• Sonuç bulunamadı

Kentleşmede İç Etmenler…

4.1. Türkiye’de Kentleşme Nedenleri

4.1.1. Kentleşmede İç Etmenler…

İtici etmenler, genellikle nüfusu köyden ve tarımdan köy dışına iten etmenlerdir(Keleş, 1990: 31). Tarımsal yapıdaki değişme ve kırsal alandaki nüfus artışı gibi faktörler(Görmez, 1997: 14) nüfusu köylerden kentlere doğru itmektedir.

Ülkemizde kırsal kesimin temel üretim kaynağı tarımdır. Tarımda kullanılan üretim sürecindeki teknolojik değişme hem verimliliği artırmakta, hem de emek yoğun üretimden teknolojik üretime geçilmektedir. Bu durumda kırsal alanda işgücü arzında fazlalığa sebep olmaktadır. Tarım arazilerinin dengesiz dağılışı ve yetersiz oluşu insanları geçimini sağlamak için kente göçe zorlamaktadır.

Türkiye’deki kentleşme olayının ardında yatan temel öge, kırsal alanlardan kentlere yapılan göçtür. Kentlerdeki “doğal” nüfus artışı, kentleşme sürecini etkileyecek ölçüde önemli bir öge değildir. “Doğal” nüfus artışı, ancak köylerdeki nüfus patlaması yoluyla,

kentlere akına yol açmaktadır. Yüksek nüfus artış hızı böylece “itici ögeler” in (kırsal alanların yetersizliklerinin) ardında yatan nedenlerden birini oluşturmaktadır(Kongar, 2007: 550).

Bu süreçte Cumhuriyetin kuruluşundan 1950’li yıllara gelene kadar, kentleşme yavaş gelişmiştir. 1950’li yıllarda siyasal iktidarın değişmesiyle uygulamaya konulan politikalar kentleşmeyi hızlandırmıştır. Özellikle tarımda kullanılan makine, özellikle traktör sayısında olduğu kadar, traktörle işlenen tarım alanında da önemli artış gözlenmiştir. 1945’de 1156 olan traktör sayısının 1950’de 16.585’e, 1960’da 42.136’ya, 1970’de 105.865’e, 1977’de 320.578 ve 1980’de 436.369’a ulaşmasıyla birlikte, traktörle işlenen alan 1940’da 78 bin hektarken, 1977’de 19.500.000 hektara ulaşmıştır(Özer, 2004: 55). 1970’li yıllar Türkiye’de kırdan kente göçün en yoğun olduğu dönem olarak bilinmektedir. Bu durum tarımdaki emek yoğun üretimden makineleşmeye geçişin göstergesidir(Erkan, 2010: 99).

Göçün önemli nedenlerinden birinin de, tarımsal yapıdaki dönüşüm olduğu görülmektedir. Bu süreç bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ekonomik ve teknolojik gelişmenin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır(Erkan, 2010: 102). Tarım kesiminin bu günkü durumu ve bu kesimde ortaya çıkmış olan değişiklikler, itici ögelerin ardında yatan temel nedenlerdir(Kongar, 2007: 550).

Ayrıca ülkemizde kırsal kesimde içinde yaşanan koşulların yetersizliği ve elverişsizliği, doğum oranının ölüm oranından fazla olması dolaysıyla aşırı nüfus fazlalığı, tarımsal alanların ve üretimin bu kalabalığı besleyememesi ve geçindirememesi, artan işsizlik, okul ve öğretmen açığı, daha iyi bir yaşama duyulan özlem ve iyi bir yaşam isteği gibi gerekçeler insanları kırdan kente itmektedir(Akgür, 1997: 62). Türkiye’de, kırdan kaynaklanan nüfusu kentlere yönelten güçlerin kentin çekiciliğinden çok kırın iticiliğine bağlı olduğu ve bu nedenle yapısal değişmenin, öncelikle kır kesiminde oluşan etmenlerin yarattığı itici güçlerin işleyişiyle olduğu görülmektedir(Utkucu, 2011: 9).

Tarımsal nüfus bakımından yoğun olan bölgeler, aynı zamanda kentleşme düzeyi en düşük ve dışarıya en yüksek oranda göç veren bölgelerdir(Keleş, 1990: 33). Bu bağlamda İtici nedenler; Tarıma yeni teknolojilerin girişi, toprak yetersizliği ve toprakların miras yoluyla parçalanması, enstansif tarıma geçiş, nüfusun artışı olarak sıralanabilir(Es ve Ateş, 2004: 218). İtici nedenler kırsal bölgelerin ekonomik ve sosyal alanlardaki yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.

