• Sonuç bulunamadı

MESLEKİ STRES

2.3 Stres Yaratan Faktörler 1 Örgütsel Stres Faktörler

2.3.2.1 Kişilik Özellikler

Kişilik ve stres arasındaki ilişkiye geçmeden önce kişilik kavramının tanımlanması yararlı olacaktır. Türk Dil Kurumu sözlüğüne (2005, s. 1188) göre kişilik kavramı; bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal özelliklerin bütünü, şahsiyettir. Pehlivan (2000, s. 33) tarafından “İnsanın bir bütünlük içinde süreklilik gösteren davranış özellikleri ve çevresine uyum biçimi” olarak tanımlanan kişilik kavramı; Baltaş ve Baltaş (1990, s. 37) tarafından ise “İnsan yapısının, duygusal durumunun, davranış biçimlerinin, ilgilerinin, yeteneklerinin ve diğer psikolojik özelliklerinin en karakteristik ve orijinal bütünü” şeklinde açıklanmaktadır.

Kimsenin stresten hiç etkilenmeyecek kadar katı olmamasına rağmen bazı kişiler diğerlerine nazaran strese daha dayanıklıdır (Norfolk, 1989, s. 23). Nasıl bizim boyumuz, gücümüz, zekâmız ve saç rengimiz birbirinden farklıysa strese karşı olan dayanıklılığımız da farklıdır (Norfolk, 1989,s. 23). Buradaki en önemli temel faktör muhakkak ki kişiliktir. Kişilik analizi ve stres ilişkisinde ilk ciddi çalışma Rosenman ve Friedman tarafından 1974 yılında ortaya konmuş, kişilikler A ve B tipi olarak belirlenerek bunlara yönelik çeşitli özellikler tanımlanmıştır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2003,s. 238). A ve B tipi davranış / kişilik özellikleri (Tablo 2.2) göz önüne alındığında; A tipi davranış eğilimine sahip bireylerin B tipi davranış özelliklerine sahip bireylere oranla daha fazla strese yatkın kişiler olduğunu söylemek mümkündür. A tipindekilerin huzursuz davranışı, iş yükü gibi belirgin streslere maruzkalmalarını artırabilir, aynı zamanda dinlenmeyi ve yavaşlamayı reddetmeleri strese karsıdirençlerini de azaltır. Daha bir düşünceye dalmış, içsel dinginliğe bağlı olarak ılımlı bir yaşam tarzına sahip olması sayesinde B tipinin bu düşük-stres üslubu sağlığınkorunmasına daha çok yardımda bulunur (Pertev, 2006, s. 114).Örneğin, 103 çağrı merkezi müşteri temsilcisinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırmanın bulgularına göre; özellikle zamana karşı yarışan, yükselme ve başarı hırsı ile dolu, işleri hemen bitirme eğiliminde olan A ipi kişilik özelliklerine sahip çalışanların kişilik yapıları nedeniyle stresten daha kolay etkilendikleri tespit edilmiştir (Baytar, 2010, s. 151).

Hemen belirtmek gerekir ki dünyadaki hiçbir insan A tipi davranış biçiminin bütün özelliklerine sahip değildir (Baltaş ve Baltaş, 1990, s. 123). B tipi davranış biçiminin bütün özelliklerini taşıyan birçok insan, derece derece bazı A tipi davranış biçimi özelliği de gösterebilir. Her iki davranış biçimini birbirinden ayıran; A tipi davranış biçimi özelliklerinin

78 sayısı, şiddeti (Baltaş ve Baltaş, 1990, s. 123) ve belirli durumlarda ne yaptığımızdır, nasıl davrandığımızdır (Klarreich, 1993,s. 27).

Klarreich (1993, s. 26-27) A ve B tipi davranış biçimi arasındaki kişilikleri şu şekilde sıralamaktadır:

Birinci kategori: Tam olarak gelişmiş A tipi.

İkinci Kategori: Orta derecede gelişmiş A tipi.

Üçüncü kategori: Orta derecede gelişmiş B tipi.

Dördüncü Kategori: Tam olarak gelişmiş B tipi.

Beşinci Kategori: A tipi ve B tipi davranışların bir karışımına sahip tip.

Bazı insanların strese daha dayanıklı olduğunu belirten Baltaş ve Baltaş (1990, s. 53) aşağıdaki özelliklere sahip olanların Yakın Zaman Hayat Olayları Listelerinden yüksek puan alsalar bile daha sağlıklı yaşamayı başaracaklarını belirtmektedir:

 İşlerine ve sosyal hayata daha aktif katılanlar. Yaptıkları işten ve katıldıkları sosyal faaliyetten zevk alanlar.

