• Sonuç bulunamadı

Son zamanlarda inflamasyondaki akut durumu yansıtan nötrofil yüksekliğini ve akut fizyolojik stresle gelişen lenfopeniyi yansıtan bir orandan sıkça bahsedilmeye başlanmıştır. Nötrofil ve lenfositin oranı (NLO) ile elde edilen bu indeks, çalışmalarda diğer inflamatuvar belirteçler ile birlikte değerlendirilip inflamatuvar durum hakkında diğer belirteçlerle korele bulunmuştur [91]. NLO rutin tam kan sayımı üzerinden hesaplanabilen bir parametre

olduğundan ucuz, günlük kullanımı kolay bir parametredir.

Yüksek nötrofil sayısının inflamasyon, düşük lenfosit sayısının genel sağlıktaki kötü durumunun ve fizyolojik stresin bir göstergesi olduğu bilinmektedir [91].

Dolaşımdaki lökositlerin strese karşı verdikleri fizyolojik yanıt nötrofil sayısında artış ve lenfosit sayısında bir düşüşe neden olduğundan bu iki alt grubun birbirine oranı bir inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır [92-94].

NLO’nun birçok klinik durumda, sağkalım tahmininde yararlı olduğunu gösteren kanıtlar gün geçtikçe çoğalmaktadır. NLO toplumdan kazanılmış enfeksiyonu olan hastalarda bakteriyemi gelişiminin tahmin edilmesinde kullanılabilir. Bir çalışmada appendisit

şüphesinde artmış nötrofil lenfosit oranının, artmış beyaz küre sayısından daha duyarlı olduğu

gösterilmiştir [95, 96].

İnflamatuvar yanıt sırasında dolaşımdaki lökositlerin oranlarında değişiklikler olur.

Nötrofiliye relatif lenfopeni eşlik eder. Nötrofil/lenfosit oranı inflamatuvar yanıtın basit bir belirteci olarak öne sürülmektedir. APACHE 2 (Acute Physiology and Chronic Health Evaluation II) ve SOFA (Sepsis-related Organ Failure Assessment) gibi sepsis skorlarıyla değerlendirildiğinde bu oran hastalığın şiddeti ve prognozuyla uyumlu bulunmuştur ve “nötrofil

hastalarda da kötü prognozun bir göstergesi olduğu saptanmıştır. NLO’daki yükselmeyle birlikte akut koroner sendromlarda mortalite oranının arttığı gösterilmiştir [95, 97].

Nötrofili, akut miyokard infarktüsü ile başvuran hastalarda akut dekompanze kalp yetmezliği ile ilişkili olup buna ek olarak rölatif lenfopeninin kalp yetmezliğinde mortalite için bağımsız bir öngördürücü olduğu gösterilmiştir. Bir tümörde T lenfositlerin bulunması lezyona karşı belirgin bir immün yanıtın göstergesidir. Yeni veriler bir kolorektal tümörde düşük lenfosit sayısının kötü prognozla ilişkili olduğunu göstermektedir. NLO’nun, kolorektal ve over kanserlerinde survey üzerine prognostik bir faktör olduğu gösterilmiştir [98, 99]. Preoperatif NLO’nun kolorektal kanserde kötü prognozlu hastaların belirlenmesinde kullanılacak basit bir yöntem olabileceği öne sürülmüştür [100].

Trombositler de; endotelyal hücreler, dendritik hücreler, T lenfositler, nötrofiller ve mononükleer fagositlerin de olduğu birçok hücre grubu ile etkileşim halindedir. Son çalışmalarda bu etkileşimin arter duvarında inflamasyonu başlattığı ve şiddetlendirdiği yönüne bulgular saptanmıştır [101]. Ayrıca trombositoz bazı kanserlerde düşük sağkalım için bağımsız bir risk faktörü olarak belirtilmiştir [102].

