• Sonuç bulunamadı

3. KENT HAKKI

3.2 Kent Hakkı Tanımı

3.2.2 Kent haklarıyla ilgili ulusal ve uluslararası dokümanlar

Haklara dayalı bir yaklaşım, belli standartlar ve ilkeler, görevler ve zorunluluklarla tüm insanlar için özgürlüğü, refahı ve insanlık onurunu güvence altına almak için uğraş vermektedir. Yerel yönetimler, bu ilkelerin dağıtılması için önemli giriş noktalarıdır ve bu düşünce çeşitli uluslararası, bölgesel ve ulusal girişimlerin arkasında yatan düşüncedir (Koenig, 2006; 10).

Burada bahsedilen teorik çalışmalar, girişimler ve ulusal yasalar, farklı mantık, yöntem ve hedeflere sahiptir ve Lefebvre’in teorisinden direkt olarak ortaya çıkan bir paket program

olarak algılanmamalıdırlar. Temelde “kent hakkı” ile bağlantılı olan bu yasaların her biri, farklı kentsel politikaları temsil etmektedirler (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2005a; 3).

3.2.2.1 Avrupa Kent Hakları Deklarasyonu - 1992 (The European Declaration of Urban Rights)

Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu, Avrupa Konseyi Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı’nın Mart 1992’de gerçekleştirdiği toplantısında kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı’ndan yola çıkılarak oluşturulmuştur. Avrupa Kentsel Şartı, Evrensel Đnsan Hakları Beyannamesi’ne dayanarak, kentlerde yaşayan insanların temel haklara sahip olduklarını ilan etmektedir. Bu haklar, kentte şiddet, kirlilik ve rahatsız edici bir çevreden korunma; yerel topluluklarının yönetiminde demokratik katılım; uygun konut, sağlık, kültür ve dolaşım olanaklarına sahip olma hakları olarak sıralanmaktadır. Bu haklar, ayrımcılık olmadan tüm kent sakinlerini kapsamaktadır (Kristiansen, 2006; 96).

Aynı yılda kabul edilen Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu da, kent haklarının gerçekleştirilebilmesi için kentte yaşayan bireylerin işbirliği ve dayanışmaya ilişkin yükümlülükleri eşit olarak kabul etmeleri ilkesine dayalıdır. Bu haklar, güvenlik, kirletilmemiş sağlıklı bir çevre, istihdam, konut, dolaşım, sağlık, spor ve dinlence, kültür, kültürlerarası bütünleşme, kaliteli bir mimari ve fiziksel çevre, işlevlerin uyumu, katılım, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir kalkınma, mal ve hizmetler, doğal zenginlikler ve kaynaklar, kişisel bütünlük, belediyeler arası işbirliği, finansal yapı ve mekanizmalar ve eşitlik olarak sıralanmaktadır (Kristiansen, 2006; 97).

3.2.2.2 Avrupa Kentte Kadınlar Şartı - 1994 (European Charter for Women in the City)

Bu şart, kentte kadın ve erkek tüm vatandaşların farklı ihtiyaç ve beklentilerini dikkate alacak demokratik bir tartışma ortamı oluşturmaya katkıda bulunmak amacıyla yeni bir kent planlaması felsefesi hedeflemektedir. Kentleri yenileştirmeye (revitalising) harcanan enerji, sosyal uyumun artmasını sağlayacak politik ve ekonomik önceliklere yöneltilmelidir. Buradaki en önemli sorun, kentsel ve kırsal yaşamda kadınlar ve erkekler için mekanlar üretilmesi, eşit hakların sağlanması ve sıkı sosyal bağların oluşturulmasıdır (European Charter for Women in the City,1994; 4)

Demokraside eşitliğin herkesin yaşam koşullarının iyileşmesine katkıda bulunacağı düşüncesi, bu şartın temel felsefesini oluşturmaktadır. Bu şartta, kadınların da aktif vatandaşlar olarak kentte planlama, konut, ulaşım, çevresel kalite ve sürdürebilirlik, güvenlik,

eğitim, çalışma, gibi konularda karar verme süreçlerine katılımları ve bu alanlarda fırsat eşitliğinden faydalanmaları gündeme getirilmektedir. Toplumsal cinsiyet konusuna planlama felsefesinde yer verilmesi ve kadınların gündelik yaşamla ilgili bakış açılarının politik bir mesele olarak ele alınması gerekliliği vurgulanmaktadır (European Charter for Women in the City,1994; 13)

3.2.2.3 Avrupa Kentte Đnsan Haklarını Koruma Şartı - 2000 (European Charter for the Safeguarding Human Rights in the City)

2000’de Avrupa Birliği tarafından kabul edilen Avrupa Kentte Đnsan Haklarını Koruma Şartı (European Charter for the Safeguarding of Human Rights in the City), kenti farklı cemaatlerin yuvası ve kişisel gelişmenin mekanı olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda kent, karşıtlık, çekişme ve tehlikenin merkezidir: kent mekanı, bir taraftan işsizlik ve yoksulluk nedeniyle ortaya çıkan ayrımcılığın ve kültürel farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan küçümsemenin kaynağı iken, diğer taraftan dayanışma ilkesine dayalı olarak üretilen idari ve sosyal pratiklerin de tezahürüdür. Bugünkü kent yaşantısı, bazı hakların daha net tanımlanmasını gerektirmektedir (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2006a; 174)

Bu şarta göre, tüm kent sakinleri kent yaşantısına ve vatandaşlığa katılabileceklerdir. Bu şart kapsamında belirlenen tüm haklar herkes için geçerli olduğu için, her vatandaş diğerlerinin haklarını özgürlük ve dayanışma içinde koruyacaktır (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2006a; 174).