4.1.1.2. İletici Etmenler

İletici etmenler ile kentleşme sürecinde, kırdan kente göç akımında ulaşımı kolaylaştıran teknolojik gelişmeler ile kentin imkânlarından kırın haberdar olmasını sağlayan haberleşme alanındaki gelişmeler kastedilmektedir. Buna göre taşıma araçları ile birlikte gelişen karayolları, köylü nüfusun kentlere göçmesini kolaylaştırmıştır.

Ulaşım alanındaki gelişmeler kentleşmeyi iki yönden etkilemiştir; taşıma araçlarının ve karayollarının gelişimi insanların kolay yer değiştirme olanaklarını arttırmış ve ekonomik yönden pazara açılmayı kolaylaştırıcı bir nitelik taşıması olarak belirlenebilir(Özer, 2004: 59). Ülkemizde, 1950’lerden başlayarak ulaşım alanında büyük ilerlemeler sağlanmış, gelişen ulaşım olanakları fiziksel hareketliliği hızlandırarak göç ve kentleşme konusunda etkili olmuştur(Akgür, 1997: 74).

Ulaşım alanındaki gelişmelerin yanı sıra iletişim alanındaki gelişmeler (televizyon, telefon, internet vb.) ve iletişim araçlarının ülke geneline yaygınlaşması, etkin olarak kullanılmaya başlanması kentleşmeyi etkileyen iletişim alanındaki etmenlerdir.

Özellikle televizyonun yaygınlaşması ve kırsal alanda da hemen hemen her eve girmiş olması, insanların başka yaşam biçimlerinden haberdar olmalarını sağlamıştır. Bu durumda kentleşmenin sosyo-psikolojik nedenlerini hazırlayan ve göçe kaynaklık eden bir faktör olmuştur(Erkan, 2010: 114).

Ayrıca işitsel ve görsel iletişim araçlarının getirdiği kolaylıklar kırsal kesim insanlarına kent yaşamı hakkında doğrudan haber alma olanaklarını sağlamıştır.

Böylelikle kır kentten haberdar olmuş, kent dünyasını tanımıştır(Akgür, 1997: 75). Kent yaşamı hakkında doğrudan haber alma, işitsel ve görsel haberleşme kolaylıkları kırsal alan insanlarında yeni umutların doğmasına neden olmuştur(Özer, 2004: 59).

Kent yaşamı hakkında iletişim araçları vasıtasıyla haberdar olan kırsal bölgelerdeki insanlar kentin çekici ögelerinin etkisiyle ve ulaşım imkânlarının gelişmesine paralel olarak kolay yer değiştirme imkânlarına kavuşması dolaysıyla kırdan kente göç hareketlerini hızlandırdığı da söylenebilir.

4.1.1.3. Çekici Etmenler

Göç olgusunun ardında yatan çekici nedenlerden söz edildiğinde, kırsal kesimdeki insanların içinde bulundukları durum dışında gitmek istedikleri yerin çekiciliği, onları kente çeken, kente göçe yönelten etkenler anlatılmak istenmektedir. Sonuçta kentlerin birer çekim merkezi olma özelliği ortaya çıkmaktadır(Akgür, 1997: 69).

Hızla kalkınan, gelişen ülkemizde kentleşme, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sanayileşme ile birlikte gelişen bir olgu olmamış ve bu süreçte kırsal alanda üretim teknolojisindeki değişimlerin açığa çıkardığı etkin nüfus, buralarda kalmayarak kentlerin ekonomik, toplumsal ve kültürel çekiciliğine kapılarak yer değiştirmeye başlamıştır(Özer, 2004: 57).

Özellikle eğitim, sağlık, kültür, ticaret, iş imkânları gibi fırsatların kırsala göre kentlerde daha çok olması insanları kente çekmektedir. Çocuklarına daha iyi bir eğitim sağlamak isteyen aileler, daha kolay iş bulabilme umudu taşıyan insanlar, sağlık sebeplerinden dolayı kentin sunduğu fırsatlardan yararlanmak isteyenler kentlerde kalıcı olarak yaşamak üzere kentlere göç etmektedirler. Bu süreçte Türkiye’de ki kentlerin çekiciliğini şöyle sıralanabilir:

1-Kentlerdeki iş olanakları, işgücü artış hızının çok altında gelişmekle birlikte, yine de sanayideki yüksek ücretler çekicilik konusunda önemli bir yere sahiptir.

2-Özellikle büyük kentlerde, “marjinal sektör” diye adlandırılan bir sektörün gelişmiş olması dolaysıyla göç eden insanlar bu alanlarda çalışarak yaşamlarını sürdürebilirler.

3-Kentlerde ister sanayi alanında ister hizmet alanında istihdam edilsin, sigortalı çalışma oranı daha yüksektir. Bu da insanların geleceklerini güvence altına almak isteğinden dolayı kente göçü teşvik etmektedir.

