• Sonuç bulunamadı

2.2. Kelimelerin Anlam Açısından Değerlendirilmesi

2.2.1. Psikolojik Tasvir İfade Eden Kelimeler

2.2.1.1. Korku

Erbilli Âmâ Yusuf Garîbî Efendi Dîvânı’nda, şairin en büyük korkusu aşk korkusudur. Sevgiliden ayrılma fikri şairi korkutmaktadır. Şair, sevgiliden ayrı kaldığı günlerin acısından vücudunun hasta, gönlünün kederli, gözünün nemli ve aklının ayrılıktan dolayı fakir, muhtaç olduğunu dile getirir. Sevgiliden ayrı kalmaya dayanamamaktadır.

Gam-ı eyyâm-ı firkatde beden rencûr u cân mehcûr

Divan şiirinde âşık, sevgiliyi her zaman göremez. Onu görebilmek için büyük sıkıntılara gark olması gerekmektedir. Sevgiliyi görmek için kapısından hiç ayrılmaz ve onun bir yan bakışıyla dünyalar onun olur. Sevgiliyi görememek âşık için büyük bir ızdıraptır. Şairin, sevgilinin hasretinden gözleri kanlı yaş dökmektedir. Korkusu ise gözlerinin bir daha sevgiliye değmemesi yani görememesidir.

Hûn-âba rîz-i hasret-i dîdârdır gözüm

Havfım budur ki bir dahı dîdâra degmesün (G 232/6)

“Kaknûs kuşu; gayet büyük ve efsanevî bir kuştur. Rüzgâr estikçe, çok delikli gagalarından çeşit çeşit sesler çıkarmış. Çeşitli renk ve şekillerle süslüymüş. Gagasındaki 360 delik nedeniyle çıkardığı sesleri ile etrafında toplanan kuşları yiyerek geçinirmiş. Bir sene yaşadıktan sonra çalı çırpı toplayıp üzerine çıkarak ötmeye başlarmış. Ötüşü kendisini coşturunca kanatlarını çırpmaya başlar, kanatlarının çıkardığı kıvılcımlardan otlar tutuşur ve birlikte parlak bir alevle yanarlarmış. Geride kalan küllerinden bir yumurta ortaya çıkar ve yavru doğururmuş (Pala, 2010: 266).” Şair, derbeder gönül kuşunun nağmesiyle canının Kaknûs kuşu gibi ateş olmasından korkmaktadır.

Korkarım cânıma Kaknüs gibi olsun âteş

Nağme-i murg-ı dil-i der-be-derimden ʿârız (G 130/6)

2.2.1.2. Sevinç

Garîbî’nin şiirlerinde sevince dair ifadeler şarap ve sevgili gibi unsurlarla bir arada kullanılmaktadır. Şiirinde aşkın yürekten çıkardığı sesten eğlence meclisine şarap testileri, sürahilerin dolup taşmasını ve sevinçten kadeh sunan güzellerin raks etmesini isteyen bir âşık tasviri yapılmaktadır.

Surâhî ağlasun gelsün sebûlar kulkul-i ʿaşka

Ferahdan câm gelsün sâki-i tannâz deprensün (G 235/3)

Şair sevinci tarif ederken bir başka örnekte yine şarap ile ilgi kurmaktadır. Hızır (a.s.)’ın ölümsüzlük suyu cennette bir nehir olan Kevser ırmağıdır ve hayat sevincinin bereketi kadehte ki şarap olarak nitelemektedir.

Âb-ı hayât-ı Hızr benim kevserimdedir

Feyz-i neşât-ı ʿömr mey-i sâgarımdadır (G 48/1)

Erbilli Âmâ Yusuf Garîbî Efendi Dîvânı’nda sevinç ifade eden şiirin anlamı doğrultusunda tespit ettiğimiz diğer kelimeler şunlardır: “ferah, hurrem, mesrur, neşât, neş’e, safâ, sürûr, şâd, şevk, şûh, zevk.”

2.2.1.3. Üzüntü

Divan şairleri şiirlerinde genellikle üzüntü ve üzüntüyü çağrıştıracak kelime ve kelime gruplarına sıklıkla başvurmaktadır. Şairin benimsediği edebiyatın genel yapısı acı, keder, gam, hüzün ve üzüntü temalıdır. Âşık her zaman için gam ve elem doludur. Sevgili için âh u zâr edip, kanlı gözyaşı döker. Vücudu kapanmak bilmeyen çaresi olmayan yaralar içindedir. Hekimliğin piri olan Lokman’ın aşığın derdine çare bulamadığını ve derdinin ilacının o gül boylu nazik sevgilide olduğunu ifade etmektedir şair.