2.4.1. Kardiyovasküler hastalıklarda NLO:

Lökositler inflamasyonun temel hücrelerindendir. Kardiyovasküler hastalıklarda inflamatuvar sürecin rolü bilinmektedir, bu süreçte lökositler ve alt tipleri de istenmeyen

olaylardan sorumlu tutulmaktadır [103]. Birçok çalışmada lökosit sayısı ve tiplerinin

kardiyovasküler sonuçları önceden tahmin etmede önemli birer inflamatuvar markır olduğu, nötrofil/lenfosit oranının kardiyovasküler olay ve mortalite ile ilişkili olduğu gösterilmiştir [104-107].

KAH, AKS:

Ateroskleroz evrelerinde inflamatuvar sürecin önemli bir rol oynadığı bilinmektedir [108]. KAH’li hastalarda NLO’nun kardiyak olay ve mortaliteyi öngördürdüğü gösterilmiştir [109]. Akut koroner sendromda da stres ile ilişkili kortizol salınımına bağlı olduğu düşünülen göreceli lenfopeninin ise miyokart enfarktüsü geçiren hastalarda erken belirteçlerden biri olduğu, yüksek NLO’nun koroner ateroskleroz ilerlemesinin bağımsız bir öngördürücüsü olduğu daha önceki

çalışmalarda gösterilmiştir [110]. Lökosit sayısının akut miyokart enfarktüslü hastaların erken dönem mortalitesinin önemli bir prediktörü olduğu belirtilmiştir [103].

NLO perkütan koroner girişim geçiren ST yükselmeli miyokart enfarktüslü hastalarda,

erken dönem risk sınıflamasında önemli bir belirteçtir [111].NLO, ST yükselmeli miyokart

enfarktüslü hastaların uzun dönemde de kardiyovasküler olay riskinde artışla ilişkilidir [112]. Koroner ektazi:

Yapılan çalışmalarda anevrizma oluşumunda inflamasyonun rolü tespit edilmiş, koroner ektazilerin (KAE) patogenezinde de inflamasyon varlığı araştırılmıştır [113].

İnflamasyon belirteçlerinden C-reaktif protein (CRP), sitokinler ve adezyon molekülleri

KAE’li hastalarda sağlıklı bireylere göre daha yüksek bulunmuştur [114, 115]. İzole koroner arter ektazisi olan hastalar ile normal koroner arterleri olan olgular NLO açısından değerlendirilmiş, NLO’nun koroner arter ektazisi ile olan bağımsız ilişkisi gösterilmiştir. KAE’li hastalarda kontrol grubuna kıyasla NLO’da anlamlı oranda yükseklik saptanmıştır. Yüksek NLO koroner arter ektazisi varlığı ve ciddiyetiyle ilişkilidir [104].

2.4.2. Kanser NLO ilişkisi:

Kanser ve inflamasyon ilişkisi bir yüzyıl önce keşfedilmiştir. Bir dizi çalışmada NLO ve TLO’nun kanser hastalarının prognozu ile ilişkili olduğu belirtilmiştir [100, 116-119]. Yüksek NLO’nun bazı malign tümörlerde prognostik bir belirteç olduğu daha önce yapılan çalışmalarda belirtilmiştir. Kolorektal, gastrik, hepatoselüler, pankreas, böbrek, akciğer kanserlerinde mortalitenin güçlü bir prediktörüdür [120]. Preoperatif NLO hastanın inflamasyon durumu, klinik evresi ve surveyi hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

İnflamasyon ve yüksek NLO kötü prognozla ilişkili saptanmıştır [102].

Kolorektal kanser:

İmmun sistem, tümor kompleksi ile tetiklenen bir sistemdir. Yapılan çalışmalarda

düşük lenfosit sayısı ile kötü kolorektal kanser prognozu arasında ilişki saptanmıştır. NLO’nun preoperatif kolorektal kanser prognozunu gösteren kolay bir metod olduğu belirtilmiştir [100].

Gastrik kanser:

Gastrik adenokarsinomlu hastalarda preoperatif yüksek NLO tümör progresyonu ve kötü prognoz ile ilişkili saptanmıştır. Ayrıca trombositoz da gastrik adenokanser ve özefagus kanserinde düşük survey için bağımsız bir risk faktörüdür [102].

