• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEMLER

MASES Pearson korelasyon

1. kostokondral bileşke negatif olan

hastalar (n=36) p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 8,00 ±4,39 6,75 ±4,75 0,512

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

*: Mann-Whitney testi.

Toplam GUESS skoru ile 7. kostokondral bileşkedeki fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 22).

Tablo 22. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile 7. kostokondral bileşke entezit bulgusu arasındaki ilişki

7. kostokondral bileşke pozitif olan

hastalar (n=5)

7. kostokondral bileşke negatif olan

hastalar (n=35)

p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 6,80±4,65 6,88 ±4,75 1,000

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

*: Mann-Whitney testi.

Toplam GUESS skoru ile spina iliaka anterior superior çıkıntıdaki fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 23).

Tablo 23. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile spina iliaka anterior superior çıkıntı entezit bulgusu arasındaki ilişki

Spina iliaka anterior superior çıkıntı pozitif olan hastalar

(n=4)

Spina iliaka anterior superior çıkıntı negatif olan hastalar

(n=36)

p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 7,25±3,77 6,83 ±4,81 0,667

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

Toplam GUESS skoru ile krista iliaka çıkıntısındaki fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 24).

Tablo 24. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile krista iliaka çıkıntısı entezit bulgusu arasındaki ilişki

Krista iliaka çıkıntısı pozitif olan hastalar

(n=9)

Krista iliaka çıkıntısı negatif olan hastalar

(n=31) p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 5,66±3,31 7,22 ±5,00 0,505

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

*: Mann-Whitney testi.

Toplam GUESS skoru ile spina iliaka posterior çıkıntıdaki fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 25).

Tablo 25. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile spina iliaka posterior çıkıntı entezit bulgusu arasındaki ilişki

Spina iliaka posterior çıkıntı pozitif olan hastalar

(n=15)

Spina iliaka posterior çıkıntı negatif olan hastalar

(n=25)

p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 7,80±4,79 6,32 ±4,62 0,313

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

*: Mann-Whitney testi.

Toplam GUESS skoru ile L5 spinöz çıkıntıdaki fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 26).

Tablo 26. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile L5 spinöz çıkıntı entezit bulgusu arasındaki ilişki

L5 spinöz çıkıntı pozitif olan hastalar

(n=8)

L5 spinöz çıkıntı negatif olan hastalar

(n=32) p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 8,37±5,42 6,50 ±4,50 0,342

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

Toplam GUESS skoru ile aşil tendonu fizik muayene entezit bulgusu arasındaki ilişki incelendi, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0,05), (Tablo 27).

Tablo 27. Toplam Glasgow entezit skorlama sistemi skoru ile aşil tendonu entezit bulgusu arasındaki ilişki

Aşil tendonu pozitif olan hastalar (n=6)

Aşil tendonu negatif

olan hastalar (n=34) p*

Ort ±SS Ort ±SS

GUESS 6,83±3,81 6,88 ±4,87 0,834

Ort: Ortalama, SS: Standart Sapma, n: Hasta sayısı, GUESS: Glasgow entezit skorlama sistemi.

TARTIŞMA

Ankilozan spondilit, temel olarak aksiyel iskeleti (SİE ve omurgayı) etkileyen, periferik eklemleri de etkileyebilen, etiyolojisi tam olarak bilinmeyen, HLA-B27 ile ilişkili seronegatif SpA grubu hastalıkların prototipini oluşturan, kronik, ilerleyici, sistemik bir romatizmal hastalıktır (1). Klinik olarak aksiyel ve periferik eklem tutulumunun yanında ekstraartiküler tutulum ve entezitlerle karşımıza çıkar. Entezit, bu grup hastalıkların ana patofizyolojik ve klinik özelliğidir. Entezitin patogenezinde lokal inflamasyon, fibrozis, erozyon ve yeni kemik oluşumu yer alır. Bursit ve sinovit entezis yapılarına komşu alanlarda yer alır, bu durum entezitin AS’de eklem patolojilerinin ilk oluşumlarından biri olduğunu gösterir. (19).