Şartın birinci maddesine göre, kent içinde yaşayan tüm insanlara ait olan kolektif bir mekandır. Kentte yaşayanlar, politik, sosyal ve ekolojik gelişmelerini sağlayacak koşullara erişim hakkına sahip oldukları gibi, dayanışma ilkesini kabul etmek zorundadırlar (UNESCO- UN HABITAT-ISS., 2006a; 176).

Bu temel ilkeye ek olarak, bu şart, sivil ve politik haklar; ekonomik,sosyal ve kültürel haklar ve demokratik yerel yönetimle ilgili hakları tanımlamaktadır.

3.2.2.4 Brezilya Kent Yasası - 2001 (Brasil The Statute of the City)

Brezilya Kent Yasası (The Statute of the City) kentsel hakların ayrıntılı bir şekilde ele alındığı başka bir metindir. 2001’de kabul edilen bu yasaya göre, belediyeler insan haklarının ve kent haklarının sağlanmasından sorumludurlar. Ülkenin anayasasına dahil edilmiş olan bu yasaya göre, yerel hükümetlere, kentsel gelişmeyi ve toprak kullanımını kontrol etme görevi verilmiştir (Koenig, 2006; 10).

Kent yasasının dört temel boyutu bulunmaktadır: kent mülkiyetinin sosyal fonksiyonlarının anayasal ilkelerinin yorumlanmasına yönelik kavramların oluşturulması; belediyeler tarafından farklı bir kentsel düzenin inşası için yeni araçların düzenlenmesi; kentlerin demokratik yönetimi için süreçlerin belirlenmesi ve özel ve kamusal kentsel alanlarda yasadışı yerleşmelerin kapsamlı olarak düzenlenmesi için yasal araçların belirlenmesi (The Statute of the City, 2001; 27).

Kavramsal olarak Kent Yasası, geleneksel sivil hukuktan farklılaşarak, kentsel alan kullanımında yeni bir yasal-politik paradigmanın temellerini atmıştır. Buna göre, belediyeler kentlerin sürdürülebilir gelişmesi için ihtiyaç duyulan geri-dönüşümsüz kaynakların kullanımı ile bireysel ve kolektif çıkarların dengelenmesinden sorumludurlar (The Statute of the City, 2001; s:28).

3.2.2.5 Dünya Kent Hakkı Şartı - 2004 (World Charter on the Right to the City)

Kentleri ekonomik, çevresel, politik ve kültürel zenginlik alanları olarak tanımlayan bu şarta göre, bu zenginliğe karşıt olarak pek çok üçüncü dünya ülkesinde uygulanan gelişme modelleri doğrultusunda, bu ülkelerin kentlerinde gelir ve gücün konsantrasyonu ve hızlı kentleşme süreçleri çevrenin kirlenmesi ve kamusal alanların özelleşmesi ile sosyal ve fiziksel ayrışmaya neden olmaktadır (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2005b; 9)

Pek çok kent, içinde yaşayanlara eşit koşullar ve fırsatlar sunmaktan uzaktır. Kent nüfusunun büyük bir bölümü, ekonomik, sosyal, kültürel ya da etik karakterleri nedeniyle, ya da cinsiyet ya da yaşları nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır (UNESCO-UN HABITAT- ISS., 2005b; 9).

Kent Hakkı Şartı, kentsel mücadeleye bir katkı ve uluslararası insan hakları içinde kent haklarının tanınması yönünde bir araç olarak düşünülebilir. Bu hakkın çekirdeği, kentlerde sürdürülebilirlik ve sosyal adalet ilkelerine bağlı olarak eşit intifa hakkıdır. Bu hak, tüm kent yaşayanlarının, özellikle de güçsüz ve dışlanmış olanların kolektif hakkı olarak anlaşılmalıdır (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2005b; 9).

Bu şart kapsamında kentler, güçsüz gruplara yönelik pozitif ayrımcı politikalarla, etkin politik, ekonomik, kültürel ve sosyal katılımı sağlamalı ve insanların eşitlik, özgürlük ve gelişimini engelleyen ekonomik ve sosyal engelleri ortadan kaldırmalıdır (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2005b; 12).

3.2.2.6 Montreal Haklar ve Sorumluluklar Şartı - 2006 (Montreal Charter of Rights and Responsibilities)

Ocak 2006’da, Montreal Haklar ve Sorumluluklar (Charter of Rights and Responsibilities) Şartı yürürlüğe girmiştir. Yukarıda bahsedilen ve uluslararası ya da ulusal bir platformda oluşturulmuş bulunan şartlar ve yasalardan farklı olarak Montreal şartı, belediyenin acil kullanımına yönelik olarak yine belediye tarafından oluşturulmuştur. Bu şart, kamu hizmetlerinin sürekli iyileştirilmesine yönelik olarak kentin sorumluluklarını belirlemekte ve kent yönetimi, vatandaşlar ve seçilmiş kişiler arasında sıkı bir ilişkinin oluşmasını öngörmektedir. (Koenig, 2006; 11).

Bu şartın 1. maddesine göre, kentsel alan “tüm vatandaşlar arasında insanlık onuru, tolerans, barış, sosyal bütünlük ve eşitliğin sağlanması gereken bir yaşama alanıdır” (UNESCO-UN HABITAT-ISS., 2006b; 191) Bu şart, kente insan hakları yönünden yaklaşımı şekillendirmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Öncelikle, vatandaş sözcüğünü, evsizler ya da yasadışı göçmenler gibi kentte yaşayan herkesi kapsayacak biçimde daha geniş bir içerikle kullanmaktadır. Đkincisi, vatandaşların şikayetleri, bunları takip edebilecek bir Ombudsman aracılığıyla dosyalandığı için şart yasalar aracılığıyla yürürlüğe sokulabilir (Koenig, 2006; 11).