• Sonuç bulunamadı

TÜRK SİNEMASINDA SORUNLAR VE ÇÖZÜM BULMA ÇALIŞMALAR

B. ORTA KUŞAK YÖNETMENLERİ

“Düşman”la 30 uncu Berlin Film Şenliğinde “En İyi Senaryo” ve “Jüri Özel” Ödüllerini kazanan Yılmaz Güney bu dönemde “Yol” ve “Duvar”ı çekti. Daha sonra Cannes’da Altın Palmiyeyi kazanacak olan “Yol”un ilk yönetmeni Erden Kıral’dır. Filmin adı da “Bayram”dır. Ayvalık ve Cunta adasında çekimine başlanan projenin kalabalık bir kadrosu vardı. 17 gün çalışıp 33 kutu film çekildikten sonra, hapishaneden gelen bir emirle on bir mahkumun öyküsünü anlatan filmin çekimi durduruldu. Yılmaz Güney’le Erden Kıral’ın anlaşmazlığı düşmelerinin nedeni senaryonun değiştirilmek istenmesidir. On bir mahkumun üzerine kurulan temel öyküyü beş kişiyle sınırlamak ister Güney. Erden Kıral bu değişime karşı çıkınca da Şerif Gören devreye sokulur. Daha sonra Güney’in dayatmasıyla Film yeni baştan Gören tarafından çekilir. Yılmaz yurt dışına kaçtıktan sonra İsviçre’de filmin kurgusunu kendisi yapar ve filmi yaparken insanın evrensel duygularından yola çıktığını öne sürüyordu. Yılmaz Güney’in senaryosunu yazıp çekimini Şerif Gören’e emanet ettiği; sonradan kendisinin kurgusunu yaptığı ve ödüllendirildiği Yol ne dereceye kadar bir Yılmaz Güney, ne dereceye kadar, bir Şerif Gören filmidir. Sadece senaryosunu yazıp, kendi yönergesine uyulmuş olsa da, çekim ve kurgusunu Zeki Ökten’in yaptığı Sürü bir Zeki Ökten filmidir. Ama senaryosunu yazdıktan sonra, yine belli ölçülerde kendi yönergesine göre Şerif Gören’in

çektiği, ama kurgusunu kendisinin gerçekleştirdiği Yol, emeğin çoğu Yılmaz Güney’e ait olduğu için bir Güney filmidir.42

Yılmaz Güney’in hapisteyken önerdiği esaslara göre, onun senaryolarından Sürü ve Düşman’ı çevirir Zeki Ökten. Özellikle Sürü’nün yurt içi ve yurt dışında sağladığı başarı, onun bu çalışmalardaki başarısını da belirledi ve Ökten’i ünlendirdi. Ökten dönemin son filmleri Faize Hücum ve Pehlivan’dan sonra, bu dönemde Zeki Ökten Yoksul, Ses ve Düttürü Dünya’yı çevirdi. Zeki Ökten, 80’li yıllardan sonra ülkemizdeki güncel yaşam biçimini belirleyen alaturka, arabesk toplumsal duyarsızlığı, yozlaşmayı ustalıklı bir kara güldürü

zeminine oturtabiliyor ve mutlu sonla biten Kemal Sunal güldürülerine alışmış seyircide hayal kırıklığı yaratıyor; ama nitelikli yapıtlarda başarı sağlayabileceğini kanıtlıyordu.

1. Şerif GÖREN

Bu dönemdeki Kır Gönlünün Zincirini, Feryada Gücüm Yok, Ali şan, Gizli Duygular, Adem ile Havva, Umut Sokağı, Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç ve Abuk Sabuk Bir Film bir yana bırakılırsa, önemli ve Türk Sinemasına gerçekten katkıları olan filmleri şunlardır: Her Hangi Bir Kadın, Tomruk, Derman, Firar, Kan, Kurbağalar, Yılanların Öcü, Sen Türkülerini Söyle, Beyoğlu’nun Arka Yakası, Katırcılar, On Kadın, Polizei ve Amerikalı.43

2. Halid REFİĞ

Çoğunu Erler Film Kurumunda Türker İnanoğlu adına maaşlı yönetmen olarak çektiği ticari yanı ağır basan, ama sanattan nasibini almış filmler arasında:Leyla ile

42

ONARAN, Alim Şerif: Sinemaya Giriş, Maltepe Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1999

Mecnun, O kadın, İhtiras Fırtınası, Beyaz Ölüm, Alev Alev gerek anlatımdaki düzey, gerek oyuncu yönetimi bakımından öteki ticari filmlerine göre ayırt edilmektedir. Bu dönemde Halid Refiğ’in gerçek birer sanat yapıtı olan öteki çalışmaları: Teyzem, Kurtar Beni, Hanım, Karılar Koğuşu ve televizyon için yaptığı bir Kemal Tahir uyarlaması olan Yorgun Savaşçıdır. TRT adına ordu yardımıyla gerçekleştirilen bu film, kurgusu yapılıp seslendirilmesi tamamlanacağı sırada Milli Birlik Komitesi ve ona bağlı devlet kuruluşları tarafından gösterimden alıkonulmuş ve yakıldığı haberleri yayılmıştır. Kurtuluş Savaşı öncesini konu alması ve Çerkez Etem’e ağırlık verilmesinin filmin yasaklanmasında etkili olduğu düşünülmektedir. On yıllık gecikmeyle MİT’in arşivinden bulunan filmin sağlıklı bir kopyası 92 yılında gösterilebilmiştir. Son dönemde televizyon için birkaç film çekmiştir.44