Lokmân-ı çarh derdime bir çâre bulmadı

Ol serv-i nâz-ı şûh-ı gül-endâma kaldı iş (G 124/6)

Garîbî Efendi, Dîvân’ın genelinde üzüntüsünü anlatmak içi ‘gam’ kelimesini sıklıkla kullanmıştır. Garîbî, mutluluğu hiç önemsememektedir. Sevgilinin köyünde gamlı kederli olmak Garîbî’yi daha çok memnun etmektedir.

Ser-i kûyunda gam-gînlık bana şâd olmadan yegdir

Sana çâkerligim vâliyy-i Bağdâd olmadan yeğdir (G 42/1)

Divan edebiyatında sevgili âşığa her zaman eziyet etmektedir. Bu zulüm sevgiliye has bir özellik olarak tanımlanabilmektedir. Bu beyitte günahkâr âşığın matem çekme özelliği gümüş tenli dilberin ise çektirdiği sitemi bir ayine dönüştürdüğü ifade edilmektedir.

Mâtem-zedelik ʿâşık-ı ter-dâmene mahsûs

Âyîn-i sitem ol büt-i sîmîn-tene mahsûs (G 125/1)

Dîvân’da üzüntü duygusunu ifade eden kelimeler şunlardır: “âh, derd, beytü’l-hazen, keder, elem, endîşe, gam, gam-gîn, gussa, hazîn, mâtem, melâl.”

2.2.1.4. Duâ

Erbilli Âmâ Yusuf Garîbî Efendi Dîvânı’na başlarken ilk gazelle beraber duâ etmektedir. Allah’a şükrederek başladığı gazelini yedi beyit olarak tamamlamaktadır.

Hamd-i Hudâ ki vâcib olur câna ibtidâ

Kıldım edâ-yı hamd ile dîvâna ibtidâ (G 1/1)

Bu şükür ve duâ ilk gazelle sınırlı kalmamakta ve ikinci gazelle duâsına devam etmektedir.

Yâ Rab zebânım eyle o güftâra âşinâ

K’oldur verâ-yı perde-i esrâra âşinâ (G 2/1)

Garîbî Efendi birçok gazelinde Allah’ı konu almıştır ve ‘Ya Rab’ ve ‘Allah’ kelimelerini redif olarak kullanmıştır.

Leb-i nefrîni bâz itmem rakîbin cânına lîkîn

Dil-i kandîl-i âmâlinde bir nûr olmasun yâ Rab (G 14/6)

Bana dârü’ş-şifâ-yı rahmetinden bir şifâ gönder

Beni döndürme kapundan der-i ağyâra yâ Allâh (G 239/9)

2.2.1.5. Sitem

Şairin çok fazla üzerinde durmadığı bir konudur. Şairin sitemi aşkına karşılık vermeyen ona sürekli eziyet eden sevgiliyedir. Aşk denizine düşmüş çaresiz âşık iyiliğini sevgisini göstermeyen sevgiliye sitem etmektedir.

Şimdi lütf eyle biraz ʿâşık-ı bî-çâreye kim

İtdigin cevre peşîmân olacaksın âhir (G 63/4)

Sevgili âşığa naz etmektedir. Âşık bu nazlara katlanmaktadır. Ancak öyle bir an gelir ki sevgilinin ettiği zulme dayanamaz ve sevgiliye sitem eder.

Düşesin çengine bir zâlim-i bî-merhametin

2.2.1.6. Zıtlık

Dîvân’da kelimelerin zıt anlamlarla beraber kullanılması şiirleri anlam yönünden kuvvetlendirmiştir.

2.2.1.6.1. Aydınlık- Karanlık

Dünya sapıklık ve küfür karanlığında iken Hz. Muhammed (s.a.v.) iman güneşinin parlaklığı ile geceyi gündüze çevirmiştir.

Zulmet-i küfr ü dalâletde cihân kalmış iken

Pertev-i hâver-i îmân ile rûz itdi şebi (G 267/5)

2.2.1.6.2. Aşina- Bîgâne

Âşık muhabbet meclisini tanışıklık dostluk meclisi olarak vasıflandırır. Bu meclise kesinlikle aşkın yabancısının uğramamasını ifade eder.

