• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde kişiliğin oluşumuna etki eden ebeveynlerin genlerinden hava koşullarına kadar birçok faktör derinlemesine incelenecektir.

2.3.1. Kalıtım ve Bedensel Yapı Faktörleri

Son 20 yıla bakıldığında davranışsal genetik araştırmacıları bireysel farklılıkları açıklamaya yönelik önemli bir mesafe kat ettikleri ve kişilik özelliklerinin önemli ölçüde genetik kökenli olduğu tespitini yapmışlardır (Plomin ve Nesselroade, 1990, s. 192; Penke vd., 2007, Hicks vd., 2008). Goldsmith (1983) kişilik konusunun önemini artırarak gelişim

psikolojisi ve genetik alanlarında yapılan çalışmalarla ilişkisinin ortaya konulmaya çalışıldığını belirtmektedir. Kalıtım yolu ile anne ve babadan çocuğuna bazı fiziksel ve bedensel özellikler geçtiği bilinmektedir (Ertürk, 2010, s. 62). Kalıtımsal özelliklerin kişiliği belirleme derecesi bireyden bireye farklılık göstermektedir. Yani kalıtımsal özellikler kişiliği her bireyde aynı ölçüde oluşturamayacaktır (Erdoğan, 1991, s. 241). Bireyin bedeni yapısıyla ilgili iskelet, boy, ağırlık, saç-göz-ten rengi, zeka durumu, heyecanlılık, duygusallık, karşı koyma, direnme ve dayanıklılık gibi çoğu bedensel, kısmen de zihinsel ve duygusal özelliklerde kalıtımın payı oldukça yüksektir (Zel. 2011, s. 12). Tellegen ve diğerlerinin (1988) ikiz bireyler üzerinde yaptığı çalışma sonucunda sosyal etki, gelenekçilik ve strese verilen tepki gibi kalıtımsal faktörlerin kişilik üzerinde etkisi güçlü genetik bileşenler olduğunu belirtirken, başarı, sosyal yakınlık ve kontrol gibi kalıtımsal faktörlerin zayıf genetik bileşenler olduğunu belirtmektedir. Bireyin atalarından almış olduğu bu mirasın aslında kişinin cinsiyet, zekâ, saç rengi, ten rengi, hareket kabiliyeti, sinir sistemi yapısı gibi fiziksel özelliklerine etki ettiği, bu etkinin bireyin kişilik gelişimine ancak içsel bir etki kazandırdığı, fakat bireyin toplumla olan ilişkilerinde, kendini ifade edebilmesi ve davranışlarını yönlendirmesi açısından tercih ettiği tutumlarda, kalıtımsal özelliklerden de etkilenen ailesel yapı faktörü, sosyal ve kültürel faktörler gibi diğer faktörlerin etkili olduğu anlaşılmaktadır (Tekin vd., 2012, s. 4614).

2.3.2. Sosyal ve Kültürel Faktörler

Her birey belirli bir kültürel yapı içinde bulunacak ve bu yapıdan yaşamı süresince etkilenecektir. Kişinin dış ortamda ilgilendiği olgular ve ilginin sonucu da, kültürel yapıya göre değerlenecektir (Erdoğan, 1991, s. 241). Kültürel değerler, soyut kavramlardan oluşur. Bu soyut kavramlar, birer dış uyarım olarak, algılama yolu ile insan hafızasında yer aldığı zaman davranışlara yansıyarak somutlaşmaktadır (Zel, 2011, s. 13). Bireyin içinde yaşadığı toplumun yaşam felsefesi, kültürel yapısı ve ahlak anlayışı gibi özelliklerinden etkilenmesi kaçınılmaz bir gerçektir (Koç, 2008). Birey bebeklikten çocukluğa geçiş sürecinde iletişim halinde bulunduğu öğretmenler, akrabalar, akranlar, ünlüler gibi sosyal aktörler tarafından etkilenmektedir. Duygular, düşünceler ve yaşantılar paylaşıldıkça kişilik özelliklerinin kazanılmasına katkıda bulunur ki bu süreci gerçekleştirmede eğitim süreci önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır (Ertürk, 2010).

