulaĢmak bakımından bir vasıtadan ibaret olduğunu kaydeder.237

Âlemi temel alarak Allah‟ın varlığına ve sıfatlarına iliĢkin bilgileri elde etmemiz için bir onu bir araç olarak düĢünen Gazzâlî, “her hâdis olanın meydana gelmek için bir sebebe muhtaç olduğunu, âlemin de hâdis olduğunu, dolayısıyla onun da bir sebebe ihtiyacı bulunduğu” Ģeklinde formüle edilen hudûs deliline önem vererek söz konusu delilin anlaĢılması için “âlem” ifadesini açıklamayı gerekli bulur. Ona göre âlem ifadesiyle Allah dıĢında kalan bütün varlıklar kastedilmekte bu varlıklar da kendi içinde “cevher” ve “araz” olarak ikiye ayrılmaktadır.238

Filozofların âlemin kıdemi hakkındaki görüĢlerini reddetmek üzere ilk kelâmcılar tarafından kullanılan “hudus delili”239

Allah‟ın varlığını kanıtlamak için Gazzâlî‟nin kullandığı en temel delildir. O, duyu bilgisi ile dıĢ gözlem vasıtasıyla hâdis varlıkların hareket ve sükûn özelliklerine sahip olduğunu, insanın bedeninde hissettiği ızdıraplar ve kalbinde yaĢadığı sevinçlerin de değiĢime iĢaret ettiğini belirtmektedir. Gazzâlî‟ye göre hudûs delilinde bir akıl yürütme de Ģu Ģekildedir: “Âlem ya hâdis ya da kadîmdir” sözünde belirtilen ancak iki mutlaktan birinin tercih edilmesinin zorunluluğudur. Burada “Âlemin kadîm olması imkânsızdır” sözünden sonra üçüncü yargı ulaĢılmak istenen bilgiyi içerir o da “Âlemin kadîm olması imkansızdır” sonucudur.240

Yüce Allah dıĢında var olan her Ģeyin bir sebebe muhtaç olması bakımından sonradan meydana geldiğini belirten Gazzâlî, mekânda yer kaplayan ve baĢka Ģeylere birleĢebilen varlığı “cevher”, mekânda yer kaplamamakla birlikte varlığı bir cisme bağlı olan Ģeyi ise “araz” olarak tanımlamaktadır.241

Yüce Allah, mutlak olarak kendi baĢına kaim olup, her mevcut O‟nunla kâim olduğundan dolayı O, “Kayyum”dur.242

Batınîlerin, eĢyanın hakikatini ancak masum imamın bildiği yönündeki iddialarını reddederken de akıl yürütmenin önemine vurgu yapan Gazzâlî, Fedâihu‟l- Bâtıniyye‟de ilahî varlık hakkında da aklî istidlale yer vermiĢ, bu bağlamda varlığı “vacip” ve “caiz” olmak üzere ikiye ayırarak “caiz”i varlığı ve yokluğu eĢit olan

237

Gazzâlî, İktisad fi‟l-i‟tikâd, s. 4.

238

Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 24.

239

Bekir Topaloğlu, İslâm Kelâmcıları ve Filozoflarına Göre Allah‟ın Varlığı (İsbât-ı Vâcib), Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı, Ankara, s. 107.

240

Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 15-16.

241

Gazzâlî, el-İktisâd fi‟l-i‟tikâd, s. 24.

242

varlıklar için kullanmıĢtır. Burada varlığın caiz olmasıyla bir sebebe muhtaç oluĢu kastedilmekte olup, bu ihtiyaç silsilesi vâcibü‟l-vücûd olan Allah‟ta son bulmaktadır.243

Gazzâlî, İlcâm‟da, imanın altı mertebesinden bahsetmiĢ ilk dereceye delilleri tetkik ederek elde edilen imanı, diğer mertebeye ise kelâm ilminin delilleri ile elde edilen imanı yerleĢtirmiĢtir. Ġtikadın öğretilmesi için muhatabın seviyesini dikkate alarak avam-havas ayırımı yapan Gazzâlî, Allah‟ın varlığını ispatlamak için kullanılan kelâmî kanıtlama biçimlerinin avamın kafasını karıĢtıracağını belirtmiĢ sağlam bir itikadın oluĢması için Kur‟an delillerini tavsiye ederek bunun da üçüncü mertebedeki imanı oluĢturduğunu ifade etmiĢtir.244

Ona göre avamın, müteĢabih ayetleri bilen bir bilgine danıĢmaksızın tevile kalkıĢması haramdır.245

Gazzâlî, Allah‟ın yüceliğine iĢaret eden beĢ yüz ayeti Cevâhiru‟l-Kurân adlı eserinde bir araya getirdiğini, cevher ve arazların sonradan meydana geldiğini ve bir yaratıcıya muhtaç olduğunu sıralayan kelâmî delillerin halkın kalbini bulandırdığı için imanın kalplerde yerleĢmesinde etkili olan söz konusu ayetlerin öğretilmesi gerektiğini İlcâmu‟l-avâm adlı eserinde kaydetmiĢtir.246