Âşinâlık yeridir bezm-i muhabbet zinhâr

Ol bana uğramasun merdüm-i bî-gâne-i ʿaşk (G 152/2)

2.2.1.6.3. Ayrılık- Kavuşma

Şair ayrılık ve kavuşma kavramlarını Dîvân’da sıklıkla kullanmıştır. Şairin tek isteği sevgiliye kavuşmaktır ancak sevgiliden hep ayrı düşmektedir. Garîbî’nin sevgiliye kavuşma günlerinin hayali ile gönlü hasta ve yatağının ateşten dokunmuş kumaşı ayrılık ateşiyle yanmaktadır.

Yâd-ı eyyâm-ı visâlinle Garîbî haste-dil

Târ u pûd-ı câme-hˇâbı sûz-ı hicrân oldı hep (G 19/1) Bu beyitte gül-bülbül ilişkisinden örnek verilmiştir. Ayrılık çeken bülbülün ateşi, bahardan güle kavuşmak için dilek dilemektedir.

Eyler gül-i visâli temennâ bahârdan

Bu ʿandelîb-i âteş-i firkat-keşîdemiz (G 95/2)

2.2.1.6.4. Cefa- Vefa

Cefa ve vefa kavramı Divan edebiyatında karşımıza en çok çıkan kelimelerdir. Cefa ve vefa genellikle sevgilinin anlatıldığı şiirlerde görülmektedir.

Âşıklara cefa gösteren sevgili rakibe vefa ister. Zulmeden sevgili kayıtsız kalmaktan haz duymaktadır.

Uşşâka cefâ-güster ağyâra vefâ ister

Ol şûh-ı sitem-kârım bî-gâneden eyler hazz (G 138/3)

2.2.1.6.5. Diri- Ölü

Şair, âşığın ölü bedeninin (sevgilinin) yan bakışının naz okuyla tekrardan hayat bulacağını ifade etmektedir.

Bulur cânı hayât-ı tâze cism-i mürde-i ʿâşık

Yer itdikce hadeng-i nâz-ı gamzen üstühˇânında (G 266/5)

2.2.1.6.6. Tabîp- Hasta

Divan şiiri geleneğinde hasta olan kişi âşıktır. Âşık derdinin dermanı sadece sevgilide mevcuttur. Aşağıdaki beyitte sevgili tabip olarak teşbih edilmiştir. Hz. Lokman’ın hekimliği arasında ilgi kurularak sıhhat için tabibe halini arz etmemesi gerektiği üzerinde durulmuştur.

Bir sıhhat içün nabzını ʿarz itme tabîbe

Ey haste-i ʿaşk eyleme Lokmân’a tevakkuʿ (G 142/5)

2.2.1.6.7. Dert- Neşe

Divan edebiyatında en çok karşımıza çıkan kavramlardan birisi ‘gam’dır. Erbilli Âmâ Yusuf Garîbî Efendi Dîvânı’nda da sıklıkla kullanılmıştır. Beyitte sevinç sahiplerinin, dertli kişilerin halinden anlamayacaklarını ifade etmektedir.

Derd-mendin ne bilür hâlini erbâb-ı neşât

Hâk-i hûn-ı gama üftâdeyi herkes bilmez (G 107/4)

2.2.1.6.8. Gece- Gündüz

Dîvân’da sıklıkla gece ve gündüz karşıtlığı kullanılmıştır. Şair, gece ve gündüz sevgilinin hayalinin yanan bedeninde raks ettiğini betimlemiştir.

Bir zamân mihr-i Garîbî eksük olmaz sîneden

2.2.1.6.9. Rint- Zahit

Klasik Türk şiirinde dünya ve ahiret kavramlarını genel olarak ‘rint ve zahit’ karakterleri temsil etmektedir. Klasik şairlerin şiirlerinde sürekli çatışma halinde olan bu karakterler şairin dünyaya bakış açısını yansıtmaktadırlar. Aşağıdaki beyitte kötümser zahitleri, aşk şarabının sarhoşluğundan mahrum kimseler olarak tanımlamaktadır. Bu yüzden ettikleri duâlar boşa gitmektedir.

Bî-zevk-i mey-i ʿaşksın ey zâhid-i hod-bîn

Bî-hûde yire eyleme daʿvâ-yı muhabbet (G 25/7)

2.2.2. Eylem ve Durum Tasviri İfade Eden Kelimeler

Benzer Belgeler