• Sonuç bulunamadı

PB olan hastaların % 91’i ve agorafobi eşlik edenlerin % 84’ü en az bir psikiyatrik ek tanıya sahiptir. DSM IV-TR’ye göre PB olanların % 10-15’inde majör eş zamanlı depresif bozukluk ek tanısı vardır. Her iki bozuklukta hastaların 1/3’ü PB başlangıcı öncesinde MDB (Majör Depresif Bozukluk) geçirmiştir; 2/3’ü ilk panik nöbetini MDB dönemi sırasında ya da sonrasında yaşamıştır (Kaplan ve Sadock, 2005).

Anksiyete bozuklukları PB ve agorafobi tanısı konulan hastalarda sık görülür. PB olanların;

% 15 - 30’u sosyal fobi, % 2 - 20’si özgül fobi, % 15-30’u YAB ve en çok

% 30’una OKB ektanısı konulmaktadır.

Ayrıca diğer yaygın ektanılar; hipokondriyazis, kişilik bozuklukları ve madde kullanımı bozukluklarıdır (Kaplan ve Sadock, 2005).

Agorafobi ve Panik Bozukluğu

PB ve agorafobinin DSM-III’te biraraya getirilmesi tartışmalara yol açmıştır. Bu tablolar hastaların çoğunda birlikte bulunmaktadır. Amerikan bakış açısına göre agorafobi, tekrarlayan, beklenmedik panik ataklarla sekonderdir. Tek ayrı bir bozukluk değildir, ama panik bozukluğunun daha ciddi bir varyantıdır. Avrupalı bakış açısına göre panik atakları birçok hastalığın değişken bir özelliğidir, agorafobinin gerekli bir özelliği değildir. Agorafobi birçok korkulardan oluşan bir sendromdur, panik ataklarının korkuyu kapsaması gerekmez (Kocabaşoğlu, 2002).

Agorafobi en fazla hastalığın ilk yılı içerisinde gelişmektedir. PB’nda agorafobi prevalansı, ECA (Epidemiological Catchment Area) çalışmasında %33, 3, NSC (National Comorbidity Survey) çalışmasında %38 (Kessler, 1994) olarak bildirilmiştir (Ergil, 2006). Panik olmadan saf agorafobi oldukça nadir olarak görülmektedir. Bir aile çalışmasında agorafobik hastaların birinci dereceden yakın akrabalarında hem PB hem de agorafobi için risk artışı saptanırken, panik bozukluların birinci derece yakınlarında sadece PB için risk artışı saptanmıştır (Kocabaşoğlu, 2002).

Panik bozuklukta remisyon olasılığı daha yüksektir. Panik atakları tıbbi uygulamaya agorafobiden daha çabuk cevap verirler ve panik atakları agorafobiden daha düşük doz ilaç tedavisine cevap verirler (Mavissakalian ve Perel, 1995, Keller ve ark., 1994).

Depresyonla Birlikteliği

PB, depresyonla oldukça sık birlikte olan bir anksiyete bozukluğudur. Çeşitli araştırmalarda PB olgularında MDB görülme oranının %32-53 arasında olduğu bildirilmiştir. PB’nun aynı zamanda veya birbirini takiben olmak üzere distimi ve tekrarlayan kısa süreli depresyonla birlikte bulunduğu da bildirilmiştir (Kocabaşoğlu, 2002).

DSM-IV kriterlerinde geçmemesine rağmen, bu iki bozukluk arasındaki zaman ilişkisi önemlidir. Eğer panik atakları major depresyonun bir epizoduna sınırlı ise, o zaman birincil bozukluk major depresyondur; eğer panik atakları devamlı olup sadece birisinde depresyon epizoduyla birlikte oluyorsa, o zaman PB birincil bozukluktur. Bu ayrım tedavi ve prognoz açısından gereklidir (Kocabaşoğlu, 2002).

Retrospektif çalışmalarda, PB olan hastaların %80’inde tanıdan önceki bir yıl içinde yaşam stresörleri rapor edilmiştir ve hastaların büyük kısmı bu olayların panik bozukluğun başlaması ile ilişkisi olduğuna inanmaktadır. Faravelli, panik başlangıcından önceki iki aylık bir süreçte hastaların büyük bir oranında ölüm, ciddi bir hastalık gibi major bir yaşam olayı bulmuştur (Ergil, 2006).

