• Sonuç bulunamadı

5. KENTSEL HASSASİYET VE DEPREM RİSKLERİ

5.6 Kentsel Arazi Kullanımı

5.6.6 Kentsel doku

Kentsel doku, deprem hasarına karşı kentsel yapının önemli bir unsuru olarak rol oynamakla birlikte düzenli ve sürekli dokular, düzensiz ve sürekli düzensizliklere karşı daha fazla bağışıklığa sahiptir (Saunders ve Becker, 2015).

Kent dokusu, kent yapısının türüne göre doğal afetlere karşı belirli bir dirence sahip olması, şehrin yapısının en küçük bileşenlerinin nasıl yapılacağıdır. Çünkü kentin dokusu, insanların şehri nasıl kullandığını ve şehrin en küçük bileşenlerini nasıl birleştireceklerini etkilemektedir (Saunders ve Becker, 2015).

Her türlü kentsel dokuya verilen tepkinin, doğal afetlerde yardım ve işçilerin yardımlarının sağlanmasında ya da nasıl temizleneceği, yeniden inşa edileceği ve hatta yeniden yerleştirileceği gibi durumlarda doğal afetlerde kaçma ve sığınabilme yeteneği üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu belirtmek gerekmektedir (Erdin vd, 2017).

Bu etkilerin kapsamı sadece bina tasarımında değil, kentsel tasarım ve afet yönetiminde de önemlidir. Arazinin değerlendirilmesi ve bölümlendirilmesinde, arazi parsellerinin geometrik şekli (düzenli ve düzensiz), kentsel alanın bölgesi ve arazi kullanımının boyuna ve enine kısımlarının boyutları ve oranları ile mülkiyet (mülkiyet veya topluluk) türü dikkate alınmaktadır. Bu özelliklerin etkileri, inşaat karakteristikleri ve kırılganlık veya doku verimliliği üzerindeki yol ağı üzerindeki etkinin bir sonucu olarak etkili olmaktadır (Saunders ve Becker, 2015).

Ayrıca, açık alanların kombinasyonu ve açık alana yapılan yüzeyin oranı, etkinlik ve ölçüm için en önemli kriter olacaktır. Öte yandan, her bir parçadaki ayrı bina birimlerinin sayısı ve korunma türü, açık alandaki bina dışına zarar vermede etkili olacaktır. Kentsel yapılarda, arazi bölümlendirmesi dışında, kentsel yapıların türü ve tipi, mimari standartlar ölçeğinde, doğal afetler ve depremler sırasında yol ve iletişim ağının rolünün azaltılması aşamasındadır (Saunders ve Becker, 2015).

Deprem tahribatının ve hatta afet yönetimi döngüsü sürecinin olası etkileri de önemlidir. Korunmasızlığın paterni varsayılmamış, fakat esas olarak yolun ve yapının bitişik kalıplarına bağlı olan fiziksel özelliklerinin, doku içindeki iletişim yolların kapsamını ve kırılganlığını etkilediğini de belirtmek gerekir. Kentin kentsel doku özelliklerinin çoğu, özellikle yerleşim bölgelerinde, doku bileşenlerinin bitişik özellikleri ve diğer yanda, elementlerin ve bileşenlerin kombinasyonunun indekslerine bağlıdır (Habibi vd, 2009).

Düzgün ve üniform boyuttaki parçaların düzenli kombinasyonu, komşu binalarda tek tip kuvvetlerin etkisinin nedeni ile, hasarın azalmasına neden olan düzenli bir dokuya yol açar. Kentsel bir dokudaki bileşen derleme modelinin yanı sıra komşu binalar ve bitişik parçalara açık alan, başka bir hassasiyet göstergesidir (Habibi vd, 2009). Diğer açıklık göstergeleri, yol ve arazi parselleri ile kullanıcıların mevcut yapılarının kombinasyonunun dokuları, açık alanın geçişi ile belirlenmiş segmentlerin niteliği olarak isimlendirilebilir ve her bir parçada geçitlerin muhafaza derecesi de dikkate alınmalıdır, şekil 5,3, (Saunders ve Becker 2015). Diğer göstergeler ve parametreler arasında, doku kabiliyeti ve kentsel blokların büyüklüğü ile kentsel yol ve blokların kombinasyonu, kentsel bloklardaki bölümlerin ve alt yolların sırası ile yoğunluğunun içindeki yapılar etkilenebilir (Hamidi 1992).