3. Süreyya DURU

Vedat Türkali’nin senaryosundan yola çıkarak çevirdiği Fatmagül’ün Suçu Ne?, Çil Horoz ve Ada filmleriyle, Yeşil çamın farklı yönetmenlerinden biri olmuştur. 60’larda başladığı sinemada ticari filmler çekerken, sıradan bir yönetmen olarak anılırdı. Sonra birden bire, 70’li yılların ortasına gelindiğinde, Türkali’nin de etkisiyle Bedrana, Kara Çarşaflı Gelin, Güneşli Bataklık gibi ürünler verir.45

4. Fevzi TUNA

Seni Kalbime Gömdüm, Tutku, Bir Kadın Bir Hayat, Kuyucaklı Yusuf ve tv için Üç İstanbul;

43

SCOGNAMİLLO, Giovanni: Türk Sinema Tarihi, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2002 44

DORSAY, Atilla: Sinemayı Sanat Yapanlar, Varlık Yayınevi, İstanbul, 1986 45

5. Erdoğan TOKATLI

Ayşe Şasa’nın senaryosundan Son Kuşlar, Fidan, 72. Koğuş, Seyyid, Güneşe Köprü, Sıcak Tatlı Yaz, Menekşeler Mavidir, Yasemin ve Boynu Bükü Küheylan;

6. Orhan AKSOY

Dila Hanım, Altın Şehir, Tatlı Nigar, Renkli Dünya, Gazap Rüzgarı, Zifaf, Yolun Sonundaki Karanlık, Dehşet Gecesi, Varyemez, Tanrıya Feryad, Tövbe, Yüz Karası, Bir Yudum Mutluluk, Üşütük, Kiracı, Yakışıklı, Zehir Hafiye, Bataklıkta Bir Gül, Sokaktan Gelen Kadın;

7. Nejat SAYDAM

Günah, Acı Su, Toprağın Gücü, Beni Bende Bitirdiler; Melih Gülgen: İnsanları Seveceksin, Fırat, Düşkünüm Sana, Bedel, Kurban, imparator, Doruk, Patroniçe, Tatar Ramazan, Fedai...

8. Zeki ÖKTEN

Yılmaz Güney’in hapiste bulunduğu yıllarda senaryolarından “Sürü” ve “Düşman”ı çevirdi. Ökten bu dönemde “Yoksul” (1986), “Ses” (1986) ve “Düttürü Dünya” (1988) yı çevirdi.

Zeki Ökten, 80’li yıllardan sonra ülkemizdeki güncel yaşam biçimini belirleyen alaturka, arabesk toplumsal duyarsızlığı, yozlaşmayı ustalıklı bir kara güldürü bordürüne oturtabiliyor; ve mutlu sonla biten Kemal Sunal güldürülerine alışmış seyircide hayal kırıklığı yaratıyor; ama nitelikli yapıtlarda başarı sağlayabileceğini bir kez daha kanıtlayarak bu açıdan da saygınlık kazanıyor.

9. Bilge OLGAÇ

Türkiye’nin en eski ve en üretken kadın yönetmeni olarak tanımlayabileceğimiz Olgaç’ın bu dönemde anılmaya değer çalışmaları arasında “Kaşık Düşmanı” (1984), “Gülüşan” (1985), “Elif Ana, Ayşe Kız” (1986), “Üç Halka 25” (1986), “İpekçe” (1987), “Gömlek” (1988), “Aşkın Kesişme Noktası” (1990), “Kurşun Adres Sormaz” (1993) sayılabilir.46

“Karışık Düşman” la 1984’te Altın Portakal Film Yarışması’nda “En iyi üçüncü film” ve “En iyi senaryo” ödüllerini aldı. Fransa’da da aynı film ile Cretelle’de “Uluslar arası Kadın Sinema Yönetmenleri” yarışmasında “Dünya Birincisi” olan Olgaç, 1970 yılında çevirdiği “Linç” le mesleğinin doruk noktasına çıktıktan sonra 1984-88 yıllarında ise “olgunluk dönemini” yaşar. 1994’te evinde çıkan bir yangında can vermiştir Bilge Olgaç.

10. Ertem EĞİLMEZ

Eğilmez, daha çok yurt dışında ve yurt içinde çevrilen salon ya da aile filmi sayılabilecek filmlerin Türk versiyonlarını ya da “re-make” (yeniden yapım) lerini yapan ve bu iş için asıl ustaları sayılan yönetmenlerin en ustalarını performansıyla aşan bir yönetmen olmuştur.47

1980 öncesinde güldürü filmleri ile anılan Eğilmez sinemaya yayıncılıktan gelen bir yönetmendir. Yayıncılıktan sonra 1965’ten 1972’ye kadar aşk filmleri yaptı. Adı da “Aşk filmlerinin ünlü yönetmeni” ne çıktı. 1973’teki “Canım Kardeşim” filmi ise kendini aştığı film olmuştur. “Hababam Sınıfı” ile adını Türk Sinema Tarihine altın harflerle yazdıran Eğilmez, bu serinin kahramanları ile Şen, Sunal, Salman ile de daha sonra anılmaya değer; “Banker Bilo” (1981), “Namuslu” (1984), ve “Arabesk” (1990)

46

önemli filmler çevirmiştir. “Arabesk” ise 1989’da Eğilmez’in ölümü ile oğlu Ferdi Eğilmez tarafından tamamlanır.

Bir yıldız fabrikatörü olan Eğilmez’in, özellikle filmlerini yalnız başına değil de, daha önce sözünü ettiğimiz gibi, senaryocu, oyuncu, sanat yönetmeninden oluşan bir ekiple; daha senaryo, çekim senaryosu ve diyalog yazımı safhalarında danışmalı olarak gerçekleştirmesi, onun, sanatını ne denli önemle ele aldığını göstermesi bakımından önemlidir.