• Sonuç bulunamadı

Kooperatif Üyesi Bir Çay Üreticisinin Perspektifi

3. ALAN ARAŞTIRMASI BULGULARI ÜZERİNDEN ÇAY TARIMINDA

3.3. ALAN ÇALIŞMASI BULGULARI

3.3.5. Kooperatif Üyesi Bir Çay Üreticisinin Perspektifi

Kooperatifler, özel sektör çay fabrikası ve devlet teşekkülü ile yapılan görüşmelerin sonucunda gübrelemeyle, yabancı işçi çalıştırılmasıyla ve daha başka konularla alakalı üreticinin de değerlendirmesi gereken konular oluşmuştur. Artvin’in Hopa ilçesinde, Hopa Çay Kooperatifi’ne üye olan bir üretici ile 11 Ekim 2018 tarihinde görüşme yapılmıştır. Üretici tarafından çay hasadı şu şekildedir:

Bölgemizde çayın hasadı üç dönemde yapılıyor. Mayıs’ta, Temmuz’da ve Eylül’de yapıyoruz. Devletin belirlemesine göre 20 gün 30 gün sürdüğü oluyor. Biz bu konuda fazla bir şey beklemiyoruz. Devlet verdiğimiz

çayları alsın yeterli bizim için. Bölgede çay toplama sıkıntısı var. İşgücü sıkıntısı var. Genellikle işgücünü Gürcüler sağlıyor. Onlar da kiloyla topluyorlar. Gündelikle topluyorlardı. Artık kiloyla topluyorlar. Ne kadar çok toplarsa o kadar çok para alıyor. Bu toplarken çok büyük bir sorun. Yabancı otlar, kökler çayın içinde oluyor. Bitkiye kendi içinde tahribat oluyor. Çayın kalitesi de düşüyor böylece. Normalde Mayıs ayında 5 kilo yaş çaydan 1 kilo kuru çay elde ediyoruz. Ama bunu yapamıyoruz. Kökünden sapından dolayı bunu gerçekleştiremedik (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

Ekonomik sıkıntılar göçe, göç ise çay hasadının yabancılar tarafından yapılmasına sebebiyet vermiş durumda:

Daha önce bunu aile kendisi topluyordu. Artık ekonomik koşullardan dolayı fazla kimse ikamet etmiyor burada. Bir kısmı büyük şehre göç ediyor. Okula falan giden geri gelmiyor. Burada kalan kısım da Sarp sınır kapısından dolayı ticaretle uğraşıyor. Aslında çay atıl, ikinci duruma geçiyor. Çay normalde buranın geçim kaynağıdır. Hiç kimse bunu inkar edemez. Ticarette kullanıyoruz. Çocuklarımızı çay parası ile okutuyoruz. Bir dönem çok sıkıntılı olduğu için kimse çayla uğraşmak istemedi. Ailede dört kişi varsa ikisi büyük şehre gitti. Gerisi burada kaldı (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

Çay toplamanın zahmetli bir iş olduğunu ifade eden çay üreticisi rahatlıkla çay ticareti yapamadıklarını ifade etmekte:

Çay toplamak çok zahmetli bir iştir. Onu toplaması, alım yerine getirmesi, teslim edilmesi çok zor bir süreç. Bir de çayı vermekte sıkıntı yaşadığın zaman sorunların hepsi peş peşe geliyor. Çayı sağlıklı bir ticaret, önü açık bir şey olarak göremiyorsun. Ama normalde baktığın zaman ülke çay ülkedir. Bizim Karadeniz bölgesinde üretilen çayla tüketim neredeyse başa baştır. Çok az bir miktar artar. Dışarıdan kaçak çay falan gelmediği zaman bizim ürettiğimiz bize ancak yetiyor. Böyle baktığın zaman çayın önü zaten açık. Ama burada devletin belirleyeceği politika çok önemli. Bildiğimiz kadarıyla ÇAYKUR önce varlık fonuna devredildi. Katar’a verildi mi, özelleşecek mi, özelleşmeyecek mi belli değil. Sonuçta öyle ya

da böyle özelleştirilecek. Ancak kademeli olarak özelleşecek (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

Üretici ÇAYKUR’un belirlediği kota uygulamasından dolayı kimi üreticinin hasat yapmak istemediğini ifade etmekte:

Çayda devlet kota veriyor. Mesela 10 dönüm çayın varsa devlet sezona başlamadan önce dekara 500-550 kg çay verebilirsin şeklinde kotalar belirliyor. Çayda da verim yerine göre aşağı yukarı dönüme 500-600 kiloyu geçiyor. Daha fazla olan yerler de var. 50 kilo çay alacağım senden diyor. 50 kilo çay için de kimse bahçeye girmek istemiyor. Devlet bize diyor ki, ben sizin ürettiğiniz çayı alacağım. Ama çay da öyle bir şey ki, başladığın zaman 30 gün 35 gün içerisinde çayı bitirmen lazım. Devlet kota uyguladığı zaman o süreyi aşıyor. Devlet haftada 1 veya 2 gün kota veriyor. Haftada 50 kilodan 100 kilo çay verdiğim zaman verim düşüyor. Çayın kalitesi düşüyor. Devletten çok özellere çay verdiğimiz zaman devletin verdiği fiyatın arkasında durması gerekiyor. 2.32 den fiyat açıklıyorsun. Özellerin burada 1.50,1.60 dan çay alamaması lazım. Onu da denetlemesi lazım. Devlet özellere çay vermeyin diyor ama topladıktan sonra, devlet almadıktan sonra ne yapacaksın? Dökeceksin. En azından 1.50 liradan çayı verdin. 500-600 lira da işçiye veriyorsun. Bunun taşıması, yemesi, içmesi geriye de öyle pek bir şey kalmıyor (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

Çayın üretim sürecindeki en sıkıntılı aşamalardan biri gübrelemedir. Gübrelemenin miktarının ve süresinin doğru ayarlanmamasından kaynaklı çeşitli sıkıntılar yaşanmakta:

Gübreleme zaten başlı başına bir sıkıntı. Gübrelemenin yılda 2-3 sefer yapılması gerekiyor. İnsanlar gübreyi tek seferde Mayıs’ta çay toplanmaya başlamadan 40-45 gün, iki ay öncesinde veriyor. Bu bölge yağış aldığı için bu yağmur sularıyla derelere gidiyor. Bir varsayım üzerine %60-70’nin derelere karıştığı söyleniyor. Onun için de aradaki farkı gübreyle kapatmaya çalışıyorlar. Ama bu sağlıklı bir yöntem değil. Bir an önce bunun akademik olarak, bilimsel olarak çalışmalarının yapılıp (zaten vardır) insanları yönlendirmek gerekiyor. Biraz da tembellik

diyeceğim. Bir an önce yapalım, bitirelim. Çay aslında normalde toplaması ve satılması dışında çok kolay bir bitkidir. Ekstra bir bakıma ihtiyacı yok. Sadece budama yapman gerekiyor (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

Çayı gençleştirmek için budama işlemi uygulanmaktadır. Budama işlemi için devlet üreticiye belirli destekler sağlamakta:

Senede mevcut bulunan çayın dönümüne göre devlet budatıyor. Çayları gençleştirmek için böyle bir uygulamaya gidiyor. Bölgemize çay 1950’lerde 54’lerde geldi bildiğim kadarıyla. Çayın ortalama ömrü 60 senedir. Bölgemizdeki çayların hepsi yaşlandı. Verimi düştü. 1994 yılında ÇAYKUR budama projesi diye bir proje başlattı. Projeyle birlikte 5 dönüme 1 dönümdü. Hala devam ediyor. Devlet budadığın çayın parasını veriyor. Ortalama verim tespiti yapıyor. Devlet oradan ücret ödüyor (Görüşme Üretici, 11.08.2018).

ÇAYKUR’un uygulamış olduğu kota ve özellerin düşük fiyatla çay alması yörede kooperatifleşme bilincini etkilemiş durumda:

Mevcut Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi diye bir kooperatif var. Yörede tek zaten. Bir de Özçay kooperatifi var. O galiba bildiğim kadarıyla Tarım Kredi ile birlikte çalışıyor. Bu bölgede Hopa Kemal Paşa’da dediğim kooperatif var. Ortalama 40 dönümdür kapasitesi. Bu daha önceki yönetimden kaynaklanan sebeplerden dolayı 2012’den itibaren 4 sene çay almadı. Geçen sene bir, bu sende ikinci kez çay almaya başladı. Yavaş yavaş faaliyete geçmeye çalışıyor. Bu özeller olduğu sürece, ÇAYKUR satıldığı sürece insanlar kooperatifin ne kadar önemli olduğunu az çok anlıyor. Fabrikanın kapasitesinin yetmeyeceğini düşünüyor insanlar. Ama bir beklenti içindeler. Bekliyorlar bu insanlar ne yapacak, yapabilecekler mi diye. Tekrardan insanların güvenini kazanmak gerekiyor. Bu Mayıs çayında devlet almadı. Almadı derken kotaya bağımlı olduğu için. Herkes de bir an evvel çaya girip, çayı bitirmek istediği için almadı. O zaman insanların bir kısmı da mecburen kooperatife çay vermek zorunda kaldı (Görüşme Üretici, 11.08.2018).