Küçük hücre dışı AC kanseri:

Artmış nötrofil sayısı küçük hücre dışı akciğer kanserinde de azalmış sağkalım için bağımsız bir risk faktörü olarak saptanmıştır [121].

Meme kanseri:

N/L oranının > 3.3 olması ve lenfopeni, meme kanserli hastalarda kısa-uzun dönem mortalitenin bağımsız bir prediktörüdür. Kanser rekürrensi ve postop mortaliteyle ilişkili güçlü bağımsız bir prognostik faktördür. Ayrıca tümör büyüklüğü ve hastanın yaşı ile ilgili de bilgiler sunmaktadır. Diğer lökosit parametreleri (nötrofil, lenfosit, lökosit sayıları) ile

kıyaslandığında bu konuda üstünlüğü gösterilmiştir [120].

Testis tümörü:

Testise sınırlı ve testis dışına yayılmış hastalarda bakılan N/L oranları arasında istatistiksel anlamlı bir fark saptanmamıştır [122].

Pankreas kanseri:

Pankreatik duktal adenokanser vakalarında preoperativ N/L oranı bir prognostik faktör olarak saptanmasına karşılık T/L oranında böyle bir ilişki saptanmamıştır [123].

2.4.3. Diğer hastalıklarda NLO:

Eroziv özofajit:

Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, erozif özofajit ile erozif olmayan özefajit olgularında NLO karşılaştırılması yapılmış ancak gruplar arasında NLO açısından fark saptanmamıştır [124].

Fournier gangreni:

Yüksek NLO ve TLO’nun Fournier gangreni vakalarında hastalık prognozu hakkında güçlü parametreler olduğu saptanmıştır. Debridman sayısında artış, hastanede kalış süresinde uzama, maliyette artış ve artmış mortalite ile istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmıştır [125].

Akut apendisit:

Mutlak lökosit sayısı her türlü enfeksiyonla birlikte artmaktadır. Apendisitte asıl etkenin bakteriler olduğu düşünüldüğünde, bakteriyel enfeksiyonlara duyarlılığı daha belirgin olan nötrofil sayısının mutlak lenfosit sayısına oranın apendisit tanısı açısından daha değerli bilgiler vereceği öngörülmüştür [126]. Literatürdeki çalışmaların sonuçları incelendiğinde NLO’nun diğer laboratuar tetkiklerine oranla daha değerli bilgiler verdiği görülmüştür. NLO’nun, apendisit tanısı için yüksek hassasiyete sahip bir tetkik olduğu gösterilmiştir [127]. Nonalkolik yağlı karaciğer hastalığı:

Nonalkolik karaciğer hastalığı inflamasyon ve artmış oksidatif stresle ilişkili bir hastalıktır. NLO da inflamatuvar olaylar ve fizyolojik stresle ilgili bilgiler sunan bir parametredir. Non alkolik steatohepatitte fibrozisi, ciddi histolojik hastalığı öngörmede yüksek NLO kullanılabilecek non invaziv bir markırdır. Basit steatozlu hastalara göre non alkolik steatohepatitte daha yüksek değerler gözlenmiştir [128].

SDBY:

SDBY hastalarında hsCRP, IL-6, TNFα, pentraksin gibi inflamasyon markırlarının serum seviyeleri yüksek seyreder [129-131]. NLO hem periton hem de hemodiyaliz hastalarında artmış inflamasyonla yakından ilişkilidir [132]. NLO SDBY hastalarında inflamasyonu gösteren potansiyel bir markırdır. Son çalışmalarda TLO ve NLO; TNFα, IL-6 gibi inflamasyon markırları ile pozitif korele saptanmıştır. TLO, SDBY hastalarında NLO ile kıyaslandığında inflamasyonu göstermede daha üstün saptanmıştır [133].

3. MATERYAL METOD

Benzer Belgeler