• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÖRGÜTSEL BAĞLILIK

2.6. Örgütsel Bağlılığa Etki Eden Faktörler

2.6.1. Kişisel-Demografik Faktörler

Birey ve örgüt arasındaki bağlılık ilişkisini açıklayan örgütsel bağlılık kavramı doğal olarak bireysel ve örgütsel özelliklerden yüksek düzeyde etkilenecektir. Bu bağlamda örgütsel bağlılık araştırmacıları tarafından örgütsel bağlılık ile kişisel-demografik özellikler arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok araştırma yapılmıştır. Ancak yapılan araştırmalar sonucu elde edilen bulgular birbirleriyle çelişkili olması nedeniyle kafa karıştırıcıdır. Örgütsel bağlılığı etkileyen kişisel-demografik faktörlerden genel olarak yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, çalışma süresi üzerinde durulmaktadır. 2.6.1.1.Yaş

Bireylerin içinde bulundukları yaş dönemleri işlerine ilişkin tutumlarını, algılarını, isteklerini ve beklentilerini etkileyebilir. Çalışanları genç, orta yaş ve yaşlı olarak sınıflandıracak olursak iş hayatının başlangıcında olan birey ilk kez iş aramanın ve işe yerleşmenin sıkıntılarını yaşayacak, eğitimine ve özelliklerine uygun bir işte çalışma isteği yüksek olacaktır. Bireylerin örgüte bağlanmaları için işlerini ve iş ortamlarını tanımaları, alışmaları, kendileri için olumlu bir iklimin varlığını görmeleri gerekmektedir ve bunun içinde belirli bir sürenin geçmiş olması gereklidir (Çakır, 2001, aktaran Keleş, 2006: 54–55).

Örgütsel bağlılık ve yaş arasında pozitif bir ilişkinin olduğu varsayılmaktadır. Bireylerin yaşı ilerledikçe alternatif ya da farklı bir eğitim alma imkânlarının azalması ve üyesi bulundukları örgüte bağlılıklarının artması bu varsayımın en önemli nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan yaş ile birlikte bireylerin örgütte geçirdikleri süre ve bununla doğru orantılı olarak da örgüte yaptıkları yatırım artmaktadır. Özkaya ve diğerlerine (2006) göre bireyler, belli bir yaş grubundan sonra yeni bir iş arama sürecine

girmektense, aynı iş yerinde gerek aynı pozisyonda gerekse farklı bir pozisyonda kalmayı tercih edecekler, farklı arayışlara ya da beklentilere girmek istemeyecektirler çünkü bu yaş grupları içerisinde çalışanlar artık işyerinin kültürüne, normlarına alışmışlardır. Yeni bir başlangıç, bu çalışan grubu için, ciddi riskleri de beraberinde getirecektir. Bir başka kurumda, aynı hakları, pozisyonu ve belki de aynı rahatlığı bir daha yaşaması mümkün olamayabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta bu unsurların devamlılık bağlılığını etkileyen unsurlar olmasıdır.

2.6.1.2.Cinsiyet

Geride bıraktığımız yüzyılla beraber kadınların eğitim düzeyleri belirgin bir şekilde yükselmiş ve kadınlar artan oranlarda çalışma yaşamına dâhil olmaya başlamışlardır. Ancak kadın ve erkek arasında, kadının geleneksel olarak ev işleri, çocuk bakımı gibi aile içine dönük işlevleri üstlenmesi ve erkeğin dışarıda çalışarak ailenin geçimini sağlayan bir rol ile özdeşleşmesi sonucunda yüzyıllardır süregelen bir toplumsal rol dağılımı oluşmuştur. Kadın ve erkeğe toplumsal olarak yüklenen bu rol kalıpları nedeniyle, kadın ve erkeklerin örgütte farklı değer ve beklentiler içinde olduğu düşünülmektedir. Bu durum örgütsel bağlılık konusunda yapılan araştırmalarda da göze çarpmaktadır.