Son yıllarda görüntüleme yöntemlerinin yaygınlaşması ile birlikte yapılan çalışmalarda, entezitin sanıldığının aksine lokal bir patoloji olmaktan çok yaygın inflamasyonun bir parçası olduğu kararına varılmıştır. Çevredeki yumuşak dokuda ödem, kalsifikasyon, subentezeal kemikte osteopeni gibi değişiklikler inflamasyonun çevre dokulara yayıldığını göstermektedir. Yapılan çalışmalarda bu görüşten yola çıkarak “entezis organ konsepti” tanımlaması ileri sürülmüştür (65,66). Bu yaygın klinik tutulum hastalığın farklı görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilme ihtiyacını doğurur.

Entezit değerlendirmede MRG, yumşak doku değişiklikleri ve kemik iliği ödemini göstermesi açısından duyarlı bir yöntemdir. Ancak yaygın tutulum yapabilen entezopatide, MRG ile aynı anda birçok bölgenin taranması zaman alıcı ve maliyetlidir. BT ve direkt grafi ancak entezitin ileri dönem bulguları sayılan kemik doku değişikliklerini gösterir. Sintigrafi ise duyarlı olabilir ancak özgüllüğü düşüktür. US, entezit değerlendirmede kolay ulaşılabilir, maliyeti düşük, hasta uyumunun iyi olduğu, geniş alanların taranmasına olanak sağlayan, iyonize radyasyon içermeyen, duyarlılığı test edilmiş bir yöntemdir (3,76,94,114). MRG ve

US’nin entezit göstermedeki duyarlılığının test edildiği bazı çalışmalarda, periferik entezeal bölgenin MRG ile dahi görüntülenemediği şekilde US ile değerlendirilildiği gösterilmiştir (80,81). US’nin romatoloji kliniklerinde kullanımı son zamanlarda giderek artmıştır. Yapılan çalışmalarda AS’de omurga ve SİE görüntülenmesindeki altın standardın MRG olduğu halen kabul edilmesine rağmen, periferik eklem ve entezeal bölge US incelemelerinin duyarlılığı test edilmiş ve US yüksek duyarlı bulunmuştur. SpA grubu hastalıklarda entezitin US ile değerlendirildiği çalışmalarda asemptomatik olgularda dahi patolojik görüntüler kaydedilmiştir ve entezit muayenesinde US’nin, fizik muayenenin tamamlayıcısı olduğu vurgulanmıştır (114). US, iyi bir eğitim sürecinden sonra deneyim kazanmış uygulayıcılar tarafından başarı ile kullanılabilir.

Ankilozan spondilitin de içinde bulunduğu SpA grubu hastalıkların tanı ve takibine yönelik görüntüleme incelemeleri hem aksiyal sistemin, hem de periferik eklem ve entezislerin tutulması nedeniyle zorluklar göstermektedir. Birbirinden farklı görüntüleme yöntemleri ve teknikleri farklı anatomik yapılar için değişken duyarlılıklar göstermektedir. Hastalık grubunda tutulan anatomik sahanın genişliği, histolojik doku temininin zorluğu ve hastalığın yavaş progresyonu nedeniyle bu görüntüleme yöntemlerinin standardizasyonu zor olmaktadır. Radyografi, hastalığın ancak geç dönemlerinde belirti vermekte ve hastalara geç tanı konulmasına yol açmaktadır, ayrıca çoğu zaman yumuşak doku patolojileri hakkında bilgi vermez. Magnetik rezonans inceleme ise maliyet, hasta konforu gibi kısıtlılıklar taşımaktadır. Son yıllarda romatoloji pratiğinde giderek yaygınlaşan US kullanımının, hastaların tanı ve takibinde kazandırdıkları çoğunlukla romatoid artritte yapılan çalışmalardan elde edilen bilgi birikimine dayanmaktadır. SpA grubu hastalıklarda US’nin kullanımına dair veriler çok daha kısıtlıdır (2).

Bu çalışmaya polikliniğimizde düzenli takipli 40 tane AS hastasını aldık ve 40 tane sağlıklı kontrol grubuyla US entezit muayenesini karşılaştırdık. Amacımız kendi hastalarımızdaki US entezit bulgularını bildirmek ve US sonuçlarının klinik bulgularla ilişkisini araştırmaktı.

Çalışmamızdaki hasta grubu, 2,3:1,0 erkek: kadın oranı, %87,5 HLA-B27 pozitifliği, 26,4 hastalık başlangıç yaşı, 6,3 yıl tanı gecikme süresi, %62,5 NSAİ ilaç kullanım oranı, %30 biyolojik ilaç kullanım oranı ile literatür verilerine benzer tipik bir AS grubudur. İlaç baskısı altında olan hasta grubumuzun hastalık aktivite belirteçleri olan BASDAİ, sedimentasyon, CRP değerleri de düşük saptanmıştır.

bulmuşlardır. Bizim çalışmamızda da AS grubunda erkeklerin US entezit skoru kadınlara göre anlamlı oranda yüksekti. Erkeklerde daha kötü seyreden entezit tutulumun nedeni, hastalık sürecinde inflamatuvar yükün erkeklerde daha fazla olması olabilir.