4-Kentlerde gerek eğitim gerekse sağlık olanakları kırsal kesime göre oldukça ileri düzeydedir. Özellikle aileler eğitim konusunda çocuklarının kendilerinden daha iyi bir eğitim almalarını istemektedir. Bu istekte kentlerin çekiciliğini arttırmaktadır.

5-Toplumun kültürel değerleri de kentlere göçü hızlandırmaktadır (Erkan, 2010:

115). Kentlerin bu özellikleri kırsal bölgelerden kentlere göçe yol açmaktadır.

4.1.1.4. Siyasal-Hukuksal Etmenler

Bir ülkede çeşitli düzeylerde verilen siyasal kararlar, yönetim yapısının özellikleri, bazı hukuk kuralları ve uluslararası kimi ilişkiler kentleşmeyi özendirici bir nitelik taşıyabilir(Özer, 2004: 60).

Günümüzde kentleşmeyi her ülkenin hukuki ve siyasi sistemleri ciddi olarak etkilemektedir. Özellikle toprak mülkiyetini düzenleyen kanunlar, hukuki açıdan kentleşmeyi etkiler. Diğer taraftan ülkelerin kentleşmeyi şekillendirmek istemeleri doğrudan bu konularla ilgili kanuni düzenlemelere gitmek istemelerine sebep olmuştur(İsbir, 1986: 22). Kentlere yönelik hazırlanan imar kanunları, son yıllarda hızlı

ve çarpık kentleşmenin getirdiği sorunları çözmek amacıyla yapılan kentsel dönüşümle ilgili hukuksal düzenlemelerde hukuksal etmenlere eklenebilir. Devlet tarafından benimsenen ve uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarda kentleşme üzerinde etkilidir(Es ve Ateş, 2004: 218). Toplumların sanayileşme politikaları da kentleşmeyi etkilemektedir. Örneğin Türkiye’de bütün 5 yıllık kalkınma planlarında kentleşmeyi teşvik edici hedefler vardır.

Kısaca ifade edilirse Türkiye’de hukuk sisteminin göç ve yer değiştirmeyi engellememesi ve sanayileşmenin bütün siyasi parti programlarında temel hedef olarak belirlenmesi kentleşmeye siyasal olarak hızlandırıcı etki yapmaktadır(Erkan, 2010:

117).

4.1.1.5.Sosyo-Psikolojik Etmenler

Kentleşme adına sosyo-psikolojik etmenler, köy ve kent yaşam biçimleri, ölçünleri arasındaki ayrımlardan kaynak alır(Keleş, 1990: 12). Sosyo-psikolojik nedenler genellikle kentlerin çekici özellikleri olarak değerlendirilmelidir. Kentlerin sahip bulunduğu bir çok toplumsal ve kültürel olanaklar ve hizmetler çok çekici olabilmektedir(Özer, 2004: 60).

Günümüzde medya, sosyo-psikolojik nedenleri oluşturan en önemli faktördür.

Televizyonun yaygın kullanımı ve kolay ulaşılabilirliği, ayrıca kente daha önce göç etmiş olanların kırsal kesimle ilişkilerinin belli bir ölçüde devam etmesi, kentlerin yaşam biçiminin kırsal alanda iyi bilinmesine yol açmaktadır(Erkan, 2010: 118). Bu bilinçlenme direkt olarak göçe sebep olan bir nüfus hareketine yol açmamakla birlikte diğer kentleşme etmenlerinin işleyişini kolaylaştırmaktadır.

Sosyo-psikolojik nedenler tek başlarına ya da bağımsız olarak bir göç güdüsü yaratmazlar. Fakat kentleşme hareketini oluşturan diğer nedenlerin arasına karışarak onları hızlandırıcı ya da ağırlaştırıcı bir etkide bulunurlar(Özer, 2004: 60).

Kentlerin sağlık, eğitim, ekonomik, kültürel vb. gibi imkânlarının kırsal bölgelerde yaşayanlarca bilinir olması, bireylerin kente yönelimini etkilemiştir. Ülkemizde özellikle 1950’lerden sonra ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmelerin etkisiyle kırsal bölgelerin kent yaşamı hakkındaki bilgileri artmıştır. Kent yaşamının daha bilinir hale gelmesi, daha önceleri kente göçenlerin iyi bir yaşam seviyesine erişmesi ve bunların kırsal bölgelerde yaşayan akrabaları tarafından rol model olarak alınması, bireylerde kent yaşamına özleme neden olmuştur. Bireylerde oluşan bu özlem ve köyden kente

göçmenin, toplumsal yaşamda bir yükseliş olarak değerlendirilmesi, kente göçün sosyo-psikolojik nedenlerini oluşturmaktadır.