Örgütsel bağlılık literatüründe erkeklerin mi yoksa kadınların mı örgütlerine daha çok bağlılık gösterdiği konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Araştırmacılar farklı gerekçeler göstererek erkeklerin veya kadınların örgütsel bağlılık düzeylerinin daha yüksek olduğunu iddia etmektedirler. Bir grup araştırmacı kadın çalışanların, ailesel rollere verdikleri önem ve işgücüne katılımlarının önündeki engeller nedeniyle örgütsel bağlılık düzeylerinin erkeklere göre daha düşük olduğunu savunmaktadırlar. Diğer bir grup ise kadın çalışanların, sık sık örgüt değiştirmeyerek daha istikrarlı olmaları ve karşılaştıkları engellerin motivasyonlarını arttırması nedeniyle örgütsel bağlılık düzeylerinin erkeklere göre daha yüksek olacağını savunmaktadırlar (Đnce ve Gül,2005). Cinsiyet ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişki üzerine literatürde yapılan araştırmalar sonucunda her iki görüşü de destekleyen ya da değişkenler arasında ilişkinin olmadığını gösteren sonuçlara ulaşılmıştır. Diğer bir ifadeyle cinsiyet ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin varlığı veya yönü konusunda fikir birliğine ulaşılamamıştır.

2.6.1.3.Medeni Durum

Cinsiyetin yanı sıra medeni durum da örgütsel bağlılıkla ilişkisi açısından sık sık tartışmalara konu olmuştur. Đnce ve Gül’e göre medeni durumun bağlılık geliştirmede kritik bir değişken olduğu kabul edilmektedir. Evli bireylerin ekonomik sorumluluklarından dolayı örgütten ayrılmayı daha riskli görecekleri ve bağlılıklarının daha yüksek olacağı varsayılmaktadır. Türkiye’de kadınların ev içi rollerinin daha ağırlıklı olması ve erkeklere yüklenen “aile babası” rolü evli erkeklerin örgütte kalma kararı üzerinde etkili olmakta ve örgütsel bağlılık düzeylerini arttıran bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sahip olunan çocuk sayısı ya da yaşlı bağımlı da örgütsel bağlılık üzerinde etkisi olan faktörler arasındadır.

2.6.1.4.Eğitim Düzeyi

Eğitim düzeyi, bireylerin hayata bakış açılarını ve hayattan beklentilerini etkileyen en önemli değişkenlerden biridir. Doğal olarak eğitim düzeyi bireylerin çalıştıkları örgüte yükledikleri anlamı, örgütten beklentilerini ve bağlılıklarını da etkileyecektir.

Eğitim düzeyinin artmasıyla birlikte bireylerin eğitime yaptıkları yatırımın, harcadıkları zamanın bir karşılığı olarak, ücret ve diğer çalışma koşullarındaki talepleri de yükselmektedir (Keleş, 2006: 57). Eğitim düzeyinin artması aynı zamanda bireyin sahip olduğu alternatif iş imkânlarını da arttırmaktadır. Bu bağlamda eğitimle örgütsel bağlılık arasında negatif bir ilişkinin olduğu varsayılmaktadır. Yani bireyin eğitim düzeyi yükseldikçe örgütsel bağlılıkları azalmaktadır.

Ancak literatürde eğitim düzeyi ile örgütsel bağlılık arasındaki negatif ilişkiyi destekleyen araştırmalar bulunmasına rağmen bazı araştırmacılar söz konusu ilişkinin yeterince güçlü olmadığına dair bulgular da elde etmişlerdir. Bu nedenle örgütsel bağlılık ile eğitim düzeyi arasındaki ilişkinin de açık olmadığı söylenebilir.

2.6.1.5.Çalışma Süresi (Kıdem)

Yaş faktöründe olduğu gibi örgütte geçirilen süre arttıkça bireylerin bağlılıklarının da artacağı varsayılmaktadır. Çünkü çalışma süresi örgüte yapılan bir yatırımdır. Birey örgüte yaptığı yatırımlardan vazgeçmemek için örgüte bağlanacaktır. Aynı zamanda bireyin örgütte çalışma süresi arttıkça çalıştığı örgüte özgü, yalnızca çalıştığı örgütte kullanabileceği yetenekler üzerinde uzmanlaşmakta ve bu durum alternatif iş

imkânlarının azalmasına neden olmaktadır. Yaş gibi çalışma süresi de devam bağlılığını etkileyen unsurlardan biridir.