Entezit şiddeti ile hastalık süresinin ilişkili olmadığını gösteren çalışmalar vardır (116,117). Bizim çalışmamızda da US entezit bulguları, hastalık süresi ile ilişkili değildi. Bu sonuçlar entezitin hastalığın herhangi bir evresinde gelişebileceği, erken ya da geç bir bulgu olmadığını desteklemektedir.

Mekanik stresin de entez bölgelerinde deformite yapabileceği literatürde bildirilmiştir (3). Çalışmamızda hem AS’li grubun hem de sağlıklı grubun meslek bilgilerini sorgulayıp beden gücü ile aktif çalışanlar ve çalışmayanlar olarak iki gruba ayırdırdık. Her iki grubun meslek durumlarının US entezit skorları ile ilişkisini incelediğimizde AS’li grupta bir ilişki saptamazken, sağlıklı kişilerde beden gücü ile aktif çalışanlarda US entezit skorlarını aktif çalışmayanlara göre anlamlı yüksek bulduk. Kişilerin mesleği mekanik stres ya da travmalara neden olabilir bu durum sonucunda entez bölgelerinde dejenerasyon gelişebilir.

Ankilozan spondilit hastalarının yaklaşık %75’inde artmış sedimentasyon ve CRP değeri bildirilmiştir. Bunlar objektif laboratuvar bulguları olmalarına rağmen hastalık aktivitesi ile ilişkileri tam olarak gösterilmemiştir. Bu nedenle hastalık aktivitesini göstermede sedimentasyon ve CRP’nin yeri hala tartışmalıdır. Yapılan birçok çalışmada sedimentasyon ve CRP değeri, US entezit skorları ile ilişkisiz bulunmuştur (3,84,92,104). Bizim çalışmamızda da sedimentasyon ve CRP değerleri ile hastaların US entezit skorları arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Literatürde CRP ve IL-6’nın tedavi yanıtını takip etmede yararlı olabileceği ayrıca CRP’nin sakroiliak inflamasyonla sıkı ilişkili olduğu belirtilmektedir (118). GUESS akut ve kronik entezit bulgularının birarada olduğu bir skorlamadır, kronik bulguların varlığı CRP ile GUESS ilişkisini zayıflatmış olabilir.

Çalışmamızda hastalık aktivitesini BASDAİ ile belirledik. BASDAİ, AS’de hastalık aktivitesini belirlemede yaygın kullanılan bir ölçektir. Yapılan çalışmalarda çeşitli entezit indeksleri ile belirlenen entezit skorları ile BASDAİ arasında ilişki incelenmiştir (116, 117, 119). Turan ve ark. (120) yaptıkları çalışmada entezit şiddetini incelemişler ve fizik muayene entezit skoru ile BASDAİ arasında ilişki bulamamışlardır. US kullanılarak yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar çıkmıştır. Genç ve ark. (92) GUESS kullanarak yaptıkları çalışmada AS, RA ve sağlıklı grubu karşılaştırmış ve AS grubunda GUESS ve BASDAİ arasında bir ilişki saptamamışlardır. Hamdi ve ark. (121) 60 AS hastasında yaptıkları çalışmada GUESS ile BASDAİ arasında ilişki saptamamışlardır. Bizim çalışmamızda da BASDAİ ile US entezit skoru arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Çalışmalarda hastalık

aktivitesini göstermek için kullanılan BASDAİ indeksi, aksiyel tutulumu ön planda değerlendirdiği için periferik tutulum da yapan enteziti değerlendirmede yeterli olmayabilir. Üstelik BASDAİ sübjektif bir değerlendirme aracıdır ve tedavi etkinliğine göre hastalarda dalgalanmalar gösterebilir. Bu açıdan kesitsel çalışmalarda kısıtlılıklar olabilir. Bizim çalışmamızda hastaların poliklinik takiplerinin sık yapılması, ağrılı dönemlerinin kontrol altına alınması düşük BASDAİ sonuçları vermiş olabilir.