Ayrıca, semptom şiddeti; interpersonel çatışmalar, sağlıkla ilişkili problemler ya da iş yerindeki sorunlar gibi negatif yaşam olayları ile koreledir. Kronik stresörlerin

varlığı da panik bozukluğunu kötüleştirir, yakın zamanda gerçekleşen bir kayıp ya da ayrılık da panik bozuklukta depresyon komorbiditesi oluşması riskini artırır (Lteif ve Mavissakalian 1995, 1996).

Panik Bozukluğu ve Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB)

Barlow ve ark. (1986), eş zamanlı olarak YAB konma oranının panik bozukluğunda %71 olduğunu söylerler. Bazı yazarlar PB ve MDB gibi iyi tanımlanmış bozukluklarla komorbiditesine bakarak, YAB’nun aslında başka ruhsal bozuklukların öncü, tamamlanmamış ya da tortu şekilleri olabileceğini iddia ederler. Sanderson ve Barlow, ek olarak, PB tanısı koyulmasa bile, YAB hastalarının %73’ünün en az bir panik atağı yaşadıklarını saptamışlardır (Ergil, 2006).

Geçmişte panik atakları olan ve bu atakları kendiliğinden ortadan kalkan bazı hastalarda YAB belirtileri öne sürebilir, yıllarca YAB’den yakınan hastalarda daha sonra PB gelişebilir. PB hastalarında ataklar arasındaki anksiyete, yaygın anksiyeteden farklı olarak, beklenti anksiyetesidir. Sonuç olarak, YAB ve PB zaman içinde birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkabilir (Kocabaşoğlu, 2002).

Panik Bozukluğu ve Sosyal Fobi

PB ve sosyal fobinin birlikte görülme sıklığı % 19. 2-73. 9 arasında olduğu belirtilmektedir. Olguların yarısından çoğunda sosyal fobi panik bozukluğundan önce başlamaktadır. Her iki bozukluğun birlikte görüldüğü durumlarda, hastayı tedavi anlayışına iten etken ise, genellikle panik bozukluğuna ait belirtiler olmaktadır (Işık, 2006).

Bazı sosyal fobi hastaları sadece tipik sosyal fobik durumlarda anksiyete yaşamakla kalmazlar, “beklenmeyen” panik atakları da yaşarlar. 1986’da Breier ve grubu PB/Agorafobi hastalarında, eşlik eden psikiyatrik bozuklukları sıklık sırasına göre YAB (%80), MD (%70), OKB (%17), Basit Fobi (%8) ve Sosyal Fobi (%5) olarak belirlemişlerdir. Crino ve Andrews (1996) ise PB/Agorafobi hastalarına yaşam boyu olarak en yüksek oranda Sosyal Fobi (%58) eşlik ettiğini, bunu MDB (%49), OKB (%22), YAB (%33) ve distiminin (%14) izlediğini bildirmişlerdir (Kocabaşoğlu, 2002).

İntihar Riski

PB hastalarında önemli bir diğer risk etkeni, intihar düşünceleri ve girişimleridir. Lepine ve arkadaşlarının 1993’te yaptıkları bir çalışmada, PB hastalarının %42’sinin yaşamlarının bir döneminde intihar girişiminde bulunduklarını bildirmişlerdir. PB hastalarında intihar girişimlerinin sıklıkla, eşlik eden psikopatoloji, özellikle de MDB ve alkol/ madde kötüye kullanımı ile ilişkili olduğu bulunmuştur (Tükel, 2002).

Kişilik Bozuklukları

Genelde panik bozukluğunda gözlenen kişilik bozuklukları çekingen, bağımlı, obsesif kompulsif kişilik bozukluklarıdır. Ayrıca borderline ve paranoid kişilik bozuklukları da gözlenebilir. PB ile komorbid kişilik bozukluğu varsa, tedaviden sonra tekrar tekrar kötüleşmeler görülebilir (Kocabaşoğlu, 2002).

