• Sonuç bulunamadı

2.1. Para Arzının İçselleşme Sürecini Etkileyen Faktörler

2.1.6. Kredi Tayınlaması

Para arzının içselleşme sürecini etkileyen bir diğer faktör de kredi tayınlamasıdır. Post Keynesyen teoride bankacılık kesimine içsel para yaratma sürecindeki rolü nedeniyle özel bir önem verilmiştir. Dolayısıyla bankacılık kesiminin kredi tayınlaması yapması yani kredi kısıtlamasına gitmesi para arzının içselleşme sürecini etkileyecektir. Bankalar, piyasadan gelen kredi taleplerinin karşılanmasında pasif birer aracı durumunda değildir. Kredi vermek isteyen bankalar likidite durumlarına bakarlar ve daha sonra verecekleri kredi miktarını ve bu krediye uygulayacakları faiz oranlarını belirlerler(Fontana, 2002: 193).

Bankaların, kredilerin geri ödenmeme riskine maruz kalmaları ve faiz oranlarını da bu riski karşılayacak şekilde yükseltememeleri kredi tayınlaması yapmalarına yol açmaktadır. Kredinin talep edildiği piyasa veya endüstri koşulları

hakkında bilgiler eğer o piyasaya yönelik olumsuz sinyaller veriyorsa o piyasada, gelecek kredi talebinin geri çevrilmesine neden olacaktır. Bankaların likidite tercihleri büyük oranda geleceğe yönelik güven derecesi ile ters yönlü bir ilişki içinde olduğu için bankacılık kesimi geleceğe yönelik güvenini ve iyimserliğini kaybetmeye başlayınca ekonomiye sundukları kredi parayı kısmaya ve daha likit bir pozisyona geçmeye çalışırlar. Bu durum içsel para arzının azalmasına yol açar. Bankacılık kesiminin geleceğe yönelik güveni arttıkça kredi tayınlamasına daha az başvuracak ve daha fazla kredi para yaratarak para arzını içselleştirecektir(Rochon, 1997: 290)

Modern kredi ekonomilerinde bankaların kredi tayınlamasına yani miktar kısıtlamalarına başvurmalarında birçok faktör rol oynamaktadır. Bu faktörlerden ilki, sermaye piyasalarında eksik ve asimetrik bilginin varlığıdır. Bankalar faiz artışları nedeniyle kredi fiyatı belirlemek yerine, miktar sınırlaması yapmaktadır. İkincisi, kredi veren ve alanlar arasında piyasada aracılık yapmayı ve bilgi sağlamayı gerektirmesidir. Kredi alanlar ve verenler, kredi aracılık maliyetlerini azaltmak için özel ilişkiler geliştirmişlerdir. Bankaları bu tür ilişkiler geliştiremeyen borçlanıcılar yeni bir bankayla özel ilişkiler geliştirinceye kadar kredi sınırlı olacaktır. Bankalar risklerden kredi sınırlamasıyla kaçınabilmektedirler ve bankalar her müşteriye kredi sınırlaması koyarak potansiyel kayıplardan kaçınabilirler.

Kredi tayınlamasına yönelik üçüncü faktör, bankaların riskten kaçınmaları ve kredi değerliliği ile ilgili belirsizliklerle karşılaşmaları nedeniyle, hangi faiz oranının bu belirsizlik ve riskleri gidereceğini bilememeleridir. Bankalar kredileri, bazen teminat karşılığında vermelerine karşın, genel olarak gelecekle ilgili gelir bekleyişlerine göre vermektedir. Böylece bankalar kredileri teminat ve gelecekte beklenen gelirin bir oranı ile sınırlandırmaktadır. Dördüncüsü bankalar diğer bankalar ile aynı oranda büyümek zorundadır. Eğer bir banka diğer bankalarla yaklaşık aynı oranda büyürse bankaların kredilerinin niteliği hakkında şüpheleri artacaktır. Bu nedenle diğerlerine göre daha hızlı büyüyen bankalar ihtiyatlı olduğunu göstermek için kredi taleplerini reddedecek veya daha yüksek faiz oranlarını talep edecektir(Işık, 2004: 152).

