• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÖRGÜTSEL GÜVEN

1.5. Güvene Etki Eden Faktörler

Güven, bireyin karşı tarafın kontrol edemeyeceği eylemlerine karşı savunmasız olmaya gönüllü olmasıdır; savunmasız olmaya gönüllü olmak birey için risk almak anlamına gelmektedir. Bireyin güven ilişkisine girmesi, dolayısıyla risk alması için ise bazı

şartların oluşması gerekir. Sonuç olarak bireyin hiç bir nedene dayanmadan karşı tarafa güvenmesi ve risk alması rasyonel bir davranış olmayacaktır. Bireyler arasında güven ilişkisinin oluşması için gereken şartlar literatürde güvenilirlilik faktörleri olarak nitelendirilmektedir. Güven tanımları gibi güvenilirlilik faktörlerinin de literatürde çeşitlilik gösterdiği görülmektedir.

1950’lerden itibaren güvenilirlilik faktörlerinin farklı boyutlarla ortaya konmaya başlanmıştır. 1950’lerde araştırmacılar tarafından yardımseverlik, tahmin edilebilirlik ve motivasyon güvenin önemli boyutları olarak kabul edilmiştir. 1960’lara gelindiğinde araştırmacılar tarafından uzmanlığın, niyetlerin ve itimadın güvenilirlik faktörleri olarak tanımlandığı diğer katkılar ortaya çıkmıştır. 1970’lerde güvenilirlik faktörleri fedakârlık, kabul etme, işletme karakteri, yargılaması, sezgisi boyutları ile işlenmiştir. 1980 ve 1990’larda ise tutarlılık, dürüstlük ve uygunluk araştırmacılar tarafından güvenilirlik faktörleri arasında tanımlanan kavramlar olmuştur (Tüzün, 2006).

Butler ve Cantrell (1984), güvenilirlik faktörlerini “dürüstlük”, “yetenek”, “tutarlılık”, “sadakat” ve “açık fikirli olma” şeklinde beş başlık altında toplarken; Mayer ve

diğerlerine (1995) göre ise bu faktörler “güvenilenin algılanan yeteneği”, “iyilikseverlik” ve “dürüstlük” olarak üç başlık altında toplanmaktadır. Sonuç olarak güvenilirlilik faktörlerinin literatürde gösterdiği çeşitliliğe rağmen araştırmacıların farklı adlandırmalar altında aynı kavramlar üzerinde durduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Yetenek, literatürde karşımıza çıkan güvenilirlilik faktörleri arasında en çok dile getirilenlerden biridir. Yetenek, bir tarafın belirli bir çevre içinde etkiye sahip olmasına olanak tanıyan beceriler, yeterlilikler ve özellikler grubudur. Yeteneğin alanı belirlidir, çünkü güvenilen bazı alanlarda oldukça yeterli olabilir. Örneğin güvenilen, bireyler arası iletişimde az bir yeteneğe, eğitime ya da deneyime sahip olabilir. Her ne kadar bu bireye kendi alanıyla ilgili çözümsel görevleri yapmada güvenilse de, önemli bir müşteriyle bağlantı kurması için güvenilemez. Bu nedenle güven alana göre belirlenmektedir( Güneşer, 2002; 30).

Literatürde karşımıza çıkan bir diğer güvenilirlilik faktörü yardımseverliliktir. Mayer ve diğerleri (1995), bütün araştırmacıların güven faktörleri içinde yardıma benzer olan yapılar kullandığına dikkat çekmektedirler. Birçok araştırmacı ise güven analizlerinde doğrudan yardımseverlik ifadesini kullanmışlardır. Yardım, güvenilenin güvenene karşı olumlu bir şekilde yönelmesidir. Yardımseverlikte güvenilen taraf için herhangi bir ödül söz konusu değildir.