Mücadele ve değişiklikten zevk alanlar.

Hayatlarını ve çevrelerindeki şartları kontrol ettiklerine inananlar.

Gelecekle ilgili olumlu beklenti içinde olanlar.

Kişiliklerinde hoşgörü ve esneklik faktörünü bulunduranlar.

Yakın çevreleriyle olumlu duygusal ilişki içinde bulunanlar.

Stres yaratan veya bireyin stres altına girmesini kolaylaştıran bir diğer önemli özellik de bireyin endişe düzeyidir. Sürekli endişeli olan birey ise stres altında daha kolay paniğe kapılabilmekte ve özel korkular ve fobiler gösterebilmektedir (Norfolk, 1989,s. 140). Endişeleri küçük bir olay karşısında artan bir bireyseniz bunun bedelini ağır ödemek zorunda kalabilirsiniz (Yates, 1989,s. 78). Deneysel incelemeler, endişe düzeyi yüksek olan bireylerin duygusal düzeylerini muhafaza edebilmek için daha az uyarıcıya ihtiyaçları olduğunu ve dolayısıyla bu insanların daha az maceraperest olduğunu ve alışmadıkları görevler ve durumlar karşısında kolaylıkla tehdit edilebildiklerini göstermiştir (Norfolk, 1989, s. 48). Bireyin heyecan düzeyi de stres üzerinde oldukça önemli bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Heyecan düzeyi terimi, kişilerin duygu dengeleri; ruh hallerinin

79 değişebilirlikleri; suça, kuşkuya, endişeye, öz saygıyı yitirmeye eğilimleri; çevresel gerilim kaynaklarına duyarlılıkları; sağlık konusuna gösterilen titizlikleri ve gerginliğe karşı tecrübeleri konusuna gösterilen titizlikleri ve gerginliğe karşı tecrübeleri arasındaki farkı belirler (Yates, 1989, s. 79).

Tablo 2.2.A Tipi ve B Tipi Davranış Özelliklerinin Karşılaştırılması

A Tipi Davranış Biçimi Özellikleri

B Tipi Davranış Biçimi Özellikleri

 Sürekli zaman baskısı hisseder ve zamana karşı yarışır.

 Saldırgan, ihtiraslı ve rekabetçidir.

 Başarıya yöneliktir.

 Birkaç saatlik bir dinlenme anı veya bir tatil bu gibi bir kişide suçluluk duygusu yaratabilir.

 Düşmanca duygular ağır basmaktadır.

 İddialı ve sabırsızdır.

 Çabuk karar verir ve hızlı hareket eder.

 Aşırı titizdir.

 Diğer insanları ve çevreyi kontrol etmeyi severler.

 Rakamlarla ilgilidir. Nitelikten ziyade niceliğe önem verirler.

 Kesin bir konuşma biçimine sahiptir. Konuşmasını belirli bir noktaya yönelik sürdürür ve bazı kelimeleri patlayıcı olarak vurgular, sık ve kuvvetli jestlerle konuşur. Cümleler arasında kuvvetli nefes aralıkları bulunur. Başkasının konuşmasını sık sık keser ve onların

cümlelerini tamamlar.

 Yüksek sesle konuşur.

 Aynı anda iki ya da çok işi düşünebilir veya yapabilir.

 Çoğunlukla kendisiyle meşgul ve benmerkezcidir.

 Daha sakin ve daha yavaştır.

 Rekabetten daha az hoşlanır.

 Durgun ve sabırlıdır.

 Daha fazla rahatını sever.

 Güçlü bir başarma isteğine sahip değildir.

 Eğlenme ve zevk alma eğilimi ve duygusu ağır basar.

 Kendi sınır ve kısıtlamalarını bilir.

 İstediği şeyi elde etmek için gayret gösterir ama bunu bir tutku ya da çılgınlık haline getirmez.

 Diğer insanların tepkilerine karşı aşırı hassas değildir.

 Zeki ve istekli görünür ve gelecği konusunda

planlarını yavaş yavaş yapar.

 Kısa vadeli amaçları inceler ama uzun vadeli olanları da düşünebilir.

 Sonuçlara hemen ulaşmaya çalışmazlar.

 Katı kurallardan arınmış ve esnektir.

