• Sonuç bulunamadı

Kimlik “birinin belli bir kimse olmasını sağlayan şartların bütünü” olarak tanımlanabilir (Taylor, 2012: 63 Akt. Gündoğdu, 2016). Kimlik, bireyin dürtülerinin, inançlarının ve kişisel geçmişinin dinamik bir örgütlenmesinden oluşmaktadır (Marcia, 1993). Erikson’a göre ise kimlik, bireyin kendisini zaman içerisinde bir süreklilik, tutarlılık ve benzerlik içinde algılamasıdır (Erikson,1968: 50; Akt. Demir, 2011: 571).

Toplumdaki sosyal sistemin temelini oluşturan kimlik kavramı, bireylerin yaşadıkları çevrelerdeki sosyal konumları ve kültürel yapılarına göre inanç, tutum, değer yargıları gibi yaşam biçimlerini ifade eden bir kapsama sahiptir. Bu özellikler ve diğer bireylerle olan ilişkilerimiz ile etkileşimlerimiz sonucunda kimliğimiz oluşur, kültür içinde de biçimlenir. Kimlik oluşumu çocukluğun ilk yıllarında başlar ve aşamalı bir şekilde bir ömür boyu devam eder. Öncelikle aile içi etkileşimlerle şekillenen kimlik, kendine güven, özsaygı, değerlilik duygularıyla olumlu ya da olumsuz bir biçimde gelişmeye başlar (Karaduman, 2010: 2886). Kimlik, evlenme, meslek seçimi gibi konularda bireylere yol gösterici olur. Sosyo-kültürel değişimler sonucunda bireyler tarafından kimliğin yapılandırılışı ve gelişimi değişmiştir (Morsünbül ve Çok, 2013: 232). Sağlıklı bir kimlik gelişimi ruh sağlığı için önemli bir yere sahiptir (Suh, 2002).

28

Kimlik alanyazında en genel anlamıyla, bireyin “ben kimim?” sorusuna verdiği cevap olarak tanımlanmaktadır (Atak, 2011: 164). Ben kimim?” sorusuna cevaben “ben ”in tanınması ve tanımlanması, kimliğin sosyal psikolojik temeline işaret eder. Bunu, kişinin varlığıyla ilgili tüm anlamları (değerleri) içine alan öznel bir duygu olarak “kişisel kimlik” olarak adlandırabiliriz (Güleç, 1992:14; Akt. Karaduman, 2010: 2886). Kişisel kimlik, insanın geçmişi ve geleceği ile ilgili beklentileri üzerine kurulan bir aynılık ve süreklilik algısıdır (Erikson, 1968; Akt. Atak, 2011: 168).

“Ben kimim?” sorusuna verilebilecek herhangi bir cevabın oluşma süreci, kimlik biçimlenmesi kavramına işaret etmektedir. Kimlik biçimlenmesi, en genel anlamıyla kimliğin zaman içinde gelişmesidir. Kimliğin zaman içinde çeşitli değişkenlerden etkilenerek şekillenme süreci; keşif/esnek bağlanma, ipotek/uyma ve kaçınma olmak üzere üç şekilde olmaktadır (Schwartz, 2005).

Bunlardan birincisi keşif/esnek bağlanmadır ve farklı parçaları içeren tutarlı bir kimlik oluşturmak anlamına gelmektedir. İkincisi ipotek/uymadır ve kimlik biçimlenmesinde katılığı ve başkalarına uymayı içermektedir. Sonuncusu ise kaçınmadır. Kaçınma, kimlik için güçlü bir arayış olmasına karşın, kimlik konuları ile ilgilenmemeyi içermektedir (Atak, 2011: 165). Keşif/esnek bağlanma, aşk, iş ve dünya görüşü olmak üzere yaşamdaki üç kimlik alanında farklı parçaları içeren tutarlı bir kimlik oluşturma anlamına gelmektedir. İpotek/uyma ise, kimlik biçimlenmesinde katılığı ve uymayı içermektedir. Aşk, iş ve dünya görüşü konusunda düşük keşif ve katı bağlanma ile bir kimlik oluşturma anlamına gelmektedir. Kaçınma ise, benlik için güçlü bir arayış olmasına karşın, kimlik konuları ile ilgilenmemeyi ve kişisel sorun ve kararlarla karşı karsıya kalmaktan kaçınmayı ve kararları ertelemeyi içermektedir (Schwartz, Cote ve Arnett, 2005).