Karşımıza çıkan en önemli faktörlerden bir diğeri de doğruluk/dürüstlüktür. Dürüstlük güvenilen tarafın, güvenen tarafın kabul edilebilir bulduğu bir grup ilkeye bağlı olmasını içeren bir algılamadır(Mayer ve diğerleri, 1995; 719). Mayer ve diğerleri (1995) güvenilen kişinin dürüst olduğuna dair karar verme ölçüsü olarak bir takım kriterler belirtmektedirler. Bu kriterler göre güvenilen bireyin geçmiş davranışlarının tutarlı olması, başkalarından güvenilenle ilgili güvenilir bilgiler almak, güvenilenin güçlü bir adalet duygusuna sahip olduğuna inanmak ve güvenilen kişinin davranışlarının söyledikleriyle benzer olma ölçüsü gibi durumlar güvenilen tarafın dürüstlüğe sahip olduğuna ilişkin karar verme ölçüsünü etkileyen kriterler olmaktadır.

Açıklık ve güven birbirine bağlı iki olgudur. Cohen ve Lourense (2001) kişinin kim olduğunu ve ne yaptığını bilmenin güveni arttıran bir faktör olduğunu belirtmektedirler. Yazarlara göre başlangıçta güven olmayınca, açıklığın da olması zordur çünkü birey insanların kendisi ile ilgili bildiklerinin yanlış anlaşılmayacağından ve bunları ona karşı

kullanmayacağından emin olmak istemektedir. Açıklık güveni beslediği için açıklık olmayınca güveni korumak da zordur.

Yukarıda da belirtildiği gibi araştırmacılar faklı adlandırmalar altında da olsa yetenek, yardımseverlilik, dürüstlük/doğruluk ve açıklığı güvenirlilik faktörleri olarak tanımlamışlardır. Yapılan araştırmalar sonucunda bu faktörlerin Türk toplumu içerisinde dokuza çıktığı tespit edilmiştir. Börü (2001), Türk toplumu ve sahip olduğu değerler içerisinde örgütlerde güven ortamının nasıl yaratılabildiği ve insanların birbirlerine nasıl güven duyduklarına yönelik yaptığı araştırmanın sonucunda bu faktörleri:

• Özgüven • Diğergâmlık • Uyumluluk • Dürüstlük • Sevecenlik • Açıklık • Tutarlılık • Bilgili olmak ve

• Dedikodu yapmamak, olarak belirlemiştir.

Buraya kadar sözünü ettiğimiz faktörler güven ilişkilerinde güvenilenin sahip olması gereken faktörlerdir. Güven ilişkilerinin diğer aktörü ise güvenendir. Güvenenin özellikleri de kurulan güven ilişkisini etkileyecektir. Güvenenin güven ilişkisini etkileyen bu özellikleri Mayer ve diğerleri (1995) tarafından güven eğilimi olarak adlandırılmaktadır.

Mayer ve diğerleri (1995), bireylerin kendi içsel yapılarından dolayı güvenmek için farklılık gösterdiğini belirterek, güven eğilimini başkalarına güvenmek için genel bir isteklilik olarak tanımlamışlardır. Mayer ve diğerlerine (1995) göre bireyler farklı gelişimsel deneyimlere, kişilik çeşitlerine ve kültürel geçmişe sahiptirler. Bu nedenle bireylerin güvene olan eğilimlerinde de farklı olabileceğini düşünmek yanlış

olmayacaktır. Yazarlar bunun en uç durumu olarak genellikle kör güven olarak bilinen güveni örnek olarak vermektedirler. Buna göre, bazı bireyler, çoğu insanın güvenin olmadığına dair hem fikir oldukları durumlarda tekrar tekrar güven duyabilirler. Ya da tam tersine, diğer insanlar güvenmeyi destekleyebilen koşulların varlığına bakmaksızın güvenmek konusunda isteksizdirler. Mayer ve diğerlerine (1995) göre güven eğilimi, eğer değişkenler dizisinin bir parçası olarak kullanılırsa güven içerisinde değişkenliğe katkıda bulunmalıdır.