 Kolay kolay sinirlenip tedirgin olmaz.

 Konuşması daha rahat ve sakin bir tondadır.

Kaynak:Baltaş ve Baltaş, 1990, s. 123-125; Norfolk, 1989,s. 24-25; Klarreich, 1993,s.

80 Hayatımıza karşı hissettiğimiz memnuniyetsizlik ve kötümser duygular da birer stres faktörüdür.Bireylerin kaçınılmaz olanı kabul etmek istememesinden dolayı bireyler üzerinde daha fazla stres oluşmaktadır (Norfolk, 1989,s. 192). Burada önemli olan nokta; her ne kadar istenmese bile hayatın bazı şartlarını dürüst bir şekilde kabul edebilmeyi ve olumlu / iyimser olabilmeyi başarmaktır.

Stresle yakından ilgili bir diğer kişilik özelliği de kontrol odağıdır. Hayatlarını, işlerini ve zamanlarını kontrol edebildiklerini hisseden insanlar, kendilerinde bu kontrolü bulamayan insanlara oranla daha az stres yaşarlar (Braham, 1998,s. 41). Dışsal kontrol odağına sahip kişiler, genellikle kendilerini daha güçsüz hissetmekte ve daha fazla strese maruz kalırken içsel kontrol odağına sahip insanlar,kendilerini daha kuvvetli görmekte ve daha az stres yaşamaktadırlar (Braham, 1998,s. 45).

İçe dönük olmak ve nevrotik bir yapıya sahip olmak da bireyin daha çok stres yaşamasına neden olabilmektedir. Örneğin İstanbul’daki özel bir hastanede çalışmakta olan 115 personel ile gerçekleştirilen araştırmanın sonucuna göre (Bardavit, 2007, s. 44-45):

 Nevrotik yapıdakilerin negatif duygulara daha açık olmaları onları tehdit algılamasına daha yakın tutmaktadır. Tehdit olarak algıladıkları uyaranlar ise bu uçta olanlara daha yüksek seviyede stres yaşatmaktadır. Ayrıca daha işlevsel olmayan başa çıkma yaklaşımları kullandıklarından yaşadıkları stres azalmak yerine yükseliş göstermektedir.

 Dışadönük yapıya sahip olanlar ise pozitif yaklaşımları ve işlevsel başa çıkma yaklaşımlarını tercih etmelerinden dolayı daha düşük bir stres seviyesi algılamaktadırlar.

Yates (1989) ise bireysel özelliklerden biri olan kişinin direnç sınırları ile stres arasındaki ilişkiye yönelik bilgiler vermektedir. Yates’e (1989, s. 33) göre bazı kişiler; daha dayanaklı oldukları veya yılların tecrübesiyle güçlendikleri için gerilime karşı daha dirençli olabilmektedirler.Baltaş ve Baltaş (1990, s. 31) ise bireylerin stresörlere karşı direncinde rol oynayan şu faktörün önemine vurgu yapmaktadır; streslerle karşılaşmanın sıklığı ve karşılaşılan stresin süre ve anlam bakımından niteliği ile stresle başa çıkabilme konusundaki kişilik donanımı.

81

Birey C

Birey B

Birey A

Direnç Sınırı Kırılma Noktası Kırılma Noktası

Şekil 2.2.Direnç Sınırları

Kırılma Noktası: Normal davranıştan hafif sapma Direnç Sınırı: Normal davranıştan ciddi sapma Kırılma Noktası: Ciddi derecede uyumsuz davranışlar

Kaynak: Yates, 1989, s. 34.

Şekil 2.2’de de görüldüğü üzere her bireyin stres karşısındaki direnç düzeyi farklıdır. Şekilde 2.2’de üç farklı direnç sınırına sahip üç farklı insan ve stres yoğunluğu yer almaktadır. Birey C en yüksek direnç seviyesine, birey B orta derecede direnç seviyesine ve birey A da en az direnç seviyesine sahiptir. Buna göre birey C, normal durumdan ufak bir sapmayı belirleyen kırılma noktasına gelinceye kadar strese A ve B’den daha fazla dayanır. Bundan sonraki kritik nokta ise direnç sınırıdır. Direnç sınırlarını zorlamadığı sürece her birey strese dayanabilmektedir. Kırılma noktası ise artık sınıra yaklaştığımızı bildiren bir erken uyarı sistemidir ve gerilimdeki küçük bir artış bile direnç sınırlarımızı aşmamıza neden olabilmektedir.