Kimlik kavramı psikolojide, “benlik” olarak tanımlanmaktadır. Benlik kavramı bireyin “kim olduğunu” tarif eder ve bireyin diğerleriyle ilişkisi içinde şekil almakta, diğer bireylerin davranışlarımıza verdiği geri bildirimler ve onlarla olan ilişkilerimiz doğrultusunda da biçimlenmektedir (Karaduman, 2010: 2886). Birey için anlamlı ve birbirleriyle ilişkili olan benlik algılarının tümüdür, diye tanımlanan benlik kavramı bir süreç içinde gelişme özelliği göstermektedir. Birey yaşamı boyunca hem kendisinden hem de çevreden gelen tüm uyaranlara açıktır. Bu uyaranların sonucunda da bazı algılar birikir. Bu algılar ise bireyin benliğini oluşturmaktadır (Tuzcuoğlu, 2000: 267). Kimlik insanın

29

kendini kavrayışının bir ifadesidir. Kendinin bilincine varmak, belirli bir anda aniden ortaya çıkan veya miras alınan değişmez bir kavrayış değil, insanın gelişim süreci boyunca diğerleriyle etkileşim içinde öğrenilen, geliştirilen bir kavrayıştır (Bilgin, 2007:78).

İnsan sürekli bir oluşum halindedir; hem her an çevresinden etkilenir, hem de çevresini kendi eylem ve görüşleriyle etkiler. Dolayısıyla kimliğin yapılanması uzun bir süreç olduğu kadar, değişken de bir süreçtir ve toplumsal sistem içinde biçimlenir. Tarihsel, psiko‐sosyal süreçlere bağlı olarak inşa edilen kimlikler bu nedenle esnek ve geçişken bir karakteristiğe sahiptir (Karaduman, 2010: 2888). Kimlik oluşturma süreci, yaşamdaki pek çok alanda denemeleri ve karar vermeleri içermektedir (Arnett, 2000; Akt. Atak, 2011: 172). Kimlik oluşumu, kişisel ve kollektif olarak eğitimle alakalı görülen şeylerin bir entegrasyonu ve bütünleştirilmesi sürecidir (Beijaard, Meijer ve Verloop, 2004).

Tarihte toplumsal yapılanma şekillerine göre kimlik oluşumlarının da etkilendiği bilinmektedir. Toplumlar karmaşıklaştıkça ve çeşitlendikçe üzerimize giydiğimiz bir elbise gibi tanımlayabileceğimiz kimliklerimizin de değişken bir yapıya sahip olduğunu görmekteyiz. Kimlik, çok boyutlu ve çeşitli bir kavramdır. İnsanlar birden fazla kimliğe sahip olabilirler. “Bireyin kendisini ne olarak tanımladığı ve konumlandırdığı” sorusu kimliğin özünü oluşturur. Bunun altında yatan şey ise kişinin özsaygısını yükselten ait olma ihtiyacıdır. Sosyal ilişkilerin devamlılığının sağlanmasında kimlik, insanları bir arada tutan bir sosyal bağdır. Sosyal ortamların belli normları vardır. Bu normlar, neyi ne zaman ve nasıl yapacağımızı bize söyler. Sosyal onay, bu sosyal ortamların vazgeçilmez bir gerekliliğidir. Bireyler bunlara uyan tutum ve davranışlar sergiledikleri ölçüde kabul görür, toplumun sosyal onayını alırlar. Bu aşamada, kendini diğerleriyle kıyaslama, kimlik inşasını sağlayan en önemli süreçlerden biri olarak karşımıza çıkar (Karaduman, 2010: 2887).

Bireysel ya da ortak kimlik arayışı, değişen bir dünyada güvenli bir liman arayışı olarak özetlenebilir. Bireysel kimliklerin oluşumu ancak kişiler arası ilişkiler bağlamında mümkündür. Kendimizi başkalarından nasıl ayırdığımız ise kimliğimizi belirler. Ekonomik gelişme ve kentsel yaşam, toplumsal rollerin ve sorumlukların çoğalmasına ve beraberinde kimlik problemlerine neden olmuştur.

Toplumsal işbölümünün ve rollerin giderek arttığı modern toplumlarda kimlik çoklu ve hareketli bir yapıya bürünmüştür. İnsanlar, kimlik edinmek amacıyla seçimler ve

30

tercihler yapmak zorundadır. Bu nedenle modern yaşamda kimlik sürekli oluşum halinde, değişime ve yeniliğe açık bir özelliğe sahiptir (Karaduman, 2010: 2896).