Ankilozan spondilitte entezit değerlendirilirken görüntüleleme yöntemleri bu kadar yaygın kullanılmaya başlanmadan önce fizik muayeneye dayanan entezit indeksleri geliştirilmiştir. İlk olarak 1987 Mander ve ark. (122) tarafından Mander Entezit İndeksi (MEI) geliştirimiştir. Altmışaltı bölgenin değerlendirildiği bu ölçek günlük pratikte zaman alıcı bir yöntemdir. MEI’de değerlendirilen entezislerin sayısının azaltılması ve ağrı şiddetinin derecelendirilmesinde yapılan değişiklikler sonucu Maastricht Ankilozan Spondilit Entezit Skoru (MASES) geliştirilmiştir (71). MASES’in skor aralığı 0-13, MEI’ nin skor aralığı 0-90 arasındadır. MASES, MEI’ye göre daha kullanışlıdır. 2009 yılında Kanada Spondiloartrit Araştırma Birliği tarafından (Spondyloarthritis Research Consortium of Canada-SPARCC) yeni bir entezit indeksi geliştirilmiştir. Bu yöntemin de AS hastalarında entezit şiddetini göstermede uygulanabilir ve güvenilir olduğu kanıtlanmıştır (123).

Çalışmamızda hastaların fizik muayene entezit şiddetlerini MASES ölçeği ile belirledik. Yapılan çalışmalarda entezitin sık görüldüğü yerler farklılıklar göstermektedir. Laatiris ve ark. (116) hem MEI hem de MASES’i kullanarak yaptıkları çalışmada MEI’ye göre en sık etkilenen bölgeler kostakondral eklemler, plantar fasyanın kalkeneal insersiyo bölgesi ve aşil tendon insersiyo bölgelesi; en az etkilenen bölgeleri ise torasik spinöz çıkıntı bölgeleri olarak bulmuşlardır. MASES’e göre en sık entezit bölgeleri olarak 1. kostakondral eklemler ve aşil tendonu olarak bulunurken, en az entezit görülen bölge olarak 7. kostakondral eklemler bulunmuştur. Sivas ve ark. (119) ise çalışmalarında MASES-doktor ve MASES- hasta sonuçlarını karşılaştırmışlar, sol posterior superior ve sol anterior superior iliak çıkıntı dışındaki diğer 11 MASES noktasında doktor ve hasta sonuçları arasında anlamlı fark saptamışlardır. Aradaki bu anlamlı farkı hastaların muayenede entez bölgesine yeterli basınç uygulamayıp muayene edememelerine bağlamışlardır. Çalışmalarında MASES-doktor değerlendirmeleri sonucunda en sık enteziti L5 sipinöz çıkıntıda ve 1. kostakondral eklemlerde saptarken, en az enteziti aşil tendonda saptamışlardır. Biz ise çalışmamızda MASES ile yaptığımız entezit değerlendirmesinde 1. kostakondral bileşkede %10, 7. kostakondral bileşkede %12,5, spina iliaka anterior superior çıkıntıda %10, krista iliakada

pozitiflik saptadık. Hem literatürde hem de kendi çalışmamızda çıkan bu farklı sonuçlar, AS’de yaygın tutulum yapabilen enteziti değerlendirmede fizik muayene bulgularının farklı sonuçlarla karşımıza çıktığını göstermektedir. Nitekim bu değerlendirme de hasta beyanına bağlıdır ve iyi sınıflandırılamayan olgu gruplarında fibromiyalji gibi başka ağrı yapan hastalıklardan da etkilenebilir.

Görüntüleme yöntemlerinin de kullanıldığı çalışmalarda bu fizik muayene ölçeklerinin uygunluğu daha iyi test edilebilir. Farklı ölçeklerin ve farklı görüntüleme yöntemlerinin kullanıldığı çalışmalara ihtiyaç vardır. Alcalde ve ark. (104) yaptıkları çalışmada 35 AS hastasının ayak çevresinde %8’inde MEI ile entezit saptarken US bulguları ile %25’inde entezit bulmuşlardır. Hamdi ve ark. (121) yaptıkları çalışmada 60 AS hastasının alt ekstremite US entezit bulguları ile MASES sonuçlarını karşılaştırmışlardır. US’deki akut entezit bulguları MASES arasında bir ilişki saptarken, kronik entezit bulguları ile MASES arasında herhangi bir ilişki saptamamışlardır. Bandinelli ve ark. (124) yaptıkları çalışmada 92 psöriyatik artritli hastada entezit değerlendirmesinde GUESS ve MASES’i kullanmışlar ve aralarında bir ilişki saptamamışlardır. GUESS sonuçlarını klinik entezit değerlendirmesine göre daha yüksek duyarlı bulmuşlardır. Biz de çalışmamızda MASES ve GUESS sonuçları arasında bir ilişki saptamadık. Ayrı ayrı MASES noktalarının da GUESS toplam skoru ile aralarında anlamlı bir ilişki yoktu. Çalışmamızda da US entezit skorları fizik muayene entezit skorlarına göre daha duyarlı sonuçlar verdi. US ile duyarlıllığı test edilen fizik muayene ölçekleri US’ye göre daha az duyarlı bulunmuştur.