Tablo 5. Örgütsel Bağlılık ve Kişisel-Demografik Özellikler Arasındaki Đlişkiyi

Đnceleyen Araştırmalar

ARAŞTIRMACILAR ARAŞTIRMA BULGULARI

Yalçın ve Đplik(2007)

•••• Örgütsel bağlılık ile yaş arasında negatif ilişki bulunmuştur.

•••• Eğitim düzeyi ile örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur.

•••• Örgütsel bağlılık ile toplam çalışma süresi arasında negatif bir ilişki bulunmaktadır.

Özkaya ve diğerleri (2006)

Örgütsel bağlılık ile yaş arasında pozitif ilişki bulunmuştur.

Cinsiyet ile örgütsel bağlılık arasında bir ilişki tespit edilmiştir.

Eğitim düzeyi ile örgütsel bağlılık arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur.

Currie ve Dollery (2006) Kadınların duygusal bağlılıklarının daha yüksektir.

Durna ve Eren (2005)

Yaş ile örgütsel bağlılık, duygusal ve normatif bağlılık arasında anlamlı bir ilişki vardır. Devam bağlılığı ile yoktur

Duygusal, süreklilik ve normatif bağlılık ile çalışanların cinsiyeti arasında ilişki yoktur.

Medeni durum ile örgütsel bağlılık, normatif bağlılık ve duygusal bağlılık arasında zayıf bir ilişki varken, devam bağlılığı ile yoktur.

Duygusal bağlılıkla kıdem arasında kısmi bir ilişki, örgütsel bağlılık ve normatif bağlılıkla güçlü bir ilişki bulunmaktayken, kıdem ile süreklilik bağlılığı arasında herhangi bir ilişki yoktur.

Çakar ve Ceylan (2005) •••• Yaş, cinsiyet, çalışma süresi, eğitim düzeyi gibi değişkenler ile örgütsel bağlılık arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır.

Lok ve Crawford (2004)

•••• Eğitim düzeyi ile örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü bir ilişki vardır.

•••• Cinsiyetin örgütsel bağlılık üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi vardır. Kadınlar erkeklerden daha az bağlıdır.

Swailes (2004) Yaş ve cinsiyetin bağlılığın hiçbir çeşidiyle ilişkisi yoktur.

Kwon ve Banks (2004)

Örgütsel bağlılık cinsiyetle pozitif ilişkilidir.

Örgütsel bağlılık ile yaş, eğitim düzeyi ve kıdem arasında anlamlı bir ilişki bulamamıştır.

Meyer ve diğerleri (2002)

Yaş ve çalışma süresi ile örgütsel bağlılığın üç boyutu arasında zayıf pozitif ilişki vardır. Devam bağlılığının yaş ve çalışma süresi ile ilişkisi daha güçlüdür.

Dick ve Metcalfe (2001) Cinsiyetin örgütsel bağlılık üzerinde istatiksel olarak anlamlı olmayan zayıf bir etkisi vardır.

Suliman ve Iles (2000a)

Yaş ile devam bağlılığı, normatif ve örgütsel bağlılık arasında önemli ölçüde pozitif ilişkili vardır.

Cinsiyetin örgütsel ve normatif bağlılıkla ilişkisi zayıf, devam bağlılığıyla önemli ölçüde negatif ilişkisi var, duygusal bağlılıkla ilişkisi yoktur.

Eğitim ile duygusal, devamlılık ve normatif bağlılık ve örgütsel bağlılık arasında önemli ölçüde negatif ilişkili vardır.

Çalışma süresi, örgütsel bağlılık ve boyutlarıyla pozitif ilişkilidir.

Meyer ve Smith (2000) Devamlılık bağlılığı yaş, cinsiyet ve kıdemle önemli oranda ilişkilidir.

Daha önce de belirtildiği gibi örgütsel bağlılık ve kişisel-demografik özellikler arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalardan bazıları ve elde ettikleri bulgular Tablo 5 ‘te verilmiştir. Tablodan da görüleceği gibi örgütsel bağlılık ve kişisel-demografik özellikler arasındaki ilişki belirsizdir. Araştırmalardan elde edilen bulgular birbirleriyle örtüşmemektedir.