Şekil 5.3: Yapısal bileşenler sistem açısından iki farklı kentsel doku türü (Hamidi, 1992)

Ayrıca çizelge 5.4 ve şekil 5.5’da göründüğü gibi, yerleşim alanlarının toplam yüzey alanındaki açık alanların, binalara bitişik açık hava kentsel alanların konumu ve seviyesi de dâhil olmak üzere doğal afetler durumunda doku verimliliğinin

arttırılmasının bir başka faktör olduğuna dikkat edilmesi gerekmektedir (Hamidi, 1992).

Çizelge 5.5: Hassasiyet açısından doluluk-boşluk oranı (Habibi vd, 2009) Hassasiyet derecesi Doluluk-boşluk oranı Fazla 50 < A < 100 Orta 25 < A < 50 Düşük 0 < A < 25 A B

Şekil 5.4: Doluluk seviyesi ve arsa büyüklüğü açısından iki farklı kentsel doku (Hamidi, 1992)

A; Yüksek doluluk seviyesi ve düşük boyut B; Düşük doluluk seviyesi ve büyük boyut

Ayrıca, parsellerin büyüklüğü ile ilgili olarak, açık hava tahribatı ve kaçış, barınma, yardım operasyonları ve büyük ölçüde geçici barınma için güvenli alanın azaltılması nedeniyle daha küçük arsa boyutlarında hassasiyet olasılığı daha fazladır, çizelge 5.6 (Hamidi, 1992).

Çizelge 5.6: Konut büyüklüğü ile hassasiyet derecesi arasındaki ilişki (Hamidi, 1992)

Konut boyutu m2 Hassasiyet derecesi

Küçük boy ∑ ≤ 200 Fazla

Orta boy 250 ∑ ≤ 500 Orta

Büyük boy ∑ ≥ 500 Düşük

∑: Her Metrekarede konut birimlerinin büyüklüğünü gösterir.

Genel olarak çizelge 5.7’ye gösterildiği gibi, arsadaki düzenli doku her zaman orta veya düşük dereceli bir hassasiyete sahiptir ve özellikle açık alanla yapılan konut

boyutunun oranı düşük ila ortaysa ve bir veya iki sıra düzenli olarak bloklara sahipse binaların hassasiyeti daha azdır ve afetten sonra daha fazla kullanmaya mümkün olabilmektedir. Yolların ağ düzeni, uzun olmaması ve yan sokakların düzeni, erişim sayısına bağlı olarak, doku felcini önlemektedir (Hamidi 1992).

Çizelge 5.7: Hassasiyet derecesi ve çeşitli kentsel doku tipleri arasındaki ilişki (Saunders ve Becker, 2015)

5.6.6.1 Açık alanlar

Acil durum koşullarında toplanma, acil kurtarma malzemelerinin stoklanması ve dağıtımı, havadan erişim acil barınma amaçlı geçici konut alanı ya da çadır olarak afete maruz kalan iskan alanlarına yeterli büyüklükte ve yakınlıkta değerlendirilebilecek boş alanların potansiyellerini saptanmasi gerekmektedir (OAS, 1991).

Kentsel açık alanlara göre kentlerin hassasiyeti

Açık alan, operasyonun kapsamını ve doğal afetlerin çoğunun sonuçlarını azaltmada önemli bir role sahiptir. Açık alan, acil durumlarda kaçış, gözaltı ve sığınak için açık alan olarak düşünülebilir ve kriz sonrası geçici bir yerleşim merkezi olarak kabul edilir ve bölgenin nüfusunu karşılayabilmelidir (Hamidi, 1992).