Çalışmamızda entezit değerlendirmede sübjektif veri olan MASES, yine hastalık aktivite belirtecinde sübjektif veri olan BASDAİ ile ilişkili bulundu. Ancak bu sübjektif veriler objektif olan dinamik US görüntülerinin oluşturduğu GUESS ile ilişkisizdi. Bu sonuçlar entezitte görüntülemenin önemini gösterir niteliktedir.

Tendon ve ligamanların US ile iyi görüntülenmesi SpA grubu hastalıklarda özellikle entezitin değerlendirilmesine yönelik ilgiyi artırmıştır. AS’de entezitin US ile değerlendirildiği birçok çalışma mevcuttur (3,75,76,84,88,92). Biz çalışmamızda hastalarımızın entezit US değerlendirmesini GUESS ile yaptık. GUESS her bir alt ekstremitede beş entez bölgesinin ( kuadriseps tendon, patellar ligaman proksimal ve distal, aşil tendon, plantar fasya ) değerlendirildiği bir US entezit ölçeğidir. İlk olarak Balint ve ark. (3) tarafından geliştirilmiştir. Yaptıkları çalışmada 27 AS, 7 psöriyatik artrit, 1 reaktif artrit hasta grubuna GUESS ile US muayenesi yapıp sonuçları fizik muayene bulguları ile karşılaştırmışlar ve US ile anlamlı yüksek oranda entezit bulgusu saptamışlardır. Daha sonraki yıllarda da GUESS kullanılarak yapılan birçok çalışma olmuştur (92,93,98,124,125). Aydın

ve ark. (84) ise çalışmalarında GUESS’in eksikliklerine dikkat çekip OMERACT’ın bazı önerilerini (hipoekojenite, kalsifikasyon ve doppler sinyali) çalışmalarında GUESS’e uyarlama yapmışlardır. Doppler sinyali, anormal vaskülarizasyonu gösterdiği için inflamasyonu değerlendirmede önemli bir yöntemdir. İlk olarak D'Agostino ve ark. (77) tarafından enteziti göstermede kullanılmıştır ve daha sonra PD kullanılarak birçok çalışma yapılmıştır (84,95,98,114,124). GUESS parametreleri içinde PD sinyali olmaması ölçeğin bir eksikliği sayılabilir.

Ankilozan spondilit ve sağlıklı insanları entezit açısından US ile karşılaştıran çalışmalar olmuştur (3,77,84,92,98,126). Bu çalışmalarda AS’nin entezit skoru sağlıklı insanlara göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır. Çalışmalarda saptanan US lezyonlarının ayrı ayrı prevelansı AS grubunda sağlıklı gruba göre daha yüksek bulunmuştur. Sağlıklı grupta entez bölgesinde saptanan tendon kalınlık artışının, tendonun fibriler yapısındaki düzensizliğin, tendon içi kalsifikasyonların, entezofitlerin daha önce geçirilen travma ile ya da mekanik stresle ilişkili olabileceği vurgulanmıştır (3). Genç ve ark. (92) AS, RA ve sağlıklı kontrol grubunu inceledikleri çalışmada GUESS ölçeği kulanmışlar ve AS ve RA grubunun skorlarını sağlıklı kişilere göre anlamlı yüksek bulmuşlardır. Aynı çalışmada plantar fasya skoru her üç grupta benzer saptanmış, AS ve RA grubunda en çok etkilenen bölgeler olarak suprapatellar bölge, infrapatellar bölge ve aşil bölgesi kaydedilmiştir. Biz de çalışmamızda AS ve sağlıklı grubu US ile entezit muayenesi yapıp GUESS skorlarını karşılaştırdık. Literatüre benzer özellikte AS grubunun entezit skoru sağlıklılara göre anlamlı yüksek saptandı. Ayrıca GUESS’in beş bölgesinin skorları ayrı ayrı AS grubunda sağlıklılara göre anlamlı yüksek saptandı. Her iki grupta da en yüksek skoru olan bölge aşil tendon insersiyosuydu. Aşilin vücudun yük taşıyan tendonu ve mekanik zorlanmalara maruz kaldığı düşünülürse, sağlıklı insanlarda çıkan bu sonuç yadırganamaz.