Panik Bozukluğu ve Medikal Komorbidite

Medikal hastalık ile PB semptomlarının üstüste binmesinin örneklerinden biri astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı)’da görülen nefes darlığıdır. KOAH’ı olan hastaların 1/3’inden fazlasında bir anksiyete bozukluğu vardır, bunların 1/4’i de PB kriterlerini karşılar. Birçok çalışma PB ile astım birlikteliğini de rapor etmektedir. 51 astımlı hastayla yapılan bir çalışmada, %20 PB prevalansı, %26 beklenmeyen panik atak prevalansı saptanmıştır ve bu oranlar genel popülasyon oranlarından daha yüksektir. Ayrıca, PB hastalarında solunum sistemi hastalığının yaşam boyu prevalansı %47 gibi yüksek oranlarda rapor edilmektedir (Ergil, 2006).

Panik bozuklukla medikal komorbiditenin olduğu diğer bir alan kardiyak semptomlardır. Bir çalışmada acil servise atipik göğüs ağrısı ile başvuran hastaların %43’ünde panik atak veya PB saptanmıştır. Kanada’da yapılan bir çalışmaya göre; ne yazık ki, acil servise göğüs ağrısı şikayeti ile başvuran PB hastalarının %98’i tanı almamaktadır (Lynch ve Galbraith, 2003). Bir çalışmada da, koroner bakım ünitesindeki hastaların 1/3’inin PB olduğu saptanmıştır. Bir meta analize göre PB hastalarında koroner arter hastalığı için yüksek risk faktörleri mevcuttur ve eğer endike ise klinik değerlendirmenin ve görüntülemenin yapılması gerekir (Katerndahl, 2004).

Tiroid hastalıkları ve PB birlikteliğini araştıran daha önceki çalışmalarda panik bozuklukta %6, 5 gibi yüksek oranlarda tiroid disfonksiyonu saptanmıştır. Mevcut bilgiler, tüm PB hastalarının tiroid açısından sorgulanması gerektiğini ve daha önce yapılmamışsa YAB ve PB hastalarında serum tiroid düzeylerine bakılması gerektiğini göstermektedir (Simon ve Fischmann, 2005).

Panik Bozukluğu ve Alkol Bağımlılığı

Alkol bağımlılığı olan hastalarda PB’nun sıklığı artmıştır. PB olan hastalarda ve birinci dereceden akrabalarında alkol bağımlılığı oranı yüksektir. Örneğin, PB hastalarında alkol kötüye kullanımı %14-16, alkol bağımlılarında PB oranı %2-17 olarak saptanmıştır. Agorafobili panik bozuklukta ise alkol bağımlılığı oranı %1-21’dir (Kocabaşoğlu, 2002).

Panik Bozukluğunun Olası Olumsuz Sonuçları

● Günlük yaşamda aksaklıklar oluşması (ataklar nedeniyle hekimlere ya da acil servislere taşınma vb. durumlar nedeniyle),

● Diğer kişilere bağımlı gelme olasılığı (agorafobi nedeniyle),

● İş/eğitim alanında yaşanan sorunlar ya da ekonomik bağımlılık riski (atak geçirebileceği korkusuyla gerekli aktiviteleri gösterememe),

● Evlilik/cinsel yaşamla ilgili sorunlar,

● Yaşamın fiziksel/psikolojik endişe ve korkular nedeniyle zorlaşması, ● Hekimlere, tedavi kuruluşlarına bağımlı hale gelme,

● Tedavi giderleri nedeniyle yaşanan ekonomik sorunlar,

● Uzun süreli ilaç kullanma ve ilaçlara bağlı yan etkilerin yaşanması,

● Çevresindeki kişiler tarafından “iyileşmek için yeterince gayret etmemekle suçlanma”sonucu kişinin suçluluk duyguları yaşayabilmesi ya da kendine güven duygusunun gitgide azalması,

● İzlenen sık nüksler nedeniyle tedavi ve tedavi verenlere karşı güvensizlik duygularının yaşanması,

● Depresyon gibi birliktelik durumlarında, sıkıntıların daha da artması,

● Özellikle “atakları yatıştırmak” amacıyla alınan alkol vb. maddelerin “kötüye kullanım” ya da “bağımlılıklara” yol açabilmesi (Işık, 2006).

Benzer Belgeler