Kredi tayınlaması faiz oranları yoluyla olabileceği gibi faiz dışı yöntemlerle de gerçekleşebilir. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunda faiz oranları parasal yetki kurumlarınca saptanır, böylece serbest piyasada belirlenmesi söz konusu değildir. Bu durum, mali piyasaların arz-talep kurallarına göre işlemediğinin bir göstergesidir. Banka veya mali alandaki aracı kuruluşların kısa dönem para akımları önceden kestirilemeyebilir. Faiz oranlarının parasal yetki kurumlarınca saptandığı durumlarda, kredi faiz oranında piyasa koşullarına bağlı olarak bir değişme söz konusu olmadığından, saptanan oran genellikle denge faiz oranı olmayıp, arz ve talep dengesi ancak kredinin tayınlanması yani miktar kısıtlaması yoluyla gerçekleştirilebilecektir. Kredi tayınlamasında kredi veren kuruluşlar, kaynakların kısıtlı olması halinde kredi verirken “faiz dışı” yöntemler kullanmaktadırlar. Bu yöntemlerden bazıları teminatları artırmak, karşılık olarak mevduat tutma şartı veya doğrudan geri çevirme olabilir. Örneğin bazı bankalar, kredi alabilmek için bankada belirli bir oranda mevduat tutulmasını şart koşabilmektedir. Sıkı para politikası sırasında serbest piyasada bankalar faiz oranını yükseltip müşteri kaybetmektense, verdikleri kredi miktarını kısıtlamayı tercih edebilmektedir. Bu tür bir davranış, amaç sıkı para politikası aracılığıyla faiz oranını yükseltmekse, politikanın başarısızlığına neden olabilecektir(Keyder, 2000: 369). Dolayısıyla kredi tayınlaması ister faiz yoluyla yapılsın isterse faiz dışı yöntemlerle yapılsın bankalar kredi kısıtlamalarına giderek, ekonominin yatırımlar için ihtiyaç duyduğu finansmanı elde etmesini önleyecek ve kredi paranın azalmasına dolayısıyla içsel para arzının azalmasına neden olacaktır.

Merkez Bankalarının davranışlarındaki değişmeler ve finansal yenilikler, banka kredi tayınlamasının önemini azaltmaktadır. Finansal piyasaların serbestleşmesi ve yaygınlaşması ile piyasalara girişteki coğrafi, fonksiyonel ve kurumsal engeller azalmakta, dolayısıyla fonlar için rekabet artmaktadır. Sonuçta finansal piyasalar rekabetin artması nedeniyle daha rekabetçi, daha az müşteriyle ilişki içinde ve tayınlamaya dayanan piyasalar gibi çalışmaya başlamışlardır. Dolayısıyla finansal sistemde daha rekabetçi piyasaların yol açtığı bu süreç, kredi faiz oranlarını azaltmış, uzun vadeli tahviller için ikincil piyasaları genişletmiş ve

önceden krediye ulaşma olanağı sınırlı olan kişiler için krediye ulaşma olanağını artırmıştır. Diğer yandan piyasalarda artan rekabet merkez bankaların keyfi fiyat belirleme gücünü azaltmıştır. Daha rekabetçi piyasaların varlığı ve merkez bankalarının tüm finansal araçları garanti etmesi durumunda merkez bankası miktar sınırlamalarının daha az etkin olacağını ileri sürmektedir. Merkez bankası finansal varlıkların büyük bir kısmının likiditesini garanti ederse, faiz oranı üzerindeki kontrolünü kaybedecektir. Bununla birlikte merkez bankasının bu şekildeki garantileri daha rekabetçi piyasaların gelişmesi için gereklidir(Işık, 2004: 154). Sonuç olarak finansal yenilikler ve merkez bankalarının davranışları ve yeni gelişmeler sonucu bankaların kredi tayınlamasına daha az başvurması hatta krediye ulaşamayan kesimin rekabetçi piyasaların yol açtığı süreç sonucunda ihtiyaç duydukları krediye kavuşmaları kredi parayı artıracak ve para arzı içselleşecektir.