Ultrasonla yapılan entezit muayenesinde GUESS içeriğine göre elde edilen lezyonlar: Tendon kalınlık artışı, bursit, erozyon ve entezofittir. Tendon kalınlık artışı ve bursit yumuşak doku patolojilerini gösterirken, erozyon ve entezofit kemik doku patolojilerini gösterir. Tendon kalınlık artışı ve bursit akut değişiklikler, erozyon ve entezofit ise kronik değişikler olarak kabul edililebilir (121).

Entezofit, kemik yüzeyden yüksekte kalan lezyonlardır. Farklı boyutlarda olabilirler. Yapılan çalışmalar farklı popülasyonlarda farklı entezofit sıklığını ortaya koymuştur. Spadora ve ark. (114) yaptıkları çalışmada AS’li hastalarda en sık US lezyonu olarak entezofiti (%31,7) saptamışlardır. Bir başka çalışmada Gutierrez ve ark. (126) AS’li hastalarda trokanter

değerlendirdikleri çalışmada US lezyonu olarak en sık entezofit saptadıklarını vurgulamışlardır. Hamdi ve ark. (121) 60 AS hastasında yaptıkları araştırmada US ile buldukları en sık lezyon olarak entezofiti kaydetmişler ve sırasıyla kuadriseps insersiyosunda %93, patellar ligaman proksimal insersiyosunda %84, patellar ligaman distal insersiyosunda %69, aşil insersiyosunda %83, plantar fasya insersiyosunda %78,3 sıklığında entezofit saptamışlardır. Biz de kendi çalışmamızda AS’li grupta saptanan US lezyonlarının %38,1’ini entezofit olarak kaydettik. Bu oran tendon kalınlık artışı oranı ile birbirine çok yakın ve en yüksek oranlardan biriydi. Sırasıyla kuadriceps insersiyosunda %40, patellar ligaman proksimal insersiyosunda %28, patellar ligaman distal insersiyosunda %8, aşil insersiyosunda %57, plantar fasya insersiyosunda %51 sıklıkta entezofit saptadık. Sonuçlarımız, Spadora ve ark. (114) sonuçlarına benzerdi. Hamdi ve ark. (121) sonuçlarına entezofitin sık görüldüğü bölge olarak benzemekle birlikte saptadığımız entezofit sayısı o çalışmaya göre düşüktü. Bu durum literatürde de belirtildiği gibi farklı popülasyonların entezofit sayısının değişebileceği şeklinde değerlendirilebilir. Yine sağlıklı grupta saptanan US lezyonlarının %46’sı entezofit olarak bulundu. Balint ve ark. (3) çalışmasına uyan bir sonuçtu. Entezofit, inflamatuvar romatolojik hastalığı olmayan sağlıklı insanlarda travma ya da mekanik stresten sonra gelişebilen, kronik bir lezyondur.

Erozyon, kemik yüzey defektidir. US ile GS’de kolaylıkla tespit edilebilir. Bazen erozyon alanından PD sinyali de alınabilir. De Miguel ve ark. (100) 68 SpA hastasında US ile aşilde %26,3’e varan oranda erozyon saptamıştır. Aydın ve ark. (127) ise aşil fibrokartilaj yapısını US ile inceledikleri çalışmalarında %7,4 erozyon oranı vermişlerdir. Hamdi ve ark. (121) AS hastalarında GUESS entez bölgeleri arasından en sık erozyonu aşilde saptamışlardır ayrıca çalışmalarında US’nin erozyon saptamada radyografiye göre daha duyarlı olduğunu göstermişlerdir. Biz de çalışmamızda AS hastalarında toplam 13 tane, farklı boyutlarda erozyon kaydettik. Bu oranlar ve sayılar çalışmaya alınan hasta sayısına ve hastaların hastalık

Benzer Belgeler