2.3.3. Aile Faktörü

Bireylerin kişilik özelliklerinin oluşumu ve gelişimi ile ebeveynlerinin çocukları yetiştirme tarzları arasında anlamlı ve önemli ilişkilerin varolduğu tespit edilmiştir (Lundberg vd., 2000). Kişiliğin biçimlenmesinde genetik ve çevresel etkiler doğum anından itibaren iç içe geçer. Anne ve babalar biyolojik çocuklarına hem kendi genlerini hem de bir ev ortamını verirler ve her ikisi de anne babanın kendi genlerinin işlevleridir (Atkinson vd., 2010, s. 446). Bir bebek doğduğu andan itibaren ilk muhatabı ve etkilendiği insan annesidir. Çocuk bir yaşından itibaren ailenin diğer üyeleri de ilişki kurar, onların davranış ve görüşlerinden etkilenir, taklit yoluyla onlara benzemeye çalışır. Aile çocuğa toplumun değer ve kültürel özelliklerini öğretmesi açısından ayrıca bir önem taşımaktadır (Ertürk, 2010, s. 62). Bu noktada Forman ve Forman (1981) aile yapısını bir sistem olarak ele almak gerektiğini, aile içindeki bireylerin kendi aralarında ve sosyal yaşamdaki etkileşimlerinin bütüncül olarak ele alındığında kişilik özelliklerinin daha iyi anlaşılabileceği üzerine vurgu yapmaktadır.

Carter (1954) çocukların çevrelerinde önem verdikleri kişilerin duygu, düşünce ve davranışlarından etkilenmekte olduğunu, eğer çocuğa sevgi gösterilirse çocuğun bu duyguya tepki olarak kendisinin değerli ve kıymetli olduğu yönünde bir imaj oluşturacağını ve bu kritik noktada ailenin anahtar rol oynadığını belirtmektedir.

Bir kız çocuğunun kişilik özellikleri değerlendirildiğinde annesine benzer nitelikte özellikler göstermesi yada bir erkek çocuğunun babasına benzer nitelikte özellikler göstermesi olanaklıdır (Hoffeditz, 1934, s. 214).Bunun tersi nitelikte bir durum yaşanması yani çocuğun anne yada babasına benzer nitelikte özellikler sergilememesi çocuğun o aileden olduğuna yönelik inandırıcılığı azaltmaktadır (Hoffeditz, 1934, s. 214). Buna bağlı olarak söylenebilir ki aile kişilik konusu ele alındığında kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir konu olmakla birlikte kişiliği tek başına açıklamada yetersiz kalmaktadır.

2.3.4. Coğrafi ve Fiziki Faktörler

Yaşayan her canlı gibi insanlar da yiyecek, giyecek, barınma gibi temel ihtiyaçlarının yanında enerji gibi gelişmiş ihtiyaçlarını doğadan temin etmektedir. İnsanı diğer canlılardan farklı kılan sahip olduğu akıl yolu ile kültürel bir birikim sağlamasıdır. Kendisi çevreyi etkilediği gibi yaşadığı çevrenin şartlarından da etkilenmektedir (Macionis ve Plummer, 2002). Yaşanılan bölgenin sahip olduğu doğa koşulları, iklim özellikleri, coğrafi faktörleri kişilik gelişimini etkileyebilmektedir (Ertürk, 2010, s. 63). Pihl ve Caron (1980) sürekli hareketlilik halinde mobil olarak yaşayan bireylerin gittikleri bölgelerde uyum sorunu yaşayabileceğini ifade etmektedir. Wortman ve Loftus (1988) gürültü, kalabalık ve yaşanılan

evin yapısı (apartman veya gecekondu) gibi çevresel faktörlerin insanların olayları algılamalarında etki sahibi olduğunu belirtmektedir. Allik ve McCrae (2004) 36 farklı ülkede yaşayan bireyler üzerinde yaptıkları çalışma sonucunda bireylerin kişilik özelliklerinin yaşadığı ülkeye göre farklılık gösterdiğini tespit etmiştir. Belirli bir coğrafyada yaşayan fertlerin davranış kalıplarındaki ve kişisel özelliklerindeki farklılıkların, o coğrafyada yaşamaktan değil de o yörede nesiller boyunca oluşmuş ve daha sonraki gruplara yansımış davranışsal özellikler olabileceği de hatırdan çıkarılmamalıdır (Eroğlu, 1998’den Aktaran; Can, 2007, s.105).

2.3.5. Diğer Faktörler

Teknolojik gelişmeler sonucunda ortaya çıkan buluşlar kişiliğin gelişiminde söz sahibi hale gelebilmektedir. Kitaplar, dergiler, televizyon ve internet gibi kitle iletişim araçları çocukların belirli davranış kalıplarını kazanmalarında etki sahibidir (Zel, 2011). Kişinin içinde bulunduğu acil durumlardaki davranış durumları da kişilik üzerinde etkili olabilmektedir. Milgram çalışması, normal bireyler üzerinde otorite kurulduğunda onları rahatlıkla şiddet yolu ile insanlara zarar verebilecek bir hale geldiğini göstermesi açısından önemli bir deneydir (Luthans, 1992).